Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

16 HAZİRAN

15 Haziran 2023 Perşembe 18:29
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Çok şiddetli depremler, büyük bir felaket yaşadık!

Ülke olarak tarifsiz bir acı içindeyiz! 

06 Şubat 2023 saat 04:17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 ve saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi ve yüreklerimiz yandı. Bütün yurtta ve dış temsilciliklerde yedi gün süreyle millî yas ilan edildi. 

Depremden, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis ve Malatya illerimiz etkilendi. Resmi rakamlara göre bu satırların yazıldığı an, elli bine aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmişti ve yüz küsur bini aşkın yaralımız vardı. Neredeyse beş yüz bin vatandaşımız bölgeden tahliye edildi. 20 Şubat gecesi ise Hatay’da 6.4 ve 5.8 büyüklüğünde iki bağımsız deprem daha meydana geldi. Altı can daha hayatını kaybederken üç yüze yakın kişi de yaralandı. 

Hayatını kaybeden canlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 

Tek düşüncemiz yaraların bir an evvel sarılması! Gün, yardım, destek ve dayanışma günü! Nerede olursak olalım, depremzedeler için yapabilecek mutlaka bir şeyimiz olmalı! Yüreğimiz yanıyor!

Kelimeler kifayetsiz! Hal böyleyken hemen hiçbir şeyin, bizim işimiz özelinde filmlerin ve vizyonda ne olup olmadığının bir önemi kalmıyor! İnsan deprem bölgesinden uzakta, yatağında yatmaya, bir bardak çay içmeye, neredeyse nefes alıp vermeye utanıyor! 

Öte yandan film şirketleri çalışmalarına devam ediyorlar. Sinemalar açık. Her hafta yeni filmler vizyona girmeye devam ediyor. İki hafta süreyle ara verdiğimiz vizyon/film tanıtımlarına, işimiz mecburiyeti gereği 24 Şubat haftasından itibaren yeniden başladık.


SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

Odd Man Out / Ölümden Kuvvetli
(Yönetmen: Carol Reed / 1947)

Where the Sidewalk Ends / Kaldırımlar Bitince
(Yönetmen: Otto Preminger / 1950)

Du rififi chez les hommes / İnsanlar ve Para
(Yönetmen: Jules Dassin / 1955)

Le Trou / Delik
(Yönetmen: Jacques Becker / 1960)

Le Samouraï / Kiralık Katil
(Yönetmen: Jean-Pierre Melville / 1967)

 

Vizyonda bu hafta (16 Haziran 2023)

Üçü yerli yapım olmak üzere, toplam yedi yeni filme ev sahipliği yapıyor 16 Haziran haftası!

İstanbul dışında bulunduğumdan ve basın gösterimlerine iştirak edemediğinden dolayı haftanın filmlerine yapım notlarına yer vererek değiniyorum.

‘Asteroid City / Asteroit Şehir’… Yaman ‘auteur’ Wes Anderson’un galasını ‘Altın Palmiye’ adayı olduğu Cannes Film Festivali’nde yapan yeni filmi, 1955’te bir Amerikan çöl kasabasında geçiyor. Bütün ülkeden öğrencileri ve ebeveynleri birlik ve akademik rekabet için bir araya getirmek amacıyla düzenlenen ‘Kıdemsiz Yıldız Gözlemcileri ve Askeri Uzay Öğrencileri Kongresi’nin programı, dünyayı değiştiren beklenmedik olaylarla bir şekilde altüst olur. Wes Anderson, on birinci uzun metraj kurmacasının senaryosunu Roman Coppola ile birlikte kaleme almış. Her Anderson filmi gibi, artık alışkın olduğumuz dev yıldızlar süslüyor oyuncu kadrosunu: Scarlett Johansson, Jason Schwartzman, Tom Hanks, Jeffrey Wright, Tilda Swinton, Edward Norton, Bryan Cranston, Adrien Brody, Liev Schreiber, Hope Davis, Matt Dillon, Steve Carell, Willem Dafoe, Margot Robbie ve Jeff Goldblum. Rol almayan isimleri saysak işimiz daha kolay olur sanırım! Yönetmenin titiz sanat yönetimi, dolayısıyla incelikli yapım sanatımı yine ön planda.

Pakistan-ABD ortak yapımı ‘Joyland’, Saim Sadiq imzalı. Pakistanlı genç yönetmenin ilk uzun metraj kurmacası, galasını Cannes Film Festivali’nde yapan ilk Pakistan filmi unvanına sahip! Aynı zamanda Pakistan’ın ‘yabancı dilde en iyi film’ dalında Oscar adayı olan melankolik ve duygu yüklü dram, izleyiciyle ilk kez buluştuğu Cannes’ın prestijli ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ bölümünde ‘jüri ödülü’nün sahibi olmayı başarmıştı! Otoriter babalarının sözünden çıkmayan Rana ailesi, soylarını sürdürecek erkek çocuklarının varlığıyla gurur duymaktadır. Fakat ailenin geleceğe dair planlarını ve hem çevreye hem de kendilerine karşı duruşlarını, beklenti ve zorunluluklarını değiştirecek beklenmedik bir şey olur: Küçük oğulları Haydar gizlice bir erotik kabarede iş bulmuş, üstüne üstlük arkasında dans ettiği trans kadın şarkıcıya da âşık olmuştur!

DC Comics evreninin kahramanlarından ‘The Flash’ beyazperdede. Annesinin ölümünü engellemek için süper gücünü kullanarak zamanda geriye giden Barry Allen’ın, zamanın lineer akışında istenmeyen sonuçlara yol açmasına tanıklık ediyoruz. Barry, geçmişteki olayları değiştirmek amacıyla zamanda yolculuk yapmak için süper güçlerini kullandığında ‘The Flash’te dünyalar çarpışır. Ancak ailesini kurtarma girişimi istemeden geleceği değiştirdiğinde Barry, General Zod’un yok etme tehdidiyle geri döndüğü ve sığınacak süper kahramanların olmadığı bir gerçeklikte hapsolur. Hapsedilmiş bir Kripton’luyu kurtarmak için, her ne kadar aradığı kişi olmasa da alışılmışın dışında olan çok farklı Batman’i emeklilikten vazgeçmeye ikna etmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, içinde bulunduğu dünyayı kurtarmak ve bildiği geleceğe dönmek için Barry’nin tek umudu hayatı için yarışmaktır. Ancak yaptığı tüm fedakârlıkları evrenin normale için yeterli olacak mıdır? Andy Muschietti’nin yönettiği fantastik bilimkurgu aksiyonda başrolü Ezra Miller üstleniyor. Ben Affleck, Sasha Cale, Michael Keaton, Michael Shannon ve Ron Livingston, oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer yıldız isimleri!

Walt Disney ve Pixar’ın yarattığı yeni animasyon ‘Elemental / Elemental: Doğanın Güçleri’, ateş, su, toprak ve hava elementlerinden sakinlerin bir arada yaşadığı Element Şehri’nde geçiyor. Zorlu, kıvrak zekâlı ve ateşli genç bir kadın olan Alev ile eğlenceli, hayatı akışına bırakan, duygusal Deniz’in dostluğunu merkezine yerleştiren filmde bu arkadaşlık, Amber’ın yaşadıkları dünyaya dair olan inançlarını değiştirir. Ateş ve su elementinden iki zıt kutbun macera dolu serüveni seyircilere fantastik bir dünyanın kapılarını aralıyor.  Peter Sohn’un yönettiği animasyon; küçük izleyiciler başta olmak üzere, yediden yetmişe türün meraklılarına sesleniyor.

Eray Altay’ın yazıp yönettiği gerilim türündeki ‘Obsesyon’da başlıca rolleri Ekin Mert Daymaz, Ege Kökenli, Sarp Can Köroğlu, Burucu Karakaya üstleniyorlar. Başarılı bir iş insanı olan ve çevresi tarafından çok sevilen Mert, aynı zamanda düzen takıntısı olan obsesif bir kişidir. Beren’e aşık olduktan sonra onu elde edebilmek için yaptığı kusursuz planlar çerçevesinde, neler olacağını ve buna karşılık Beren’in gizli sırlarını kimse tahmin bile edemeyecektir.

Altan, eşi öldükten sonra oğlu Can ile birlikte, kendilerine hayatın zorluklarına dayanabilecekleri küçük bir dünya kurmuş, içine düştükleri en zor durumda bile bunu bir oyuna çevirebilen ve en trajik anda dahi etrafındakileri güldürebilen bir babadır. Belediyede çöpçü olarak çalışan Altan ve oğlu İstanbul’un zengin semtlerine komşu bir gecekondu mahallesinde yaşamaktadırlar. Can’ın bütün dünyası çizgi romanlardır. Günün birinde Can’a dördüncü evre kalp yetmezliği teşhisi konur ve Altan’ın dünyası başına yıkılır. Can’ın tek şansı kalp naklidir ve onun yaşında bir çocuk için donör bulmak oldukça güçtür. Bundan sonra Altan’ın yapabileceği tek şey Can’ı mutlu edip, biricik oğlunun moralini yüksek tutabilmektir. Orçun Benli imzalı yerli dram ‘Benim Babam Bir Kahraman’ın oyuncu kadrosunda Ufuk Bayraktar, Mahir İpek ve Selim Erdoğan yer alıyorlar.

Yerli korku ‘Hüddam 3: Lamia’yı Utku Uçar yazıp yönetmiş. Hakan Erkuran, Ayhan Yılmaz, Cemal Naci Bakiler ve Gülsen Bakiler oyuncu kadrosunu oluşturan isimler. 

İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!

İyi seyirler herkese!
  


TARİHTE BU HAFTA

Altı yıl öncesine, 2017 yılına gidiyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!


Vizyonda bu hafta (16 Haziran 2017)

Yeni vizyon haftası, dördü yerli, toplam yedi yeni filme ev sahipliği yapıyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN

-Gücü cesaretinde!-

Adını ilerde çok sık duyacağımız İzlandalı sinemacı Guðmundur Arnar Guðmundsson’un ilk uzun metrajı, kuzeyin yalnız ve soğuk ülkesindeki küçük bir kasabada, yetişkinliğe adım atan gencecik karakterlerin öyküsünü, olabildiğince dürüst, sıcak numarasız, cesur, ‘içerden’ ve insanca taşıyor perdeye.

Venedik dahil, birçok önemli film festivalinden ödüllerle ayrılan yapım, İzlanda’nın doğusundaki küçük bir balıkçı kasabasında yaşayan ve ergenlik sorunlarının yanında hayatın zalim ve anlayışsız yanlarıyla boğuşan gençlerle tanıştırıyor bizi. Tor ve Kristjan, küçük kasabalarının can sıkıntısını iliklerine kadar duyan iki arkadaş. Diğerleriyle birlikte iskelede oynadıkları oyunlarda ortaya çıkan acımasız haller, ikiliye kucak açmış hayatın kuralları ile aynı adeta! İki kafadarın sıradan günlük rutinleri, kasabadaki iki kızın, Beta ve Hanna’nın onlara ‘takılmasıyla’ başka duygulara ve durumlara evrilir! Thor, Beta ile karşı cinsin varlığını ve aşkı keşfeder; Kristjan ise…

Yeniyetme dünyasının ve reşit olmayan bireylerin duygusal dünyasına cesaretle, korkmadan ve sahicilikle bakmayı başaran dram, dostluk, aşk, öteki olmak, umutsuzluk ve genel anlamda ‘büyümek’ üzerine, dokunaklı, sıcacık ve samimi bir hikaye kazıyor izleyicisinin zihnine! Yetişkin dünyasının defolarını, büyümenin ne denli ağır bir iş olduğunu, hayatın küçük insanı bozuk para gibi harcamasını, acımasız yerleşik kuralların ve insan doğasının hoyrat yanını, son derece insanca taşıyor perdeye fikri ve vicdanı hür İzlanda yapımı.

Oyun alanlarını terk edip, ağır faturalar eşliğinde yetişkin olmaya adım atan iki arkadaşı canlandıran gencecik aktörler Baldur Einarsson ve Blær Hinriksson, birer mucize. Bütün genç oyuncuları müthiş performanslar sergilemişler filmin. Güçlü görüntü yönetimi, iliklerimize kadar hissettiriyor, sarsıcı senaryonun özünü. Farklı duyarlıklar ve benzer duyarsız kalabalık içinde öteki olmanın zorlu ruh hali, dış görünüşü çirkin ve farklı olan iskorpit balığının da, tıpkı diğer balıklar gibi mavi derinliklerde özgürce yüzmesine engel olmadığını haykırıyor adeta!

Bu denli cesur, tehlikeli alanda sınırları gayet iyi çizerek, bu denli kendinden emin ve söyleyeceğini, bu denli etkili söylemek zor iş. Orijinal adıyla ‘Hjartasteinn’, -ki film, gerçekten meselenin özünü zedeleyici, hafifletici ve son derece lüzumsuz bir biçimde ‘Gençlik Başında Duman’ Türkçe ismiyle vizyona giriyor- bu zorluğun altından başarıyla kalkmayı başarmış. Ajitasyondan uzak, meselesini asla sömürmeden neredeyse mikroskop altında inceleyen yaman yönetmeni alkışlamak gerek. Ufak balıkçı ülkesi olarak bilinen İzlanda’dan çıkan bu ‘küçük’ cüsseli ‘büyük’ filmi çekemeyecek o denli çok yönetmen ve sinema var ki… Aşk olsun! Kaçırmayınız. (5 / 5)

 

SARI SICAK

-Sıkışmış hayatlar üzerine-

36. İstanbul Film Festivali’nde, ‘Ulusal Altın Lale’yi kazanan ‘Sarı Sıcak’, yazarı ve yönetmeni Fikret Reyhan’ın ilk uzun metrajı. Festivalden, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (Aytaç Uşun), ‘En İyi Görüntü Yönetimi’ (Marton Miklauzic), ‘En İyi Kurgu’ ödülleriyle dönen dram, üretim ilişkilerinin değişmesine paralel olarak, sermayenin el değiştirmesi ve bu değişimden etkilenen küçük insanların ‘çıkışsız’ hikâyelerini yansıtıyor perdeye.

Endüstrileşmenin artmasıyla fabrikaya yenik düşen tarlalar ve sahipleri. Tarlalarını geleneksel yöntemlerle yaşatmaya çalışan göçmen ailenin mücadelesi ve çıkmazı. Ailenin en küçük oğlu olan İbrahim, kendi kaderini çizme, farklı bir geleceği yaşama derdinde. Tırlarda uzun yol şoförü olmak istiyor. İlerde bir de tır sahibi olmak, uzaklara gitmek sevdası. Bölgede yaşanan acımasız ve adaletsiz sistem dışında bir de feodal aile yapısının ona dayattığı baskı var üzerinde! Kolay değil hayal kurmak; imkansızlık, yoksulluk ve olanca yoksunluğun ortasında düşlere tutunmak.

Yürekli, hakiki, yalın, ‘neyse o’ olan bir film ‘Sarı Sıcak’. Numarasız, süssüz, ‘bilmiş, ukala söylemlerden’ kaçınan, mütevazı, ayakları yere basan, olanaklarını sonuna kadar kullanmış, meselesine gayet hakim, bir ilk film olmasına rağmen neredeyse ‘usta işi’ bir yapım perdede duran. Ah! nedir o gazozlar öyle. O ümitsiz molalar, tedirgin, birbirinin aynı voltalar, o odalar, evler, tarlalar, hapsolmuş suskunluklar, kaçamayışlar, tutsaklıklar, yenilgi, onur, umut, korku, hasret ve bütün o gerçek karakterler... 

Başrol oyuncusu Aytaç Uşun, rolü üzerine giyinmiş. Enfes performansını takip etmek şart! Son dönemin usta ismi Mehmet Özgür ise yine çok iyi. Meseleye içeriden bakan, nitelikli, ustalıklı görüntü yönetimi, matematik kurgusu, metni ve yönetimiyle; karşımıza arada bir çıkan ve biz ‘tutkulu’ sinema yazarlarını heyecanlandıran, coşku veren bir film; ‘şiirimiz karadır’ diyen ‘Sarı Sıcak’. Kuru bir sıcağın tam ortasında, değindiği ‘dertleri’, bölgeyi ve insanları çok iyi tanıyan, çıkışsızlığın kekremsi umutsuzluğunu bünyeye salan, ‘sahici’ filmi kesinlikle kaçırmayın lütfen. Bu yürekli, yaman genç sinemacıya sahip çıkın. Yanındayız deyin, elinizi usulca omuzuna koyarak. (4,5 / 5)


‘Doug Liman imzalı dramatik savaş gerilimi ‘The Wall / Sniper: Duvar’, Pixar’ın sevilen animasyon serisinin yeni bölümü olan ‘Cars 3 / Arabalar 3’ ile üç yerli yapım; komedi türündeki ‘Sinyalciler’, seri halini almış korku filmi ‘Deccal 2’ ve Erkan Tahhuşoğlu ile Ayhan Salar’ın birlikte yönettikleri dram ‘Eşik’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler!

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar