13 MAYIS 2016
Yeni vizyonun beraberinde getirdiği film sayısı yedi. Belgeselden, animasyona, korkudan, komediye uzanan dört yabancı filme, üç yerli yapım eşlik ediyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.
ANA YURDU
Kısa süre önce boşanmış, iç dünyasında bir sürü sıkıntı ile boğuşan Nesrin, yaşadığı büyük şehirden kalkıp, anneannesinden kalma köy evine, kırsala gelir. İşinden istifa edip, çoktandır yapmak istediği, en büyük düşü olan yazmak eylemini gerçekleştirmenin peşindedir. Romanını bitirmek için, tek başına kalmayı düşündüğü köy evinde, beklenmedik bir misafiri olur genç kadının: Annesi… Anne Halise ile kızı Nesrin arasında, her anne-kız gibi adı net konamayan bir sevgi-öfke ilişkisi vardır. İki kadın arasındaki çatışma derinleştikçe, Nesrin’in rüyası, farklı ve karanlık bir hal alır. Düşündüğü, çizdiği hemen her şey, bastırılmış ve ötelenen korkularla sınanacaktır. Olabildiğince cesur yazılıp, çekilmiş, son derece iyi planlanmış bir ilk film duruyor karşımızda. Senem Tüzen’in yazıp yönettiği filmde, anne-kızı canlandıran Nihal Koldaş ile Esra Bezen Bilgin’in performansları akılda kalıcı, sahici anlar yaratıyor. Anne-kız, kadın, söylenen ve söylenmeyenler, zaman, inanç, kutsallar, gelenekler, adetler, kurallar, kırsalın katı gerçeği ve insan. Vedat Özdemir’in kamerası, içeriye ve dışarıya aynı ‘ağırlıkta’ ve dengede bakma açısından değer taşıyor. Son olarak, 27. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’, ‘En İyi Kurgu’ ve SİYAD ödüllerini kazanan, 22. Adana Altın Koza Film Festivali’nden beş ödülle dönen, Varşova Film Festivali’nden FIPRESCI ve ‘En İyi Asya Filmi NETPAC’ ödüllerini kazanan, Tiflis’te ‘En İyi Film’ seçilen Senem Tüzen’in ilk uzun metrajı, ödül yolculuğunu hızla sürdürürken, içerdiği cesur ve zeka dolu genlerle, sizi karanlık ve son derece gerçek bir yolculuğa davet ediyor. Sözlerin anlamını yitirdiği ve hapsedilen sessiz bir içselliğin zenginleştirdiği değerli bir ilk film ‘Ana Yurdu’. (4 / 5)
HITCHCOCK / TRUFFAUT
Sinema sevgisi yüklü belgesel, sinefiller, yedinci sanat meraklıları ve sinema öğrencileri için bir hazine değerinde. Yeni Dalga’nın güçlü yaratıcılarından François Truffaut’nun 1966 tarihli ünlü sinema kitabı ‘Cinema According to Hitchcock / Hitchcock’a Göre Sinema’nın, günümüzün ünlü sinemacılarını nasıl etkilediğini izliyoruz bu özel belgeselde. Truffaut’nun yedinci sanatın dehalarından, usta isim Alfred Hitchcock ile sekiz gün boyunca süren röportajı, enfes bir görsel ve sözlü arşiv çalışması öte yandan. İki iyi dostun, sinema ve kendi filmleri üzerinden analizleri. Hitchcock’un, ‘suspens’in ustasının başyapıtları. Heyecan verici görüntüler. Özellikle 1958 tarihli ‘Vertigo / Ölüm Korkusu’ ve 1960 yapımı ‘Psycho / Sapık’ filmleri. Günümüzün usta sinemacıları Martin Scorsese, Wes Anderson, Olivier Assayas, Peter Bogdanovich, David Fincher, Paul Schrader, Richard Linklater, James Gray ve Arnaud Desplechin’in, efsane röportaj etrafında gezinen görüşleri. Yönetmenlere sorulan önemli soru: Bu kitap, sinemaya bakışınızı nasıl etkiledi? Yetmiş dokuz dakikalık sinema aşkı belgeselini, sinema yazarı asıllı belgeselci Kent Jones yönetmiş. Fransız aktör Mathie Amalric’in anlatısıyla artı değer kazanan yapım, Hitchcock’un sinema dehasını, çağdaş meslek ustalarının hayranlığı ile dile getiriyor özünde. Sinema sevgisinin ölümsüzlüğüne adanmış, arşivlik bir çalışma. (4 / 5)
DEHŞET TRENİ
Müdürü tarafından, mesaisi bittiği halde, gecenin son tren seferi için görevlendirilen Joe’nun tek motivasyonu, güzel hostes Ellen’dır. Ormanlık alanda, ne olduğu belirsiz bir ‘şeye’ çarpan trenin makinisti, elinde fener, gecenin karanlığında kaybolunca, içerdeki bir avuç yolcu için kabus dolu anlar başlar. Özel efekt ve makyaj departmanından, yönetmen koltuğuna terfi eden Paul Hyett imzalı İngiltere yapımı korku örneğinde, başlıca rolleri; Ed Speleers, Holly Weston, Shaun Macdonald ve Elliot Cowan üstleniyorlar. Dolunay, son sefer, birbirinden farklı yolcular ve kanlı bir kabus. Benzerleriyle sık karşılaştığımız fakat öyküsündeki ince mizahın, kimi eleştirel durumlarla sarmalandığı, beklentilerinizi yüksek tutmadan rahatça izleyebileceğiniz, seyirlik bir korku filmi olmuş orijinal adıyla ‘Howl’. (2,5 / 5)
ANGRY BIRDS FİLM
Akıllı telefonlar için yaratılmış aynı adlı oyundan beyazperdeye uyarlanan animasyon, sadece çocuklara değil, yediden yetmişe, oyunun müdavimlerine sesleniyor. Finlandiya-ABD yapımı üç boyutlu animasyonu, Clay Kaytis ve Fergal Reilly ikilisi yönetmiş. Perde için yazılan senaryo ise; ‘The Simpsons Movie / Simpsonlar: Sinema Filmi’ ile ‘Alvin and the Chipmunks / Alvin ve Sincaplar’ adlı animasyonları da kaleme alan Jon Vitti imzası taşıyor. Nüfusu; çok büyük ölçüde ‘uçamayan’ kuşlardan oluşan ada ahalisi, mutlu mesut yaşarken, emperyal domuzcuklar, kötü niyetli bir ziyaret gerçekleştirirler. Ada halkını kurtarmak; öfke problemi yaşayan kahramanımız Red ve sevimli arkadaşlarına düşecektir. Orijinal seslendirmede, Jason Sudeikis, Peter Dinklage, Maya Rudolph gibi ünlü isimlere, usta aktör Sean Penn eşlik etmiş. Bir akıllı telefon uygulaması olması açısından, öykü belli sınırlar içerse de, perde için düzgünce yazılmış ve uyarlanmış animasyon, emperyalist zihniyetten, öteki olmaya dek birçok politik ve sosyolojik meseleye değiniyor. Bunu yaparken de; güldürmeyi ve ‘Shining’ dahil, sinema tarihinin önemli yapımlarına sevimli gönderiler yapmayı unutmuyor! (3 / 5)
KÖTÜ KOMŞULAR 2
Nicholas Stoller’ın yönettiği 2014 tarihli ‘Neighbors / Kötü Komşular’, 80’li yılların, sevilen gençlik filmleri ‘Porky’s’, ‘Revenge of the Nerds’, ‘The Party Animal’, vb. popüler yapımların kulağını çınlatıyordu yıllar sonrasından. Yeni doğan bebekleriyle, orta yaşa doğru yelken açan Kelly ve Mac Radner çifti, sakin bir semtte; yan eve yeni taşınacak, kendileri gibi çekirdek bir aileyle kuracakları dostluğu hayal ederlerken, bir grup erkek üniversiteliden oluşan bir öğrenci kulübünü, yeni komşuları olarak buluyorlardı karşılarında. Huzuru kaçan çift, haylaz ve yalnızca parti için yaşayan öğrenci komşularını hizaya getirmek için akla gelmeyecek yöntemler deniyorlardı. Absürd, hayli argo bir mizah içeren komedi, bir süre sonra, sınırsız bir geyik resitaline dönüşüyordu ama rahatsız etmeyen, can sıkmayan bir geyik olduğunu da önemle belirtmek gerek öte yandan! Devam filmini yine Nicholas Stoller yönetmiş. Başrolleri paylaşan Seth Rogen, Rose Byrne ve genç kızların sevgilisi Zac Efron’a, ikinci filmde; yıldızı iyiden iyiye parlayan genç aktris Chloë Grace Moretz eşlik ediyor. Radner çifti, ikinci bebeklerini beklerken, yan eve bu kez, okullarının baskıcı, erkek egemen ve cinsiyetçi sisteminden sıkılan genç kızlardan kurulu Kappa Nu kardeşleri taşınıyor ve bildik partiler yeniden başlıyor! Yetişkin ebeveynlerin, genç kızlarla olan mücadelesi, ilk filmdeki bildik kaba mizahtan bir hayli yararlansa da, öykü anlamında geçmiş parıltıyı mumla aratıyor. O da olsun, bu da olsun diyerek bir çorbaya çevrilmiş devam filmi. Oyuncu kadrosunun, orijinal filmin ve bu kez birden ortaya çıkan cinsiyetçi baskının karşısında duran gençlerin hatırına izlenebilir. (2 / 5)
İki yerli yapım, aksiyon türündeki ‘Dadaş’ ile bir devam filmi olan komedi ‘Oflu Hocanın Şifresi 2’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yapımları. Herkese tekrar iyi seyirler.
MURAT ERŞAHİN