YİNE ÖLDÜRÜRKEN GÜLDÜRÜYORLAR!
Legal kimlikleri itibariyle ‘Anadolu Tat 1071’ adlı lokantalarını işletmek, kutlama, düğün vs. gibi etkinliklerde yeme-içme hizmeti vermek gibi faaliyetlere sahip Mermer ailesinin aslında gizli bir dünyaları ve bambaşka profesyonel uğraşları olduğunu 2018 tarihli ‘Ölümlü Dünya’da anlamıştık. Peki, neydi onların bir tür ‘paralel evren’deki meşguliyetleri? Şuydu: ‘Kiralık katil’ olarak aldıkları ihalelerin (!) üstesinden gelmek. Bütün bu kanlı eylemleri sırasında da en temel kriterleri aile olgusuna, değerlerine sadık kalmak, dayanışma ruhunu ve yardımlaşmayı her daim hazır tutmak, acıda ve sevinçte ‘hep beraber’ hareket etmekti. Ekip 2023 sonunda tekrar beyazperdede varlığını aksettirirken bu kez öykü bir rehin alınma vakası etrafında biçimleniyor. Aile üyelerinden Zafer’i ‘Örgüt’ kaçırmıştır, Gazanfer oğlunun kurtarılması için eski dostu ‘Maestro’dan yardım ister. Bu işin hallolması için yapılacak eylemler bellidir; korumalar eşliğinde yaşayan dört ayrı kişideki USB belleklerin ele geçirilip ‘Örgüt’e teslim edilmesi. Gazanfer, Serbest, Oktay, İlhami, Serhan, hamile karısı Begüm ve Atakan’dan oluşan ekibe uzman tetikçi Şenol da katılır ve harekete geçilir.
Birçok yapımda oyuncu olarak zihinlerde yer eden performanslarıyla tanıdığımız Ali Atay, 2015’te ‘Limonata’yla kendisine yeni bir yol haritası çizmiş ve yönetmenlik kariyerine ‘Merhaba’ demişti. ‘Balkan ruhu’na selam gönderen ve bir noktasından sonra ‘yol filmi’ tadına ulaşan söz konusu yapımın ardından önce ‘Ölümlü Dünya’, sonra da ‘Cinayet Süsü’ geldi. Bu iki çalışmadan özellikle ilki, Atay’ın kamera arkası yolculuğundaki farklı güzergâhın net ifadesiydi adeta: ‘Kara mizah’a sıkça göz kırpan, daha çok Anglosakson geleneği içinde filizlenen ve gövdesini oluşturan ‘suç komedisi’... Bu filmin zaman içinde kıvamını bulması, hayran kitlesini giderek arttırması bir devam projesi beklentisini de doğurmuştu. Nihayetinde yukarıda konusunu özetlediğim ‘Ölümlü Dünya 2’ bu hafta itibariyle salonlarımızı şenlendiriyor.
Senaryosunu Ali Atay, Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi üçlüsünün kaleme aldığı yapım, ilkinin bıraktığı etkilerde ve izlerde yürüyor kuşkusuz. Bir-iki karakter oyundan çıkmış, yerlerine yenileri kadroya dahil edilmiş. Hikâye iki koldan ilerliyor; birinde Mermer ailesinin kaçırılan üyesini kurtarmak adına giriştiği eylemler var, diğerinde de Zafer’in rehin tutulma süreci esnasında yaşadıkları...
‘ROKET SAHNESİ’ ZİRVEYDİ
Doğrusu öykünün çok sağlam olduğu söylenemez, mesela bana olay örgülerini birleştirme görevini üstlenen ‘USB bellek meselesi’ ortak parantezi çok da güçlü bir tutkal gibi gelmedi. Keza John Wick’vari ‘Örgüt’ fikri de havada kalıyor ama filmin derdi de zaten bunlar değil. Kadro günümüz gösteri dünyası itibariyle çok sayıda ‘yıldız’ isimden oluşuyor; her birinin kendine özgü fanları, hayran kitlesi var. Dolayısıyla filmin aritmetiği şöyle oluşmuş; bu ayrı ayrı dizileri, programları, şöhretleri olan ışıltılı kadronun üyeleri adeta sırası geldiğinde akışı kendi alanlarına çekiyor ve orada topunu oynuyor, hünerlerini gösteriyor, bir anlamda ‘döktürüyorlar’. Bu yoğun trafikte de seyirci olarak hikâyenin etkisini ya da önemini bir kenara bırakıyor, perdeye yansıyan güçlü kişisel performansların peşinde kayboluyor, gülüp eğleniyorsunuz. Tabii ki film tekil şovlardan oluşmuyor; birlikte, karşılıklı oynanmış çok sayıda bölüm var ve genel toplama bakıldığında ortak bir çabanın, karşılıklı tadına varılacak sahnelerin çokluğu da elbette göze çarpıyor. Yani aslında bir başka deyişle ‘skeçler topluluğu’ var karşımızda. Filmin zirve noktasıysa bence sanırım ‘roket sahnesi’ydi. Burada döner kapıya sıkışan karakterler ve koca bir roketle mizah tavana vuruyor.
Öte yandan ‘Ölümlü Dünya 2’ye ilişkin benim açımdan en negatif yan bol bol küfürlü diyalog barındırmasıydı. “Sen de ne apartman çocuğuymuşsun” diyebilirsiniz ama doğrusu ben ve filmi birlikte izlediğim iki eleştirmen arkadaşımın ortak görüşümüzün bu olduğunu söyleyebilirim. Klişe bir tarife soyunacağım ama her şey gibi küfrün de azı, ölçülüsü, tadında olanı güzel; bu hali bana fazla ergence ve popülist geliyor.
Sonuç? Ali Atay imzalı bu yapım sanırım son yılların gişede en çok iş yapan komedisi olacak. Ahmet Mümtaz Taylan, Doğu Demirkol, Feyyaz Yiğit, Giray Altınok, Alper Kul, Mehmet Özgür, Sarp Apak, İrem Sak, Özgür Emre Yıldırım ve Reha Özcan’dan oluşan ekibe pekâlâ ‘yılın komedi kadrosu’ demek mümkün. Kâğıt üstünde umut vaat eden ama izlendiğinde bu umudun karşılığını perdede göremediğimiz birçok filmin yanında Ali Atay’ın çalışması seyircisini bolca güldürüyor. Şu ‘Ölümlü Dünya’da aradığımız adres de bu değil mi zaten?
UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/02/12.2023)