Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

06 EYLÜL 2024

05 Eylül 2024 Perşembe 19:42
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Sonbahar başladı… Eylül… Eskiden yeni sezon vizyonu Eylül’de başlardı ülkemizde! Yaz tatilinin bitişiyle, okulların açılması, sinema salonlarına rağbeti artırırdı. Düş ülkelere kaçabilmenin, hayal dünyalarına dalıp, gündelik hayatın sıradanlığından ve bayağılığından uzaklaşabilmenin halen en iyi yolu sinema!
İlhan Berk’in ‘Otağ’ adlı şiiriyle karşılayalım Eylül’ü! 


‘Sevgilim, işte Eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.’


Vizyon filmlerinin tanıtımı ve artık sizin de ilgiyle takip ettiğiniz ‘Sinema Tarihinden 5 Klasik’ ‘Hafta Sonu Aile Sineması’ ve ‘Tarihte Bu Hafta’ bölümleri dışında, haftalardır artık tarihte ve anılarda kalmış bir Kadıköy sinemasını anımsatıyorum sizlere. 
Devam ediyoruz!
İstanbul’un orta yeri sinemadır ya; Kadıköy’ün her köşesi sinematografiktir! Saint Joseph’in duvarı, Kadıköy Anadolu’nun denize inen yolu, Çarşı’nın balıkçıları, Kalamış’ın ağaçları, Kızıltoprak’ın rüzgârı, Moda’nın iskelesi, okulları, çeşmeleri, kiliseleri, köşkleri, çayırları, eczaneleri, lokantaları, meyhaneleri, kulüpleri, lokalleri, esnafları, doktorları, yazarları, şairleri, spor kulüpleri, hamamları, tramvayları, kedileri, köpekleri, renkli simaları ve elbet sinemaları… Kadıköy, günümüzde olduğu gibi eskiden de kültür ve sanata ev sahipliği yapıyordu. Beyoğlu ve Şehzadebaşı gibi Kadıköy de sinema salonlarının merkez semtlerinden biriydi. Bahariye Caddesi ve civarından Bostancı’ya dek uzanan bölgede çok sayıda kışlık kapalı salonlar ve yazlık bahçe sinemaları vardı. Çok azı günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başarırken birçoğu yıkıldı, yok oldu, dönüşüme uğradı ve isimleri unutulmaya yüz tuttu.
Bu hafta sırada Kızıltoprak Kent Sineması var…

 

KIZILTOPRAK KENT SİNEMASI
Kızıltoprak tren istasyonunun hemen yanında, Zühtüpaşa İlkokulunun çaprazında yer alan zamanında son derece kaliteli filmler getiren sinemalardan biriydi. İki büyük salonu (koltuk-balkon); geniş balkonu ve şadırvanlı fuayesi ile sadece Kadıköy’ün değil, İstanbul’un en büyük ve en güzel sinemaları arasındaydı. Balkonda film seyretmek başlı başına bir şölendi. Alt kattaki salona mutlaka geniş taş tırabzandan kayarak inerdi çocuklar. 80’lerin ortalarında yıkılarak yerine iki blokluk koca bir apartman dikildi. Son zamanlarında önemli konserlere ve tiyatro oyunlarına da ev sahipliği yaptı. 

 


SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

In the Heat of the Night / Gecenin Sıcağında
(Yönetmen: Norman Jewison / 1967)

Guess Who’s Coming to Diner / Beklenmeyen Misafir
(Yönetmen: Stanley Kramer / 1967)

Bound for Glory / Şöhret Yolunda
(Yönetmen: Hal Ashby / 1976)

Norma Ree
(Yönetmen: Martin Ritt / 1979)

Coal Miner’s Daughter / Madencinin Kızı
(Yönetmen: Michael Apted / 1980)

 

 

 

HAFTA SONU AİLE SİNEMASI

ANNE VE BABA İÇİN
Beaches / Kumsaldaki Şarkı
(Yönetmen: Garry Marshall / 1988)

Steel Magnolias / Çelik Manolyalar
(Yönetmen: Herbert Ross / 1989)

Mermaids / Deniz Kızları
(Yönetmen: Richard Benjamin / 1990)


ÇOCUKLAR İÇİN
Kaze no tani no Naushika / Rüzgârlı Vadi
(Yönetmen: Hayao Miyazaki / 1984)

Gedo Senki / Yerdeniz Öyküleri
(Yönetmen: Gorô Miyazaki / 2006)

Inside Out / Ters Yüz
(Yönetmen: Pete Docter, Ronnie Del Carmen / 2015)

 

 

Vizyonda bu hafta (6 Eylül 2024)
Sekiz tanesi yerli yapım olmak üzere toplam on üç yeni filme ev sahipliği yapıyor sonbaharın ilk vizyon haftası! Kalabalık haftada, uzun yıllar sonra yeniden vizyon gören iki popüler yerli film de var. Haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan, daha doğrusu izleme şansı bulduğumuz tek yenisi ise Kıvanç Sezer imzalı yerli dram ‘8x8’!

 

8X8
-Arafta hesaplaşma-

Yönetmen ve senarist Kıvanç Sezer’i 2016 tarihli ilk filmi ‘Babamın Kanatları’ ile tanıyıp sevmiştik. 2019’da çıkagelen ‘Küçük Şeyler’, yönetmenin sosyal gerçekçi sinemada devam edeceğini gösteriyordu. İlk filmde yürek parçalayan emek ve insan sömürüsü öyküsüydü perdeye yansıyan. İkinci filmde, günümüz Türkiye’sinde beyaz yakalı sınıfın karşı karşıya kaldığı ekonomik ve duygusal açmazlara odaklanıyordu yönetmen. Yine kendi yazıp yönettiği üçüncü uzun metraj kurmacasında ise bambaşka sularda yüzdüğünü izliyoruz Sezer’in. 
Aşk, ayrılık, ölüm ve ilişkiler üzerine tek mekânda, üç kişi arasında geçen bir öykü bu kez izlediğimiz. Sarp ve Eda, uzun bir ayrılık öncesinde İstanbul’dan uzakta bir Airbnb evi tutarlar. Eve girdiklerinde intihar girişiminde bulunmuş Can’la karşılaşır ve bu yabancının hayatını kurtarırlar. Aslında kurtarmaları gereken daha önemli şey ilişkileridir ve an be an hızla törpülenmektedir. Bu yüzden bir türlü içine girdikleri bu ‘yerden’ gidemezler. Gece ilerledikçe üç kişi önce yakınlık kurar, sonra alkolün de etkisiyle eğlenirlerken bir tahmin oyunu oynamaya başlarlar. Tespitler ve bastırılmış duygular, aralarından birinin sınırı aşmasına neden olacaktır.
Galasını 43. İstanbul Film Festivali’nde yapan dramın oyuncu kadrosunu, Ece Yüksel, Alican Yücesoy ve Halil Babür oluşturuyorlar. İzolasyon ve yalnızlık kokan bir öykü izlerken, ayrılmak, gitmek, gidememek, kalmak, ilişkilerin sözlük anlamı, varoluş acısı, hastalıklı insan halleri, tutku, acı, arzu ve takıntılarla yüzleşiyoruz. Gerilimin yükselmeye çalışıldığı anlarda, formülün işlemediğine de tanıklık ediyoruz öte yandan. Geçeklik hissi, sürekli suni bir takım gelişme ve oluşlarla törpülenirken, gereksiz satranç hamleleri gibi, ‘bilmiş’ anektodlar ve zorlama hislerle örülüyor etrafımız. Yaratılan atmosfer, elde değil; zayıflayıp yok oluyor bir süre sonra adeta. İyi bir fikirle başlayan, ‘sürprizli nereye gidiyoruz yolculuğu’, sıkıntılı bir mola sonrası eve dönüş yolunu özletiyor sanki! (2 / 5)

Haftanın diğer yenilerine bakacak olursak…
Aktör kökenli yönetmen ve senarist Osgood Perkins imzalı ‘Longlegs / Cambaz’, psikolojik tatlar da içeren doğaüstü bir korku-gerilim. Dördüncü uzun metraj kurmacasında Perkins, bir türlü yakalanamayan ve gizemli metotlarıyla birçok insanın ölümünden sorumlu olan bir seri katili yakalamaya çalışan FBI ajanı Lee Harker’ın tüyler ürpertici soruşturma sürecini taşıyor perdeye. Yetenekli ama tecrübesiz FBI Ajanı Lee Harker, yakalanması zor bir seri katilin çözülmemiş davasına atanır. Beklenmedik gelişmelerle gizli kanıtlar gün yüzüne çıkarken, Harker acımasız katille kişisel bir bağının olduğunu keşfeder. Bir diğer masum ailenin hayatına mal olmadan önce, bu gizemli katili durdurabilmesi için zamana karşı bir mücadeleye girişir Ajan Harker. Başrolü üstlenen Maika Monroe’ya, usta aktör Nicolas Cage ve Blair Underwood eşlik ediyorlar.
‘Beetlejuice Beetlejuice / Beterböcek Beterböcek’ Tim Burton imzalı 1988 tarihli ünlü yapım ‘Beetlejuice / Beterböcek’in otuz altı yıl sonra gelen devam filmi! Yönetmen koltuğunda yine Tim Burton oturuyor! Yaşanan aile trajedisinden sonra Deetz ailesinin üç kuşağının Beterböcek’İn olduğu eve geri dönmesini ve Lydia’nın yanlışlıkla açılan portalla Öbür Dünya’ya giden kızını bulma çabasını izliyoruz bu kez! Beklenmedik bir aile trajedisinin ardından, Deetz ailesinin üç nesli Winter River’daki evlerine geri dönerler. Betertböcek’in hâlâ peşini bırakmadığı Lydia’nın hayatı, asi genç kızı Astrid’in tavan arasındaki gizemli kasaba maketini keşfetmesi ve Öbür Dünya’ya açılan kapının kazara açılmasıyla altüst olur. ‘Beterböcek’ Michael Keaton’a yeni filmde eşlik eden isimlerse, orijinal filmden anımsayacağınız Winona Ryder ile birlikte; Jenna Ortega, Catherine O’Hara, Justin Theroux, Monica Bellucci ve usta aktör Willem Dafoe.
Meksikalı usta sinemacı Guillermo Del Toro’nun 2004 yılında imzaladığı karanlık ve fantastik korku-macera, dördüncü filmle devam ediyor. ‘Hellboy: The Crooked Man’, yönetmen koltuğunda Brian Taylor’un oturduğu korku dolgulu bir aksiyon. Hellboy ve çaylak bir BPRD ajanı, 1950’lerin kırsal Appalachia’sında mahsur kalırlar. Orada, cadıların musallat olduğu ve Hellboy’un geçmişiyle sorunlu bir bağlantısı olan yerel şeytan Crooked Man’in yönettiği küçük bir topluluk keşfederler. Bahsedilen kişi, on sekizinci yüzyılda işlediği suçlardan dolayı asılan, ancak bölgenin yerleşik şeytanı olarak Cehennemden dönen bir savaş vurguncusudur. Bu kez ‘Hellboy’ rolünde Jack Kesey’i izliyoruz. Jefferson White, Joseph Marcell, Leah McNamara, Adeline Rudolph ve Martin Bassindale, oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer isimleri.
Yavuz Turgul’un yazıp yönettiği, başrolde Şener Şen’in döktürdüğü, Uğur Yücel’in usta aktöre eşlik ettiği 1996 Yapımı ‘Eşkıya’ ve Ömer Vargı’nın yönettiği, başrollerini Mazhar Alanson ve Cem Yılmaz’ın paylaştıkları 1998 yapımı ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ vizyona girişlerinden 28 ve 26 yıl sonra, yeniden sinema salonlarında seyircinin karşısında! Filmler, Ömer Vargı tarafından orijinal nitelikleri korunarak ve iyileştirerek restore edilip yeniden sinema perdesine hazır hale getirildi. Taff Pictures da filmleri 4K formatında seyirciler ile buluşturmak için harekete geçti. Dağıtımını CJ ENM’in üstlendiği filmler Taff Pictures tarafından şimdi yeniden 6 Eylül’den itibaren sinema salonlarında seyirci ile buluşuyor!
Jale Atabay’ın yönetmenliğini üstlendiği ‘Gecenin Nakaratı’ bir romantik komedi. Bora sokak müzisyenidir. Her akşam İstanbul’un farklı yerlerinde gitarını çalıp, geceyi geçirecek parayı toplamaya çalışmaktadır. Bir akşam müziğini yapıp evine dönerken yolları Ilgaz ile kesişir. Ilgaz kendinden yaşça biraz büyük kocası Teoman’a boşanma davası açmıştır. Teoman yer altı dünyasından biridir. Ilgaz’ın kendisinden boşanmasını istememektedir. Buğra Gülsoy, Duygu Mercan, Aslı Bekiroğlu, İlker Aksum ve Naz Elmas başlıca rolleri üstleniyorlar. 
‘Her Renkte Aşk’, Alp Can Yolyapan’ın yönettiği bir romantik komedi. Sinem, Ayça ve Ezgi, genelde erkeklerin yaptığı ‘boyacılık’ mesleğini sürdüren üç kız kardeştir. Tek amaçları hayallerindeki atölyeyi açmaktır. Ünlü iş adamı Tarık, ürettikleri ürünlerin lansmanı için saatleri sayarken, üst üste gelişen aksilikler ortaya çıkar ve yolu bizim boyacı kız kardeşlerle kesişir! Selçuk Kılıç, Cahit Kayaoğlu, Özlem Gezgin, Seda Yanak ve Zeynep Urhan, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
Beşiktaş’ın eski kalecilerinden Fevzi Tuncay’ın, Galatasaray karşısında topu ıska geçmesi sonrası değişen hayat öyküsü, Mert Erez’in yönetmenliğini üstlendiği belgesel yapım ‘Iska’nın öyküsü. 1999-2000 sezonu şampiyonluk maçı Galatasaray ve Beşiktaş arasında gerçekleşir. Maçın başlangıcında Beşiktaş Şifo Mehmet’in golüyle 1-0 öne geçer. Ancak ilerleyen dakikalarda Beşiktaş’ın stoperi Halilagiç’in geri pasını Beşiktaş’ın kalecisi Fevzi Tuncay ayağının altından kaçırınca top ağlara gider. Bu durum sadece Beşiktaş’ın şampiyonluğunu engellemekle kalmaz, Fevzi Tuncay’ın üzücü hikâyesinin de başlangıcı olur.
Rusya-Macaristan ortak yapımı animasyon ‘Buka. Moyo lyubimoe chudishche / Bogey ve Prenses: Gizemli Macera’ Viktor Glukhushin ve Maksim Volkov imzası taşıyor. Prenses Barbara onunla evlenip iktidarı ele geçirmek isteyen kötü kalpli Bundy’den kaçarak babasının krallığından uzaklaşır fakat ormanda tek başına kalan Prensesin işi o kadar kolay değildir. Orman’ın Huysuz Kahramanı Bogey ve Tavşan Arkadaşı Bunny, Barbara’ya yardım ederler. Böylece yeni bir maceraya beraber atılırlar: Bir tavşan, bir huysuz kahraman, bir de kaçak prenses!
‘Zak & Wowo, la légende de Lendarys / İkizler Takımı’… Philippe Duchene ve Cuvelier Jean-Baptiste’nin birlikte yönettikleri animasyon, Fransa-Kanada ortak yapımı. Fantastik yaratıklar ve tehlikeli canavarlarla dolu hayali bir dünyanın kalbinde on üç yaşındaki Zak, gizemli bir şekilde ortadan kaybolan ikiz kardeşi Kyle’ı aramak için yola çıkar. Zak’a bu macera dolu yolculukta henüz süper güçlerini nasıl kontrol edeceğini bilmediği büyülü bir yeşim taşıyla donatılmış olan, büyükannesi NaïNaï ve dünyanın fantastik yaratıklarıyla iletişim kurabilen güzel kanun kaçağı Indiana da eşlik edecektir!
Buğra Kekik’in yönettiği, senaryosunu Yılmaz Suvacı’nın kaleme aldığı ‘İllegal Aşk’, başlıca rollerini Burak Sarımola, Eylül İlbey, Burak Alkaş ve Naci Taşdöğen’in üstlendikleri bir romantik komedi.
‘Ucube: Son Efsun’, Raziye Sultan’ın yazıp yönettiği bir korku öyküsü. Büyücülerin yaşadığı efsunlu köye gelen Melek ve Ufuk çifti eski ruhlar tarafından ele geçirilen köyde yaşadıkları paranormal olaylar sebebiyle geçmişleriyle yüzleşeceklerdir. Özge Soyal, Zehra Fatma Kızıl ve Deniz Erinç oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!

 

 

TARİHTE BU HAFTA
On bir ve beş yıl öncesine, 2013 ve 2019 yıllarına dönüyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!

 

Vizyonda bu hafta (6 Eylül 2013)

Yen haftanın film sayısı sekiz. Notlarımızda ise üç film yer alıyor. Sally Potter imzalı ‘Bir Hayalimiz Vardı / Ginger & Rosa’, Fransa yapımı komedi ‘Son Moda Aşk / 20 Ans D'écart’, ‘Yaşam Savaşı’ adlı ikinci filmiyle tanınan Valérie Donzelli imzalı ‘El Ele / Main Dans La Main’, insanın ve maneviyatın derinliklerine inen Ron Fricke’nin yazıp yönettiği özel belgesel ‘Samsara’ ve İspanya yapımı romantik komedi ‘Ölümsüz Aşk’ haftanın diğer yapımları. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insana sıkı sıkıya sarılmayı ihmal etmeyin sakın! Herkese iyi seyirler.

 

ŞİMDİKİ ZAMAN
Yaşarken, halihazırda kaybettiği umuduna kavuşma gayretindeki Mina’nın öyküsü. İşsiz, parasız ve yalnızdır genç kadın. Yaşadığı yerle olan bağlarını kopartmaya hazırdır. Mutsuzdur. Amerika’ya kaçıp yeni bir hayata başlamayı düşlemektedir. Para biriktirmek için bir kafede fal bakmaya başlar. İnsanlara, üç vakte kadar vaat ettikleri, kendi düşleri ve acılarıdır. ‘Yaşadığın yeri ve şimdiyi bırakıp, geleceğe kaçmak imkanlı mı?’ sorusunu yöneltiyor ilk uzun metraj kurmaca hikayesinde, kısa film ve belgeselleriyle tanıdığımız Belmin Söylemez. Sanem Öge’nin başrolünü üstlendiği dramda, Şenay Aydın ve Ozan Bilen, diğer önemli rolleri üstleniyorlar. İlk gösterimi, 31. İstanbul Film Festivali’nde yapılan, ulusal ve uluslararası film festivallerinden çeşitli ödüllerle ayrılan dram, kader, dostluk, hüzün, olanaklar, kaçış temaları üzerinden, ülkenin sosyoekonomik haritasını da açıyor. Daha farklı yerlere gidebilme olanağı varken, kendini tutmuş gibi bir hali filmin fakat söylenmesi gereken en önemli şey; ilk uzun metraj olarak, önem arz ediyor olduğu gerçeği. Metni, yapısı, düzeni, tartımı ve biçimiyle kayda değer bir iş ‘Şimdiki Zaman’. Belmin Söylemez ise umut veren bir yaratıcı olarak zihne kazınıyor. (3,5 / 5)

 

ÖLÜMSÜZ POLİSLER
‘Siyah Giyen Adamlar / Men In Black’ ve ‘Hayalet / Ghost’, gidip gelen aksiyon-bilimkurgu farklı nesillerden iki başrol oyuncusuyla dikkat çekiyor. Usta polis Jeff Bridges, çaylak ortağı Ryan Reynolds’la birlikte, ‘ölü’ kötülere karşı savaşıyor! Bir operasyon sırasında, ortağı tarafından vurulan polis memuru, gözünü açtığında kendini ölümsüz polisler bürosunda bulur. Yeteneklerinden dolayı, ölümlerinin ardından büroda görev alan ve dünyaya başka bir bedenle dönebilen memurların arasında artık yeni bir ortağı vardır. İki ortak, dünyayı kurtarmak için kolları sıvar. Dark Horse etiketli, Peter M. Lenkov imzalı çizgi romandan uyarlanan, ‘Tattoo / Dövme’, ‘Flightplan / Uçuş Planı’, Zaman Yolcusunun Karısı / The Time Traveler’s Wife’ ve ‘Red’ adlı filmleriyle tanıdığımız Alman yönetmen Robert Schwentke imzalı tür kırması, önemli doz da mizah da içeriyor. Ülkesinde gişede yüzleri fazla güldürmeyen film, üç boyutlu olarak vizyonda. Üç boyut olayı ise ortadaki işin değerine herhangi bir artı katmıyor. Yine de, beylik tabiriyle keyifle izlenen hafif bir seyirlik. (2,5 / 5)

 

ŞEYTAN GEÇİDİ
‘Blair Cadısı’nın açtığı yoldan ilerleyen ve artık yeter dedirten ‘buluntu’ filmlere yeni bir örnek. Usta yönetmen Renny Harlin, korku-gerilimde, ürkütüyor ürkütmesine ama fark yaratmayı başaramıyor! Rusya’nın Kuzeyinde Ural Dağları’nda, şeytan geçidi olarak bilinen Dyatlov Geçidi denen mevkide, 1959’da dokuz dağcının donarak ölümü, yirminci yüzyılın gizemini koruyan tuhaf vakalarından biri. Renny Harlin’de, Vikram Veet’in senaryosunda bu gizemi kendine göre cevaplamaya çalışıyor. Günümüzde, beş üniversite öğrencisi, geçmişte meydana gelen bu tuhaf ve çözülmemiş olayı aydınlatmak üzere aynı noktaya gidiyorlar. Sonrasını tahmin edersiniz. İyiden iyiye tanıdık gelen Mockumentary – yalancı belgesel dokusuyla birleşen kurmaca mantığı ve biçiminden sıkılanlardansanız işiniz zor. Türün ve gizemli olayların meraklısıysanız sıkılmanız mümkün değil. Kendine göre sürprizli ve anahtar finale dek oyalayan film, vasatın altına düşmüyor. (2,5 / 5)
  

 

Vizyonda bu hafta (6 Eylül 2019)
Sonbaharın ilk haftası vizyon adına epey kalabalık! Altısı yerli yapım olmak üzere, toplam on iki yeni film perdelere yansıyor bu hafta. İyi seyirler!
İlk bölümü 15 Eylül 2017’de vizyona giren ‘It / O’, ikinci film ‘It Chapter Two / O Bölüm 2’ adıyla konuk oluyor salonlara. Merakla beklenen korku filmin yönetmen koltuğunda ilk bölümü de yöneten Andy Muschietti oturuyor. Arjantin asıllı Muschietti’yi 2013 tarihli ‘duygusal’ korku-gerilim ‘Mama’ ile tanımıştık…  Stephen King’in ilk olarak 1986’da yayınladığı aynı adlı ünlü romanından beyazperde için uyarlanan yapımın ikinci halkası –ki aynı roman 1990’da üç saat on iki dakikalık aynı adlı mini TV serisi olarak uyarlanmıştı- meraklıları tarafından dört gözle bekleniyordu! 
İlk filmi anımsayalım… King’in ana vatanı Maine’in, küçük ve büyümenin bazın anlar sıkıcı bir hal aldığı kasabası Derry’deydik. Küçük çocukların kaybolmasıyla ortaya çıkan gizemli dehşet ve tarihsel kabusu aydınlatmak için bir araya gelen yedi yakın arkadaşın karanlıkla mücadelesiydi izlediğimiz. Yedi çocuk, kendilerine şeytani bir palyaço olarak ‘görünen’ Pennywise’ın dehşetinden korunmak için ‘korkmamak’ mecburiyetindeydiler! Kanalizasyon mazgallarının altındaki dehlizlerde yaşayan, kendini kimi zaman kâbuslarda, kimi zaman da gerçek hayatta gösteren bir yaratık olan ve bilinçaltında yatan herhangi bir ‘korkunun’ şekline hemen bürünebilen Pennywise, insanları kolaylıkla kendi karanlık dünyasına çekebilmekteydi. Taşra kasabasında çocuk olmak, ebeveynlerin karanlığında büyüme zorunluluğu, ilk aşk, üçlü aşk, dostluğun anlamı, dayanışma, fedakârlık, derinlerde yatan ve her an bizimle olan korkularımız… Stephen King, bir korku toplumu olan ABD’nin röntgenini çekmişti ürkütücü romanında. Odakta çocukların olduğuna bakıp, aldanmayalım! Ne öykü, ne de Muschietti’nin yeni uyarlaması; çocuklar içindi! Film, yetişkinlere sesleniyordu özellikle. Sokaklarından korku pompalanan ‘derin’ taşra gerçekleri, evlerin ‘ürkütücü’ içi! Aile-arkadaş-dost kavramları. Sorunlu çocuklar ve onların hastalıklı ebeveynleri. Bu korkunç tablodan beslenen şeytani yaratık Pennywise ve bütün bir seksenler ruhu…
Usta İsveçli aktör Stellan Skarsgård’ın küçük oğlu Bill Skarsgård’ın şeytani Palyaço ‘Pennywise’ı canlandırdığı filmin ikincisinde yıldız isimler rol alıyorlar! İlk filmdeki gençlerin büyümüş halleri olarak izleyeceğimiz oyuncular arasında Jessica Chastain, James McAvoy ve Bill Hader yer alıyor. Kanadalı yaman yönetmen-aktör Xavier Dolan, oyuncu kadrosunun sürpriz ismi olarak çıkıyor karşımıza! Aradan geçen yirmi yedi yılın ardından gelen gizemli bir çağrıyla yeniden bir araya gelen ‘kaybedenler kulübü’ üyelerinin korkularla süren hikâyesi izleyeceğimiz. Korkmaya ve koltuğunuzdan sıçramaya hazır olun!
Yapımcı kimliğiyle tanınan, popüler ‘The Office’ dizisinin senaristi ve yapımcısı Gene Sputnitsky’nin ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olan ‘Good Boys / Uslu Çocuklar’, mizah içeren bir macera. Senaryosunu, Sputnitsky ile birlikte Lee Eisenberg’in kaleme aldığı filmin yapımcıları arasında Seth Rogen ve Jonah Hill’i görüyoruz. Altıncı sınıf öğrencisi üç yakın arkadaşın, okulu astıkları günün zıvanadan çıkması sonrası yaşadıklarını izliyoruz.
‘Billionaire Boys Club / Düzenbazlar Kulübü’, 1980’lerin başında ABD’yi sarsan gerçek bir hikâyeye dayanıyor! Biyografik öyküde bir grup Harvard mezununun kurduğu dolandırıcılık sistemini ve rayından çıkan olayları izliyoruz! Ansel Elgort, Taron Egerton ve Emma Roberts’a, yaşadığı skandallarla Hollywood’dan neredeyse dışlanan usta aktör Kevin Spacey eşlik ediyor.
Fransa-Belçika ortak yapımı romantik dram ‘Celle que vous croyez / Hangi Kadın’ın yönetmeni Safy Nebbou. Başrolünde usta aktris Juliette Binoche’nin yer aldığı öykü, sosyal medya çılgınlığının ve sanal dünya algılarının gerçek hayatı nasıl etkilediğine ilginç bir noktadan bakıyor. Filmin kahramanı ellili yaşlarını süren, çocuklu, boşanmış bir öğretmen. Claire, sosyal medyada, Facebook’ta sahte bir hesap açıyor; 24 yaşında, sarışın, genç ve güzel Claire oluveriyor. Bu noktadan sonrası karanlık ve kontrol dışı tabii!
Hindistan yapımı aksiyon katkılı dram ‘Bharat’, Güney Kore yapımı bir filmin yeniden çevrimi. Ali Abbas Zafar imzalı öykü, babasına verdiği sözü tutmaktan asla vazgeçmeyen Bharat adlı çocuğun, çalıştığı sirkten, katıldığı deniz kuvvetlerine uzanan ömrünün önemli bir kısmını odağına alıyor. 
Jong-Shik Won’un yazıp yönettiği fantastik animasyonun adı ‘Astro Gardener / Uzay Parkı’. Küçük kız Suha ve ‘gece’ adındaki köpeği ile tanıştığı uzay bahçıvanı Omu’nun macerasını izliyoruz.
‘Blue’ adlı müzikal belgeseli ile tanıdığımız Sertan Ünver’in yeni belgeseli, ‘Kolej Havası’ adını taşıyor. Spor-belgesel odağına, 1989-1992 yılları arasında fırtına gibi esen, forvet hattında yer alan Metin-Ali-Feyyaz üçlüsüyle çeşitli sloganlara vesile olmuş, üst üste üç şampiyonluk yaşamış dönemin Beşiktaş futbol takımını alıyor! Serpil Hamdi Tüzün’ün kurduğu ‘özkaynak düzeni’ ile başlayıp Süleyman Seba’nın temsil ettiği değerlerle yoğrulan ekibin öyküsü, başta Beşiktaşlı taraftarlar olmak üzere bütün sporseverlere sesleniyor.
Biray Dalkıran’ın yönettiği polisiye-macera ‘45 25 Kusursuz Cinayet’, birbiri ardına acımasız cinayetlere kurban giden sosyal medya fenomenlerini yok eden katil veya katilleri yakalamak için mücadele veren cinayet büro dedektiflerinin öylüsü.
Başrolünü Soydan Soydaş’ın üstlendiği ‘Bozkır’ adlı dramı yöneten isim, Mehmet Tanrısever.
Ulaş Bahadır’ın yazıp yönettiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı komedi-aksiyon türündeki ‘Serseriler’de müzisyen kimliğiyle tanınan Sadık Gürbüz de rol alıyor.
Korku-komedi türündeki ‘Cin-si Bozuk’ ile Gökhan Arı’nın yazıp yönettiği korku örneği ‘El-Deccur’, haftanın diğer iki yerli yapımı.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Tekrar iyi seyirler herkese.

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar