İşitme engelli bir gencin çağrı merkezinde çalışan bir kıza aşık olmasını şiirsel bir dille anlatan film, aşkın hiçbir engel tanımayacağını birbirinden ilginç anekdotlarla beyazperdeye aktarıyor. Örümcek misali kendi etrafına ağ ören ve kendini kendine kapatan insanların öyküsü. Film, sosyal sorumluluk konularında daha duyarlı olmaya davet eden mesajlarıyla dikkat çekiyor.
Film, 12 Eylül darbesinden sonra, anne ve babası polis baskınında gözleri önünde katledilen Gece’in yaşadığı dramı anlatıyor. Ufuk çizgisi ne kadar uzaksa ayrılık o kadar yakındır. İki aşk arasında kalan bir yürek, iki farklı dünya arasında zoraki bir seçim ve bir kadın. Bakışlar vardır insanı ağlatan, duygular vardır karşı koyulamayan. Aşk, uğrunda ölmeyi, bazen çekip gitmeyi bilmektir. Aşk başlangıçla final arasında geçen bir yoldur.
Roberto, Sara’ya aşıktır. Ancak Sara, kendisine olan bu ilgiye rağmen, Roberto’nun hayatından dikkat çekmeden sessizce ayrılır. Roberto aldatıldığını keşfeder, sevdiği kadını kaybetme korkusu, kadının onu aldatmasından daha ağır gelir. Roberto’nun çektiği acıyı paylaşan tek bir kişi vardır, o da küçük kardeşi Carlo’dur.
Film, şirket egemenliğinin, insanlar üzerindeki mahvedici etkisini konu alıyor. Ama bu sefer, sanık General Motors’tan çok daha büyük ve suç mahalli de Michigan’daki Flint kasabasından çok daha geniş bir alanı kapsıyor. Orta Amerika’dan tutun da Washington’daki iktidar salonlarına ve Manhattan’daki küresel finans merkezine varana kadar, Michael Moore sinema seyircilerini bir kez daha keşfedilmemiş topraklara götürüyor.
Ali Tarantula 45 yaşlarında, eğitimi sınırlı, ‘kendinden menkul’ otoriteye sahip biridir. Bu Ali Tarantula bir gün futboldaki ofsayt kuralına kafayı takıyor. Elinde tabureyle ‘Telegole’ programına giriyor. Arkasından Ahmet Çakar “Maazallah… Başarılı olur da ofsaytı kaldırırsa biz ne hallere düşeriz.” diyor. Sinan Engin de sevgi dolu bir yorum getiriyor, “Bu arkadaş var ya… Ali Tarantula… tam sopalık.” diyor.
Özel ajan Strahm ölmüştür ve Dedektif Hoffman da Jigsaw’ın tartışmasız varisi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, FBI Hoffman’a yaklaştıkça o da bir oyun başlatmaya zorlanır. Böylece Jigsaw’ın asıl büyük plânı sonunda anlaşılmıştır.
Evli ve iki çocuklu bir yazar olan Jeanne’ın bedeni değişmeye başlamıştır ama etrafındaki hiç kimse bunun farkında değildir. Ailesi onun korkularını, yeni kitabını yazmakla ilgili stresine bağlasa da, Jeanne daha derinlerde başka bir şeyler olduğunu bilmektedir. Annesinin evinde bulduğu bir fotoğraf onu İtalya’da bir arayışa sürükler.
Yönetmen A. yarıda bıraktığı filminin çekimini tamamlamak üzere Roma’daki stüdyosuna geri döner. Film, A.’nın annesinin hayat boyu büyük aşk yaşadığı iki adamla olan ilişkilerini anlatmaktadır. Karakterler birbirlerini bir bulup bir yitirir, 20. yüzyılın ikinci yarısının önemli olaylarını kateden bir yolculukta Sibirya, Kuzey Kazakistan, İtalya, Almanya ve Amerika’da birbirlerini ararlar.
Can, bir hafta sonra evleneceği Aybige’yi çocukluk arkadaşı Ilgaz’la tanıştırdığında, garip bir şey olur: Ilgaz, Aybige’ye şaşılacak kadar soğuk davranır. Arkadaşının bu tavrı, Can’ın nişanlısından kuşku duymaya başlamasına, Aybige’nin de huzursuz olmasına yol açar. Ama Ilgaz’ın ağabeyi Harun çıkagelince, olayların seyri değişir. Beklenmedik sırların açığa çıkmasıyla nikâhtan önceki son hafta hayatlarının sınavına dönüşür.
Abimm, bol aksiyonlu, komedisi ve ağır da dramı olan, sıcacık bir aile filmi. İzleyicileri acıklı bir komedi bekliyor. Ticari filmlerin şansı olmadığı önyargısını bu filmle kıracağını belirten yapımcı Ergun Mercan, “Filmimiz özellikle senaryosu ve kaliteli oyunculuğu ile dikkat çekiyor, özellikle Levent Üzümcü’nün canlandırdığı zeka engelli rolü çok konuşulacak.” dedi.
Leo, kız kardeşi Ale’nin evleneceğini duyunca aralarına soğukluk girer. Leo, Ale’nin nişanlısının, Sicilya’da kızkardeşine bir ev almayı plânladığını öğrenir. Evin kızkardeşinin bilmediği bir sırrı vardır. İki kardeş henüz çocukken, bir aile trajedisi sonucunda bu evden kaçmaya mecbur kalmışlardır. Leo, köklerine doğru bir yolculuğa çıkar.
Teknesiyle dünya turuna çıkan Türkiye’nin en zengin ve ünlü Türk işadamını kaçıran Somalili korsanlara karşı Türkiye’den gönderilen özel ekibin maceraları.
Neşeli Hayat, kış aylarında İstinye Park ve Reşitpaşa mahallesi ile İstanbul’un çeşitli mekânlarında çekildi. Yılmaz Erdoğan’ın “küçük adamın, büyük hikâyesi” olarak tanımladığı filmde Rıza Şenyurt krismıs mevsiminin dünyadaki en sorunlu Noel babasıdır. Bir kere Noel babanın tam olarak ne olduğunu bilmemektedir. Sırtında dünyanın yükünü taşıyan Rıza sonunda işi öğrenir: Hayat dediğimiz şey, çocukların inandığı yalanlardan daha gerçek değildir.
Mucit Flint’in suyu yiyeceğe dönüştürmek için tasarladığı makinesi bulutlara doğru fırladığında gökten çizburger yağmaya başlar. İnsanlar daha çok yemek istediklerinde, makine makarna kasırgaları ve dev köfteler üretir. Şekerleme ve kavun dağlarının altında gömülmek üzere olan kasabanın kaderi, Flint ve arkadaşı Sam’in makineyi durdurmalarına bağlıdır.
İstanbul Taşkasap’ta yaşayan Hürmüz, değişik mesleklerden altı kişiyle hiçbir yasal yanı olmadan evlenmiştir. Her kocasını haftanın bir günü ağırlamakta, gönüllerini hoş etmekte ve ekonomik sorunlarını çözmektedir. Ancak, onun gönlü berber eşinin dükkânında gördüğü doktordadır. Bir hastalık uyduran Hürmüz doktoru da evine getirtir. Doktor da ona âşık olur. Doktor ve Hürmüz, kendilerini karmaşık olduğu kadar, gülünç gelişmeler karşısında bulurlar.
İskender Büyük, derin devlet adına sayısız eylemde bulunmuş emekli bir istihbaratçıdır. Karanlık geçmişi nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğunda, yanında, baronun gönderdiği genç ve tecrübesiz avukat Ayşe’den başka kimse yoktur. Yargılanmasına göz yumanlarla hesaplaşmaya karar veren İskender Büyük, tüm bildiklerini bir bir anlatmaya başlar.
Scrooge, Noel tatilinde ölmüş iş ortağı Marley’nin hayaletiyle karşılaşır. Marley Scrooge’a yardım etmek ister ve üç ruhun onu ziyaret edeceğini söyler. Geçmiş, Bugün ve Gelecek Noellerin hayaletleri, onu gözlerinin açılmasını sağlayacak bir yolculuğa çıkardığında, Scrooge gerçeklerle karşı karşıya kalır ve kalbini açarak kötülük dolu yılları telâfi etmek zorunda kalır.
Her yıl, gözden uzak ve dikkat çekmeyen bir kasabada, dünyanın en tehlikeli 30 suikastçisi arasında, hayatta sadece tek bir adam kalıncaya dek, kazananın 10 milyon dolarlık büyük ödüle ulaşacağı bir turnuva düzenlenir. Yüksek bahis oynamaktan keyif alan bir milyarderler konsorsiyumu tarafından düzenlenen turnuva, katılımcıları tarafından kapalı devre bir yayınla sonuna kadar takip edilir.
Asırlar önce, Mayalılar bize takvimlerini bıraktılar. Üstelik bu takvimin bir son günü vardı ve bunun anlamı açıktı. O günden beri, astrologlar onu keşfettiler, numeroloji uzmanları kehanet için takvimden şifreler çıkardılar, jeologlar dünyanın o zaman vadesinin dolacağını söylediler ve hatta hükümet bilimcileri bile dünyayı 2012’de bekleyen devasa çaplı afeti yadsıyamıyorlar. 2012 geldiğinde bileceğiz ki uyarıldık.
Resme çok yetenekli olan 12 yaşındaki Marco’nun hayalleri, babasının onu bir gün üç sokak ressamı ile tanıştırmasıyla bambaşka bir boyuta geçer. Marco, ressamların birlikte büyüttüğü 18 yaşındaki resim öğretmeni Lorella’ya aşık olur fakat Lorella suluboya resmi küçümseyen bir sanat koleksiyoncusuna aşıktır. Marco geleceğin en büyük suluboya koleksiyoncusu olmak için bulduklarını biriktirmektedir.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Yeni sezonun merakla beklenen filmlerinden Queer'den fragman geldi. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan, Luca Guadagnino'nun yönettiği, başrolünü Daniel Craig'in üstlendiği Queer'in Oscar'ın bir numaralı favorilerinden olacağı söylentisi Hollywood kulislerinde dolaşıyor.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Warner Bros. Pictures, 'Game of Thrones' evreninde geçen bir film üzerinde çalışıyor. The Hollywood Reporter'ın haberine göre, senaristi ve yönetmeni daha belli olmayan filmin ön hazırlıkları sürüyor. '
Miami’de zor koşullarda yaşayan beş genç, kendilerine ilham olan öğretmenlerinin desteğiyle Ulusal Satranç Şampiyonası’na katılmaya karar verir. Öğretmen Mario Martinez, öğrencilerinin turnuvayı kazanabilmesi için elinden geleni yapar. Gençler, Mario’nun verdiği güçle, karşılarına çıkan zorlukların üstesinden gelmeye çalışır.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: