MAKSAT AKSİYON OLSUN!
Colt Seavers sektörün en bilinen, en yetenekli dublörlerindendir. Genellikle Tom Ryder adlı aksiyon yıldızının zorlu sahnelerini üstlenir ve adeta imkânsızı gerçeğe dönüştürür. Setlerde geçen bir hayatın uzantısı olarak da sevdalısı kamera operatörü olarak çalışan Jody Moreno’dur. Lakin bir çekim sırasında ölümcül bir kaza geçirir ve birdenbire kendisini sektörden çeker, adeta kaybolur. Kıyıda köşede bir yerde vale olarak çalışmaya başlar. Derken 18 ay sonra bir telefon gelir, arayan yapımcı Gail Meyers’tır ve Avustralya’da çekilen ‘Metalstorm’ (Metal Fırtına) filmi için onu yeniden sahalara davet etmektedir. Başta kabul etmez ama yönetmenin eski kız arkadaşı Jody olduğunu öğrenince teklifi geri çeviremez. Lakin sonrasında işin başka bir boyutu olduğunu anlayacaktır…
Kariyeri boyunca Jean-Claude Van Damme, Brad Pitt, Matt Damon gibi isimlere dublörlük yapan David Leitch, sonrasında kamera arkasına geçmiş ve aynı sularda yüzmüş Chad Stahelski’yle birlikte (kredilerde ismi yoktu ama) ortaklaşa ‘John Wick’e imza atmıştı. Sonrasında ikilinin yolları ayrıldı, Leitch ‘solo’ yürüyüşünde ‘Sarışın Bomba’ (Atomic Blonde), ‘Deadpool 2’, ‘Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw’ (Fast&Furious Presents: Hobbs&Shaw) ve ‘Suikast Treni’ (Bullet Train) gibi yine aksiyonu güçlü yapımları çekti. Yukarıda konusunu özetlediğimiz son çalışması ‘Dublör’ (The Fall Guy) ise yönetmenin köklerine ait dünyalarda dolaşıyor.
Sarkastik bir kişiliğe sahip Colt Seavers’ın bir süre sistem dışı kaldıktan sonra tekrar ait olduğu sulara dönmesini anlatan yapım, bir yanıyla ‘film için film’ dediğimiz hamlelerden. Öykü, bir kovboyla bir uzaylının aşkı üzerine kurulu devasa bütçeli bir bilimkurgunun çekimlerinde dolaşırken hem setlerdeki havayı soluyor, hem dublörlerin nelerin altından kalkmaya çalıştığını görüyor hem de son derece kaprisli Tom Ryder tiplemesi üzerinden ‘star sistemi’nin defolarına şahit oluyoruz. Sonrasında işlenen bir cinayet ve iftira sonucu bu yükün altında kalanların kendilerini temize çekme çabalarını izlerken meseleye eklenen entrikayla da farklı aksiyonların peşine düşüyoruz.
VASAT ÇİZGİSİNDE DOLANIYOR
‘Dublör’ tek bir hat üzerinden ilerlemiyor, işin içinde aksiyon kadar romantik komedi de var. Senaryosunu Drew Pearce’in kaleme aldığı çalışmanın esin kaynağı, bizim kuşağın 70’lerdeki unutulmaz dizisi ‘Altı Milyon Dolarlık Adam’la (The Six Million Dollar Man) tanıdığı Lee Majors’ın 1981-86 yılları arasında yayımlanan ‘The Fall Guy’ adlı bir başka dizisiymiş. David Leitch’in filmi ‘dublörlük’ meselesinin sektördeki hali, dertleri, zorlukları üzerinden başlıyor ve bir emekçinin hayatı gibi gelişiyor. Lakin film nihayetinde ‘Sektörün bu kolunu ne kadar anlatabilirim ki’ diyor ve yönetmen aksiyona ait marifetlerini göstermeye koyuluyor. Bu bölümlerde de ‘Dublör’ görselliği kayda değer ama anlattığı hikâyenin zorlama bölümleri arasında kaybolan bir yapıma dönüşüyor. Metin, araya sinemaya ilişkin göndermeler (‘Özel Bir Kadın, ‘Notting Hill’, ‘Miami Vice’, ‘Rocky’, ‘Jason Bourne’ vs.) sıkıştırıyor ama bütün bunların yüzeysel dokunuşlardan öteye gidemediğini söylemem lazım. Birkaç komedi içeren bölüm, adrenalin yükselten bazı sahneler, ana karakteri canlandıran Ryan Gosling’in ‘Barbie’den sonra tekrar komedi yanı güçlü bir filmle karşımıza gelmesi, insanın içine çok da işlemeyen romantik kısımlar derken ‘Dublör’ vasat çizgisinde dolaşan bir adım olmuş. Heyecan dozajı yüksek helikopter sahneleri eklensin diye suçun itiraf edildiği kasetin çalınması mesela, öykünün en zayıf halkası…
Tom Ryder fazla karikatürize, yapımcı Gail Meyers da keza. Ama ‘Ne gam, biz aksiyon seyretmek istiyoruz’ derseniz görüntüleri itibariyle Sidney’deki ünlü Opera Binası etrafında fazlaca gezinen David Leitch’in filmi sizin için uygun bir seçenek.
Bu arada filmde Emily Blunt’ın canlandırdığı Jody’nin çektiği ‘Metal Fırtına’ adlı yapımın ‘Dune’ esintileri sunduğunu ama daha çok 2011 tarihli, Daniel Craig’li ‘Kovboylar ve Uzaylılar’ı (Cowboys&Aliens) andırdığını söylemeliyim.
UĞUR VARDAN HÜRRİYET/27.04.2024)