Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

01 ARALIK 2017

30 Kasım 2017 Perşembe 20:03
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Yerli yapımların sayıca fazla olduğu vizyon haftası, beşi yerli, dokuz yeni film içeriyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


ÇİZGİ ÖTESİ

-Orijinali hatırına-

Usta yönetmen Joel Schumacher imzası taşıyan 1990 tarihli ‘Flatliners / Çizgi Ötesi’, bilimkurguya, ‘yerinde’ bir korku dokunuşuyla anlam katmayı başarıyordu. Bunu yaparken, duygulandıran incelikli bir dram da içeriyordu Peter Filardi’nin kaleme aldığı filmin öyküsü öte yandan. Kiefer Sutherland, Julia Roberts, Kevin Bacon, William Baldwin ve Oliver Platt’lı ‘efsane’ oyuncu kadrosu da, artı değer katıyordu ilginç sayılabilecek tür kırmasına.

Görüntü yönetmenliğini Jan de Bont’un üstlendiği, orijinal müziğini James Newton Howard’ın yaptığı doksanlı yılların önemli filmi, ‘ses efekti kurgusu’ dalında Oscar adayı da oluyordu üstelik. Orijinalinden tam yirmi yedi yıl sonra yeni nesil tıp öğrencileri, öncesinde olduğu gibi yine ‘ölümden sonrasını’ araştırma gafletine kapılıyorlar. Ölüm sırasında ve ölümden sonra ne olduğunu merak eden beş tıp öğrencisi, hayatlarını riske ettikleri son derece tehlikeli bir deneye kalkışırlar. Birbirlerinin kalbini kısa süreliğine durdurup, ölüm anını deneyimledikten sonra tekrar hayata döndürmekle meşgul olan ekip üyeleri, geçmişteki günahları ve vicdanlarının kanayan yanı tarafından rahatsız edileceklerdir.

Paranormal durumlar arasına ucuz korku numaralarını, bilimkurguyu öteleyerek eklemeye çalışan yeniden çevirim, orijinalinin silik ve kötü kopyası olmaktan sıyrılamıyor. Özellikle İskandinav polisiyesi ‘Ejderha Dövmeli Kız’ ile tanıdığınız Danimarkalı yönetmen Niels Arden Oplev’in yönettiği yapım, işlevsiz bir boşluk ve anlamsızlık içeriyor fena halde! Orijinal öykünün potansiyeline sırtını dönüp, dramatik, karanlık ve netameli noktaları yumuşatan ve özellikle hedef kitle olarak yeni yetmeleri seçen filmde başrolleri Ellen Page, Meksikalı iyi aktör Diego Luna, filmin belki de en büyük silahı olan cazibeli Bulgaristan asıllı aktris Nina Dobrev, James Norton ve Kiersey Clemons üstleniyorlar. Yeni filme ‘merak’ unsuru eklemek ve orijinal yapıma saygı sunmak için eski kadronun ana karakterini canlandıran Kiefer Sutherland’ı tecrübeli öğretmen doktor olarak karşımıza çıkaran yapımcıların bu hamlesi de kurtarmıyor durumu. İzle-unut filmlerin sayısız örneklerinden biri yeni ‘Çizgi Ötesi’. Tek özelliği, orijinal filmin ne denli farklı ve iyi olduğunu anımsatması! (1,5 / 5)


YARINI YOK

-Kanlı Hesaplaşma-

Güney Afrika-Hong Kong yapımı aksiyonu, dublörlükten gelme Brian Smrz yönetiyor. Emekçi yönetmenin filmi, ‘John Wick’ tarzı yeni nesil ‘vur-kır-parçala’lı, kanın gövdeyi götürdüğü aksiyonların yeni bir örneği. Grafik şiddetin iyice abartıldığı aksiyonda başrolü, her rolün adamı Ethan Hawke üstlenmiş. Elli yaşına merdiven dayamış aktöre eşlik eden isimler, Paul Anderson, İrlandalı Liam Cunningham, Çinli aktris Qing Xu ve usta oyuncu Rutger Hauer.

İşinin erbabı kiralık katil Travis, eşi ve çocuğunu yitirdikten sonra, alkolle avunan, kendi halinde yaşayıp giden, eski bir kanun dışıdır. Kendisine son derece cazip bir para karşılığında önerilen son işinde öldürülüp, patronu tarafından ‘yeniden’ hayata döndürülen Travis’in önünde sadece yirmi dört saatlik bir yaşam süresi vardır. Travis son gününde, geçmişin hesabını göreceği bir intikam için kolları sıvar.

Kaç kişinin öldüğünü hesaplamaya çalışsanız yorulup bırakacağınız senaryo, sadece bir takım iyi çekilmiş yakın dövüş çatışma planlarına ve John Wick mirası; sözde stilize, bol kanlı bir aksiyona dayamış sırtını. Emekçi yönetmeninin, oyuncu kadrosundaki ‘isimlerin’ ve günümüzde oldukça ‘tutan’ bu sanatsal ve hunharca yok ediş sahnelerinin hatırına izlenebilir. İnandırıcı olmasa da ikna ediyor bir şekilde! (2 / 5)


SARI SICAK

-Sıkışmış hayatlar üzerine-

36. İstanbul Film Festivali’nde, ‘Ulusal Altın Lale’yi kazanan ‘Sarı Sıcak’, yazarı ve yönetmeni Fikret Reyhan’ın ilk uzun metrajı. Festivalden, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (Aytaç Uşun), ‘En İyi Görüntü Yönetimi’ (Marton Miklauzic), ‘En İyi Kurgu’ ödülleriyle dönen dram, üretim ilişkilerinin değişmesine paralel olarak, sermayenin el değiştirmesi ve bu değişimden etkilenen küçük, yoksul insanların ‘çıkışsız’ hikâyelerini yansıtıyor perdeye.

Endüstrileşmenin artmasıyla fabrikaya yenik düşen tarlalar ve sahipleri. Tarlalarını geleneksel yöntemlerle yaşatmaya çalışan göçmen ailenin mücadelesi ve çıkmazı. Ailenin en küçük oğlu olan İbrahim, kendi kaderini çizme, farklı bir geleceği yaşama derdinde. Tırlarda uzun yol şoförü olmak istiyor. İlerde bir de tır sahibi olmak, uzaklara gitmek sevdası. Bölgede yaşanan acımasız ve adaletsiz sistem dışında bir de feodal aile yapısının ona dayattığı baskı var üzerinde! Kolay değil hayal kurmak; imkansızlık, yoksulluk ve olanca yoksunluğun ortasında düşlere tutunmak.

Yürekli, hakiki, yalın, ‘neyse o’ olan bir film ‘Sarı Sıcak’. Numarasız, süssüz, ‘bilmiş, ukala söylemlerden’ kaçınan, mütevazı, ayakları yere basan, olanaklarını sonuna kadar kullanmış, meselesine gayet hakim, bir ilk film olmasına rağmen neredeyse ‘usta işi’ bir yapım perdede duran. Ah! nedir o gazozlar öyle. O ümitsiz molalar, tedirgin, birbirinin aynı voltalar, o odalar, evler, tarlalar, hapsolmuş suskunluklar, kaçamayışlar, tutsaklıklar, yenilgi, onur, umut, korku, hasret ve bütün o gerçek karakterler...

Başrol oyuncusu Aytaç Uşun, rolü üzerine giyinmiş. Enfes performansını takip etmek şart! Son dönemin usta ismi Mehmet Özgür ise yine çok iyi. Meseleye içeriden bakan, nitelikli, ustalıklı görüntü yönetimi, matematik kurgusu, metni ve yönetimiyle; karşımıza arada bir çıkan ve biz ‘tutkulu’ sinema yazarlarını heyecanlandıran, coşku veren bir film; ‘şiirimiz karadır’ diyen ‘Sarı Sıcak’. Kuru bir sıcağın tam ortasında, değindiği ‘dertleri’, bölgeyi ve insanları çok iyi tanıyan, çıkışsızlığın kekremsi umutsuzluğunu bünyeye salan, ‘sahici’ filmi kesinlikle kaçırmayın lütfen. Bu yürekli, yaman genç sinemacıya sahip çıkın. Yanındayız deyin, elinizi usulca omuzuna koyarak. (4,5 / 5)

KÖRFEZ

-Fatura orta sınıfa-

Emre Yeksan’ın ilk yönetmenlik denemesinin senaryosu yine Emre Yeksan ve Ahmet Büke imzalı. Prömiyerini, 74. Venedik Film Festivali’nde gerçekleştiren ‘Körfez’, ülkedeki bütün toplumsal adaletsizliğin ve duyarsızlığın faturasını, şehirde yaşayan üst orta sınıf beyaz Türklere yükleyip, sıyrılıyor geniş meseleden.

Otuzlu yaşlarını süren henüz boşanmış olan Selim, yaşadığı İstanbul’dan, üst-orta sınıf ailesinin yanına, İzmir’e döner. Ailesiyle olmaktan pek hoşnut değildir genç adam. Aslında hemen hiçbir şeyden hoşnut değildir. Tamamen bir yabancılaşma efekti ile adeta bir robot, duyarsız bir zombi edasıyla geçirmektedir günlerini. Denizden gelen dayanılmaz koku şehri tamamen sarınca, Selim’de bildiği dünyanın sınırlarını aşıp, yeni bir dünyayı keşfetmek zorunda kalacaktır.

Alsancak’tan Karşıyaka’ya, Göztepe’den Çiğli’ye, Bayraklı’dan Kadifekale’ye sokak sokak İzmir’i arşınlayan öyküde önemli rolleri, Ulaş Tuna Astepe, Serpil Gül, Ahmet Melih Yılmaz, Müfit Kayacan, Merve Dizdar, Cem Zeynel Kılıç ve Damla Ardal üstleniyorlar. Görüntü yönetmenliğini Polonyalı Jakup Giza’nın üstlendiği dramın orijinal müziği Ekin Fil imzası taşıyor.

Sosyal ve ekonomik tutarsızlık ve adaletsizliği tamamen ‘tanıdık’ ve ‘bildik’ sınıfa yüklemiş olan film, yaşayan ölü olan ana karakterinin etrafında gelişen olaylara uzay boşluğundan bakmaya da azami gayret etmiş. Kolaya kaçan bakış açısı ve ‘acımasız’ yargılarıyla, bireyin çıkmazları üzerinden soyunduğu toplumsal etik yargıya da sözde bir ‘bilgelikle’ ulaşıyor kara komedinin dramla buluştuğu kapkara ruh altı tahlili. (1,5 / 5)

Cannes’de Altın Palmiye için yarışan Kornél Mundruczó imzalı Macaristan yapımı ‘Jupiter Holdja / Jüpiter’in Uydusu’, Rusya’dan çıkagelen animasyon ‘Fiksiki: Bolshoy Sekret / Tamircikler: Gizli Görev’ ve üç yerli yapım, senaryosunu Gülse Birsel’in yazdığı, Ozan Açıktan’ın yönettiği ve başlıca rolleri Engin Günaydın ile Demet Evgar’ın paylaştıkları komedi türündeki ‘Aile Arasında’, yönetmenliğini Raşit Görgülü’nün üstlendiği dram ‘Geçmişteki Sır’ ile Muharrem Özabat’ın yönetip, oyuncu kadrosunda, Metin Yıldız ile Şener Kökkaya’nın isimlerinin yer aldığı ‘Aşka Geldik’ adlı komedi, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN





Diğer Yazılar