Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

15 TEMMUZ 2011

14 Temmuz 2011 Perşembe 21:11
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu hafta beş yeni filmin merhaba dediği vizyon, hemen her beğeniye sesleniyor. Bütün gezegenin yakından takip edip beğendiği Harry Potter serisinin beyazperde macerasının final filmi “Harry Potter ve Ölüm Yadigârları – Bölüm 2”, 13 Temmuz Çarşamba günü girdi vizyona. Serinin en iddialı bölümü olarak lanse edilen sekizinci ve son filmde kahramanımız Harry Potter, kimliğine ait gizli kalan bütün yanıtlara ulaşıyor ve ezeli düşmanı Valdemort ile nihai bir hesaplaşmaya giriyor. 30. İstanbul Film Festivali programında yer alan İspanya-Meksika-Fransa ortak yapımı “Yağmuru Bile / Even The Rain” ile Emre Şahin’in ilk uzun metraj filmi “40” notlarımız arasında. Fransız yapımı romantik komedi “Aşkın Halleri / Le Nom Des Gens” ve Hollanda’dan çıkagelen yeniden çevirim gerilim “Çatı Katı / Loft” haftanın diğer filmleri. İyi seyirler herkese!

40
Kısa metraj filmi “Çanta” ile adını duyuran belgesel kökenli Emre Şahin’in ilk uzun metrajı, 2009’da 46. Antalya Altın Portakal’da yarışmış ve ‘Behlül Dal Genç Yetenek Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştı. Maddi problemler başta olmak üzere bir dolu sorunla boğuşan üç farklı karakterin, para dolu bir çantanın peşinde gelişen macerasında başrolü, Ali Atay üstlenmiş. Filmin sacayaklarından biri olan başarılı aktöre, Deniz Çakır ve Afrika asıllı ABD’li oyuncu Ntare Guma Mbaho Mwine eşlik ediyorlar. İstanbul’un bozuk düzen kaldırımları ve kalabalık caddeleri de önemli bir rol oynuyor filmde. “40” oldukça havalı işin aslı. Tempolu kurgu, artistik anlar, sıra dışı karakterlerin kara mizahla yoğrulmuş trajik durumları. Türkiye’de ‘Red Cam’ ile çekilen ilk film unvanını da elinde bulunduran yapım, Emre Şahin’in iyi bir sinema gözü olduğunu düşündürüyor. Ama ‘şimdilik’ o kadar… Bu işi epey etkileyici yapan pek çok ünlü/ünsüz isim var perdede. Özellikle Hollywood ve Britanya’da… Luc Besson’un yıllar önce, 1985’te rüştünü ispatladığı “Subway / Yeraltı”yı izlemişiz örneğin. Yine de, Emre Şahin’i takip etmek önemli diye bir not düşmüşüz iki yıl önce. Bakacağız.

YAĞMURU BİLE
2003 tarihli “Gözlerimi de Al / Te Doy Mis Ojos” ile uluslararası ün kazanan İspanyol sinemacı (aktris-yönetmen-senarist) Icíar Bollaín’in, ülkemizde ilk kez geçtiğimiz Nisan ayında 30. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen incelikli dramı, Bolivya’da yaşanmış gerçek olayları fon alıyor. Senaryo ise, işçi sınıfının gür sesi Ken Loach’un devrimci kalemi Paul Laverty imzalı. Film, batı medeniyetine ‘uçarak giriyor’ adeta. Emperyalist, sömürgeci anlayışa kafa göz saldırmış, aslan yürekli film… Kristof Kolomb ile ilgili bir film çekmek için ‘insan’ faktörünün ve emeğin sudan ucuz olduğu Bolivya’ya gelir ekip üyeleri. Çekilecek film, ‘Amerika’yı keşfeden adam’ olarak hemen herkes tarafından tanınan bu Hıristiyan kahramanın yüzyılları deviren mitine, farklı bir açıdan yaklaşmaya çalışmaktadır. Açgözlülük, beyaz adamın vahşi eğilimleri, acımasızlık ve zulüm yansıyacaktır perdeye. Latin Amerika’nın en ‘yerli’ ülkesinde, Kolomb’un kıtaya ayak basışından tam beş yüz yıl sonra büyük bir toplumsal karışıklık baş gösterir. Yönetim tarafından özelleştirilen su, yerli halka parayla satılmaktadır. Tıpkı Kolomb’un yerlilere yaptığı gibi, altın karşılığı su verilmektedir toprağın asıl sahiplerine. Yaşanan büyük isyanın ortasında kalan ekip üyelerinden büyük bir kısmı, kendi hayatlarının tehlikede olduğunu düşünürken, bazıları da filmin oyuncu kadrosunda da yer alan yerel halka, çaresiz insanlara yardım etmek için çırpınmaktadırlar. Beş yüz yıl öncesi ve sonrası… Değişen hemen hiçbir şeyin olmadığına; salt gerçeğin, ‘insanoğlunun doymak bilmez iştahı ve yok ediciliği’ olduğuna hüzünle tanık olduğumuz güçlü, sarsıcı yapım, oldukça iyi. Filmin yıldız isimleri; Meksikalı Gael Garcia Bernal ve İspanyol aktörler Luis Tosar ile Kara Elejalde, fazla öne çıkmadan, küçük, mütevazı fakat akılda kalıcı performanslar sergiliyorlar. Kaçırılmaz…

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar