Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

05 HAZİRAN 2015

06 Haziran 2015 Cumartesi 10:47
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Haftanın dokuz yenisinden dördü notlarımız arasında. Ünlü Fransız moda tasarımcısı Yves Saint Laurent’in kariyerinin en parlak dönemini öyküleyen Fransa-Belçika ortak yapımı biyografik dram ‘Saint Laurent’, dünyaca ünlü Japon anime stüdyosu Ghibli imzalı el emeği göz nuru animasyon ‘Omoide no Mânî / Marnie Oradayken’ ve üç yerli yapım, korku-gerilim örneği ‘Şeytan-ı Racim 2: İfrit’, ‘Beni de Götür’ adlı dram ile ‘Olur İnşallah’ adlı komedi; haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.

ÖLÜMSÜZ AŞK
2012 tarihli ‘Celeste & Jesse Forever / Vazgeçmem Senden’ adlı filmiyle tanıdığımız genç yönetmen Lee Toland Krieger imzalı romantik dram, ‘sonsuza dek genç kalmak gibi’ fantastik lezzetler de içeriyor. Aşkın gücü ve unutulmazlığı noktasından, yalnızlık, söyleyememek, imkansızlık, unutamama, fedakarlık gibi kavramlara değinerek gelişen öykü, neredeyse doksan yıl boyunca mucizevi bir biçimde, sürekli yirmi dokuz yaşında kalan Adaline Bowman’ın dünyasına götürüyor bizi. Bilimsel bir izahla başlayıp sona eren filmde, büyük sırrını, sadece kızıyla paylaşan Adaline’in, insanlardan kaçışına tanık oluyoruz. Fakat günün birinde karşısına çıkan Ellis Jones adlı adama aşık olan Adaline, yaşamının gidişatını değiştirecek bir kararla mücadele ederken buluyor kendini. Duygusal yapımın başrolünü, 2007-2012 yılları arasında yayınlanmış popüler TV dizisi ‘Gossip Girl’le üne kavuşan, Ben Affleck’in ‘The Town / Hırsızlar Şehri’ ve Oliver Stone’un ‘Savages / Vahşiler’ adlı filmlerinde de rol alan Blake Lively üstleniyor. Michiel Huisman ve usta aktör Harrison Ford ile birlikte deneyimli aktrisler Ellen Burstyn ile Kathy Baker, oyuncu kadrosunu oluşturan diğer önemli isimler olarak dikkat çekiyorlar. Özellikle Harrison Ford, belki de kariyerinin en inandırıcı ve tatminkar performansını koymuş ortaya. Perdeye yansıyan, ‘yeni’ bir şey olmasa da; atmosferi, öykünün duyarlılık ‘tonu’ ve oyuncu kadrosu, rahatlıkla izlenilen bir film yaratılmasını sağlamış. Aşkın varlığına ve ‘tazeliğine’ inananlar için özellikle hoş! (3 / 5)

RUHLAR BÖLGESİ BÖLÜM 3
‘Saw / Testere’ başarısının ardından James Wan’ın yönetip, Leigh Whannell’ın kaleme aldığı ve ikilinin gişede seslerini yeniden yükselttikleri yeni serilerinin üçüncü bölümü karşımızda. ‘Insidious / Ruhlar Bölgesi’nden bahsediyoruz. İlk olarak 2010’da perdeye yansıyan korku öyküsü, bir ailenin başına musallat olan kötü ruhlarla ilgiliydi. 2013’de, ikinci bölüm çıkageldi. Medyumlar, kötü ruhlar ve lanetler arasında, hayatta ve bildiğimiz dünyada kalma mücadelesini izledik bir kez daha. Serinin yeni ve şimdilik son bölümü, ‘Insidious: Chapter 3 / Ruhlar Bölgesi Bölüm 3’, bu kez oturduğumuz koltuktan daha fazla sıçramamıza neden olacak sahnelerle dolu. Moda tabiriyle bir ‘prequel / izleyiciyi hikayenin başlangıcına götüren öykü’-ön bölüm; perdede duran korku örneği. İlk iki filmde Lambert ailesine musallat olan ve dehşet dolu anlara tanıklık ettiğimiz lanetin öncesindeyiz. Quinn Brenner adlı genç kızın, ilk iki filmden tanıdığımız deneyimli medyumumuz Elise Rainer’in kapısını çalmasıyla başlıyor hikaye. Ölen annesiyle ilişki kurmak için, ölülerle konuşmaya çabalayan genç kız, kötü bir ruhla ilişki kurunca, psişik durumlar tekrar ortaya çıkıyor ve koltuktan yükseğe sıçrama seansı da başlamış oluyor doğal olarak. Genç aktris Stefanie Scott’a, tecrübeli aktör Dermot Mulroney ve serinin gediklisi Lin Shaye eşlik ediyorlar. ‘Evlerden ırak olsun’ diyeceğimiz kötücül ruhlarla mücadele öyküsü, bildik şablonların ve atmosferin ötesine geçip, türe katkı sağlamasa da, şok sıçramalarının fazlalığı ve ürkütücü gölge oyunlarıyla rahatlıkla izletiyor kendini. Türün ve serinin tutkunları için zaten sorun yok. (3 / 5)

HAYAT KİTABI
Manola, Maria ve Joaquin, birlikte büyümüş üç yakın arkadaştırlar. İki erkek, aynı kızı sevmektedir ve yıllar geçip, hayat onları dağıttıktan sonra, üçü de; korkularıyla yüzleşmek adına canlılar ve ölüler dünyasında müthiş bir macera yaşarlar. Meksikalı dahi sinemacı Guillermo del Toro’nun yapımcısı olduğu, Meksika mitlerinden yola çıkan, el emeği göz nuru görkemli animasyon, karnavalı andıran şenlikli desen ve renlerin gotik ve hüzünlü bir atmosferle kaynaşması olarak da tanımlanabilir. TV için çalışan Jorge R. Gutiérrez’in ilk uzun metraj animasyonu, Türkçe olarak buluşacak izleyiciyle ülkemizde. Orijinal seslendirmede yer alan isimleri biz duyamayacak olsak da, anımsatmak da yarar var! Diego Luna, Zoe Saldana, Channing Tatum, Ron Perlman, Ice Cube; zengin seslendirme kadrosunun öne çıkan ünlüleri. Kendi hikayeni kendin yazmak zorundasın diyen ve korkularımızla başa çıkmanın tek yönteminin onların karşısına dikilip durmak olduğunu söyleyen film, zarif bir biblo. Sadece küçük izleyiciye değil, özellikle yetişkin sinemasevere seslenen yapım, gerek öyküsü, gerek atmosferi; gerekse de kukla tiyatrosunu andıran biçimi ile sezonun iyilerinden. (4 / 5)

YOLA ÇIKMAK
İlk gösterimi, 21. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin ‘ulusal uzun metraj film yarışması’ bölümünde gerçekleşen ve ‘en iyi film’ seçilmek adına yarışan dram, tanıdık bir anlatı ve öykü içermiyor. Bu bakımdan orijinal ve alışagelmedik bir yol öyküsü olarak tanımlanabilir. Samet ve Emre, birbirlerinden farklı karakterlerde, babaları tarafından küçük yaşta terk edilen iki kardeştirler. Emre, problemli annesiyle yaşamaktadır ve fena halde bunalmıştır hayatından. Bir akşam kapılarını çalan Samet, babalarının izini bulduğunu ve onunla yüzleşmek adına, yola çıkmak istediğini söyler. Bu sırada, başka bir öykü de paralel olarak ilerlemektedir. Kocası ve kızı ile yaşayan ev kadını, ailevi düzenine veda ederek, kızının okulunun güvenlik görevlisiyle aşk yaşamaya başlar. Her iki öykünün kahramanları, Konya’da bulunan otelde bir araya gelirler. Bir öykü sona ererken, diğeri finale doğru sert bir viraj alır… Fazla cüretkar, çılgın, hatta beklenmeyen sahne ve oluşla yüklü öykü, dağınık bir anlatı ve fazla zorlama bir atmosfere sahip olsa da, yürekli ve kafasına göre ilerleyen bir ‘deneme’ olarak belirli bir karaktere sahip özetle. Ruhi Sarı, Ozan Bilen, İrem Altuğ ve Aysan Sümercan, Evren Erdem’in yazıp yönettiği eksantrik dramın oyuncuları. (2 / 5) MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar