Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

08 MART 2019

07 Mart 2019 Perşembe 17:14
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Üçü yerli yapım olmak üzere toplam sekiz yeni filme ev sahipliği yapıyor yeni hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


CAPTAIN MARVEL

-Nasıl kahraman olunur?-

Marvel evreninin ‘mütevazı’ süper kahramanı, özünde; düştükten sonra yeniden ayağa kalkmayı başaran ‘yaman’ bir kadın! 1990’ların ortasında, iki farklı uzaylı ırkının galaktik savaşı dünyanın ortalık yerinde sürerken, ‘sıradan’ görünen bir kadının geçmişini ve kim olduğunu keşfederek evrenin en güçlü kahramanlarından birine dönüşme hikâyesi… Carol Danvers, Vers ya da ‘Captain Marvel’… Carol Danvers, vatansever bir Amerikan vatandaşı olarak ilkin Marvel’ın 1968 yılında yayınladığı Marvel Super-Heroes’in on üç nolu sayısında boy gösterdi. Filmde Carol Danvers’in önce Vers’e, ardından da nihayet Captain Marvel’e olan dönüşümünü izliyoruz.

Anna Boden ve Ryan Fleck’in birlikte yönettikleri bilimkurgu maceranın başrolünü Brie Larson üstleniyor. Usta aktör Samuel L. Johnson, Jude Law, Ben Mendelsohn, Djimon Hounsou, Clark Gregg ve bir diğer usta isim Annette Bening, Larson’a eşlik ediyorlar. Görüntü yönetmeni Ben Davis ve gelişmiş dijital efektler artı değer ekliyor öyküye. Filmin orijinal müziğine imza atan isimse bizden biri. 1980 İstanbul doğumlu Pınar Toprak! 2003 yılından bu yana Hollywood’da üretmeyi sürdürüyor başarılı besteci. Hans Zimmer’in yanında başlayan kariyerini, yükselen bir ivmeyle sürdüren Pınar Toprak, müziklerini yaptığı süper kahramana dönüşmüş adeta! Marvel’in babası Stan Lee’ye (1922-2018) ise saygı duruşu unutulmamış.

Marvel evreninin bu ez az tanınan belki de en mütevazı kahramanının öyküsü, cinsiyet eşitliğinin altını kara kalemle çizmesi, mizah içeren yapısı ve 90’ların müziğiyle yüklü soundtrack’iyle özel olmayı başarıyor. Sorun şahsi! Bu evrene olan mesafeniz belirliyor süper kahraman hikayeleriyle olan ilişkinizi. Herkesin süper kahramanı kendine tabii! Örneğin benim bu maceradaki favori kahramanım, galaksiler arası yolculukta karşımıza çıkan kahraman ve ‘tehlikeli’ kedi Goose! Öte yandan o da alet edilmiş, popülist dokunuşuna; kapitalist ve cin fikirli süper kahraman evreninin. (2,5 / 5)


PAPILLON

-Ey Özgürlük!-

Henri Charrière’in anı kitabından 1973 yılında, iki Oscar ödüllü senarist Dalton Trumbo ve Lorenzo Semple Jr. tarafından perdeye uyarlanan ve usta yönetmen Franklin J. Schaffner imzalı aynı adlı filmin yeniden çeviriminin yönetmen koltuğunda Danimarkalı Michael Noer oturuyor. Trumbo ve Semple Jr.’un orijinal uyarlamalarına son dokunuşu ise senarist Aaron Guzikowski yapmış.

1973 tarihli filmde başrolleri paylaşan iki efsane isim Steve McQuenn ile Dustin Hoffman’ın rollerini yeniden çevirimde Charlie Hunnam ile geçtiğimiz günlerde “Bohemian Rhapsody” filminde ‘Freddie Mercury’ performansıyla ‘en iyi erkek oyuncu’ Oscar’ını elde eden Rami Malek üstleniyorlar. Anlatılmış en önemli ‘kaçış’ öykülerinden biri Papillon. Ülkemizde ‘Kelebek’ adıyla vizyona girmiş biyografik suç dramı, sadece özgün adıyla perdede bu kez. Suçsuz olduğu halde cinayetten mahkum edilen kasa hırsızı Henri ‘Papillon’ Charrière, gönderildiği şeytan adası olarak tabir edilen kayalıkta kurulmuş yüksek güvenlikli hapishaneden kaçmayı daha adaya ayak bastığı ilk anda koymuştur aklına. Burada tanıştığı bir diğer mahkum olan üçkağıtçı banker Louis Dega ile kaçış planı üzerinden gerçek bir dostluk kuracak ve imkansız olarak görülen kaçış için elinden ne gelse yapacaktır!

Hapsedilemeyen özgürlük tutkusu ve irade üzerine küçük bir başyapıt niteliğindeydi 1973 tarihli orijinal film. Yeniden çevirim, hissiyat, oyuncu performansı ve genel atmosfer üzerine ona yaklaşamasa da; rahatlıkla izletiyor kendisini. Özgürlük, dostluk ve umut öyküsü; bütün engellemelere rağmen insanın içinde diri kalan ve ‘deneme ve başarma ümidi’ üzerine kurmuş genel yapısını. Hollandalı aktör Yorick van Wageningen, İsviçreli Joel Basman ve Danimarkalı Roland Møller, uluslararası oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer isimleri. Alman görüntü yönetmeni Hagen Bogdanski’nin kamerası da birinci sınıf. (3 / 5)


HERKES BİLİYOR

-Aşk, aile ve sırlar-

İranlı ‘auteur’ Asghar Farhadi, sekizinci uzun metrajını İspanya’da ve İspanyolca çekmiş. Prömiyeri, Altın Palmiye için yarıştığı Cannes’de gerçekleşen suç dramı, trajik bir olay sonrası, geçmişin duygularının ve sırlarının yeniden su yüzüne çıkmasını öykülüyor. Buenos Aires’te yaşayan Laura, kız kardeşinin düğünü sebebiyle çocuklarıyla birlikte, İspanya’ya, köyüne, baba ocağına geri döner. Düğün, mutlu bir buluşmaya vesile olmuştur ve Laura’nın eski aşkı Paco da, eşiyle birlikte kutlamalara katılır. Coşkulu kutlamanın gecesinde, Laura’nın büyük kızı kaçırılır. Kızın, fidyecilerin elinden kurtarılması için bütün aile üyeleri, yakın dostlar ve köy ahalisi el ele verir. Laura’nın Arjantin’deki eşi de gelir ve geçmişin sırları ve duyguları bir bir ortaya dökülür.

Penélope Cruz ve Javier Bardem’in başrolleri paylaştığı Farhadi filminde Arjantinli usta aktör Ricardo Darín de rol alıyor. Yürekten silinmesi, unutulması zor bir aşk öyküsü etrafında, geçmişin ve ailenin sırları üzerinden farklı bir suç öyküsü yaratmaya çalışmış usta İranlı sinemacı yazıp yönettiği yeni filminde. Başarılı olamamış fakat! Kendi ülkesinde, kültüründe ve kendi dilinde anlattığı hikayeler, deştiği meseleler bu kez ortada yok. Yüzeyde gezinen bir takım zorlama oluşlar, hisler çıkıyor karşımıza bazı anlar. Farhadi’nin bildik hakikiliği ve bilgeliği, İspanya’da, İspanyolca geçen öyküde bir hayli yara almış. Yabancılaşma yaşadığı söylenebilir Farhadi’nin değindiği ve anlattığı hemen her şeye! Tanımadığı ve ait olmadığı bir kültürde, yerele dokunmayı, hissetmeyi başaramadan evrensel bir takım hissiyat durumlarıyla uğraşmış ama ı-ıh! ‘Yaptım oldu’ durumu, bir parça sırıtıyor perdede.

Cruz ve Bardem ikilisi, kurtarmaya yetmemiş vaziyeti. Filmin en kayda değer yanı ise, görüntü yönetmeni José Luis Alcaine’nin kamerası olmuş. (2 / 5)


Benedikt Erlingsson imzalı İzlanda-Fransa-Ukrayna ortak yapımı ‘Kona fer í strí? / Woman at War’ ve Kanada yapımı animasyon ‘Racetime / Kartopu Savaşları 2’ ile birlikte üç yerli yapım; Ali Kemal Çınar’ın yazıp yönettiği ‘Arada’, yönetmen koltuğunda Kudret Sabancı’nın oturduğu ‘Kapan’ ve Utku Uçar imzası taşıyan korku örneği ‘Hüddam 2’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese. MURAT ERŞAHİN





Diğer Yazılar