AJDA PEKKAN: 'BENİ YANLIŞ TANITTILAR'

'Ajda Pekkan yeni bir albüm çıkartıyor'

Haberi alınca hemen kendisiyle görüşüp en taze bilgilere ulaşmak istedik. Biraz acele etmiştik. Albümün daha firma seçme aşamasında olduğunu öğrenince bu son çalışmayı son soruya bırakıp Pekkan'la geçmişte açık açık yanıtlamadığı bazı konuları tartıştık. Son dönemde televizyon yardımıyla sık sık evlere konuk olan ve yıllardır medyanın çizdiği 'soğuk' görüntüsünü yıkmaya çalışan Pekkan vardı karşımızda. Müzik dünyasında kalmaya özen göstererek konuştuk Pekkan'la.

Ajda Pekkan neden uzun süre yerli beste söylemedi; Türk bestecileri desteklemedi?

O zamanlar ticari yönü olmayan, söylenen ve bir tarafa bırakılan besteler vardı. Şimdiki bestelerin keyfini yakalayamıyordum. Ayrıca ben sürekli Türkçe sözlü ya-bancı besteler söylediğim için insanlar ne istediğim konusunda fikir sahibi olamadılar. Birtakım besteler geldi, onları da son kasetlerimde seslendirdim. Ancak beni sevenler hâlâ eski parçalarımı istiyorlar konserlerde. Demek ki yabancı besteler seviliyor bizde.

 

Pekiyi Türk popuna neler getirdiğinize inanıyorsunuz bu sürede?

Ben kimseye sōzler vererek ya da belirli bir hedefle çıkmadım yola. Kendim üretseydim tabii ki çok daha verimli olabilirdim. Başlarken ne ekip çalışması diye bir şey vardı, ne süpervizör ne de prodüktörlük. Deneye yanıla bu noktaya geldim. Yapabildiğim bunlar. Bu işler patlamaya başladığında artık ben yorulmuştum, şimdi suyun üzerinde kendimi en iyi şekilde tutmaya çalışıyorum.

 

Sanatçılara unvan vermeye meraklı halkımız, paşa, sultan, kral derken size de süperstarlığı layık gördü. Süperstarlığın faturası kabarık mı?

Faturası hayli ağır. Bir kere fiziğimi belli seviyede tutabilmem için çok zorlanıyorum. Zirveye yükselmek zor, ama inanın kalmak daha zor. Gelsinler bana sorsunlar ne demek olduğunu. Hâlâ şan dersleri alıyorum. İnsanlara ve gençlere iyi örnek olmak istiyorum. Bir keresinde “duayenim” dedim. Ajda Pekkan megaloman olmuş dediler. Oysa bu işi ilk başlatanlardan biriyim diye söylemiştim o lafı. Çünkü bugünkü gibi bir şarkıyla şöhrete ulaşmadım ki.

 

Geçmişte müzik yanınız sürekli sorgulandı. Sizce kaynağı neydi bu eleştirilerin?

İnanın ben de bilmiyorum. Çünkü oturup birileri hakkında, ilke olarak konuşmayı sevmiyorum, yani hep kendi işimi en iyi yapmaya ayırıyorum zamanımı. Televizyon kanallarının artmasıyla insanlara daha yakın olabilme imkânı da doğdu. Beni o kadar statik ve soğuk biri gibi göstermişlerdi ki. Bu programlarda insanlar beni tanıdılar, ben de kendimle ilgili minik mesajlar verme imkânı buldum. Yıllar önce assolistlik yapıp Türk Sanat Müziği söylemek istememin altında da bu duygu vardı. Beni 'Avrupalı' ya da 'soğuk' görenlere öyle olmadığımı göstermek istemiştim.

 

Yıllar önce sinema yarışmasıyla girdiğiniz sanat yaşamınızda sinemayı neden unuttunuz?

Sinemada ne yapacağımı şaşırdım. İlgimi çekmedi. Merak etseydim belki öğrenirdim, ama bana göre bir iş değildi. Sabahın köründe gittiğiniz sette gün boyu, farklı görüşlere, alışkanlıklara sahip insanlarla birlikte olmaya çalışıyorsunuz. Galiba ben özgürlüğü, tek başına bir şey yapmayı seviyorum.

 

Yeni popçular yavaş yavaş gözlerini yurtdışına çevirmeye başladılar. Yıllar önce bu işi denemiş bir isim olarak oralarda Türk müzikçisini neler beklediğini anlatır mısınız?

Bu iş, insanın şansına ve de bolca kabiliyetine kalmış bir şey. Ben yapamadım; yorumcuydum. Fransa'da karşıma çok komik Fransızca parçalar koydular. Altyapısı olmayan, Fransızcayı yeni yeni sökmeye çalışan biriydim. Elinize reçete gibi tutuşturulan parçaları okuyarak yabancı ülkede ne kadar ilerleyebilirsiniz ki. İşte bu nedenlerle oralara gideceklerin kendi bestelerini yapmaları, güçlü müzik bilgisine sahip olmaları gerekiyor. Bunlara sahip müzikçinin başarılı olma şansı daha yüksek.

 

Barış Manço'yla birlikte imajın önemini ilk fark edenlerdensiniz. İmaj ne derece yardımcı oldu size?

İmajın farkına varmadım, vardırıldım etrafımdaki insanlarca. İnsanlar her şeyime dikkat etmeye, beni izlemeye başladılar, dişlerimden tutun saçlanma, giyimime kadar. Sonunda kendimi cins bir hayvan gibi hissetmeye başladım. Neyim ben acaba diye düşünüyordum. Her insana yıllarca böyle davransalar o insan şişer, ister ister istemez havaya girer. Ben de bunların üzerinde durup tecrübesizliğin de verdiği heyecanla çok zaman kaybettim. Oysa imaj, sanatı destekleyen bir güç olarak kalmalıydı.

 

Hep geçmişle ilgili konuştuk. Biraz da bugüne dönelim. 1995 model yerli popun dūzeyi nedir sizce?

Her zamanki gibi iyiler de var, kötüler de. İyi bir şey yapıldığı zaman tutuluyor muhakkak. Son günlerdeki şarkılardan Kenan Doğulu'nun birkaç parçasını, Tarkan'ın Kış Güneși'ni, Yıldız Tilbe'nin, Mustafa Sandal'ın çalışmalarını beğeniyorum.

 

Denetime takılan parçanız oldu mu hiç?

Olmaz olur mu! Beş Yıl Önce On Yıl Sonra grubuyla birlikte doldurduğumuz kasetteki bir şarkımda doğal diye bir kelime geçiyordu. Bu yüzden denetime takıldı. O kompleksimden ötürü sonra denetimde çalıştım. Her ay Ankara'ya gidiyordum. Tabii o günler geride kaldı. Şimdi 'Hepsi Senin mi' gibi sokakta atılan laflar şarkılara slogan oldu.

 

Son olarak yeni albümle ilgili bazı bilgiler alalım. Bu arada, bir best of albüm çalışması planlıyor musunuz?

Uzun süredir çeşitli aksaklıklar sonucu plak şirketleri arasında karar veremedim. Ama sanırım Koral Sarıtaş'ın prodüktörlüğünde Raks'a bir albüm yapacağım yakında. Düzenlemeleri de büyük ölçüde Turhan Yükseler yapacak. Best Of olayının suyu çıktığı için pek sıcak bakmıyorum. Ancak ileride bir vakıf yararına böyle bir kaset istenirse seve seve hazırım.