NEREDE OLURSAK OLALIM
01 Ekim 2023 Pazar 10:24
Yunan diva Haris Alexiou yeniden bizimle. Haziran ayının sonunda Bursa’da çıktı sahneye. 25 Temmuz Pazartesi günü de Most’un yaz konserleri dahilinde Açıkhava’da olacak. Tamamı 60’lı yıllara ait şarkılardan oluşan “Aranjman 2011” adlı albümünü henüz yayınlamış Candan Erçetin’in de konuk olacağı bu konser, “Best Of Haris Alexiou” olarak adlandırılmış. Bu nedenle, sanatçının en güzel, en popüler şarkılarını dinleyebileceğiz, büyük bir ihtimalle. İzmir’den Yunanistan’a göç etmiş bir ailenin çocuğu olan Alexiou, diğer Yunan sanatçılarının aksine, bize ve bu topraklara her zaman büyük sevgi duydu, saygı besledi. Her gelişinde, burada olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi ve her seferinde de bunu, bulunduğu ülkenin seyircisine “mecburi bir iltifat” gibi yapmadı. Bir ses titremesi ya da sahici bir gülümseme eşlik etti bu sözlerine her seferinde; gönülden inandık ona, daha da gönülden eşlik ettik şarkılarına. Bu sefer de aynısı olacak, aynısını yapacağız.
Gizli Aşk
Alexiou’nun yeni albümü de (“I Agapi Tha Se Vri Opou Ke Na Se”) tam zamanında yayınlandı. AJS’nin (Alexiou’nun yirminci albümü olduğu söyleniyor, hesabı zor bir şeydir bu; yüzlerce projede yer almıştır ve bunların arasından solo stüdyo albümleri ayıklamak kolay değildir) yayınladığı bu albüm, Yunanistan’da epey önce çıkmıştı. Ama biz dahil Avrupa ve dünyanın geri kalanında bu yıl yayınlandı. Albümün Yunanistan sınırlarını aşıp uluslararası bir başarı elde edeceği anlaşıldığında ise, turne ve konserlerle desteklendi. 15 Mayıs’ta Helsinki’de başlayan Avrupa turnesi; Viyana, Münih, Stutgart, Zürih, Frankfurt, Duseldorf, Brüksel ve Paris’le devam etti. Turnenin her durağı büyük bir başarı oldu. Son albümden şarkılar da söyleyen Alexiou, dünyanın dört bir yanında dönüp duran şarkılarını da ihmal etmemiş, büyük bir kısmını almıştı repertuvarına. Bu nedenle turnenin her ayağı, her durağında hayranlarıyla birlikte söyledi şarkılarını; tek bir ses/tek bir nefes olarak. Biricik Harula’dır zaten; hayranları, herkes sussun, o söylesin isterler.
Açık Hayranlık
Açıkhava’da da öyle olacak gibi, tıpkı daha önce olduğu gibi. Pop müziğimizde ciddi bir damgası olan isimlerdendir. Bilen biliyor ama bilmeyenler için tekrar edelim. Başta “Ne Olacak Şimdi” (Nilüfer), “Telli Telli”, “Maskeli Balo”, “Olmasa Mektubun” (Yeni Türkü), “Her Şeyi Yak” (Sezen Aksu ve Duman), “Bir Tek Sevgili” (Nükhet Duru ve Sezen Aksu), “Susma” (Aşkın Nur Yengi), “Neyleyim” (Asya), “Durma Yağmur Durma” (Gripin) ve “Beni Unutma” (Emre Aydın) olmak üzere, popüler müziğimizin geçmişinde onlarca Alexiou versiyonu bulunmakta. Nilüfer’in şarkısı 70 ortalarına ait olduğuna göre, Alexiou madenini keşfetmemiz epeyce erken bir tarihte vuku bulmuş. Nerdeyse, Alexiou profesyonel müziğe adım atar atmaz.
O gün bugündür de biz onunla/o bizimle birlikte. İki taraf da bu ilişkiden gurur duyuyor. Biricik Yeni Türkü’müzün 30. yıl kutlamalarına bile katıldı; üşenmemiş, “Bu kadar yol birkaç şarkı için alınır mı?” dememiş, kalkıp gelmişti.
Harula’ya Tutuklu Kalmak
Sezen Aksu’nun ona, onun Sezen Aksu’ya hayranlığı da bir sır değil. Bu 2 büyük diva, birbirlerini her zaman sıkı sıkı takip etti, her zaman sevdi. Birlikte çok çıktılar sahneye. Yaptıkları düet (“Gidiyorum Bu Şehirden”) her ikisinin albümlerinde ayrı ayrı yer aldı. Hatta Alexiou bir konserde, “Tutuklu”yu Türkçe dahi söyledi. O konser sonrası kuliste kendi kendisiyle dalga geçmedi de değil. Ailesinin İzmir’den yanında götürdüğü sözcüklerden biriyle izah ediyordu “Tutuklu”yu Türkçe söyleme şeklini: “Düdüklü tencere…” Öyle bir yıldızdır işte; kibirin, egonun herhangi bir çeşit ya da miktarını, hep reddetmişlerdendir. Herkesten önce kendisi geçer dalgasını, kendisiyle.
Haris Alexiou’nun tadına varmak, şarkılarına sızmak, bu şarkılardan bir zırh oluşturup saklanmak ya da yorgan yapıp örtünmek için Yunanca bilmek de şart değil. Bazı yorumcular böyledir; öyle kalpten, öyle içten söylerler ki şarkılarını, dil bir engel olmaktan çıkar ve her söylediklerini anında anlar ya da hissedersiniz. İşte bu nedenle 25 Temmuz akşamı Açıkhava’da olmak, her konseri bir ayine dönüş(tür)en Harula’nın yanında saf tutmak lazım.
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.