04 TEMMUZ 2014
Haftanın yeni film sayısı altı. 2010’da ‘Animal Kingdom’ ile dikkatleri çeken Avustralya asıllı yönetmen David Michôd’un yönettiği, sarsıcı dram ‘The Rover/Takip’, 2006 yapımı ‘Old Joy’ ile 2008 tarihli ‘Wendy ve Lucy’ adlı başarılı bağımsız yapımlarla anımsayacağımız Kelly Reichardt imzalı, Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan adayı olmuş gerilim yüklü dram ‘Night Moves / Gece Planı’, İspanyol yapımı komedi ‘Quién mató a Bambi?/Çaylaklar Çetesi’ ve yeniden çevrimleri ve devam filmleri de olan ‘Ju-On/Garez’ adlı korku denemesiyle tanınan Takashi Shimizu’nun yönetmen koltuğunda oturduğu, ABD-Japonya ortak yapımı, aksiyon içeren korku ‘7500/Uçuş 7500’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan filmleri. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın bırakmayın. Herkese iyi seyirler!
GÖZ
İki küçük kardeşten Tim, yıllar boyu ailesini öldürmek suçuyla itham edilmiştir. Kız kardeşi Kaylie ise, anne babasını, antika bir aynanın içinde yaşayan varlığın katlettiğini düşünmektedir. Aynanın kendisine bakan kişiyi ele geçirme gücüne inanan genç kadın, yıllar sonra, yanına; halen travma yaşayan erkek kardeşini de alarak, geçmişin kanlı gizemini aydınlatabilmek ve aynanın doğaüstü kötücül gücünü ortaya çıkarmak için, tehlikeli bir deneye girişir. Mike Flanagan’ın bizzat kendi kısa metraj filminden yola çıkarak çektiği korku filmi, ustaca kullanılmış kamera açıları ve doğal yoldan ürkütmek için gösterdiği çaba ile öne çıkıyor. Başrollerini Karen Gillan ve Brenton Thwaites’in üstlendikleri korku girişiminde, Katee Sackhoff ve Rory Cochrane, kadronun öne çıkan diğer isimleri olarak sivriliyorlar. Toronto Film Festivali’nde beğeni ile karşılanmış yapım, fazla tanıdık, bildik öykü ve planları ötelerseniz, özellikle türün meraklıları için ilginç olabilir. (2,5 / 5)
MEZARINA TÜKÜRECEĞİM 2
Meir Zarchi’nin yazıp yönettiği 1978 tarihli, diğer adı ‘Day of the Woman’ olan korku-gerilim denemesi ‘I Spit On Your Grave’, 2010’da, Steven R. Monroe tarafından, aynı isimle yeniden çevrilmiş ve beğeni ile karşılanmıştı. Korku sinemasında, bir alt tür olan ve alt türden öte, bir üslup, bir tarz, bir biçim olarak bilinen ve ‘gore’ olarak adlandırılan yapımlara tıpatıp uyan bir film, 2010 tarihli yapımın devam filmi olarak çekilmiş ‘Mezarına Tüküreceğim 2’. Orijinal dilinde ‘kan pıhtısı’ anlamı taşıyan ‘gore’, öyküsündeki şiddet ve vahşeti, grafikten öte, apaçık ve ayrıntılarıyla resmeden filmler için kullanılan bir terim. New York’ta yaşayan Katie, bir ilana cevap vererek, modellik portfolyosunda kullanacağını düşündüğü fotoğraf çekimlerine gider. Hayal kırıklığı yaşayıp, çekimleri reddederek, stüdyoyu terk eden genç kadın, kendisini evine kadar izleyen çetenin hedefi haline gelir. New York’tan kaçırılıp, Bulgaristan’a getirilen Katie, karşılaştığı şiddet, tecavüz ve işkencenin ardından, sadece içindeki intikam güdüsüyle hayatta kalmaya çalışır. Fazla vahşet içeren korku-gerilim, şiddet gösterisinden kaçınmamış. Başrolünü Jemma Dallender’ın üstlendiği yapım, her mideye göre değil kuşkusuz! Bir de türe, illet gibi yapışmış, ‘klişelerden kurtulamama’ ve o artık sıkıntı veren ‘aynılık’ hadisesi var bünyede! (1,5 / 5) MURAT ERŞAHİN