14 EKİM 2011
Yedi film vizyona giriyor 14 Ekim haftasında. 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katıldığım için İstanbul’dan uzağım bir haftadır. Adına basın gösterimi düzenlenmeyen filmleri de hesaplarsak, üç film yer alıyor bu hafta notlarımız arasında. Bizim notlarda; seyir zevki yüksek olan iki yapıma bir yerli film eşlik ediyor. Herkese iyi seyirler.
BİR GÜN
Vatandaşları, Trier ve Vinterberg ile birlikte ‘Dogma 95’ hareketine imza atan ekibin üyelerinden, “Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca”, “Wilbur Ölmek İstiyor” ve “Aşk Dersi” adlı filmleriyle tanınan Danimarkalı yönetmen Lone Scherfig imzalı romantik dram, İngiliz yazar-senarist David Nichols’un çok satan romanından, yine Nichols tarafından uyarlanmış perdeye. Başrollerini Anne Hathaway ve Jim Sturges’in paylaştıkları duygusal film, bir aşk öyküsü anlatıyor özünde. Üniversiteden mezun oldukları 15 Temmuz’u upuzun yıllar boyunca yaşayan, farklı karakterde iki aşık. Nerede, kiminle, hangi durumda olurlarsa olsunlar, beraber olsunlar veya olmasınlar, o özel günde birbirlerini anan, sevgi ve dostluklarını sarıp sarmalayan iki insan. Paylaştıkları hüzünler, neşeler, düşüşler, umutlar, hayaller ve gerçekler… Gerçekten aşık olunan ve gerçekten sevilen o özel günde bir araya gelmiş iki yürek. Hathaway ve Sturges’in kimyaları ilk bakışta olmasa da, öykü ilerledikçe oldukça uyumlu hale geliyor. Özellikle Sturges’in canlandırdığı karakterin değişim süreci, inandırıcı. Patricia Clarkson’un içli ‘anne’ performansı ise, ‘numara yapmadan duygusal olmayı başarmış’ filme, ‘artı’ olarak ekleniyor. Yirmi yıla yayılan bir aşk öyküsü. Belki de ‘aşkın’ öyküsü.
HAYAT SANA GÜZEL
Kendilerini bildiklerinden beri dost olan iki erkeğin öyküsü. Farklı duyarlıklar ve seçimler sonucu, bambaşka yerlere savurmuş onları hayat. Biri, üç çocuk babası ve sorumluluk sahibi çok çalışkan bir avukatken, diğer hiç evlenmemiş, sorumsuz, darmadağınık, hafif serseri ve çocuk kalmış üçüncü sınıf bir oyuncu. Birlikte içerek geçirdikleri bir gecede, iki yakın arkadaş, birbirlerinin yerinde olmayı, diğerinin hayatını yaşamayı diliyorlar ve ertesi sabah uyandıkları zaman, kendilerini, diğerinin bedeninde buluyorlar. Her şey değişiyor tabii. ‘İçerdeki yabancı’ esprisini, yetişkin mizahına yerleştiren sıkı komedinin yönetmeni, “Davetsiz Çapkınlar” ile tanıdığınız David Dobkin. Başrolleri, Jason Bateman ve Ryan Reynolds paylaşıyorlar. Güzel ve çekici aktrisler, Olivia Wilde ve Leslie Mann ile kaliteli tecrübe Alan Arkin, ikiliye eşlik ediyor. Yaşlanıyor olmak, hasletlerimiz, sorumluluk ve ‘yeni bir başlangıç’ kavramları üzerinden sıcak bir dostluk öyküsü anlatıyor “The Change-Up”. İkilinin başlarına gelenler, içten kahkahalar attırıyor. Muzip, yetişkin esprileriyle süslü samimi komedi, kasmadan, rol kesmeden, en önemlisi, ‘basitleşmeden’ güldürüyor. Tamamen farklı karakterlere sahip iki arkadaşın dünyalarındaki eksikleri tamamlama hikâyesi, insanın; dostun için göze alabileceklerini ve yapabileceklerini listeliyor sanki. Kahkahalarınızı bastırmaya çalışmayın. Bırakın kendinizi perdeye.
OĞUL
Galası, 30. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleşen yapım, bir ilk film. Ülkenin politik durumunun farkında bile olmadan doğudaki sevgilisinin peşine düşen Karadenizli bir çocuk. Onun babası. Öte yandan, doğudaki küçücük bir dağ köyünde, oğlunun dağa çıkmasını engelleyemeyen umutsuz bir diğer baba. İki farklı coğrafyadan, birbirlerinin yüzünü bile görmemiş iki gencin, kesişmesi nerdeyse imkânsız hikâyeleri, onların babalarının dramı üzerinden anlatılıyor. Baba gözyaşının sahiciliği. Çaresizlik, imkânsızlık ve yürek yaralayan hassas mevzu. Atilla Cengiz’in yönettiği dramın önemli rollerini, başta Rıza Akın olmak üzere; Enes Atış, Gökhan Atalay ve Kuvvet Yurdakul üstlenmişler. Politik dram, ülkenin kanayan yarasına dikkat çekerken, acemilik tuzağına düşmekten kurtulamamış. İyi başlayan fakat sonradan sarkan yapımın oyuncu kadrosu ise sınıfı geçiyor.
MURAT ERŞAHİN