14 ARALIK 2018
İkisi yerli toplam altı yeni film merhaba diyor bu hafta sinemaseverlere. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
ÖRÜMCEK-ADAM: ÖRÜMCEK EVRENİNDE
-Sadece maskede değil hüner!-
Bu yıl içinde hayata veda eden iki dahi yaratıcının Stan Lee ve Steve Ditko’nun ellerinden ve zihinlerinden çıkma ‘Spider-Man / Örümcek-Adam’, ‘bambaşka’ bir öyküsüyle yine beyazperdede. Gişe canavarı filmlerin en önde gelen türü olan çizgi roman uyarlamalarının en kişilikli örneklerinden biri duruyor karşımızda! Üstelik bir animasyon.
Brian Michael Bendis ile Sara Pichelli’nin yarattıkları Brooklynli yeni yetme Miles Morales, gezegenin bilinen Örümcek-Adam’ı Peter Parker’ın ölümünün ardından yeni Örümcek-Adam olarak dünyanın yükünü omuzluyor! Gerçek adı Wilson Fisk olan, Marvel evreninin en kötü adamlarından ‘Kingpin’in kötücül planlarını tek başına bozmuyor üstelik Miles Morales. Genç Spider-Man, açılan kapıdan, bildiğimiz evrene, çoklu evrenlerden, başka boyutlardan dalan ‘alternatif’ Örümcek-Adamlarla birlikte savaşıyor karanlığa karşı!
‘Paralel Evren’, ‘Çoklu Evren’ veya ‘Multiverse’; birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel toplamı anlamına gelmekte bilimsel olarak. Başka evrenlerde hemen hepimizin alternatif kopyaları olabilir, diyor teori. Bu karambolde, şahane bir animasyona imza atmış üç yönetmen: Bob Persichetti, Peter Ramsey ve Rodney Rothman! Senaryo ekibi ve yapımcı kadrosunda yer alan Phil Lord’un katkılarını da unutmamak gerek tabii. Her şeyden önce çizgi roman estetiğini, ofset baskıyı, animasyonda canlı tutan kara kalem, tarama tekniği, biçim yönünden ayrı bir değer katıyor yapıma. Orijinal seslendirme kadrosundaki yıldızların varlığı ise yine artı değer!
Ezber bozan zeki öyküsüyle, tasarım pırıltısıyla, ajiteye kaçmayan duygu dolu içeriğiyle, çetrefilli oluşlara karşılık yalın, dupduru anlatısıyla, sıcak, unutulmaz karakteriyle ayrı bir yerde duruyor, çizgi roman dünyasının en popüler figürlerinden birini odağına alan ‘şık’ animasyon. Başka bir alternatif evrende izlemeyi düşünmüyorsanız, kesinlikle kaçırmayınız! (4 / 5)
DONBASS
-Bu dünya yangın yeri!-
Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ bölümünde ‘en iyi yönetmen’ seçilen Sergey Loznitsa’nın yazıp yönettiği ‘Donbass’, Doğu Avrupa’dan kelimenin tam anlamıyla gerçek bir kaos manzarası sunuyor bize ve bir daha anımsatıyor, bu dünya bir yangın yeri!
‘Schaste Moe / My Joy’, ‘V Tumane / Sislerin İçinde’, ‘Sobytie’ ve ‘Krotkaya / Uysal Bir Ruh’ gibi kalburüstü filmlerinden tanıdığımız 1964 SSCB doğumlu (günümüz Belarus / Beyaz Rusya) Loznitsa, yine son derece tavizsiz, sert ve gerçekçi bir Slav acısı yansıtıyor perdeye. Avrupa’nın omuz başında yaşananlar. Doğu Ukrayna’nın Donbass bölgesinde, Rusya destekli Novorossiya Federal Devleti ile Ukrayna Silahlı Kuvvetleri arasında süren garip savaş hali! Manipülasyon, propaganda, kan, nefret, suç ve gündelik hayatlarını bunca imkansızlığa karşın sürdürmek zorunda kalan küçük insanlar. Yönetime karşı başkaldıran Rus yanlıları ve milis güçleri, bölgeyi silahlı çatışmalar ve katliamlarla bir cehenneme çevirmişlerdir adeta. Yaşam ile ölüm iç içedir ve hakikatin bir önemi kalmamıştır. Aşk, savaşın ta kendisidir. Gerçeği gölgeleyen propaganda ve hemen her yeri sarmış nefret, gündelik hayatı iyice zorlaştırmaktadır küçük insan için.
Bir ülke ve bölgeden çok, insanlığı ve gezegenin medeniyet seviyesini perdeye taşıyan film, yangın yerinde yaşamanın ne denli insanlık dışı ve akıl almaz bir şey olduğunu anımsatıyor yine. Ukrayna-Almanya-Fransa-Hollanda-Romanya ortak yapımı, hiçbir ayrım yapmadan bölgede yaşamı yok eden her kim ve ne varsa taşıyor kamerasının önüne. Loznitsa’nın yönetmenlik ustalığı, plan sekanslar ve sabit kameranın muhteşem kullanımıyla belli ediyor kendini. Neyi nasıl tartıştığını bilen, özü, müthiş bir biçimle desteklemiş, son derece ustalıklı kapkara öykü, sezonun en iyilerinden kuşkusuz. Gezegene ve insana ait en ufak bir sorumluk hissediyorsanız ruhunuzda; kaçırmamalısınız. Yüzde yüz sinema! (5 / 5)
Adına basın gösterimi düzenlenmeyen, Meksikalı yaman ‘auteur’ Alfonso Cuarón imzalı, sezonun en iddialı ve merakla beklenen filmlerinden olan ‘Roma’ ile birlikte; İngiltere’den çıkagelen aile filmi ‘A Christmas Star / Yılbaşı Sürprizi’ ve iki yerli yapım; yönetmen koltuğunda Ömer Uğur’un oturduğu romantik dram ‘Aşk Bu Mu?’ ile Murat Toktamışoğlu’nun yönettiği ve başrolünü Şafak Sezer’in üstlendiği ‘Bana Bir Soygun Yaz 2’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar herkese iyi seyirler! MURAT ERŞAHİN