09 EYLÜL 2016
Yeni haftanın beraberinde getirdiği film sayısı yedi. Ünlü klasik Ben-Hur’un yeni çevirimi ve iki yerli yapımın yanın sıra, hemen her türe sesleniyor 9 Eylül vizyonu. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.
BEN-HUR
Yedinci sanatın klasiklerini, yeni nesil için ‘hafifletip’ yeniden perdeye yansıtmak günümüzün moda işlerinden. Lew Wallace’ın romanından usta sinemacı William Wyler’ın nerdeyse ‘kusursuz’ yönetimiyle 1959’da uyarlanan 11 Oscar’lı ‘Ben-Hur’ yeni çevirimiyle karşımızda. Charlton Heston’un orijinal ‘Judah Ben-Hur’ performansı, John Huston’un torunu Jack Huston’un omuzlarına çökmüş. Huston, bu zorlu performansın hakkını vermeye çalışmış, hatta filmin belki de en ‘sırıtmayan’ tarafı baş oyuncusu fakat geriye kalan her şey, sadece orijinal filmi tekrar izleme isteği uyandırıyor insanda elde değil! Haksız bir ihanetle suçlanan Judah Ben-Hur’un ve bütün bir dönemin epik hikayesi duruyor perdede. Roma ordusunun subayı olan üvey kardeşi Messala ile Judah’ın arasındaki eşsiz dostluk bağının bozulması ve artık düşman olan iki insan. Elinden hemen her şeyi alınan Judah, köleliğe mahkum edilir. Vatanına döndüğü zaman işleri yoluna koymaktır amacı. ‘Gece Nöbeti’ ve ‘Gündüz Nöbeti’ adlı filmleriyle ismini duyurup, Hollywood’a terfi eden Kazakistanlı Timur Bekmambetov’un yönettiği yeni ‘Ben-Hur’, deniz kazası ve finaldeki ünlü atlı araba yarışı sahnelerindeki başarılı çekimlerin ötesinde pek tat vermiyor. Öyküsünde yer alan Hristiyan miti ve tarihi ağırlıklı dinsel ve ahlaki yanlar, dünyanın gidişine ve ‘insani’ değişimin gerekliliği üzerine esere bağlı bir satır başı yapmayı unutmasa da, görkemli orijinal filmin yanında oldukça ‘tatsız’ kalmış yeni uyarlama. ‘Messala’ rolünde Toby Kebbell, usta aktör Morgan Freeman ve ‘Hz. İs’a rolünde Brezilyalı aktör Rodrigo Santoro, Jack Huston’a eşlik ediyorlar. Oyuncumuz Haluk Bilginer’in de kadroda küçük bir rolü olduğunu belirtmeden geçmeyelim. (2 / 5)
LANETLİ MESAJ
Almanya’dan çıkagelen korku-gerilim, ‘facebook’ kaynaklı bir lanetin yol açtığı vahşeti öykülüyor. Sosyal medyadan hayata akan doğaüstü dehşet dalgasını, oyuncu kökenli Simon Verhoeven sinemalaştırmış. Üniversitenin popüler kızlarından biri olan Laura, okulun dışlanmış öğrencilerinden Marina’nın facebook’tan gelen arkadaşlık teklifini kabul eder ve önünde geçemeyeceği bir lanetin başlangıç fitilini ateşler. Korku-gerilim kolajı, birçok popüler tür örneğinden tanıdık gelişmelerle sürerken, ezber edilen bir yol haritası çiziyor adeta. Avustralyalı aktris Alycia Debnam-Carey ve Güney Afrikalı Liesl Ahlers’i izleyeceğimiz korku gerilim örneği, derine açılmadan, kıyıda dolanmayı tercih ediyor. (2 / 5)
TOZ OL
Aksiyon ve dövüş sanatları filmlerinin sevimli ismi Jackie Chan, bu kez ortak olarak Jackass ekibinden Johnny Knoxville’i seçmiş kendine. Kağıt üzerinde uyumlu bir kimya olarak duran komedi-aksiyonu yöneten isimse üst üste çektiği başarılı ve tempolu aksiyonlarla Hollywood’un özellikle bir dönem aranan ismi olmuş Finlandiyalı Renny Harlin. Bu üç ismin ‘garantili’ görünümü maalesef beklenen etkiyi yaratmamış perdede. Hong Kong’lu dedektif ile Amerikalı kumarbazın ortaklıkları sıradan bir seyirliğin üzerine çıkamıyor. Çin mafyasına karşı omuz omuza veren iki ortak, acımasız bir kumpasla baş etmeye çalışırlarken, mizahı da unutmuyorlar tabii ama vaat edilen ‘tempo’ ve ‘komedi’ bir türlü sinmiyor içe. Latin kökenli Eve Torres ve sempatik Çinli aktris Bingbing Fan, filmin ‘hoş’ detayları. (2 / 5)
Usta sinemacı Clint Eastwood’un otuz beşinci kez yönetmen koltuğuna oturduğu ve başrolünü Tom Hanks’in üstlendiği Biyografik dram ‘Sully’, Ira Sachs’ın yazıp yönettiği incelikli aile dramı ‘Little Men / Küçük Adamlar’ ve iki yerli yapım; korku-gerilim örneği ‘Azem 4: Alacakaranlık’ ile romantik komedi türündeki ‘El Değmemiş Aşk’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN