Türkiye televizyonculuk tarihindeki ilk naklen spor yayını 3 Ekim 1971 Pazar günü yapıldı. TRT, İzmir Alsancak Stadı'nda Karşıyaka ile İstanbulspor arasında oynanan 1. Lig futbol maçını 16.00'daki başlama vuruşundan itibaren sadece İzmir ve çevresine canlı yayınladı. 1971-72 sezonun beşinci haftasında oynanan ve Cemil Turan'ın iki golüyle İstanbulspor'un galip bitirdiği maçın yayınında, teknik müdür Fahrettin Meriç'in başkanlığında...
Unkapanı’ndan Saraçhane'ye çıkarken sağda kocaman tabela ve bir dönem ülkenin çalgı gereksinimini karşılayan en önemli mağaza Zeynel Abidin Cümbüş. 1881’de Üsküp’te dünyaya geliyor Zeynel Abidin. Çocuk yaşta ailesiyle Türkiye’ye göç ederek İstanbul’a yerleşiyor. Askeri Rüştiye’de okuyor. 1918’de ordudan ayrılıyor ve müzikle uğraşmaya başlıyor. Beşiktaş’ta açtığı dükkanda ut, tanbur, telli çalgılar imal ediyor.
Bilgi yarışmalarının ‘şans yarışması’na dönüşmediği günler. Dört şık yok, seyirciye sormak yok, eve bağlanmak yok, jokerler yok. ‘Türkiye’nin pişmaniyesiyle ünlü şehri’ne ‘Konya’ cevabının verilmediği günler. ‘Şansımı denemek istiyorum’ diye katılanların sosyal medyanın diline düşmediği zamanlar. TRT Televizyonunun ilk yılları. Ekran yarışmalarını Halit Kıvanç sunuyor. ‘Bildiklerimiz-Gördüklerimiz-Duyduklarımız’ yarışmasını bitirip yenisine başlamış. Adı ‘Yarış 73’. En aşağı ’lise’ diploması olan yarışmacıların katılabildiği programda sekiz soru yöneltiliyor. Halk itiraz ediyor...
Daha önce Özdemir Erdoğan’ın, şimdi de Alpay’ın eleştirileriyle yeniden gündem olan Zeki Müren’le sanat yaşamının başında yapılmış, Zeki Tükel imzalı bir söyleşi bulduk. Elliler’in en popüler dergilerinden Radyo Haftası’nın 26 Mayıs 1951 tarihli sayısında, Zeki Müren’le şunlar konuşulmuş:
Prenses Banu; 1970’lerin efsane oryantali. Hayat öyküsü ilginç mi ilginç. Özetle; bir memur ailesinin çocuğu olarak İzmir’de dünyaya geliyor. Sinemaya ve dansa büyük merakı sonucu İstanbul’a gidiyor ve bir anda kendini dansöz olarak sahnelerde buluyor. Yurt dışına açılıyor ve bir Arap prensiyle evlenip prenses oluyor. Ancak masal uzun sürmüyor ve “Prenses Banu” olarak Türkiye’ye dönüyor.
Sinemaya 17 yaşında başlamıştı. Siyah beyaz televizyon günlerinde Tütün Zamanı dizisindeki Zeliş karakteriyle tanındı. Ülke çapında ünlenmesi ise Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı'daki Semra Hoca rolüyleydi. Yeşilçam'da fazla kalmadı Semra Özdamar ve Hababam'ın Semra Hoca'sı olarak anımsamayı tercih etti. HEY Dergisi Özdamar'la ilgili 28 Kasım 1973 tarihli sayısında şunları yazmıştı:
Tarih Ekim 1973; Özdemir Erdoğan'a yeni doldurduğu plakta Timur Selçuk, Zafer Dilek ile Fuat Güner vokal yaptı Beş saat süren stüdyo çalışması sırasında bu dört ünlü sanatçı, Aşık Veysel'in Uzun İnce Bir Yoldayım' parçasını yorumladı. Aynı 45'liğin arka yüzünde 'Aç Kapıyı Gir İçeri' bestesini söyleyen Özdemir Erdoğan, 'Hepsi kendi sahasında haklı üne erişen bu üç sanatçı arkadaşımla plak doldurduğum için sevinçliyim. Yardımları için kendilerine teşekkür ederim 'dedi.
Son yirmi, yirmi beş yıldır ne zaman tamamen kızlardan oluşan bir orkestra ya da grup ortaya çıksa, tarihe bakmaksızın etiket yapıştırılıyor ve ‘Türkiye’nin ilk kadın grubu ya da orkestrası’ şeklinde gururla tanıtımları yapılıyor. Oysa bu işin ucu 19. Yüzyılın başında haremdeki kadınlar orkestrasına kadar gitse de, modern anlamdaki ilk kadın orkestrası olarak 1968 doğumlu Eroğlu Kızlar Orkestrası’nı bilmekte yarar var.
TRT’nin siyah beyazlı günleri. Tek kanal ve herkes aynı programı izliyor. Videoklipler daha icat edilmemiş; Erşan Başbuğ’un bol yıldızlı ve balonlu eğlence programlarına da çeyrek var. Stüdyoya çağrılan ses sanatçılarının arkasında hep aynı saz heyeti çalıyor. Sunucunun saz heyetini teker teker tanıtması âdetten. Kadro sayılıyor; bitiş ise aynı: ‘Ve Hüseyin İleri’… Evet; Hüseyin İleri dönemin efsane darbukacısı. 1970'lerin tamamında, 1980'lerin de bir bölümünde TRT’nin hemen hemen hemen her Türk Sanat Müziği programında ritm ondan soruluyor. Ciddiyetin başrolde olduğu bu programlarda mimikleri ve sempatik performansıyla, özgün ve sıcacık koreografisiyle solistten rol çalmakla meşgul.
Bir dönemin en ünlü müzik ve gençlik dergisi Hey’in 10 Ocak 1973 tarihli sayısında yer alan ‘Annesi Barış Manço’yu Anlatıyor’ başlıklı haberin kutusunda Manço’nun ‘kimliği’ kendi ağızından şöyle sıralanıyordu:
Yarım yüzyılı geride bırakmış Timur Selçuk’un müzikal yaşamı, Türkiye’nin de bir aynasıydı adeta. Adı anılınca vitrinde daima 50 yıl önce ürettiği bugünün pop klasikleri Ayrılanlar İçin, Beyaz Güvercin, İspanyol Meyhanesi, Bugün Yarın Daima, İnme, Karantinalı Despina vardı ama Timur Selçuk bu süre içinde müzik pazarına yansımamış, meraklısı dışında geniş kitlelere ulaşamamış birçok yapıta da hayat vermişti.
Neydi Moretti’yi kariyerinde ilk sıralara taşıyan özellikler? Öncelikle film yaparken genel eğilimleri, modaları, halkın beğenisini hiç önemsemedi ve bunu da açık dile getirdi. En kötü filmlerin halk adına yapılanlar olduğuna inanırken ticari filmlere de özde karşı çıkmadı. Ticari film deyince işin tamamıyla argo ve basitlikle götürülmesine, mantık dışı senaryolarla, masallarla seyirciyle dalga geçilmesini eleştirdi. Kolay tüketime prim tanıyan düşük düzeyde beğeniyi, tedavisi zor hastalığa benzetti.
45 yıldır yaşamıyor Pier Paolo Pasolini ama, fikirleriyle, yapıtlarıyla her dem güncel, hep aktif. P.P.P.’yi (1922-1975) bu derece saygın kılan, adına özel gösterimler düzenleten, ‘aşılamayan entelektüel’ düzeyine yükselten başarının sinemayla sınırlı olmadığını belirtmek gerek öncelikle. Biçim ve içerik açısından birçok yenilik sunduğu sinemayla dünya vitrininde yer almasına karşın, yazarlığıyla, şairliğiyle, sinema eleştirmenliğiyle, kuramcılığıyla daha bir kabul görmüş, bu dallardaki becerisiyle daha bir saygı uyandırmış sanatçı O.
1913 Marsilya doğumlu Pourcel keman ve davul çalarak müziğe girmiş, ardından caza gönül vermişti. Klasik eğitimin verdiği temelle plakçılara farklı bir tür önermişti: Popüler ve klasik parçaları yaylılarla nefeslilere göre düzenleyip caz tadıyla albümler yapacaktı. Ancak, plakçılar öneriye sıcak bakmayınca dans orkestralarında keman çalmaya devam etmişti. Fikrinden vaz geçmemiş ve 1953’te ilk albümü Blue Tango/Limelight’ı yayınlamayı başarmıştı. Ardından, klasik orkestraların popüler şarkıları çalmayı sürdürdükleri New York’a gitmiş ve burada Only Lou, Diana gibi parçaları kendince yorumlamış; bir dolu ödül kazanmıştı. ‘Ne çaldığın önemli değil; yeter ki iyi çal’ diyordu.
Dilmener’in çabası, eski 45’likleri dinlettiği özel geceler, ADA Müzik’in Eski 45’likler dizisine yaptığı danışmanlık, Hakan Eren’le yüklendiği albüm projeleri, İletişim Yayınları etiketiyle 2003’te satışa çıkmış kitabı Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’un ardından, Eleştirmenin Günlüğü (Everest Yayınları) adını verdiği, hayli kapsamlı kitapla sürdü.
1958’de sinemaya girdi ve İzmir’de çekilen filmlerde oynadıktan sonra Yoakim Filmeridis tarafından İstanbul’a Yeşilçam’a götürüldü. Genelde kötü adam tiplemelerinde göründü. Pos bıyıkları ve keskin bakışlarıyla beyazperdedeki en başarılı ‘kötü adam’lardan biri oldu ve sürekli ‘esas oğlanla kızın arası’nı bozan inandırıcı tiplemeleri sonucunda halk arasında ‘Hüseyin Baradan, çekil aradan’ sloganıyla anılmaya başlandı.
Brooks, dostu Allen gibi sözlü mizahtan yola çıkıp vücut dilini geliştirmeye çalışan bir komik. Yahudi mizahından beslenirken etnik esprilerin İngilizceyle çok şey yitirmesi üzerine vücuda yükleniyor... Gözettiği dostları var Gene Wilder gibi.
Hey'in listesinde Büyükgönenç 5251 oyla birinciliği kazanırken Zerrin Özer yarısından daha az oyla (2221) ikinci, Coşkun Demir 1181 oyla üçüncü olmuştu. Kayahan ise 477 oyla altıncılıkta kalmıştı.
1974 Dünya Futbol Şampiyonası sırasında Almanlar'ın keşfettiği 'futbol balesi' uzun süre yurt dışından ithal görüntülerle devam etmiş, kısa bir süre de yerli versiyonları yapılmıştı. Özellikle maçların devre arasında yayınlanan bu görüntüler, bazı ilginç futbol sahnelerin ileri geri hareket ettirilmesiyle ve fona dans ettirecek, o görüntülere uygun bir ezginin konulmasıyla elde ediliyordu. Bu işi ilk yapan da Manfred Sellge adlı Alman televizyoncuydu.
İlk elektro gitarlardandı ve rock müziğin tanınmasında büyük rolü olmuştu. Buddy Holly, Fender Stratocaster kullanıyordu, Jimi Hendrix de. Fender'in çeşitleri Türkiye'de de büyük ilgi gördü. Anadolu pop/rockçılar Fender ile sahneye çıkıyordu.
Çoğunluğu yerli yapım olmak üzere yedi, sekizden aşağı pek düşmüyor haftanın yeni film sayısı. Her sezon olduğu gibi yerli filmlerde başı yine korku ve animasyon türleri çekiyor!.. Beşi yerli yapım olmak üzere toplam sekiz yeni filme ev sahipliği yapıyor Mart ayının son vizyon haftası! İstanbul dışında bulunduğumdan ötürü kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan, haftanın yeni filmlerine yapım notlarına değinerek yer vereceğim.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Dünyayı terk etmek zorunda kalan Mickey Barnes, yeni bir cennet arayışıyla buzul bir gezegene giden koloni gemisinde bir tür deney faresi olarak çalışmakta, ölüm vakalarında yeniden doğarak kaldığı yerden görevine devam etmektedir. ‘Parazit’in yönetmeni Bong Joon-ho’nun son çalışması ‘Mickey 17’, Donald Trump benzeri tiranlara da gönderme yapan, karanlık komedi tadında bir bilimkurgu. UĞUR VARDAN (08.03.2025/ HÜRRİYET)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Geçen hafta, Berlin Film Festivali (Berlinale) izlenimlerimize başlamıştık. Kaldığımız yerden devam edelim. Bu hafta bahsedeceğimiz filmler arasında, festivalden Altın Ayı ile dönen ve İstanbul Film Festivali’nde de gösterilecek olan Drømmer, Radu Jude’nin yeni filmi Kontinental ’25, tümüyle yapay zeka ile oluşturulmuş görseller ile yapılmış bir animasyon ve festivalden Teddy ödülü ile dönen, Lesbian Space Princess de var. Haftaya, Berlinale notlarımızın üçüncü bölümü ile devam edeceğiz.
Birbirinden güzel eserlerin icra edildiği bir TRT klasiği "Akşam Sefası" programı, bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.
50. yaşını kutlayan albümlerin, yayınlandığı dönemde yarattıkları heyecan, uzunçaların kulaklardaki doygunluğu, yeni yeni piyasaya çıkan kasetlerin sunduğu kolaylık, bugünün dijital ortamında unutulmuş plakların önemi müzik camiasının en tatlı muhabbetlerden biri bu yıl. Doğum günü pastaları 50 mumla adeta yangın yerine dönmüş, eskimeyen, çoğu klasikleşen albümler arasında gezintiye ne dersiniz?