Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

18. ULUSLARARASI ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ´NDEN İLK İZLENİMLER

22 Eylül 2011 Perşembe 13:29
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bir kez daha ‘bereketli topraklar üzerindeyiz’. Perdelerini, 17 Eylül’de açan 18. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’ne sinema yazarları olarak; 20 Eylül günü katıldık. Adana’nın nazik ve içten konukseverliği, bildik sevecen yüzüyle karşıladı yine bizi. Festival emekçileri, sinema salonlarında görev yapan dostlar, baba evine dönüşen Seyhan Otel’in müthiş personeli… Tabii bir de tanıdık sıcak. ‘Yoğun nemden kaçışın yolu sinema salonlarıdır’ mottosuyla inceledik festival programını. Yine çok yoğun. Ulusal Uzun metraj Film Yarışması’nda yarışan 14 film bekliyordu bizi en başta. Herkes, bu filmler arasında daha önce izlediklerinin sayısını hesaplıyor. Benim rakamım; üç. Kaldı 11 film; ha gayret!

Jüri başkanlığını da üstlenen Derviş Zaim’in altı filmlik retrospektifi, Nuri Bilge Ceylan’ın, Cannes’den Jüri Büyük Ödülü ile dönen yeni filmi “Bir Zamanlar Anadolu’da” nın heyecan yayan Türkiye prömiyeri, Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’na katılan yapımlar, ‘Öğrenci Filmleri Yarışması’, ilginç örneklerin yan yana geldiği ‘Dünya Sineması’, Asya-Afrika ülkelerinden seçme yapımların yer aldığı ‘Ben Asyalıyım, Ben Afrikalıyım’, ‘FIPRESCI: Ebedi İsyancılar’, ‘Dünya Belgeselleri: Gerçeğin Çölü’, Özel Gösterimler, festivalin haklı olarak ‘olmazsa olmaz’ı Yılmaz Güney’in Anısına, ‘Rıfat Ilgaz 100 yaşında’, ‘Altın Koza’nın Seçkileri: Öteki’nin Ruhu’ ve ‘Kıssadan Hisse Dünya’ adlı bölümleriyle dopdolu bu yıl da Altın Koza… Atölye ve Söyleşiler, film gösterimlerine eşlik ediyor yine.

Salonlar kapalı gişe!
Adana’da festivale katılım diye bir sorun yok! Salonlar tıka basa dolu. İzlediğim her filmde, festival konuklarının dahi, ayakta kaldığına, salon merdivenlerine oturduğuna tanık oldum. Bu enfes bir şey tabii ama doğrusu; basın gösterimlerinde; neredeyse bir başınıza, bir avuç meslektaşınızla rahat rahat izlediğiniz filmlerin ardından, hınca hınç dolu salonlara; futbol maçına girer gibi, omuz omuza girmek biraz gerilim yaratıyor. Ama bu bencil histen; halkın içten ilgisini görünce sıyrılıyorsunuz bir anda. Gösterim salonları arasındaki uzun mesafeler de olmasa… Bu yıl her zamanki gibi gösterim salonları, Adana’nın birçok farklı noktasına dağılmış. Cinebonus’taki iki salon, şehrin bambaşka taraflarında bulunan Metropol ve Arıplex Cemalpaşa’da yapılan gösterimlerin hepsinde birden bulunmak, uzay-fizik-matematik kurallarına göre imkân dahilinde değil. Sırf bu yüzden izlemek istediğiniz birçok film, kaçıp gidiyor elleriniz arasından. Bir de aynı saatlerde farklı sinemalarda yer alan ‘hit’ filmler. Aralarında yarışma filmleri de bulunuyor. Aynı anda iki yerde birden olamamanın yaralayıcı gerçekliği: insan zaafı… Bu önemli problem, önümüzdeki yıl mutlak çözülmeli. AVM’lere karşı duran bir sinema yazarı olsam da, İstanbul dışındaki festivallerin gösterimlerinin aynı ünitede toplanmasından yanayım. Kısa filmler ve belgeseller, ayrı bir sinemada gösterilebilir ama yarışma filmleri ve dünya sineması örneklerinin, aynı mekâna çekilmesinde büyük yarar var.

Festival konukları çok çeşitli. Camiadan birçok tanıdık ismin, yüzün, dostun, arkadaşın yanı sıra, yeni simalar da çıkıyor karşınıza. ‘Aramıza yeni katılan arkadaşlara hoş geldiniz diyelim’ diyen sınıf öğretmenini arıyor gözler. İlk filmlerin genç ekip üyeleri, internet üzerinde sinema yazan genç kalemler, tanıdık yüzlerin arasında dolaşıyorlar. Dinamik işliyor süreç. Niteliği, sonradan gösterecek kendini. Tartışmalar, değişimler yeni ürünler, sonuçlar getirecek. Festivallerin artı değeri oluşacak yıllar içinde. Başka türlüsü diyalektiğe aykırı zaten.

Festival sürüyor. Ödül gecesi açıklanacak sonuçlar ve tahminler konuşulacak bundan sonra. Biz tabii, film izlemenin, ardından nadasa yatırıp düşünmenin, üzerine konuşup yazmanın eşsiz keyfini süreceğiz. Anlayacağınız, festival sürüyor!

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar