04 AĞUSTOS 2023
Çok şiddetli depremler, büyük bir felaket yaşadık! Ülke olarak tarifsiz bir acı içindeyiz! 06 Şubat 2023 saat 04:17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 ve saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi ve yüreklerimiz yandı. Bütün yurtta ve dış temsilciliklerde yedi gün süreyle millî yas ilan edildi. Depremden, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis ve Malatya illerimiz etkilendi. Resmi rakamlara göre bu satırların yazıldığı an, elli bine aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmişti ve yüz küsur bini aşkın yaralımız vardı. Neredeyse beş yüz bin vatandaşımız bölgeden tahliye edildi. 20 Şubat gecesi ise Hatay’da 6.4 ve 5.8 büyüklüğünde iki bağımsız deprem daha meydana geldi. Altı can daha hayatını kaybederken üç yüze yakın kişi de yaralandı.Hayatını kaybeden canlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Tek düşüncemiz yaraların bir an evvel sarılması! Gün, yardım, destek ve dayanışma günü! Nerede olursak olalım, depremzedeler için yapabilecek mutlaka bir şeyimiz olmalı! Yüreğimiz yanıyor!
Kelimeler kifayetsiz! Hal böyleyken hemen hiçbir şeyin, bizim işimiz özelinde filmlerin ve vizyonda ne olup olmadığının bir önemi kalmıyor! İnsan deprem bölgesinden uzakta, yatağında yatmaya, bir bardak çay içmeye, neredeyse nefes alıp vermeye utanıyor!
Öte yandan film şirketleri çalışmalarına devam ediyorlar. Sinemalar açık. Her hafta yeni filmler vizyona girmeye devam ediyor. İki hafta süreyle ara verdiğimiz vizyon/film tanıtımlarına, işimiz mecburiyeti gereği 24 Şubat haftasından itibaren yeniden başladık.
SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
En Söndag i September
(Yönetmen: Jörn Donner / 1963)
Syskonbädd 1782
(Yönetmen: Vilgot Sjöman / 1966)
Utvandrarna
(Yönetmen: Jan Troell / 1971)
Mannen på taket
(Yönetmen: Bo Widerberg / 1976)
Picassos äventyr
(Yönetmen: Tage Danielsson / 1978)
Vizyonda bu hafta (4 Ağustos 2023)
Sadece biri yerli yapım olmak üzere toplam sekiz yeni filme ev sahipliği yapıyor Ağustos ayının ilk vizyon haftası!
Gerilim türündeki ‘Old Man / Nefes Alma’, yeni haftanın notlarımız arasında yer alan tek yenisi.
NEFES ALMA
-İçinizdeki düşman!-
Doğa yürüyüşü yaptığı sırada kaybolduğunu söyleyerek, yaşlı bir adamın, medeniyetten oldukça uzakta, ormanın derinliklerinde bulunan kulübesinin kapısını çalan genç adam ve ondan kuşkulanıp, paranoyak tarafını ortaya süren yaşlı ev sahibinin öyküsü. Biri veya her ikisinin de sakladığı sırlar ve ikili arasında başlayıp, hayatta kalma oyununa dönüşen tehlikeli sohbet!
Lucky McGee’nin yönettiği gerilimde başrolü Stephen Lang üstlenmiş. Popüler bir seriye dönüşen korku-gerilim öyküsü ‘Don’t Breathe / Nefesini Tut’ ile Hollywood’da ikinci baharını yaşayan, ‘Avatar’ın kötü karakteri emektar aktör Stephen Lang’ın incelikli performansına, başta Marc Senter olmak üzere Patch Darragh ve Liana Wrigt-Mark eşlik ediyorlar. İlk uzun metraj senaryosuna imza atan isimse Joel Veach! Başta kendimiz olmak üzere, herkesten sakladığımız sırlarımız, geçmişimizle yüzleşmenin zorluğu ve sonsuz kaçış… ‘İçinizdeki düşman en tehlikeli olandır’ diyen senaryo, geneli tek mekânda geçen öyküsünü başarılı bir yapım tasarımıyla olgunlaştırmış. Oyuncu kadrosu ve sanat yönetimi elinden gelenin fazlasını yapsa da, ‘tahmin edilebilirlik’ durumu, öykünün önüne geçiyor bir yerden sonra. Yine de baştan sona kendini rahatlıkla izlettiren, karanlık bir anlatı. (2,5 / 5)
Haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenilerine bakacak olursak…
‘Meg 2: The Trench / Meg 2: Çukur’, 2018 yapımı ‘Meg: Derinlerdeki Dehşet'in devam filmi olan ‘Meg 2: Çukur’ devasa Meg'e ve amansız çevre yağmacılarına karşı mücadele eden bir araştırma ekibinin öyküsü. Günümüz büyük beyaz köpekbalığının atası olan, neslinin on bin yıl önce tükendiği öngörülen 15-25 metre boyundaki megalodon adı verilen köpekbalığını 2018’de beyazperdede izlemiştik. Steve Alten’ın ‘The Trench’ adlı romanından uyarlanan, bilimkurgu ve aksiyona korku-gerilim öğeleri serpiştirilmiş yapımın yönetmen koltuğunda, Jon Turteltaub oturuyordu. ABD-Çin ortak yapımının başrolünü ise, aksiyonun sevilen yıldızı Jason Statham üstlenmişti. Devam filminde yönetmenliği Turteltaub’dan devralan isim İngiliz sinemacı Ben Wheatley! Başrolde ise yine Jason Statham’ı izleyeceğiz! Cliff Curtis, Sienna Guillory, Skyler Samuels ve Shuya Sophia Cai, oyuncu kadrosunun diğer isimleri.
‘Teenage Mutant Ninja Turtles: Mutant Mayhem / Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası’, Pizzaya düşkün kahramanlarımız Rafael, Donatello, Leonardo ve Michelangelo ile yeniden buluşuyoruz! Yıllarca insanların dünyasından korunan Kaplumbağa kardeşler, kahramanca davranışlarla New Yorkluların kalbini kazanmak ve normal gençler olarak kabul edilmek için yola çıkarlar. Yeni arkadaşları April O’Neil, gizemli bir suç örgütünü alt etmelerine yardım eder, ancak çok geçmeden üzerlerine bir ‘mutant ordusu’ salındığında başlarından büyük işlere kalkıştıklarını fark edeceklerdir. Animasyonun yönetmen koltuğunu paylaşan isimler Jeff Rowe ve Kyler Spears. Senaryoyu kaleme alanlar arasında aktör-senarist ve yapımcı Seth Rogen’da yer alıyor.
Fransa’dan çıkagelen romantik komedi ‘Les enfants des autres / Başkalarının Çocukları’, Rebecca Zlotowski tarafından yazılıp yönetilmiş. Başkalarının çocuklarını sevmek risklidir diyor film! Kırk yaşındaki Rachel’in çocuğu yoktur. Çalıştığı lisedeki öğrencileri, arkadaşları, eski sevgilisi ve gitar dersleriyle dolu hayatından memnundur. Ali’ye âşık olduğunda, onun dört yaşındaki kızı Leila’ya da bağlanacaktır. Prömiyeri Venedik Film Festivali’nde gerçekleşen özlem ve aidiyet öyküsü, kişisel, samimi ve dokunaklı.
Mısır yapımı komedi ‘Bait El Ruby / Rubi’nin Ailesi’, modern hayata küsen bir adam ve ailesinin hikâyesi. Doktor olan eşinin yaşadıklarından dolayı, şehirden kaçarak sakin bir yere taşınmaya karar veren ve yıllarca yaşadıklarını unutmaya çalışan ve acil bir durum nedeniyle tekrar geri dönen mühendis İbrahim Al-Ruby ile tanışıyoruz! Yönetmenliğini Peter Mimi’nin üstlendiği yapımın başrol oyuncusu Karim Abdel Aziz.
‘See You On Venus / Venüs’te Görüşürüz’, Joaquín Llamas imzalı romantik bir dram. Ölmek üzere olan Mia, biyolojik annesini bulmak için Avrupa'ya gitmeye karar verir. Bu esnada ölümlü bir trafik kazasına karışmış ve bu nedenle vicdan azabı çeken Kyle ile tanışır. Virginia Gardner ve Alex Aiono başrolleri üstleniyorlar.
Xuhui Xing’in yönettiği animasyon ‘The Awakening of the Mini World / Orman Çocuğu: Güç Uyanıyor’, kendisini zorlu bir mücadelenin içerisinde bulan Orman Çocuğu Kaka’nın öyküsünü taşıyor perdeye. Büyük tehlike ortaya çıktığında Orman Çocuğu Kaka, arkadaşları Nini ve Ayı Çocuk vakit kaybetmeden harekete geçerler ve şeytani Tusuo’nun planlarını yok etmek için yer altı dünyasında zorlu bir yolculuğa çıkarlar.
Ekrem Düzgünoğlu’nun yazıp yönettiği korku türündeki ‘Mir Anka’, aldıkları kitap nedeniyle başları belaya giren gençlerin ürkütücü hikâyesi. Buğra’nın sahaflardan aldığı eski bir Farsça kitap, Sena’nın ve arkadaşlarının hayatlarını altüst eder. Karnoha cin kabilesinin en azılısı olan Anka, bir müzisyen gurubuna musallat olmuştur. Simge Can, Ethem Çap, Emre Çelik, Umut Durmaz ve Melisa Göksu Batur, oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!
TARİHTE BU HAFTA
On yedi ve altı yıl öncesine, 2006 ve 2017 yıllarına gidiyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!
Vizyonda bu hafta (4 Ağustos 2006)
KORKUSUZ
Kaderin bir savaşçı, cesaretin ise kahraman kıldığı Huo Yuanjia’nın öyküsü… Çin dövüş sanatları üstadı Yuanjia, 1869-1910 arasında yaşamış gerçek bir halk kahramanı. Film, günümüzde federasyonu bulunan bir dövüş sporu olan ‘Jin Wu’nun kurucusu ve ruhani lideri olan Yuanjia’nın hayat öyküsünden yola çıkarak cesaret ve onur üzerine içli bir öykü anlatıyor. Aksiyonun hemen her karede naif bir dramatik yapıyla sarıp sarmalandığı Hong Kong-ABD ortak yapımı filmin yönetmeni Ronny Yu. Filmi izlerken nedense ‘genç bir isimmiş’ intibası veren Yu, aslında 1950 doğumlu. İlk filmini 1979’da çekmiş. ‘Yeni Dünya’ya 97’de ayak basan Hong Kong’lu yönetmeni bizler, ‘Bride of Chucky’, ‘The 51 st State’ ve çok sevilen iki korku karakterini kapıştırdığı ‘Freddy vs. Jason’ ile tanıdık. Ronny Yu, ‘Korkusuz’ ile ‘sıkı’ bir isim olduğunu ispatlıyor. Öncelikle, kadrajı, çerçeveyi iyi biliyor. Anlatımında ise belli bir ustalık var. Filmi, göz yaşartıcı. Hırsı ve dövüş sevdası yüzünden en sevdiği insanları kaybedip büyük acılar yaşayan bir adam, gerçek bilgeliğe ulaştığında, batılılar tarafından sömürülen ve doğunun hasta insanları olarak nitelenen Çin halkının kahramanı oluyor. Bütün cesaretiyle, onların onuru için dövüşüyor, salt kazanmak için değil. Başrolde yer alan Jet Li, gerçekten iyi bir aktör olduğunu çoktan kanıtlamıştı zaten. Bu kez, bazı kafalardaki tereddütleri siliyor. Dövüşülmeye değer şeyler, zarif bir aşk, uzak doğu felsefesi, coğrafyaya özgü dövüş sanatları, tarihsel gelişmeler üzerine inceden bir emperyalizm eleştirisi ve içten gelen gözyaşları
GÖL EVİ
Uyumlu bir ikili oluşturdukları ‘Speed / Hız Tuzağı’ndan 12 yıl sonra Keanu Reeves ve Sandra Bullock ‘Göl Evi’nde tekrar bir aradalar. Fantastik esintiler içeren romantik dram, 2000 tarihli Güney Kore filmi ‘Siworae’nin yeniden çevirimi. ‘Siworae’nin Hollywood versiyonunu beyazperdeye uyarlayan isimse ‘Proof / Kanıt’tan hatırlayacağımız Pulitzer ödüllü yazar David Auburn. Filmin yönetmen koltuğunda ise, ABD’de ilk kez film çeken Arjantinli Alejandro Agresti oturuyor. Dr. Kate Forster, göl kenarında güzel bir kiralar. Fakat Chicago’da çalışmayı kabul edince evin bir sonraki sakini için posta kutusuna bir not bırakır. Evin yeni kiracısı Alex Wyler isimli bir mimardır ve ev, Alex’in ünlü mimar babası tarafından inşa edilmiştir. Üstelik evde Alex’ten önce kimse oturmamıştır. Yazılan mektuplar sayesinde Kate ve Alex, iki ayrı yılda yaşadıklarını fark ederler. Fakat aşk, zaman kavramı dinlemeyen bir duygudur. ‘Hiç tanışmadığınız birine nasıl aşık olursunuz’ sorusundan yola çıkan ve aşk üzerine ince değiniler içeren hoş bir romantizm bombardımanı. ‘Göl Evi’ için, aşka sunulmuş zarif bir selam da diyebiliriz. Bazı izleyiciler, beyazperdeye matematik bakışıyla mantıklı bakıp, filmdeki gelişmeleri saçma ve tuhaf bulabilirler. O yüzden gönül gözüyle bakmakta büyük fayda olduğunu belirtmek gerekli. Aşkı tatmışlara, yeni tadanlara ve arayanlara önerilir.
KORKUNÇ BİR FİLM 4
Afişinde ‘üçlemenin dördüncü ve son bölümü’ ifadesi bulunan ‘Korkunç Bir Film 4’, ünlü korku ve gerilim filmlerini harmanlayıp ortaya keyifli bir komedi çıkaran serinin dördüncü bölümü. 2002 ve 2001’de Wayans kardeşler tarafından yaratılan seri, üçüncü bölümünden itibaren ZAZ ekibine emanet edilmiş durumda. ‘Airplane’, ‘Top Secret’ gibi 80’lerin ünlü komedileriyle isimlerini duyuran ekipten David Zucker filmin yönetmenliğini üstlenmiş. Son dönemlerin en popüler filmlerini ‘ti’ye alan ve öyküsünü bu filmler üzerine kuran yapım, özellikle ‘Garez’, ‘Köy’, ‘Dünyalar Savaşı’, ‘Testere’ ve Clint Eastwood’un Oscar’lı filmi ‘Milyonluk Bebek’le dalgasını geçiyor. Birçok popüler ismin rol aldığı film, özellikle genç izleyiciler için keyifli olabilir.
CANAVAR EV
Steven Spielberg ve Robert Zemeckis gibi usta isimlerin yürütücü yapımcılığında gerçekleştirilen animasyon, yediden yetmişe herkesin ama özellikle küçük izleyicilerin çok keyif alacakları sevimli bir yapım. Daha önce ‘Polar Express / Kutup Ekspresi’ filminde kullanılan ‘hareket yakalama-kavrama’ tekniği bu kez daha da geliştirilerek kullanılmış. Bu teknikle oyuncuların canlı performansları bilgisayar yapımı görüntülerle birleştiriliyor ve capcanlı bir anime çıkıyor karşımıza. Yani insan karakterleri fiziksel ve duygusal özellikleriyle animasyona aktarılıyor. Örneğin ünlü ‘hayalet evimizi’ canlandıran isim usta aktris Kathleen Turner. Cadılar Bayramı sırasında üç arkadaş toplarının kaçtığı evin canlı olduğunu ve önüne gelen her şeyi yuttuğunu fark ederler. Çocuklara başta kimse inanmaz. Ama onlar evin gizemini ortaya çıkarmaya kararlıdırlar. Yaz günlerinde çocuklar için gerçek bir armağan olan film için batılı eleştirmenler; ‘çocuklar kendilerini bir korku tünelinde hissedecek’ yorumunu yapmış. Gizemli ve fantastik öykü, çok hafif gerilim dozu ve usta işi mizahla, keyifli bir seyirliğe dönüşmüş.
Vizyonda bu hafta (4 Ağustos 2017)
İkisi yerli toplam dokuz yeni film merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini bırakmayın kesinlikle. Herkese iyi seyirler.
ANNE
-Amansız Takip-
Parkta oğlu kaçırılan kadın, amansız bir takibin kahramanı olur! Bir annenin direncinden, kararlılığından, öfkesinden ve haklı inadından korkulması gerektiğini söyleyen gerilimin başrolünde Halle Berry var. Aynı zamanda filmin yapımcıları arasında olan Berry’ye, yüzlerini fazla eskitmemiş, iki emektar oyuncu; Chris McGinn ile Lew Temple eşlik ediyorlar.
Luis Prieto’nun yönettiği gerilim filmi, oğluyla birlikteyken, bir anlık boşluktan faydalanan yabancıların, annesinin yanından küçük çocuğu kaçırmasıyla açılıyor. Ardından annenin kararlı takibi başlıyor. Yaklaşık bir saat süren ve büyük kısmı otobanda geçen sahneler, yarım saate varan finalle noktalanıyor. Takip bölümünün ardından irtifa kaybeden ve türdeşleriyle fazla aynılaşan film, ‘sözde’ ama boş sürprizlerle sona eriyor. Oğlunun kaderini, başkasının eline bırakmamaya kararlı anne rolünde Halle Berry çırpınıyor! Belki de filmin en başarılı yanı, fazla sıradan görünümlü ‘kötü adamları’ başarıyla ortaya çıkaran, ete kemiğe büründüren ‘cast’. İsabetli oyuncu seçimi yanında, otobandaki takip sahneleri kaliteli çekilmiş.
Türe eklemeler yapmayı başaramayan, buna karşılık süresi boyunca özellikle türün hayranlarını ‘oyalayan’ film, izletiyor kendini. (2,5 / 5)
DENİZDE DEHŞET
-Büyük mavilikte can pazarı-
Meksika’da tatillerini geçiren iki kız kardeş, köpekbalıklarını gözlemlemek için kafes dalışı yaparlar. Kafes halatının kopması sonucu, okyanus tabanına, yüzeyden kırk yedi metre derinliğe düşen iki kız kardeş, hızla tükenen oksijenin yanında, kafesin etrafında gezinen köpekbalıklarıyla da mücadele etmek zorundadırlar.
Ölümle yaşam arasındaki bir saatten az sürede geçen öykünün yönetmeni; korku-gerilim türündeki filmleriyle tanınan İngiliz sinemacı Johannes Roberts. İngiltere-ABD-Dominik Cumhuriyeti ortak yapımının birçok sahnesi, Dominik Cumhuriyeti’nde yapılan ve okyanus zeminini andıran su tankında çekilmiş. İki kız kardeşi canlandıran Mandy Moore ve Avustralyalı aktris Claire Holt’a, tekne kaptanı rolünde usta aktör Matthew Modine eşlik ediyor.
Kimi anları iyi yaratılmış korku yüklü macera, mavi derinliğin korkutucu sahiplerinden köpekbalıklarına fazla yüklenmeden, iki kız kardeşin trajedisine odaklanıp, benzerlerinden bir nebze de olsa ayrılıyor. Yaz sezonunun serin mavi sularda geçen bildik gerilimlerini sevenlere özellikle duyurulur. (2,5 / 5)
Idris Elba ve Matthew McConaughey gibi yıldızları izleyeceğimiz, Stephen King’den uyarlanan fantastik aksiyon ‘The Dark Tower / Kara Kule’, usta Fransız yönetmen Arnaud Desplechin’in yönettiği romantik dram ‘Les fantômes d'Ismaël / İsmail’in Hayaletleri’, Francesco Amato imzalı İtalyan komedisi ‘Lasciati Andare / Bırak Kendini’, Kanada-Fransa ortak yapımı animasyon ‘Ballerina / Balerin ve Afacan Mucit’, Almanya’dan çıkagelen aksiyon ‘Plan B: Scheiß auf Plan A / B Planı’ ile birlikte iki yerli yapım; Fatih Gürler ve Ramazan Özer ikilisinin yönettikleri korku-gerilim türündeki ‘İki’ ve sosyal medyada yaratılan karakterin sinema macerası olan komedi ‘Cumali Ceber: Allah Seni Alsın’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yeni yapımları. Tekrar iyi seyirler herkese.
MURAT ERŞAHİN