04 KASIM 2011
Dört filmin vizyona merhaba dediği haftada notlarımız arasında iki yeni yapım yer alıyor. Heyecanla beklenen Steven Spielberg imzalı “Ten Ten’in Maceraları” ve Ben Stiller ile Eddie Murphy’li soygun komedisi “Kule Soygunu”. Ülkemizde performans yakalama tekniğiyle yapılmış ilk uzun metraj 3D animasyon olan ve Bediüzzaman Said Nursi’nin sürgün günlerini öyküleyen “Allah’ın Sadık Kulu: Barla” ile Yasemin Samdereli’nin yönettiği Alman yapımı “Almanya’ya Hoşgeldiniz” haftanın vizyon gören diğer filmleri. İçinizdeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’a dikkat! Çünkü sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu! Bol filmli günler ve herkese iyi seyirler!
TEN TEN’İN MACERALARI
Yapımcı Peter Jackson, yönetmen Steven Spielberg, film ise, bizim ünlü “Ten Ten”
olunca çok heyecanlandık. Daha doğrusu gün saydık üç boyutlu animasyonu izlemek için. Spielberg, ilk kez bir animasyon çekecekti üstelik. Hergé olarak bilinen Belçikalı usta Georges Remi (1907-1983) tarafından henüz 22 yaşındayken yaratılan araştırmacı, gezgin ve maceraperest gazeteci Ten Ten’in üç macerasının birleşiminden oluşan bir senaryo merkez alınmış öyküde. 1947’de ülkesi Belçika’da kuklalarla çekilen 60 dakikalık “Altın Yengecin Kıskacı”nın hikâyesine ek olarak, “Tekboynuz’un Esrarı” ve “Kızıl Korsan’ın Hazinesi” adlı maceralar filme konu teşkil etmiş. Tamamen ‘performans yakalama’ tekniğiyle kotarılan hareketli aksiyon için bir ‘animasyon’ demek ‘tuhaf’ geliyor dile. Cam gibi, oldukça steril, capcanlı bir plastik perdedeki. Hareket yakalama tekniğiyle gerçek, etten kemikten oyuncular can veriyorlar ünlü çizgi serinin karakterlerine. ‘Ten Ten’i Jamie Bell canlandırıyor. Kaptan Haddock’u ise, hareket yakalama mucizelerinin aktörü Andy Serkis. Kendisi, bu metotla daha önce, “Yüzüklerin Efendisi”nde ‘Gollum’, King Kong”da ünlü gorilimiz, “Maymunlar Cehennemi Başlangıç”ta ise ‘orangutan Caesar’ olarak çıkmıştı karşımıza. Sakar dedektifler Dupond ve Dupont’ları ise Simon Pegg ve Nick Frost oynuyorlar. Ten Ten’in sevimli köpeği Milou (Filmde İngilizce adı olan Snowy kullanılıyor) ise tamamen bir CGI karakter olarak perdeye yansıyor. Hergé’nin pırıl pırıl çizgileriyle zihnimize ve yüreğimize kazınan “Ten Ten”, Spielberg’in filminde yine capcanlı. Çok iddialı bir görselliği var filmin. Biçim, hikâyenin önüne çıkmış sonuç olarak. 18 yaşındaki genç muhabirin, sevimli Terrier köpeği ve sıkı dostu, küfürbaz ve rom bağımlısı Kaptan Haddock ile atıldığı eksantrik maceralar, filmde nispeten zayıf, basit ve hafif ‘kaba’ bir öyküde işlenmiş. İnanılmaz özenli plastik, içerik olarak sırıtmış yani. Çok Avrupalı, hatta fazla Belçikalı kahramanlar, Amerikanlaşırken başka bir şey olmuşlar sanki. Yanlış anlaşılmasın, karakterlerin Avrupalılığı filmde de değişmemiş ama perdeye yansıyan hikâyede yer alan şey, Ten Ten’in ruhuyla tam uyuşmuyor. Bir kere Ten ten, çizgilerine göre fazla toy. Haddock, Amerikalı çocuk ve gençlere örnek olsun diye, piposunu tüttürmüyor, eee var işte bir eksiklik ortada. Yine de özellikle Marvel ve DC Comics karakterlerinden sorulan popüler çizgi roman uyarlamaları arasına, 1930’larda yaratılan ve özellikle Kıta Avrupa’sında İkinci Dünya Savaşı sırasında ün kazanan ‘klasik’ ve son derece naif, eski tarz bir kahramanı katmak, yürek gerektiren bir iş. Cesaret ve sevgiden bahsediyorum. Aynı maceraperest Belçikalı kahramanlarda var olduğu gibi.
KULE SOYGUNU
Klasik bir soygun filmi. New York’un en lüks kulelerinden birinin çalışanları, teras katındaki gösterişli dairede oturan üçkağıtçı milyarder işadamının dairesinde sakladığını düşündükleri parayı ele geçirmek için bir soygun planlarlar. Kendi küçük maaşları dahil, herkesi dolandırıp, onan inanan yatırımcılardan iki milyar dolar çalan ve yakalanan Wall Street devi, lüks kuledeki dairesinde ev hapsindedir. Soygunu planlayan kahramanlarımızın en büyük avantajı ise, uzun yıllardır çalıştıkları binanın hemen her şeyini ezbere bilmeleridir. Başrolü, iki sıkı komedyen Ben Stiller ve Eddie Murphy’nin üstlendikleri yapım, komediden çok mizah soslu bir soygun filmi olmuş. Vasatın hemen üzerindeki ince çizgide seyreden filmin en cazip tarafı gerçekten çok zengin oyuncu kadrosu. Kimler yok ki filmde? Casey Affleck, uzun süredir karşımıza çıkmayan 80’li yılların ismi Matthew Broderick, Michael Pena, Alan Alda, Tea Leoni ve “Precious / Acı Bir Hayat Öyküsü” ile Oscar adayı olan sempatik aktris Gabourey Sidibe. Emekçi sınıfın, hakkını almak için giriştiği intikam amaçlı soygun öyküsü, kulenin en tepesinde oturan ve yüzme havuzunun zeminine, Benjamin Franklin’in resmi basılı doları döşeyen, kan emici üç kağıtçı zenginlere uçan tekmeyle saldırıyor.
MURAT ERŞAHİN