FIRTINALAR KOPACAK
Pamela (Spence), geçen yıl ilk albümü “Eğer Dinlersen”i yayınladığında epeyce kişinin hayranlığını kazanmış, taze ve saf tavrıyla, ülkenin rock ortalamasını daha ileri bir noktaya çekeceği konusunda umut uyandırmıştı. Bunun olmaması için de bir neden yoktu ortada. Üç-dört yıl kadar Teoman’ın arkasında vokal yapmış (ve muhtemelen Teoman’ın başarısında büyük pay sahibi olmuş) bu gencecik kız sıkı bir şekilde çıkmıştı karşımıza ve işin aslına bakarsınız, bundan sonrası ona değil bize kalıyordu: Albümü alacak, dinleyecek, evirecek-çevirecek, üzerinde düşünecek ve kıza hakkını teslim edecektik. Biz ‘sade’ dinleyiciler bunu yaparken, (genç ya da değil) Pamela’nın meslekdaşları da bu albümü karşılarına alacak ve bundan sonra yapacakları üzerinde bir parça daha kafa yorup kendilerini yenileyecek-değiştireceklerdi.
Nedendir bilinmez, bu olmadı-yapılamadı. Albümün çıkış şarkısı olan “Ayrılamayız Biz” sevildi, ses getirdi ama bu kadarı albümün satışına yansımadı ve Pamela ortalığı birbirine katacak yerde sessizce köşesine çekildi. Ya da biz öyle sanmışız. Meğer sessizce köşeye çekilmek, “Olmadı, ne yapalım” demek bir yana, sıkı çalışmaya devam etmiş, yeni şarkılar-yeni albüm hazırlamaya girişmiş. Bu dönemin nihayetine rastlayan ve “Şehir Rehberi” olarak adlandırılmış olan ikinci albüm yakın bir zamanda piyasaya verildi. Albümün yayınlandığı ilk günden itibaren gördüğü büyük ilgi, Pamela’nın sonunda dikkatimizi çekebildiğinin işareti. Bu sefer, hem bizim hem de onun için her şey farklı olacak. “Şehir Rehberi”nin Pamela’sı (büyücü müzisyenler sınıfından Artun Ertürk’ün büyük desteği ile) ilk albümündeki halinden daha da sağlam ve güçlü bir biçimde çıkıyor karşımıza. Büyük çapta Artun Ertürk imzalı şarkılardan oluşan albümün, bütün alt yapısı da bu müzisyene ait. Bu müzisyenle Pamela’nın işbirliği; niyetin – amacın ortak olması nedeniyle hem çok çağdaş, hem de çok eğlenceli bir albümün ortaya çıkmasına sebep olmuş. Bittiğinde hemen başa alınan, dinlemeye ara verildiğinde hemen özlenip yeniden başlatılan bir albüm bu.
YARALI GÖNÜL
Şu sıralar, Most Production’un “Mucizeler Komedisi” ile de (tam zamanında) gündemde olan Pamela, yurt dışında doğmuş ve uzun bir zaman da orada kalmış. Lise öğrenimini burada tamamlayan Pamela’nın en dikkat çekici özelliği, Türkçe’yi, burada doğmuş onlarca şarkıcıdan çok daha iyi biliyor – kullanıyor olması. Rafet El Roman’ın, kaç albüm sonrası bile hala düzgün bir Türkçe ile şarkı söyleyemediği bir kuşağa ait olan Pamela, muhtemelen yaptığı müzik kadar bu ‘dil’ sorununu da çok önemsemiş. Öyle olmasa, “Ben yarı yabancı sayılırım” deyip sıyrılabilirdi de işin içinden. Ama bunu (haklı olarak) başarının kıstaslarından biri olarak kabul etmiş ve büyük emek harcamış. Pamela ve firması “Şehir Rehberi”ni “İstanbul” ile açmaya karar verdi, iyi de etti. Ama buna karar verirken bayağı zorlanmış, kararsız kalmış olmalılar. Çünkü albümde yer alan şarkıların tamamı mükemmel. Hem yeni şarkılar hem de cover’lar. Suat Sayın’ın (zamanında yeri – göğü inletmiş bir Arapça şarkıyı esas alarak ‘yeniden bestelediği’) “Yaralı Gönlüm” ve 90’lı yılların büyük bir kısmına ağır bir damga vurmuş (ama şimdilerde nedense sesi pek çıkmayan) Feyyaz Kuruş’un “Fırtınalar” adlı şarkıları, Artun Ertürk’ün Pamela için kurduğu dünyanın hakiki birer parçası olmuş. Cover şarkılar, çoğu albümde yama gibi durur, öngörülen müzikal yapının bir parçası olamayıp sırıtır dururken, Pamela’nın albümünde tam anlamıyla (tıpkı Mor ve Ötesi’nin “Sevda Çiçeği” ya da Ogün Sanlısoy’un “Ben de Özledim”i gibi) yerini bulmuş. Ne bu şarkılar albümün en deniz manzaralı yerine kurulmuş, ne de asıl şarkılar, bu şarkıları “Bizden değilsiniz!” deyip dışarı kusmuş. Bu memlekette, (başka bir dünyaya ait bir şarkıyı, kendinizin kılmak kolay olmadığı için) başarılması en zor şeylerden birisiydi bu ve 2004 yılı içinde, birden fazla albümde bunun başarıldığını görmek kalpleri ferahlatıyor… Albümün adına ve yapısına binaen ’24 saat’ esası üzerine inşa edilmiş kapak grafiği de oldukça alımlı. Biraz ‘özgür kız’ Nil’in yaptığı işleri hatırlatıyor, “Aman bu küçücük alanın her bir milimini kullanalım” telaşını göze sokuyor olsa da, Güzin Bakır Güley’in tasarladıkları – düşündükleri – renkleri Pamela’ya ve anlattıklarına yakışmış. Bu da hepimiz için başka bir umut kapısı işte. Albüm kapakları da önemseniyor; yapılan, bize dinletilmek istenen müziğin kapaklara kadar uzanması gerektiği artık düşünülüyor.
Bu albüm firtınalar koparacak ve Pamela’yı çoktandır hak ettiği geniş bir dinleyici kitlesi ile buluşturacak. Bunun işaretleri görülmeye başlandı bile. Albüm iyi satıyor, listelerde. Mor ve Ötesi’nin başarısı nedeniyle müzik dünyamızda esmeye başlayan olumlu rüzgarlar, Pamela’nın başarısı ile birlikte daha da şiddetlenecek. Bu albüm ile birlikte, 2005 yılının müzik adına çok daha iyi bir yıl olacağı beklenebilir artık.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Pamela’nın her iki albümü
Şebnem Ferah’ın son iki albümü
Aylin Aslım’ım (Ümit Kuzer damgalı promo mix’leri dahil) her şeyi
Rashit’in (“These Boots Are Made For Walking” promo kaydı dahil) her şeyi
Mor ve Ötesi’nin ‘mor’u ve ‘ötesi’
Gökalp Baykal’ın (Zardanadamlı ya da adamsız) her şeyi
Ogün Sanlısoy’un “O Gün”ü
Özlem Tekin’in “Kara Sevda” ve “Laubali”si
SAKIN YAKLAŞMAYIN
‘Pop – rock’çılar
‘Rock – pop’çular
(Böyle bir sorunun sorulmaması gerektiğini bile bile) “Rock mu yapsak pop mu?” sorusuna (hala) cevap arayanlar
Kürklü – kürksüz / dövmeli – dövmesiz bütün Demir Demirkan ‘imaj’ları
Başta “Kahpe” olmak üzere bütün post – feodal şarkılar
NAİM DİLMENER
19 ARALIK 2004 / RADİKAL