Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

09 KASIM 2018

08 Kasım 2018 Perşembe 19:06
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

İkisi yerli, toplam altı yeni filme ev sahipliği yapıyor yeni vizyon haftası. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.


OVERLORD OPERASYONU

-Düşman hattında kabus!-

Aksiyon-korku kırması, 6 Haziran 1944’te başlayan, İkinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren D Day olarak da bilinen Normandiya Çıkarması’na saatler kala geçiyor! Amerikan paraşütçü askerlerden oluşan bir ekip, büyük saldırının başarısı adına hayati önem taşıyan tehlikeli görev için Nazi işgali altındaki Fransa’ya indirilirler. Yere sağ salim ayak basmayı başaran bir avuç askerin görevi, garnizon olarak kullanılan gizemli bir kilise-şatonun üzerindeki radyo vericisini yok etmektir. Normandiya yakınlarındaki sivil halkın yaşadığı köyde bulunan kilisenin altında, gizli bir Nazi laboratuvarı vardır ve askerler burada akıllarından bile geçirmedikleri dehşet dolu bir kabusla yüzleşirler.

Türün formüllerine sadık kalmış, birçok benzeri öykü, film ve ‘Wolfenstein’ gibi Nazi avlanan bilgisayar oyunundan esin almış yapım; Julius Avery imzası taşıyor. ‘Captain Phillips / Kaptan Phillips’ ile Oscar adayı olan senarist Bill Ray’in orijinal öyküsüne dayalı filmin yapımcı koltuğunda ise Hollywood’un yaman ismi J.J. Abrams oturuyor. Seyir keyfi asla düşmeyen, vaat ettiği heyecanı ve dehşeti misliyle sunan yapım, çok orijinal olmasa da, türün kalıpları içinde basbayağı başarılı bir proje. ‘Fences / Çitler’ ve ‘Mother! / Anne!’ filmlerinden anımsayacağınız Jovan Adepo ile Goldie Hawn ve Kurt Russell çiftinin oğulları Wyatt Russell’ın başrolleri paylaştıkları tekinsiz filmde, Mathilde Ollivier, John Magaro ve SS subayı Nazi rolünde Danimarkalı aktör Pilou Asbæk, rol alıyorlar.

Overlord Harekatı olarak da bilinen ve Paris’in Nazi’lerden temizlenişiyle son bulan büyük çıkarma sırasında geçen öykü, Nazi deneyleri sonucu, insanüstü güçlere sahip ve Zombi’ye dönüştürülmüş, düşünmeyip saldıran canavarlarla dolu bir bodrumda geçen can pazarını perdeye taşımakla kalmıyor, 1933-1945 yılları arasında hüküm süren Nazi Almanya’sının yani ‘3. Reich’in özüne iniyor bir bakıma! Dehşeti büyük ölçüde öne çıkarıp, bunun yanında anti-faşist söylemi olan film belli bir ikilemi yaşıyor bünyesinde fakat ‘vaat ettiklerini de, eksiksiz yerine getiriyor öte yandan’! Hoşça vaktin karşılığı. (3 / 5)




CAMERON POST’A TERS TERAPİ

-Özgürlüğe kaçış-

Yazıp yönettiği ve başrolü üstlendiği 2014 tarihli ‘Appropriate Behavior / Makul Davranış’ ile adını duyuran Desiree Akhavan’ın, Emily M. Danforth’un aynı adlı romanından uyarlayıp yönettiği yeni filmi, 1990’ların başında, tutucu, derin ABD’de geçen, özgün bir büyüme ve kaçış öyküsü anlatıyor. Lise mezuniyet gecesinde en yakın kız arkadaşıyla öpüşüp, sevişirken yakalanan Cameron Post, kendini, Hristiyan hayat tarzını empoze etmekle hükümlü gören eşcinsel dönüştürme terapisi kampında bulur!

Bağımsız sinemanın kalbi sayılan Sundance’dan ‘Jüri Büyük Ödülü’ ile ayrılan dram, muhafazakar ABD’nin derinine bakıyor, yalnızlıkla örülü romantik bir büyüme hikayesi fonunda! Özgürlüğe kaçışla son bulan esaret günleri, bazıları tarafından Ken Kesey’in ünlü eserinden uyarlanan, 1975 tarihli Milos Forman klasiği ‘One Flew Over the Cuckoo’s Nest / Guguk Kuşu’na akraba olarak gösterilse de, film; bu iddialı nitelemeyi hak edecek yeterlilikte değil! Zorlanılırsa, daha çok, Angelina Jolie’ye, performansıyla ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ Oscar’ı kazandıran 1999 yapımı James Mangold dramı ‘Girl, Interrupted’ benzerliği kurulabilir.

Başrolde izleyeceğimiz yetenekli aktris Chloë Grace Moretz’e, Andrea Arnold imzalı ilk filmi ‘American Honey’ ile yıldızı parlayan Sasha Lane’in eşlik ettiği yapımda diğer önemli rolleri, John Gallagher Jr., Forrest Goodluck ve Jennifer Ehle üstleniyorlar. Anne ve babasını yitirmiş, ‘erkek çağrışımlı ismiyle’ yapayalnız Cameron Post’un, toplumsal baskıdan korkan, ortalama Amerikan vatandaşı vicdanlı, tutucu teyzesi tarafından, tarikat benzeri kampa gönderilmesi, orada kurduğu dostluklar ve yaşananlar, filmi; 90’ları fon alan bir dönem öyküsü kılsa da, aslında hemen her dönemin meselelerini kaşıdığını hissettiriyor yönetmen. ‘Kişiliği sıfırlayan korku ve utanç terapisinden özgürlüğe kaçış’ şeklinde yorumlayacağımız film, vasat gidişatını, şık bir finalle unutturuyor doğrusu! Bütün film, o son ‘on dakika’ için çekilmiş sanki! (2,5 / 5)

Klasik öyküye alternatif bir bakış atan animasyon ‘Cinderella and Secret Prince / Cinderella’, vizyonu bir gün erken, 8 Kasım Perşembe günü gören, Murat Şeker imzalı komedi serisinin yeni halkası olan ‘Çakallarla Dans 5’, yönetmen koltuğunda Stare Yıldırım’ın oturduğu yerli yapım ‘Batlır’ ve adına basın gösterimi düzenlenmeyen Dario Argento’nun kült klasiği ‘Suspiria’nın, yaman sinemacı Luca Guadagnino imzalı yeni uyarlaması, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN











Diğer Yazılar