Mert Amerika’da okulunu bitirmiş ve büyük bir şirkete yönetici olarak atanmıştır. Yakın dostları Aylin ve Bora ile birlikte bir tekne turuna çıkarlar. Bodrum’a geldiklerinde Mert’in sevgilisi Dilek de ekibe katılır. Dilek ve Mert herkesin beğendiği ideal bir çifttir ama Mert’in hayatına birden Deniz girer. Tutarlı ve düzenli Mert, Dilek’i unutup Deniz’e tutulur.
Alevilerin maruz bırakıldığı toplumsal baskı ve önyargılar artık Yeşilçam’ın senaryolarına giriyor. Beyazperdede Alevi kızla Sünni oğlanın imkânsız aşkına değinen filmler görmüştük ancak Alevi toplumunun yaşamak zorunda bırakıldığı ötekileştirmeyi doğrudan konu edinen bir film yapılmamıştı şimdiye kadar. Kültür Bakanlığı Fonu’ndan da destek alan Saklı Hayatlar bu konuda bir ilk.
1963 yılında Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında parlayan ‘Kıbrıs Olayları’nı bir Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşen genç bir kızın gözünden anlatan film, Türk sinemasında farklı bir yapıt olarak göze çarpıyor. Gölgeler ve Suretler, Derviş Zaim’in Cenneti Beklerken (minyatür) ve Nokta (hat) ile başladığı ‘Geleneksel Türk Sanatları’ üçlemesinin son halkası.
Yakışıklı, asi ve karizmatik Luke ile ana kuzusu olmaktan sıkılan Malachy, muhteşem bir yaz tatili geçirmeye hazırlanmaktadır. Ancak Malachy’nin çalıştığı spor salonunun sahibinin kızı Michelle’in gelişiyle işler değişecektir. Michelle’in cazibesi karşısında her ikisi de de onu tavlamak için oynadıkları oyunların dozunu arttırmakta geri adım atmayacaktır.
Alman Dans Tiyatrosu akımının öncülerinden, Tanztheater Wuppertal Pina Bausch isimli topluluğun koreografı, 2009 yılında hayata gözlerini yuman Pina Bausch için Wim Wenders’ın çektiği Pina geçtiğimiz haftalarda İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş ve biletleri ilk günden tükenmişti. Wenders filmi, sanatçının yaratım hayatına arka plân oluşturan Wuppertal şehrinde çekti.
1940´lar, 2. Dünya Savaşı´nın etkisinde kalan Türkiye´nin kıtlık yılları. Cezaevinin 72 no.lu koğuşunda çeşitli suçlardan yatan Adembabalar. Onların sefaleti, acıları, insanlığa özlemi, hayata dair düşleri, çelişkileri, aşkları ve kavgaları ile bu derin çukura yuvarlanmış, en yakınını üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış insanların dünyası. Bir koğuşun karanlığındaki direniş ve yaşam mücadelesi.
Bu filmde, baba olmayı, sevgiyi, ruhsallığı, suçu, pişmanlığı ve ölümlülüğü, Barcelona´nın tehlikeli yeraltı dünyasında dengelemeye çalışan Uxbal´ın hikâyesi anlatılıyor. Uxbal, parasını kazanmak için hiçbir kural tanımıyor, çocukları için yaptığı fedakârlıklarda ise hiçbir sınır tanımıyor. Aynen hayatın kendisi gibi bu hikâye de başladığı yerde bitiyor.
Yıllar önce oğlunu ve kendisini terk eden kocasından sonra hiçbir erkeği kapısından bile içeri sokmayan Sinyora Enrica, evindeki boş odaları kız öğrencilere kiralamakta ve pazarda çalışmaktadır. Yıllarca bozmadığı bu kuralı, evine gelen Türk öğrenci Ekin için bozar. Enrica´nın oğlu Giovanni´nin annesine karşı haksız davranışları Ekin´de Enrica´ya karşı bir koruma duygusuna dönüşür ve aralarında bir gönül bağı oluşur.
Politikacı David, güzel modern balerin Elise ile tanışır. Tam ona âşık olmaya başladığını fark ettiği an, gizemli adamlar çifti ayırmak için karşılarına çıkar. Bu adamlar ikisinin bir araya gelmesine engel olmak için, herşeyi yapacaklardır. David ya Elise´nın peşini bırakıp daha önce kendisi için çizilmiş yoldan gidecek, ya da kadere karşı gelmek için kendisini tehlikeye atacaktır.
Alabama´nın küçük bir kasabasında yaşayan 17 yaşındaki Ree, iki kardeşine ve hasta annesine bakmak zorundadır. Ruhsal bir çöküntü içinde olan annesinin o hale gelmesinde uyuşturucu bağımlısı babasının rolü çok büyüktür. Methamphetamin bağımlısı olan babası onları terk etmiştir. Ama Ree, ailesini yeniden bir araya getirmeye kararlıdır.
Bir grup dansçı, Moose ve Natalie ile beraber çalışmaya başlayınca kendilerini dünyanın en iyi sokak dansçılarının karşısında bulurlar. Karşı karşıya geldikleri yarışmayı kazanan grup tüm hayallerine kavuşurken kaybeden taraf elindeki her şeyi kaybedecektir. Luke ailesinden kalan vasiyeti korumaya çalışırken, Natalie kalbine mi yoksa mantığına mı güveneceğini bilemez.
Bir gece, Abu adlı Afrikalı bir çocuk, köyündeki çocuklarla birlikte, yerliler tarafından kaçırılır. Thomas da, yakın arkadaşı Abu´nun ortadan kaybolduğunu öğrenince babası Eduard´a baskı yapar. Eduard, Abu´nun akıbetini öğrenmek için Afrika´nın acımasız dünyasına doğru bir yolculuğa çıkar ve çocuk askerlerden kurulu bir ordu tarafından esir alınır.
Bilge Köyü´ndeki korucuların, çoğu kadın ve çocuktan oluşan 42 kişiyi katletmesi sonrası, koruculuk sisteminin kaldırılmasını isteyenlerin haklı olduklarına dikkat çeken film, sırtını devlete dayayıp halk üzerinde terör estiren koruculuk sisteminin kirli yönlerini gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor
İnsanların doğal ortamları yok etmeye devam etmesiyle, Kuzey Kutbu´ndaki buzullar hızla erir, büyük yangınlar Orta Avustralya´yı kasıp kavurur. Doğal yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan, bir grup hayvan, paslı bir banyo küvetinin içinde okyanusu geçer. Rotaları dünyanın el değmemiş son köşelerinden biri olan Afrika´daki Okavango Deltası´dır.
Nic ve Jules, yapay döllenmeyle çocuk sahibi olmuş lezbiyen çifttir. Uzun yıllar beraber olan her çift gibi çeşitli problem yaşamaktadırlar. Çocukları Joni ile Laser, Joni´nin 18. yaşgününden hemen sonra babalarıyla tanışmak ister...
Başına buyruk bir kız çocuğu olan Zefir, yaz tatilini anneannesiyle dedesinin Doğu Karadeniz Dağları’ndaki yayla evinde geçirmektedir. Uzaklardaki annesinin gelip onu alacağı günü iple çekmektedir. Annesi sonunda beklenmedik bir anda çıkagelir. Ne var ki Zefir’i almaya değil, her zamankinden daha uzun bir yolculuğa çıkmadan önce onunla vedalaşmaya gelmiştir. Oysa Zefir, bir daha ondan ne pahasına olursa olsun ayrılmamaya kararlıdır.
Wajdi Mouawad’ın ünlü oyunundan uyarlanan bu trajedi, anneleri Nawal’ın ölümünün ardından Lübnan’a doğru yola çıkan Simon ve Jeanne adlı ikizleri anlatıyor. Bu serüven, onları annelerinin geçmişiyle ilgili çarpıcı bir gerçekle karşı karşıya getirir. İzleyiciyi tamamen içine alan film, tüm iniş çıkışların sonunda şok etkisi yaratıyor.
KG, Prens Po’ya aşık oldu; Panda onlara eşlik etti. İmparator, oğlunun partiye katılmasına kızınca O’nu eve yolladı. Ertesi gün KG, Prens Po’yla karşılaşmak için kiraz bahçesine gitti. Tam sevdalarını itiraf edeceklerdi ki, Prens Po, Prenses Mei tarafından kaçırıldı ve amansız bir mücadele başladı.
Hikâyenin merkezinde, düşüncesiz tavırlarıyla antik bir savaşı tekrar başlatan güçlü ama ve kibirli savaşçı Yüce Thor var. Thor, Dünya’ya sürgün ediliyor ve insanlar arasında yaşamaya mecbur bırakılıyor. Kendi dünyasının kötü adamı en karanlık güçlerini Dünya’yı istilâ etmek için yollayınca Thor, gerçek bir kahraman olmak için nelerin gerektiğini öğreniyor.
Eski polis Brian ve Mia, Dom’u özgürlüğüne kavuşturduktan sonra Rio de Janeiro’da ortaya çıkarlar. Onların ölmesini isteyen ahlâksız iş adamından kurtulmanın tek yolunun, onunla karşılaşmak olduğunu bilmektedirler. Peşlerine düşen sadece bu iş adamı değildir. Federal ajan Luke da ekibiyle birlikte harekete geçmiş ve Dom ile Brian’ın izini sürmeye başlamıştır.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Serkan Özarslan'ın yazıp yönettiği "Aşk mı Para mı?" filminin çekimleri Antalya Manavgat'ta başladı. Görüntü yönetmenliğini Eyüp Boz‘un üstlendiği filmin başrollerini Damla Sönmez, Sarp Bozkurt, Ali Düşenkalkar, Hakan Meriçliler, Kemal Uçar ve Ferdi Sancar paylaşıyor. 2025 sonunda gösterime girmesi planlanan filmde olaylar lüks bir otelde çalışan iki romantik gencin karşılaşmasıyla başlıyor.
Aİ, EO adlı bir eşeğin, Polonya sirkinde başlayan ve bir İtalyan mezbahasında biten hikayesini konu ediyor. EO, Polonya'da bir sirkte doğan bir eşektir. O, hayat yolculuğunda iyi ve kötü insanlarla tanışır, neşe ve acıyı yaşar. Karşılaştığı türlü zorluklar ve felaketlerin üstesinden gelmeye çalışan EO, ne olursa olsun masumiyetini hiçbir zaman kaybetmez.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: