ENGİN YÖRÜKOĞLU (DAVUL)
7 Ocak 1945'de, subay babasının görevi nedeniyle ailesinin bulunduğu Maraş'ta doğmuş, çocukluğu Karagümrük'te, gençliği Kadıköy'de geçmişti. 1967’de Selçuk Alagöz Orkestrası'na katılmıştı. Kısa süre sonra da 12 Aralık 1967'de Cahit Berkay, Haluk Kunt, Murat Ses ve Aziz Azmet'le Moğollar'ı kurmuştu.
Bir araya gelmelerinin birinci nedeni yurtdışında şöhret olup bol para kazanmaktı. Gruba adını, Sultanahmet’te karşılaştıkları Hollandalı bir müzik yazarı-menajer koymuştu. Avrupa’da dikkat çekmek için Moğollar ismini almalarını, postlar ve kılıçlar kullanmalarını önermişti.
Moğollar ilk Anadolu turnesinde folk pop arayışlara yeni bir hava getirecek soundun temellerini atmış, türkü düzenlemelerinin yanında aynı tarzda besteler yazmaya da karar vermişti. Bu yeni türe bir ad gerekiyordu ve isim babalığını Moğollar üstlenmişti: ‘Anadolu Pop’…
Türkiye’de tanındıktan sonra sıra Avrupa’ya gelmişti. Paris’te az parayla uluslararası ünün peşine düşmüştü Yörükoğlu’yla arkadaşları. İstanbul’da hazırladıkları besteleri ‘Dances Et Rythmes de La Turquie ‘Dhier A’Aujourd’hui’ (Dünden Bugüne Türkiye’nin Dans ve Ritmleri), albümünde toplamışlardı.
Sonuç müthişti; daha önce Jimi Hendrix ile Pink Floyd’a verilmiş Academie Charles Cros Grand Prix du Disque ödülüne layık görülmüştü Moğollar. Haber Hürriyet’te tam sayfa verilmişti: ‘Moğollar davul ve zurna ile Akademi ödülünü kazandı’.
Müzikal açıdan her şey iyi güzeldi ama, ödül istedikleri patlamayı sağlayamayınca elemanlara Türkiye yolu gözükmüştü.
Engin Yörükoğlu ise grupla Türkiye’ye dönmeyip bir Fransız’la evlenmiş, aile geçindirmek amacıyla, müzik de dahil birçok işi denemişti.
Ancak Türkiye aşkı ağır basınca Barış Manço’yla Paris’ten dönüş yapmış ve Kurtalan Ekspres’in kurucu kadrosunda yer almıştı. Bu ekipteyken 'Kurtalan Ekspres' adlı bir besteye de imza atmıştı.
O dönemde Moğollar’ın Türkiye ayağını dağıtan Berkay, Kurtalan’dan ayrılmış Yörükoğlu’yla ikili olarak grubu Fransa’da yeniden kurmuştu. İkili, 70’lerin ikinci yarısında Moğollar ismini Fransa’da sürdürebilmek amacıyla çok çabalayacak, albümler çıkaracak, konserler verecekti.
Cahit Berkay kısa dönem vatani görevini yapmak için Türkiye’ye dönünce Engin Yörükoğlu gece kulüplerinde çalarak hayatını kazanmıştı. Ancak yurtdışında grubu ayakta tutmak kolay değildi ve Berkay’ın askerliğinin ardından ikili, gruba nokta koymayı, başka işlerle uğraşmayı kararlaştırmıştı.
Müzik camiasında herkesi tanıyan, her sektörden bir dolu arkadaşı olan Yörükoğlu’nun ticari yanı kuvvetliydi ve 1991'de Türkiye'ye dönüp Beyoğlu’nda Jazz Stop adlı lokal açarak alternatif müzik yapanlara sahne olanağı yaratmıştı.
Bu arada Cahit Berkay ve Taner Öngür’le de bağlantıyı kesmemiş, üçlü 1993’te yeniden bir araya gelip ikinci Moğollar dönemini başlatmıştı.
Yeni çizgi, taşlama geleneğiyle rock arasında bir yerde şekillenmişti. Sound açısından zaman zaman hard rocka kadar uzanan tavrı benimseyen Moğollar’da Engin Yörükoğlu’nun üstün ritm duygusu parçalara çok şey katmaktaydı.
Sivas’ta yakılan aydınlar için söyledikleri Issızlığın Ortasında, ‘Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık’ eylemini yürüten sivil toplum örgütlerinin hemen benimsediği ‘Bi’şey Yapmalı’ gibi sivri bestelerle Doksanlar’ın ikinci yarısında, etrafta olan bitene karşı tepkisini cesurca dile getiren Moğollar, en güçlü muhalefeti üreten grup haline gelmişti.
Moğollar'ın Dört Renk albümünde Güm Güm adlı bestesi bulunan Engin Yörükoğlu müzikle sınırlı kalmayıp filmlerde ve tiyatro oyunlarında da rol almış, kansere yakalanmasına karşın bagetleri elden bırakmamış; grubun upuzun konserlerinde, aynı heyecanla rockseverlerin karşısına çıkmayı, saatlerce davulun başında kalmayı başarmıştı Yörükoğlu. Son günlerini Bodrum Kızılağaç köyünde geçirmiş ve 23 Nisan 2010’da yaşamını yitirmişti.