Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

11 MART 2011

02 Nisan 2011 Cumartesi 23:11
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Şafak Sezer´li komedi ´´Kolpaçino: Bomba´´ya basın gösterimi düzenlenmedi. ´´Sevimli Hayvanlar´´ adlı animasyonu ise izleme şansı bulamadım. Haftanın -üçü yerli- diğer dört filmi ise notlarımız arasında. Bu haftadan itibaren, sizlerden gelen istek üzerine yıldız tablosuna da yer veriyoruz. Eleştirilerin sonunda yer alan rakamlar, beş üzerinden buçuklu olarak filmlere verdiğimiz yıldızlar. İyi seyirler!

İKİ KADIN, BİR ERKEK
´Madem o kadar meraklısın, kendine bir aile kur´ der Nic, kapıda dikilmiş duran Paul´e ve ekler; ´Benim ailemden de uzak dur.´ Lezbiyen çift Nic ve Jules´un tehdit altındaki ilişkilerini kurtarma çabası, aslında başka bir biçimde ´aile´nin kutsanması anlamı taşır. Amerikan bağımsız sinemasının önde gelen isimlerinden Lisa Cholodenko´nun, geçtiğimiz yıla damga vurmuş filmlerinden olan incelikli dramı, içerdiği zeki mizahın yanında eşcinsellerin evlilik ve çocuk sahibi olma haklarını gündeme getirmesi bakımından bir ´meseleye´ de sahip. Fakat işin ucu dönüp dolaşıp kutsal aile kavramına geliyor. Bir erkek bir kadın, iki erkek veya iki kadın. Çiftlerin kimlikleri ve yapıları ne olursa olsun, sonuçta ´aile´nin okşanması mevzubahis. Bu da, izlediğimiz bağımsız bir film dahi olsun, geçer akçe genel yargının ötesine geçilmediğini ve ailenin yine bir biçimde ´yırttığını´ gösteriyor bize. Eşcinsel hakları üzerinden döneme liberal bir bakış atmaktan da geri kalmayan filmin oyuncu kadrosu, perdeye yansıyan işe çok şey katıyor. Annette Bening ve Julianne Moore´un bildik üstün performanslarına, Mark Ruffola yine bildik ´doğallığıyla´ eşlik etmiş. Filmin iki büyük sürprizi ise, Tim Burton´un ´´Alice Harikalar Diyarında´´da bizle tanıştırdığı Mia Wasikowska ve kardeşi rolünde ´´Terabithia Köprüsü´´ filmiyle dikkat çeken Josh Hutcherson. Bu iki genç ismin bazı anlarda, karşılarındaki ustalardan rol çaldığına tanıklık ediyoruz. Sevginin, dostluğun ve emeğin önemine yapılan vurgunun hakkını vermek gerek. Bir çocuğu dünyaya getiren değil, onu bakıp büyütendir asıl ailesi. İçine ´´Kafkas Tebeşir Dairesi´´ dokusu sinmiş, sevimli, sıcak, düzgün bir film Cholodenko´nun ki. İmkân yakalanmış ama eşcinsel hakların ve duyarlıkların ötesine geçip, içten, radikal ve daha dobra şeyler söylenmemiş olsa bile, hiçbir şey söylenmemesinden daha iyi yine de perdeye yansıyanlar. (3,5 / 5)

GÖLGELER VE SURETLER
Rafine işlere imza atan ve sinemasında sabırlı, titiz bir yolculuğu sürdüren Derviş Zaim, geleneksel Türk sanatları üçlemesine nokta koyduğu yeni filmiyle vizyonda. ´´Cenneti Beklerken´´ ´minyatür´, ´´Nokta´´ ise ´hat´ sanatını fon alırken, Zaim´in Kıbrıs sorunu ile ilgili filmi, ´gölge oyunu´nu, ´Hacivat-Karagöz´ü perdeye taşıyor. Filmin öyküsü 1963´de Kıbrıs´ta geçiyor. Yunanistan ile birleşmek isteyen Kıbrıslı Rumlar ve adanın Türk halkı arasındaki çatışma. Adada Türkler ve Rumlar arasında bölünmenin ilk ateşi. Yaşanmış, gerçek olaylardan esinlenmiş Zaim. Kurmaca öykü ve karakterlerle desteklenen yaşanmışlıklar, iki halk ve toplum arasındaki hoşgörü eksikliğini, insani bazdaki asgari müşterekleri mercek altına alırken, sevgi ve dostluğun birlikte olmak ve birlikte kalmak adına gerekliliğine değiniyor. İnsanın karanlık yanı, ötelenen mantık, unutulan vefa, adalet duygusu, dostluk ve kaybolan sevginin sözlük anlamı. Düşünce tarihine, felsefe, mitoloji, siyaset, sanat tarihi ve yakın tarihe göndermelerle yüklü perdedeki öykü. İnsanın acımasız, kötücül yanıyla olan uzlaşma girişimi, iyi, temiz ve saf olana verilecek şans belirleyecektir tarihi. (2,5 / 5)


BİR AVUÇ DENİZ
Pearl Jam´in solisti Eddie Vedder ya okuduğunu anlamıyor, ya da başka bir senaryo okudu. Grubun ünlü şarkısı ´Indifference´ın Vedder´ın onayıyla filmde kullanıldığı belirtiliyor yapım notlarında… Film için en başta şunu söylemeliyim: Şuursuz bir iş. Son dönemde izlediğim en zayıf film. Bu yüzden bir parantez açıp, daha önceki haftalarda eleştirdiğim Ali İlhan, Ömer Faruk Sorak ve Özcan Deniz´in filmlerine ´az da olsa´ haksızlık yapmış olduğumu itiraf etmem gerek. Üç film de Zeffirelli melodramları gibi kalıyor bunun yanında. ´Bu ne böyle´ diyor insan perdedeki şeyleri izlerken. Olaylar nerede geçiyor, neler oluyor? GSMH´sı belli olan, yoksul, yoksun, bir sürü problemle boğuşan insanlar için değil, Saint Tropez´de güneşlenenler için mi çekildi bu film? Aristokrasi geleneği olmayan bir ülkede yalandan burjuva manzaraları. Çakma oluşlar, dertler. Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya bakışı, lay lay lom´un zıvanadan çıkmış hali. Diz boyu duyarsızlık… Senaryo, diyaloglar, yerlerde sürünüyor. Kendini epey ciddiye alan iddialı bir anlatı ve biçimle karşımıza çıkmış Leyla Yılmaz… Kurgu´da ise tuhaf bir kes-yapıştır mantığı var. Oyuncular, lise ikinci sınıf müsameresindeler. Geçenlerde ´´Benim Adım Aşk / I Am Love´´ uğradı sinemalara. Oturup dikkatlice filmi izlesen, çekmezsin şu çekileni. Durum bu denli vahim. Bir de şu; uzun süredir hiçbir filmin basın gösteriminde böyle tepkiler verilmemişti. Yüksek sesli kahkahalar salondan dışarı taşarken, salonda yapım ekibinden kimse olmasın, üzülmesinler istedim. (0,5 / 5)

SAKLI HAYATLAR
Vasatın oldukça altında ve vasat birçok yerli filmden sonra çıkagelen ´´Saklı Hayatlar´´ umut veren bir örnek. Siyaseten doğru, gayet temiz, samimi, gerçek, dürüst, düzgün bir film çekmiş senarist kimliğiyle tanıdığımız Halûk Ünal. Ünal´ın ilk yönetmenlik denemesi, milliyetçi, muhafazakâr Sünni bir ailenin solcu oğlu ile Çorum katliamının hemen ardından İstanbul´a göç eden Alevi bir ailenin kızının aşkını öykülüyor. Fonda, 1980´nin Türkiye´si var. 12 Eylül darbesinin ayak sesleri, tahammülsüzlük, katliamların kökeninde yatan kin, ´ötekileştirme´, toplumsal empati eksikliği, faşizmin insanı yok eden yönü, dini, etnik kimliklerin belirleyici rolü, devletin, dolayısıyla gündelik hayatı paylaşan sıradan insanların önyargıları, baskıları. Acımasızlıklar. Kimlikler üzerindeki baskı ve küçük insanın dramı. Bir yangın yerinde yeşermeye çalışan aşk, sevgi ve hoşgörü… Ahmet Mümtaz Taylan´ın en iyi performansını sergilediği filmde, genç oyuncular Ceren Hindistan ile Yusuf Akgün de, ona başarıyla eşlik ediyorlar. (3 / 5)

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar