Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

03 NİSAN 2015

02 Nisan 2015 Perşembe 20:06
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Yeni haftanın beraberinde getirdiği yeni film sayısı altı. Üç yerli film, korku-gerilim türündeki ‘Münafık’ ile ‘Aşkopat’ ve ‘Figüran’ adlı komediler, notlarımız arasında yer alamıyorlar. Gerçek sinemasever için ‘ekmek ve su’ anlamı taşıyan, 34. İstanbul Film Festivali de bu hafta sonu başlıyor. Festival filmleri, Atlas, Atlas 2, Beyoğlu, Ortaköy Feriye, Fransız Kültür Merkezi, Kadıköy Rexx ve Rexx 2 salonlarında izleyici ile buluşacak. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.

TEKSAS KATLİAMI
Günümüz korku sinemasına, özellikle seveni çok olan ‘teen-slasher’ türüne esin kaynağı olan 1974 tarihli kült yapım ‘The Texas Chain Saw Massacre’, restore edilmiş yeni kopyasıyla karşımızda. Tobe Hooper imzalı gerilim yüklü korku filmi, işin aslı farklı derinlikleri ve değinmeleri olan sarsıcı bir dram olarak da okunabilir her şeyden önce. ‘Öteki’ olmak, derin Amerika’da kaybolmak, dönemin politik atmosferinin, söz gelimi Vietnam Savaşı’nın, sıradan birey üzerinde yarattığı korku ve endişe, filmin yoğun tabanını oluşturan bazı satırbaşları olarak öne çıkıyorlar. Sally ve Franklin Hardesty kardeşler, yanlarındaki üç arkadaşlarıyla birlikte, dedelerinin topraklarını ziyaret etmektedirler. Güney eyaletinin kırsalında, daha önce kabuslarında bile görmedikleri, bir gerçekle karşılaşmaları uzun sürmez. Devam filmleri, yeniden çevrimleri ve son dönem moda olan ‘prequel’ öykü dahil yedi kez perdeye yansıyan yapımda, Tobe Hooper’ın öykü-senaryo ortağı ise Kim Henkel. Korku sinemasında ‘mit’ olmuş ‘Leatherface’in ‘garibanlığı’ dahil dönemin politik ve sosyal baskıcı, otoriter zihniyetinin kurbanları olan sıradan vatandaşın çığlık çığlığa süren dehşet ve korkusunu perdeye taşıyor yapım. Hemen hemen hiçbir kalıba uymayan, hatta gerçekleştirildiği dönemde tek bir örneği bulunmayan yapımın, günümüzde bile sıra dışı ve avangart çizgisini koruduğunu söylemek mümkün. Yıllar içinde, gücünden hiçbir şey yitirmeyen Tobe Hooper klasiğinin en önemli gücü, otantikliğinde ve yalınlığında yatıyor belki de. Bütün süslerden, şık oluşlardan ve efektlerden azade, Texas’ın sessiz, sıcaktan kavrulan ve netameli boşluğunda, ‘öteki’nin saldığı dehşetin köklerine inmek ve ince tespitlerde bulunmak açısından adeta bir saha çalışması ‘Teksas Katliamı’. Korku-gerilim sinemasının ve alt türlerin soy ağacı açısından da bir milat. Yedinci sanat meraklıları ve korku türüyle yakından ilgilenen izleyici tarafından kesinlikle ıskalanmamalı! (4,5 / 5)

HIZLI VE ÖFKELİ 7
Hızında ve öfkesinde azalma olmayan ama ‘içi’ her yeni bölümle hızla boşalan seri, ilk olarak 2001’de yansımıştı perdeye. Motor sesleri arasında, son sürat, baş döndüren tempo, efektlerin de katkısıyla karşımıza çıkan müthiş kovalamaca, takip ve kaçış sahneleri; yedinci filmde, ‘sıkı’ bir aksiyonla da birleşmiş. Özellikle, 13 yaşından itibaren ergen izleyici için ‘ayarlanmış’ hızlı gidişat, mantıktan uzak oluş ve sahneler içeriyor. Özellikle genç erkekler için, yakın plan, araba, kalça ve dövüş sahneleriyle ‘tatlandırılmış’ çeşninin yönetmen koltuğunda bu kez, ‘Saw / Testere’ ile isim yapmış, ününü ‘Insidious / Ruhlar Bölgesi’ ve ‘The Conjuring / Korku Seansı’ gibi popüler korku-gerilimlerle sürdürmüş James Wan oturuyor. Yeni neslin aksiyon ikilisi olarak ün salan Vin Diesel ve filmin çekimleri sırasında aramızdan ayrılan Paul Walker’ı yine başrollerde izlediğimiz ‘hızlı’ aksiyonda, serinin tanıdık isimleri, Micheller Rodriguez, Jordana Brewster, ‘The Rock’olarak da bilinen Dwayne Johnson, Tyrese Gibson ve Ludacris yine bizimle birlikteler. Usta aktör Kurt Russell ve yeni bölümün asıl sürprizi diyebileceğimiz, bir başka aksiyon yıldızı Jason Statham, kadroya yeni eklenen isimler. Dominic Toretto ve ‘kankası’ Brian’dan, önceki bölümün kötü adamı olan ve bizimkiler tarafından yok edilen kardeşinin intikamını almak için kolları sıvayan ‘dişli’ kötü adam Deckard Shaw’un tetiklediği macera, yine son sürat sürüyor tahmin edeceğiniz üzere. Dostluk, ihanet, sadakat, aile, suç, intikam temaları üzerinden ilerleyen ‘tork’lu aksiyon, serinin yıldızlarından, kırk yaşında hayata veda eden yakışıklı ve yetenekli aktör Paul Walker’a adanmış. Filmin finalinde, Walker’ın bilgisayar tarafından ‘oluşturulan’ görüntülerini izlerken, tarifsiz hüzünleniyoruz bir yandan da. Tempolu ve hızlı aksiyon, hepimiz için olmasa da, serinin hayranları ve iflah olmaz tüketim toplumu üyeleri için bir ziyafet niteliğinde. (2 / 5)

ŞANS AYAĞIMA GELDİ
Oyuncu-yazar ve yönetmen kimliklerine sahip Thomas McCarthy imzalı yapım, fantastik tatlar içeren, bir yanı hüzünlü, hoş bir komedi. Yönetmen koltuğuna oturduğu 2003 tarihli ilk filmi ‘The Station Agent / Hayatın İçinden’ ile kalpleri fetheden McCarthy, sırasıyla, ‘The Visitor / Misafir’ ve ‘Win win / Kazananlar Kulübü’ adlı nitelikli yapımları yazıp, yönetmişti. Max Simkin adlı ayakkabı tamircisi, dört nesildir ailesinin işlettiği dükkanda çalışmaktadır. Annesi ile yaşayan Max, hayatının akışından ve rutininden mutsuzdur. Fazlasıyla sıkıcı bulduğu hayatı, dedesinin babasından kalan sihirli bir tamir makinesi sayesinde aniden değişir. Makine sayesinde, müşterilerinin ayakkabılarını giydiği anda, onların kılığına bürünen Max, aklına bile gelmeyen gerçeklerle yüzleşecektir. Sihirle, gezegenin koruyuculuğuna dek varan bir esnaflık geleneğini öyküsüne yerleştiren sevimli film, kunduracıların en yakın dostlarının berberler olduğunu söyleyip, kuru temizlemecilere dikkat diyerek, esnaf ve sanatkarlar arasında ilginç bir tartışma yaratacağa benziyor! Şaka bir yana, yaşadığımız hayatlar, diğerleri ve düzeni korumak gibi ciddi durumlar üzerinden, sevgi, bağlılık, fedakarlık kavramlarını deşen mizahi dram, kentsel dönüşüm ve kötücül fırsatçılar üzerinden, toplumsal değinilere de yer veriyor zengin içerikli öyküsünde. Başroldeki Adam Sandler’a, ne zamandır izlemediğimiz, usta aktris Ellen Barkin, aktör-müzisyen Method Man, Lynn Cohen ve iki dev aktör Steve Buscemi ile Dustin Hoffman eşlik ediyorlar. Sıcak, eski zamanlar ve solmuş fotoğraflar gibi anlamlı, yer yer eleştirel bir film olmuş orijinal adıyla ‘The Cobbler’. (3,5 / 5) MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar