Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

12 ŞUBAT 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 18:54
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

12 Şubat haftasının film sayısı üç. Gişe rekortmeni ´´Recep İvedik´´ üçüncü bölümüyle karşımızda. Hollywood yıldızlarından bir demet sunan romantik komedi ´´Sevgililer Günü´´ ve Kuzeyden esen duygusal dram ´´Bulanık Sular´´ haftanın diğer yapımları. İyi seyirler!

RECEP İVEDİK 3
Şahan Gökbakar´ın, beyazcamda yarattığı karakter Recep İvedik, üçüncü sinema filmiyle, yeni bir rekor peşinde. Her iki filminde de dört milyon izleyiciyi geçen gişe rakamıyla rekorlar kıran komedinin yeni bölümü, bildik minvalde seyrediyor. Şahan´ın kardeşi Togan Gökbakar´ın yönettiği yapım, ilk iki film gibi yine TV için çekilmiş skeçler bütünü niteliğinde. Kaba güldürü, halkımızın bir kısmı tarafından çok sevilmiş popüler kahramanın yarattığı durumlardan alıyor enerjisini yine. Üçüncü filmde, ilk iki bölümden farklı seyreden pek bir şey yok. Benim ilişki kuramadığım film, istediği gişe başarısına ulaşacak mı, onu bilemiyorum ama bildiğim, ülkemiz sinema izleyicisinin bu karakteri gerçekten sevip, benimsemiş olması. Dileğim ´´Recep İvedik´´e gösterilen ilginin en azından küçük bir kısmının yedinci sanatın gücünü yansıtan yerli-yabancı yapımlara, ustalara ve iyi çekilmiş filmlere de yönelmesi. Yoksa karakterle ilgili herhangi bir problemim yok! Üstelik Recep İvedik, son dönemde sinemamızda karşımıza çıkan özenti projelerden ve karakterlerden çok daha gerçek!

SEVGİLİLER GÜNÜ
Yönetmen koltuğunu, türün formülünü iyi bilen Garry Marshall´ın işgal ettiği romantik komedi ´´Sevgililer Günü´´, 14 Şubat´ta kutlanacak aynı adlı güne promosyon teşkil eden bir yapım. Jessica Biel´den Jessica Alba´ya, Anne Hathaway´den Jennifer Garner´a, Ashton Kutcher´dan Bradley Cooper´a, Jamie Foxx´dan Julia Roberts´a, Kathy Bates´den Shirley MacLaine´e kadar, farklı kuşaklardan birçok Hollywood yıldızının rol aldığı (saymaktan yoruldum) popüler yapım, birçok farklı aşk öyküsü eşliğinde, sevgiyi, aşkı, sevgililer gününü ve ´bu günün´ şefkat dolu sevecenliğini dolaylı yoldan birbirine bağlanan öyküler vasıtasıyla anlatıyor. Vahşi kapitalizmin dünyaya pazarladığı tüketim kalemlerinden biri olan ´´Sevgililer Günü´´ne destek veren yapım, işin özü üzerine sağlam bir örnek teşkil ediyor; şöyle ki; Amerikan tarzı kapitalizm, öyle bir şeydir ki, sıradan bir çiçekçi, bir sabah Jessica Alba ile uyanıp, aynı günün akşamı Jennifer Garner ile birlikte olabilir… Filmin ruhuna uygun bir açıklamayla meseleyi bağlamak en iyisi: Kişisel tercihimin, iki ´Jessica´dan; ´Biel´ olanından yana olduğunu önemle belirtmek isterim.

BULANIK SULAR
Norveçli yönetmen Erik Poppe´nin, 1998´de ´´Schpaaa´´ ile başlayıp 2004 yapımı ´´Hawaii, Oslo´´ ile süren üçlemesinin son halkası ´´Bulanık Sular / DeUsynlige´´, duygu yoğun bir dram. Bir çocuğu öldürme suçundan mahkûm olan ve içerden çıktıktan sonra yeni bir hayat kurmak isteyen yetenekli orgcunun öyküsü, insan ruhunun en içlerine dek, karanlık ve aydınlık arasında gidip gelen bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Geçmiş, insanı her an takip eden adına ´yazgı´ dediğimiz o gerçek, bağışlama, yargılama, vicdan, suç, kefaret, masumiyet ve ahlak gibi son derece önemli meseleler etrafından dolaşan öykü, gerçekten çok iyi çekilmiş. Görüntü yönetiminden, senaryosuna titiz bir çalışmanın ürünü olan Norveç-İsveç ortak yapımı, insanoğlunu kemiren ´pişmanlık´ durumunun bilimsel bir röntgeni niteliğinde aynı zamanda. 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali´nde izleme şansı bulduğum dokunaklı film, kaderin cilvesi sonucu yok olma aşamasına gelmiş genç kahramanı aracılığıyla, insan doğası ve hayat üzerine asla yüksek sesli olmayan ama içi dolu felsefi saptamalarda bulunuyor. İzlemelisiniz.

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar