Konuk Yazar

BIRAKSAYDINIZ, KEŞKE 'ŞEYTAN’ YERİNDE KALSAYDI!

09 Ekim 2023 Pazartesi 08:46
BIRAKSAYDINIZ, KEŞKE 'ŞEYTAN’ YERİNDE KALSAYDI!

Victor Fielding 13 yıl önce çıktıkları Haiti gezisinde hamile karısını depremde kaybetmiş ve kızını tek başına büyütmüş bir babadır. Angela günün birinde okul çıkışı en yakın arkadaşı Katherine’le ortadan kaybolur. Ormana dalmışlar ve yok olmuşlardır. Üç gün sonra bir çiftliğin bahçesinde bulunurlar. Onlara göre kayıp olarak geçirdikleri süre birkaç saattir. Normale dönmeleri beklenirken iki kızda da tuhaf haller baş gösterir, çünkü içlerine şeytan girmiştir.

Yakın zaman önce aramızdan ayrılan William Friedkin’in William Peter Blatty’nin romanından perdeye taşıdığı 1973 tarihli ‘The Exorcist’ korku klasiklerinden biri oldu. Filmde sinema oyuncusu bir annenin, Chris MacNeil’in kızına musallat olan şeytan, Regan’a yapmadığını bırakmıyor, nihayetinde genç bir rahip bu konularda deneyimli bir papazdan yardım alarak kötü ruhu genç kızın bedeninden çıkarmak için mücadele veriyordu. ‘The Exorcist’, inancını kaybetmiş genç rahip karakteri üzerinden bilim-din çatışmasını perdeye yansıtıyor ve tavrını Katolik öğreti üzerinden, inançtan yana koyuyordu. Bilgisayar efektlerinin olmadığı bir dönemde başrollerini Ellen Burstyn, Max von Sydow, Linda Blair ve Jason Miller’ın paylaştığı film korkutucu sahneleriyle (özellikle kafanın kendi etrafında dönmesi unutulmazdı) ilgi topluyor ve tarihteki yerini alıyordu. Önce ‘Exorcist’, sonra ‘Omen’ (1976) ve ‘The Entity’ (1982) gibi kayda değer yapımlar bu türün yani beden arayan ‘şeytan’lı, ‘kötü ruh’lu yapımların temelini attı ve bugünlere gelindi. Artık sıkıcı bir hal alan, kendini tekrarlayan ve çoğunda çözüm olarak Hıristiyan inancını gösteren bu filmlerin son halkası girişte konusunu özetlediğim ‘Exorcist: İnançlı’ (The Exorcist: Believer) oldu. Daha önce John Carpenter’ın mirasına göz diken ve ‘Halloween’ serisinin son üç filmine imza atan David Gordon Green’in çektiği ve 50 yıl sonra Friedkin’in klasiğine selam göndermeye çalıştığı yapım, koca bir hayal kırıklığı. Zamanında Linda Blair’in canlandırdığı Regan’ın acılarını bu kez biri siyah diğeri beyaz iki ayrı karaktere (Angela ve Katherine) dağıtan (bu bile saçma bir durum bence) bir senaryodan yola çıkan yapım, orijinalinin kıyısına bile uğrayamıyor.…

1973 tarihli klasikteki inancını kaybetmiş rahip olgusunu bu kez dini meselelere karşı mesafeli bir duruşa sahip Angela’nın babası Victor üzerinden inşa etmeye çalışan bu yeni adım, asıl göndermelerini Katherine karakteriyle yapmış. Bu rolü canlandıran Olivia O’Neill, o zamanın minik Linda Blair’ini fiziken andırıyor, artı yüzündeki ve vücudundaki yara bere izleriyle referans tamamlanmış. Şeytan çıkarma ayinindeyse peder (ismi Maddox) burada zoraki hareket ediyor, o da karikatür bir tipleme olmuş.

Aşınmış bir konu

Orijinal yapımdaki Chris MacNeil karakterinin, dolayısıyla 90 yaşındaki Ellen Burstyn’ın bu vasat filme dahil olmasına üzüldüm doğrusu. Ayrıca William Friedkin’in 1973 tarihli öncü adımında Lee J. Cobb’un canlandırdığı ‘sinefil’ dedektif Kinderman karakteri de muhteşemdi, Gordon’un yapıtında böylesi bir karaktere rastlamak
zor tabii. ‘Exorcist: İnançlı’da en iyi performansıysa Victor Fielding rolündeki Leslie Odom Jr. sergilemiş.
Bir beden üzerinden ‘fani dünya’ya dahil olmak ya da geçmişteki bir hesabın uzantısı olarak bazı yerleri mesken tutmak (‘perili ev’ öyküleri yani!), yukarıda da belirttiğim gibi bugün itibariyle fazlaca işlenmiş ve aşınmış bir konu. Bu kulvarda iyi filmler çekilmedi mi, çekildi hatta belli derinliklere ulaşmış yapımları bile izledik ama ‘Exorcist: İnançlı’ literatüre bir katkıda bulunmayan, yeni bir soluk getirmeyen vasat bir adım olmuş, orijinal bir yapıtın hatıralarıyla gereksizce oynamış. ‘Şeytan’ı yeniden çıkarmaya teşebbüs etmek istenen sonucu vermemiş, bana sorarsanız “Bırakın yerinde kalsın” diyorum!

UĞUR V ARDAN (HÜRRİYET/07.09.2023)



Diğer Yazılar