Hop, kazayla Paskalya Tavşanı’nı yaralayan ve iyileşmesi için onu içeri almak zorunda kalan miskin ve işsiz Fred’in komik hikâyesini anlatıyor. Fred, dünyanın en kötü misafiriyle uğraşırken, sonunda ikisi de büyümek için neler gerektiğini öğrenecektir.
Son vampir savaşından sonra insanlar, duvarlarla çevrili ve kilise tarafından yönetilen şehirlerde yaşamaktadır.Yeğeni vampirler tarafından kaçırılan Kutsal Savaşçı kilisenin kurallarını çiğner ve yeğeni vampire çevirilmeden onu kurtarmak amacıyla yola çıkar.
Restoran sahibi Max ve karısı Vero, her sene en yakın arkadaşlarını yazlık evlerine çağırarak sezon açılışını beraber yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu sene Paris’ten ayrılmadan hemen önce arkadaşları Ludo bir trafik kazası geçirince, hepsi sarsılır. Bu nedenle tatil, itirafların, sırların ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olur.
Brezilyalı efsanevi yarışçı Ayrton Senna üzerine kurulu olan belgesel film, Senna’nın 80’lerin ortasında başladığı Formula 1 kariyerini anlatırken siyasetin spora getirdiği zorluklara da değiniyor. 1994 yılında yarış esnasında virajı dönemeyip beton duvara çarpan Senna, direksiyon milinden kopan bir kaynak parçasının kaskı delerek başına saplanması sonucu 34 yaşında hayatını kaybetti.
Henry, bir banka soygununa şahit olur. Suçu üstlenen Henry hapisten çıktıktan sonra, cezasını çektiği ancak aslında soymadığı bankayı soymaya karar verir. Bankayla tiyatronun arasında bir tünelin olduğunu farkeden Henry, hücre arkadaşı Max’in de tahliye olup olaya dahil olmasıyla soyguna yaklaşır. Ancak aşkı Julie ile karşılaşacağını hesaba katmamıştır.
Kırmızı, Başlık Kardeşleri isminde bir gizli örgütün eğitiminde karşımıza çıkar. Nicky Flippers tarafından acilen göreve çağrılır ve eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Kötü kalpli bir cadı, Hansel ve Gretel adında iki masum çocuğu alıkoymuştur ve Nicky’nin arama kurtarma görevi için Kırmızı’ya ihtiyacı vardır.
Film, Türkiye’de gerçekleşebilecek bir devrimin hayata nasıl yansıyabileceğini anlatıyor. Düşlerdeki Türkiye’yi, bir türlü gerçekleştirilemeyen hayalleri anlatıyor. Eğitimin, sağlığın, parayla satılmadığı, insanların işsizlik korkusu ile yaşamadığı, gençlerin üniforma giydirilip emperyalist örgütlerin hizmetine sokulamadığı bir ülkeyi anlatıyor.
Mafya dizilerinden etkilenen Efe ve Yiğit adında iki genç, ağır abi olabilmek için ne yapabileceklerini düşünürlerken, en acımasız mafya babası Abidin Cirit’in yaşadığı kasabaya giderler. Ufak bir güç gösterisiyle kendilerini Abidin Cirit’e kanıtlayan ikili, Cirit’in bir anda alemden çekilmesiyle yıkılır, ancak Cirit yine de elini ikilinin üzerinden çekmez ve onları tek oğlu Sultan’ın koruması olarak görevlendirir.
Kenan, babasıyla oturan bir gişe memurudur, çalışkanlığı ve kendi kendine konuşmasıyla ünlüdür. Kenan’ın çocukken annesini kaybetmesinin ardından babasıyla olan ilişkisi gittikçe çözülür. Otomatikleştiği gişesinde, hayal ve gerçek arasındaki çizgi daha da belirsizleşmeye başlar. Kenan’ın ev, servis ve gişe arasında sıkışıp kalmış hayatı yeni atandığı gişelerde değişecektir.
Babou, hiçbir şeyi önemsememektedir, ancak kızının kendisini düğününe çağırmaya utandığını öğrenince, hayatında bazı değişiklikler yapmaya karar verir. Belçika kıyılarında devre mülk satışı işine girer ve örnek çalışan seçilir. Babou, kendi başarısına gölge düşürmeyi becerir. Şimdi kızına, nevi şahsına münhasır, kendi kişiliğini yansıtan bir hediye bulması gerekmektedir.
Film, üçlü bir aşk hikâyesinin ardında bireyin vicdani hesaplaşmasını açığa çıkarmaya çalışırken, 12 Eylül darbesi ve sonrasında yaşanan Kürt - Türk çatışmasının Batı’daki bireyler üzerinde bıraktığı yaraların hikâyesini anlatıyor. Türkiye’deki Kürt - Türk çatışmasına ve diğer politik sorunlara değinse de büyük lâflar yerine, bu çatışmadan etkilenen bireylerin hayatına odaklanıyor.
İnsan nüfusunun çoğu gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Arkalarında herhangi bir ipucu bırakmadan kaybolan bu insanlar, arkalarında bıraktıkları kişisel eşyalara bakılırsa, yanlarında hiçbir şey götürmemişlerdir. Bu tuhaf ve karanlık olaydan kurtulan bir grup insan 7. Cadde’de buluşur. Aralarında son kalan insanlar olduklarını düşünenler vardır.
Rango kendini, çölün en sahtekâr yaratıklarının oluşturduğu Toprak kasabasında bulur. Kasabalılar Rango’yu beklemekte oldukları kurtarıcı olarak karşılayınca, rolünü oynamaya mecbur kalır ve giderek gerçek bir kahramana dönüşmeye başlar.
Mert Amerika’da okulunu bitirmiş ve büyük bir şirkete yönetici olarak atanmıştır. Yakın dostları Aylin ve Bora ile birlikte bir tekne turuna çıkarlar. Bodrum’a geldiklerinde Mert’in sevgilisi Dilek de ekibe katılır. Dilek ve Mert herkesin beğendiği ideal bir çifttir ama Mert’in hayatına birden Deniz girer. Tutarlı ve düzenli Mert, Dilek’i unutup Deniz’e tutulur.
Alevilerin maruz bırakıldığı toplumsal baskı ve önyargılar artık Yeşilçam’ın senaryolarına giriyor. Beyazperdede Alevi kızla Sünni oğlanın imkânsız aşkına değinen filmler görmüştük ancak Alevi toplumunun yaşamak zorunda bırakıldığı ötekileştirmeyi doğrudan konu edinen bir film yapılmamıştı şimdiye kadar. Kültür Bakanlığı Fonu’ndan da destek alan Saklı Hayatlar bu konuda bir ilk.
1963 yılında Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında parlayan ‘Kıbrıs Olayları’nı bir Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşen genç bir kızın gözünden anlatan film, Türk sinemasında farklı bir yapıt olarak göze çarpıyor. Gölgeler ve Suretler, Derviş Zaim’in Cenneti Beklerken (minyatür) ve Nokta (hat) ile başladığı ‘Geleneksel Türk Sanatları’ üçlemesinin son halkası.
Yakışıklı, asi ve karizmatik Luke ile ana kuzusu olmaktan sıkılan Malachy, muhteşem bir yaz tatili geçirmeye hazırlanmaktadır. Ancak Malachy’nin çalıştığı spor salonunun sahibinin kızı Michelle’in gelişiyle işler değişecektir. Michelle’in cazibesi karşısında her ikisi de de onu tavlamak için oynadıkları oyunların dozunu arttırmakta geri adım atmayacaktır.
Alman Dans Tiyatrosu akımının öncülerinden, Tanztheater Wuppertal Pina Bausch isimli topluluğun koreografı, 2009 yılında hayata gözlerini yuman Pina Bausch için Wim Wenders’ın çektiği Pina geçtiğimiz haftalarda İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş ve biletleri ilk günden tükenmişti. Wenders filmi, sanatçının yaratım hayatına arka plân oluşturan Wuppertal şehrinde çekti.
1940´lar, 2. Dünya Savaşı´nın etkisinde kalan Türkiye´nin kıtlık yılları. Cezaevinin 72 no.lu koğuşunda çeşitli suçlardan yatan Adembabalar. Onların sefaleti, acıları, insanlığa özlemi, hayata dair düşleri, çelişkileri, aşkları ve kavgaları ile bu derin çukura yuvarlanmış, en yakınını üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış insanların dünyası. Bir koğuşun karanlığındaki direniş ve yaşam mücadelesi.
Bu filmde, baba olmayı, sevgiyi, ruhsallığı, suçu, pişmanlığı ve ölümlülüğü, Barcelona´nın tehlikeli yeraltı dünyasında dengelemeye çalışan Uxbal´ın hikâyesi anlatılıyor. Uxbal, parasını kazanmak için hiçbir kural tanımıyor, çocukları için yaptığı fedakârlıklarda ise hiçbir sınır tanımıyor. Aynen hayatın kendisi gibi bu hikâye de başladığı yerde bitiyor.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Türk Milli Futbol Takımı ile Fenerbahçe'nin efsanesi Lefter Küçükandonyadis’in hayatını anlatan Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi'nden ilk fragman yayınlandı. Erdem Kaynarca’nın ünlü sporcuyu canlandırdığı film, 14 Kasım 21025 tarihinden itibaren Netflix'te gösterime koyulacak..
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Leonardo DiCaprio, 1930'ların en gözde oyuncularından Bela Lugosi'nin gençlik yıllarını canlandırmaya hazırlanıyor. DiCaprio'nun yapım şirketi Appian Way Productions'ın yapımını üstleneceği film, tiyatro sahnesinde ve Hollywood'da Dracula'yı oynamış Bela Luigosi'nin biyografisini beyazperdeye yansıtacak.
1. Dünya Savaşı’nın doruk noktasında iki İngiliz asker Schofield ve Blake’e imkânsıza yakın özel bir görev verilmiştir. Zamana karşı yapılacak olan bu yarışta düşman bölgesini baştanbaşa geçip, aralarında Blake’in abisinin de bulunduğu 1600 askerin ölüme gitmesini durduracak bir mesajı ilgili yetkililere mutlaka ulaştırmaları gerekmektedir.
Türkiye popüler müzik ve kültür tarihinde önemli yer edinmiş, etkin olduğu kısa süreye rağmen kentsoylu müzik adına merkez işlevi görmüş Çekirdek Sanat Evi'nin tarihi, araştırmacı-yazar Uğur Biryol tarafından kitap haline getirildi. İletişim Yayınları etiketiyle satışa çıkan Bir Müzik Rüyası–Çekirdek Sanat Evi kitabı, Çekirdek projesinde yer alan Bülent Ortaçgil, Ahmet Sırmaçek, Şeyda Özbudun gibi isimlerin anlattıklarıyla, sanat evinin işleyişini, alternatif kültürel oluşumlara örnek alınası sıra dışı vizyonunu, bir müzik rüyasını içeriyor. 207 sayfalık kitabın kapağından alıntı:
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: