Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

14 MAYIS 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 21:27
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu hafta vizyonda yedi film var. ´´Vera´nın Şoförü´´ ve ´´Labirent´´ basın gösterimleri yapılmayan iki film oldular. ´´Soraya´yı Taşlamak´´ ve ´´Son Mevsim: Şavaklar´´ı ise 13. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali için Ankara´da bulunmamdan dolayı izleyemedim. Haftanın üç önemli filmi ise aşağıda… Herkese iyi seyirler!

HAYATA ÇALIM AT
Futbol fanatiği olan hayatı ıskalamış bir posta memuru, bir dolu sorunla boğuşurken, kendine yoldaş olacak hayali bir dostun koruması altına girer; ´yetenekli filozof´ Eric Cantona´nın… ´Takım olduğumuzda, tek başıma olduğumuzdan daha güçlüyüz´ diye bağıran film, ´işçi sınıfının gür sesi´ Ken Loach imzalı. Ustanın diğer işlerinden daha hafif gözükse de, değindiği bütün meseleler, anlatımı ve duygusu açısından küçük bir ´büyük film´ olan yapımda, yüreğe işleyen performansıyla zihne kazınan usta aktör Steve Evets´a, eski efsane futbolcu-aktör-filozof Eric Cantona eşlik ediyor. Britanya´nın futbol adaletine kendi yasalarını yazdıran Fransız´ın adadaki silinmez etkisi perdeye yansımış. Loach´un kadim dostu Paul Laverty´nin senaryosu hayatın tam içinde nefes alıp veriyor. 2009´da Cannes´de Altın Palmiye adayı olan incelikli dram, zeki mizahı ve hüzünle örülmüş yapısıyla zihne çakılıyor. Manchester United, idoller, kurtlar sofrası, sınıfsal durumlar, kahrolası kapitalizm, sosyal adaletsizlik, birlikte kalmak, takım olmak, geç kalmış aşk, pişmanlıklar, dostluk, dayanışma, koşulsuz ve şartsız sevgi, Loach´un daha önce pek tanıklık etmediğiniz mizahıyla birleşmiş. En önemlisi de şu, Cantona diyor ki; ´bana futbolculuk hayatımda unutamadığım bir anı, bir golü soruyorlar. Böyle bir an var. Golle biten bir atakta arkadaşıma verdiğim o son pas´. Her şey enfes bir pasla başlar… Herkesin unutulmaz bir gol atmak istediği günümüzde, unutulmaz bir gol pası vermeyi tercih edenlerin filmi…

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM
Türkiye sinemasının en önemli eserlerinin başında gelir 1977 yapımı ´sevgi´ destanı. Sinemamızın gelmiş geçmiş ´en iyi aşk filmi´, restore edilmiş versiyonuyla 33 yıl sonra yeniden izleyiciyle buluşuyor. Kamyon şoförü İlyas, güzeller güzeli Asya, küçük Samet ve yol-yapı ustası Cemşit. Unutulmaz iç monologlarla süslenmiş bir ´sevgi, emektir´ resitali… Boğazınıza kocaman bir düğüm atan o unutulmaz final… Kırgız yazar Cengiz Aytmatov´un öyküsünden Ali Özgentürk´un senaryolaştırdığı ve Atıf Yılmaz´ın sinema tarihine armağan ettiği filmdeki enfes performanslar: Türkan Şoray, Kadir İnanır ve Ahmet Mekin… Bir de Cahit Berkay´ın her duyduğunuzda yüreğinize dokunan o inanılmaz ezgisi… Yeşilçam´ın ´aşk ve sevgi´ geleneğini ters yüz eden, sözü ikinci plana iterek, salt görüntülerle bütün duyularımıza ve kalbimize seslenen film, mütevazı bir ustalık örneği olmasının yanı sıra, yüreği dolduran kocaman sevgiye rağmen, hayatın en önemli değeri, emeği tercih eden yürekli bir manifestodur aynı zamanda.

ROBIN HOOD
Ridley Scott, büyük bir usta… Bu kez beyazperdenin de çok sevdiği efsane bir kişiliğe, zenginden alıp yoksula dağıtan adaletli bir kahramana dokunmuş. Efsanenin doğmasına neden olan tarihi ve toplumsal gelişmelerden, meselelerden çıkmış yola. Sonu ´Magna Karta´ya uzanan bir özgürleşme sürecinde, bu zahmetli yolda akıtılan teri, emeği öykülemiş. Robin Hood, Britanya folklorunun çok sevilen bir figürü. Scott, Haçlı seferine çıkmış Aslan Yürekli Richard´ın usta okçularından Robin Longstride´ın, ´Robin Hood´ mitine dönüşmesini yine bildiğimiz ustalığıyla kotarmış. Tabii bunda, yetenekli kalem Brian Helgeland´ın da büyük katkısı var. Dönemin toplumsal ipuçları ve mitin ortaya çıkmasının nedenleri, aksiyon ve romantizm yüklü, sürükleyici bir öyküde işlenmiş. Robin Hood´a hayat veren isim Russell Crowe. Scott ve Crowe´un birlikte beşinci çalışmaları olan tarihi macerada, hayran olunası aktris Cate Blanchett, yeteneği ve cazibesiyle bir kez daha büyülüyor. Dev aktör Max von Sydow, William Hurt, Danny Huston ve Eileen Atkins filmin tecrübeli isimleri. ´´Sherlock Holmes´´ün kötü adamı Mark Strong, kötülüklerine bu kez ´Godfrey´ karakteriyle devam ediyor. Matthew Macfadyen ise, kahramanımızın ezeli düşmanı ´Nottingham Şerifi´ rolünde çıkıyor karşımıza. Sherwood ormanlarının cesur ve adaletli ´hırsızlar prensinin´ Scott imzalı uyarlaması, üstün yapım tasarımıyla da dikkat çekici. Kral Philip önderliğindeki Fransız çıkarması, ´´Saving Private Ryan / Er Ryan´ı Kurtarmak´´ı getiriyor hemen akla. Scott, inanılmaz özenle çalışmış yine. Öyküsünü, fonda yatan meseleyi büyük bir yetkinlikle ele almış. Tematik ve biçimsel olarak üst düzey bir sinema örneği Robin Hood. Önemli bir yönetmenden izleyiciye sunulan ´klasik´ bir armağan. Sinemanın büyüsüne denk düşen çok çalışılmış ve keyifli bir iş. Defalarca izlenecek tat ve kıvamda olan film, 70´lerin ünlü İngiliz kulübü ´Nottingham Forest´i, karakterden esinlenmiş bir diğer ünlü kahraman olan ´Ivanhoe´yu, Robin Hood´u daha çok sevdiren ´Milliyet Çocuk Dergisi´ni, eski ´Robin´ler Errol Flynn ve Douglas Fairbanks´i, ´çocukluğun soğuk gecelerini´, çoktan yitirilen içi dolu anlamları hatırlatıyor insana. Hüzünle karışık gülümsüyorsunuz son jeneriklerde…

MURAT ERŞAHİN


 



Diğer Yazılar