Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

13 MAYIS 2011

13 Mayıs 2011 Cuma 00:27
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Selim Güneş, ilk filmi “Kar beyaz” ile takip edilecek isimler listesine giriyor. Fransız yapımı “Küçük Beyaz Yalanlar”dan bahsederken, Claude Sautet’nin enfes filmi “Sen, Ben ve Diğerleri” düştü zihne. Nerde o film, nerde bu? Bahar kendini hissettiriyor İstanbul’da. “Hayali Aşklar” çıkışı, Maçka’dan denize doğru yürürken, üçüncü şahsın şiiri geldi aklıma birden. “Ne zaman Maçka’dan geçsem limanda hep gemiler olurdu… Sen kalkıp ona giderdin”. Öyle işte, filmler ve hayat yan yana yürüyorlar. (Onat Kutlar’ı analım bir de) Bahar da isyancı!


KARBEYAZ
Selim Güneş imzalı “Kar Beyaz”, edebiyatımızın dev isimlerinden Sabahattin Ali’nin ‘Ayran’ adlı öyküsünden uyarlanmış. Doğu Karadeniz’in bir dağ köyünde geçen içli yaşam mücadelesine, yokluk ve imkânsızlıkla sarmalanmış karakterler eşliğinde tanıklık ediyoruz. Anadolu’nun olanca yoksulluğu ve kara kışın beyazına boyanmış ücra sessizliği içinde ailesinin medarı maişetini sağlamak adına ayran satmaya çalışan küçük bir çocuğun mücadelesi, 40’lı yılların atmosferinden, çok sonralara taşınmış. Aslında zamansız, sembolik bir anlatı egemen, tabloları andıran enfes kış fotoğraflarına. Yoksunlaşmış bir coğrafyanın, bir halkın ruh haritası. Olanaksızlıkların toprağında bin bir türlü engele, doğanın ve sert kuralların eşlik etmesi. Büyümeyecek bir çocuğun yaşanan gerçeklerle mücadelesi. Ana feryadının, ‘kader’ denen şeye sitemi. Yine de büyük bir vakarla dikilip duran umut. Sinema sevgisiyle yapılmış, kendine önem yüklemeyen, bağırmayan, derli toplu, insan sıcağı, iyi bir film “Kar Beyaz”. Yolu açık olsun. (3,5 / 5)

KÜÇÜK BEYAZ YALANLAR
Lafı uzatmaya, kıvırıp bükmeye lüzum yok. Beğenmedim bu filmi. 30. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim Fransız yapımı, ünlü aktör Guillaume Canet’in üçüncü yönetmenlik denemesi. Ülkesinde kapalı gişe oynayıp, hasılat rekorları kıran film, upuzun bir dram. 154 dakikada, bir grup arkadaşın dünyasına girip, yaşananlara tanıklık ediyoruz. Bir grup Parisli burjuva, yakın arkadaşlarının başına gelen feci kazaya rağmen, onu hastanede bırakıp, her yıl olduğu gibi, tatillerini geçirmeye bir arkadaşlarının deniz kıyısındaki evine giderler. Dostlukları, sırlar, güvensizlikler, itiraf edilemeyen sözcükler ve sevdalarla örselenmiştir. Yaz boyunca, sadakatleri ve dostlukları bir sınava tabii tutulacaktır. Marion Cotillard, Benoit Magimel ve François Cluzet gibi usta oyunculara sahip kadroya rağmen, sarkan anlatı, gittikçe yavanlaşarak oldukça sıradan kılıyor perdedekini. Tanıdık, hoş şarkıların geçit yaptığı soundtrack ve özellikle Fransız orta-üst gelir grubunun ruhunu okşayan öykü, izlenen melodramın suyunun çıkmasını engellemiyor. İnsanın aklına son jeneriklerde, usta sinemacı Claude Sautet’in 1974 tarihli “Sen, Ben ve Diğerleri / Vincent, François, Paul… et les autres” adlı şaheseri düşüyor… ‘İşte dünyanın geldiği nokta’ diye mırıldanıyorsunuz oturduğunuz koltukta. Bütün önem ve dertlerin yer değiştirdiği, her şeyin içinin fazlasıyla boşaltıldığı günümüzde, Michel Piccoli’li, Yves Montand’lı, Gerard Depardieu’lu “Sen, Ben ve Diğerleri”nin 2010’lar muadili ne kadar da yavan diye geçiriyorsunuz içinizden. Hüzünle gülümsüyorsunuz. Kendinize her sabah söylediğiniz ‘küçük beyaz yalanlar’ bile yetmiyor yalnızlığınızı ötelemeye… (1 / 5)

HAYALİ AŞKLAR
19 yaşındayken yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği ilk filmi “J´ai tué ma mère / Annemi Öldürdüm” büyük ses getirmiş ve Kanadalı Xavier Dolan’ı bir dahi ilan etmişti. Dolan, yine yazıp, yönettiği ve başrolü üstlendiği ikinci filmiyle yedinci sanatın taze kanlarından biri olduğunu ilan ediyor. “Annemi Öldürdüm” kadar güçlü değil ikinci film. Ama kötü de değil. İyice... Yeni Dalga’ya selam duruşu devam ediyor. Truffaut’nun “Jules et Jim”ini andıran bir öykü söz konusu. Farklı cinsel tercihler işin içine girse de, söz konusu olan aşk… Üç genç insanın, Francis, Marie ve Nicolas’ın kesişen hayatları. İki yakın arkadaş olan Francis ve Marie, bir arzu nesnesi olarak gördükleri ‘güzel’ Nicolas’a aşık olurlar. Dalida’nın seslendirdiği Cher orijinli ünlü şarkı “Bang Bang” eşliğinde romantik ve retro bir esinti. 60’lı yıllardan fırlayan, fena halde Jeanne Moreau kokan ve Audrey Hepburn’e selam duran genç aktris Monia Chokri akılda kalıcı. Filmin bazı anları da öyle. Aynı şemsiye altında buluşan iki dost, intihara sürüklemesi muhtemel duyarlık ve kırılganlık, bir de yine Xavier Dolan’ın elinin dokunduğu kostümler. Bu arada bir de baktık, kadroda iki tanıdık isim var. Muhsin Akgün ve Bilge Taş. İki dostun, iki oyuncuya benzerliğine dikkat! ( 3 / 5)


KUTSAL SAVAŞÇI
Vampirler ve insan ırkı arasındaki amansız savaş bitmiş, geride kalan insanlar koca duvarlarla çevrili ve kilise tarafından yönetilen şehirlerde yaşamaktadırlar. Vampirleri; özel olarak yetiştirilmiş, rahiplerden kurulu kutsal savaşçılar mağlup etmişlerdir. Fakat artık devirleri geçmiştir. Masa başı işlerinde görevlendirilen savaşçılardan, son nefese kadar itaat beklemektedir kilise. Fakat günün birinde efsaneye dönüşmüş bir savaşçının yeğeni kaçırılınca, büyük mücadele yeniden başlar. Güney Koreli Hyung Min-woo’nun çizgi serisinden uyarlanan tür kırması filmi, görsel efekt uzmanlığından yönetmen koltuğuna terfi etmiş Scott Charles Stewart yönetmiş. İlk filmi “Legion / Kıyamet Melekleri”nde olduğu gibi başrolü yine usta İngiliz Paul Bettany’ye vermiş yönetmen Stewart. Maggie Q ve Karl Urban, filmin diğer ünlü isimleri. Kıdemli kademeli Christopher Plummer ve her daim kendisinin harcandığını düşündüren Brad Dourif ise, yapımın konuk oyuncuları. Fantastik sinemadan aksiyona, korkudan, bilimkurguya, romantizmden drama, nihayet western’e uzanan zengin tür kırmasını, sinema yazarı bir arkadaşımla John Ford imzalı “The Searchers / Çöl Aslanı”na benzettik fena halde. ‘Zalimin zulmü varsa, sevenin Allah’ı var’ diyen film, kiliseye ve tutucu, politikacı din adamlarına getirdiği eleştiri yanında aşkı ve sevgiyi kutsamayı ihmal etmiyor. Bu arada ikinci film için kapıyı ardına kadar açan yapım, kârlı ve sürükleyici bir seri olarak yer edebilir hafızalarda. (2,5 / 5)

MURAT ERŞAHİN





Diğer Yazılar