Doğayla baş başa yaşamak isteyen bir grup kentli ekolojist, Ege’de bir komün köyü inşa ederler. Köy halkı, tarla ve evlerini yüksek fiyata aldıkları için aktivistleri büyük bir sevgiyle karşılar. Her şey yolundadır, ta ki bölgeye kurulması gündemde olan termik santral kararı onaylanana kadar. Termik santral ile birlikte eski köylüler ile köyün yeni sakinleri arasında ilginç ve komik bir süreç başlar.
´O´Brien´lar 1950´li yılların Teksas´ında, banliyöde yaşayan orta sınıf bir ailedir.Ailenin üç çocuğundan Steve´in 19 yaşında ölmesi, bütün aileyi yasa boğar. Evin en büyük çocuğu Jack, aradan yıllar geçse de kardeşinin acısını unutamaz...
Susan, küçük bir kasabadan iki oğlu Dane ve Lucas´la New York´a taşınmıştır. Çocuklar bir süre sonra yeni evlerinin bodrum katında büyük bir delik keşfederler ve hep beraber bu deliğin ne kadar derin olduğunu, arkasındaki gerçeği araştırmaya başlarlar...
Stephen, Vali Mike’ın seçim kampanyasında çalışırken Ohio’da tam bir siyasi mücadele yaşanmaktadır. Rakip adayın kampanya başkanı, Stephen’a onların ekibine katılmasını teklif eder. Stephen patronunu bu tekliften haberdar etme gafletinde bulunur, durumu lehine çevirebilmek için Vali Mike’ın kişisel bir sırrını açık etmek üzere harekete geçer.
Kız arkadaşından ayrılan Sam depresyona girer. Onu neşelendirmek ve biraz olsun normal hayata döndürmek için erkek kardeşi Simon (Skarsgård), Sam´e hayat dolu, yeni bir kız arkadaş bulmaya karar verir. Fakat kendi Asperger sendromu zor başa çıkan Simon için şimdiye kadar kendisine hep göz kulak olmuş olan Sam´e yardım etmek sandığından daha da meşakatli bir süreç olacaktır. Zira Simon, rahatsızlığından dolayı belirli bir düzen içerisinde yaşamını sürdürmeli ve aynı takvim, aynı yemek ve aynı kıyafet gibi günlük adımları takip etmelidir. Bu hayat içerisinde psikolojisi alt üst olan Sam´e ne olursa olsun yardım etmeye de kararlıdır...
Anadolu´da bir dağ köyünde doğmuş Recep, İstanbullu zengin bir ailenin kızı Ebru´ya aşık olmuştur. Ebru da Recep´i sevmiştir. Evlenmeye karar veren gençleri, Recep´in ailesinin rızasını almak için çıktıkları uzun bir yolculuk beklemektedir.
Olcay iş hayatında oldukça başarılı, genç, bekâr ve güzel bir kadındır. Ciddi bir ilişki yaşadığını düşündüğü sevgilisi Hakan’ın kendisini aldattığını acı bir şekilde öğrendiğinin ertesi günü Sinan’la tanışır. Olcay’ın ilişkisinin bittiği gün Sinan da verdiği ani bir kararla nişanlısı Ebru ile evlenmekten vazgeçer.
İstanbul’da bir üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru, ağıt derlemeleri ile ilgili yaptığı tez çalışması için ülkenin güneydoğusuna yolculuğa çıkar. Hayatının en uzun yolculuğuna dönüşen yolculukta Sumru’nun yolu Diyarbakır sokaklarında korsan DVD satan Ahmet, yıkık dökük kilisenin bekçisi Antranik amca ve bölgede sürmekte olan savaşa tanıklık eden diğer karakterle kesişir.
Acımasız kral Hyperion, aşırı şiddet uygulayarak ordusuyla Antik Yunan´ın her yerine ele geçirmeye çalışmaktadır. Asıl amacı, dünyanın tek hakimi olmak ve Olimpos´un tanrılarını dize getirmektir. Ancak, onu durdurabilecek biri elbette çıkacaktır karşısına...
Dedemin İnsanları, küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor. Kalabalık ve sıcak Ege insanlarının hikâyesini izlerken, mübadeleye, öteki olmaya, nereye gidersen git bir yere ait olamamaya, iki yakaya, çok sayıdaki azınlığa, ihtilallere bir defa daha, ama bu kez farklı bir yerden bakacaksınız.
Noel arifesinde küçük bir Norveç kasabasında, renkli kuzey ışıklarının altında karların arasından eve dönmek için çabalayan insanları görürüz. Herkesin başka bir Noel hassasiyetiyle meşgûl olduğu kasaba halkından çeşitli insanların yolları mizah ve trajedi, şefkat ve çaresizlik, bağışlama ve umut, doğum ve ölümle dolu öykülerde kesişecektir.
Tecrübesiz psikiyatrist Carl Jung, danışmanı Sigmund Freud ve aralarına giren sorunlu ama bir o kadar da güzel genç kadın Sabina Spielrein arasındaki fırtınalı ilişkiler bütününe, bir de sınırları yıkmak konusunda kararlı olan ahlâksız hasta Otto Gross katılır. Her birinin şehvet, tutku ve aldatma üzerine kişisel keşifleri, modern düşüncenin doğasını tamamen değiştirecektir.
Film, bir taşra şehrinde ailesiyle birlikte yaşayan saygın bir anayasa profesörü olan Celal Tan’ın, ilk eşinin ölümünden yıllar sonra, bir şekilde hayatını kurtardığı ve kendisinden çok genç olan bir üniversite öğrencisi kızla evlenmesi ve ardından yaşanan trajikomik olayları konu ediyor. Celal Tan ve ailesi, hepimizin ailesi gibi. Karakterlerin hepsi deli, aşırı ve şaftı kayık.
Oyunun Sonu, bir yatırım kuruluşundaki kilit oyuncuların etrafında geçen 24 saatlik süreci konu alan bir gerilim filmi. Peter Sullivan, şirketlerinin batma riski altında olduğunu kanıtlayacak bir bilgiyi su yüzüne çıkarır. Bu bilgiyi kullanarak şirketi batmaktan kurtarmak ve hatta yükselişe geçmesini sağlamak mümkündür. Fakat bu göründüğü kadar kolay olmayacaktır.
Josh Covacs’ın yönettiği New York’un en lüks binaların birinin en üstündeki dairede yatırımcılarından iki milyar dolar çalan Arthur Shaw ev hapsinde tutulmaktadır. Aldatılanlar arasında bina çalışanları da vardır ve Arthur’u soymayı plânlamışlardır. Amatör olsalar da binayı herkesten iyi biliyorlardır. Yıllardır korusalar da binayı bu kadar iyi bildiklerini yeni fark etmişlerdir.
Filmde, Said Nursi’nin çileli hayatının en zorlu dönemlerinden biri olan 1927 – 1934 yılları arasındaki Barla hayatına bakan kısmı ele alınıyor. “Barla Fedakârları”nın, devrin sert esen rüzgârlarına karşı duruşları animasyon diliyle anlatılıyor.
Tenten ile sadık köpeği Milu, bir maket gemi bulur ve Sakharine’in hedefi olur. Sakharine, Tenten’in, bir korsana hazineyi çaldığına inanmaktadır. Tenten, köpeği Milu, Kaptan Haddock, Dupond ve Dupont’un yardımıyla nefes kesen bir kovalamaca sonunda, korsan gemisi Tekboynuz’un son istirahatgâhını bulacaktır. Bu gemi enkazı servet ve bir lânet barındırmaktadır.
Almanya’da çalışan Hüseyin, ailesine Türkiye’ye döneceklerini açıklar. Ailede ateşli bir tartışma patlak verir. Ailenin torunu Canan’ın İngiliz erkek arkadaşından hamile kaldığının ortaya çıkması tansiyonu iyice yükseltir. Canan, ‘yabancı’ olduğu için diğer çocukların aşağıladığı küçük kuzeni Cenk’i rahatlatmak için Almanya’ya nasıl geldiklerine dair güzel bir hikâye anlatır.
Will Salas, bir yanlışlık sonucu cinayetle suçlanır. Kurtulmak için tek şansı, zamanın gerçek anlamıyla para değerinde olduğu bu sistemi çökertmektir. Çünkü dünyaya, zenginlerin sonsuza kadar genç kalarak yaşayıp, fakir ve güçsüz olanların ise bir gün daha hayatta kalabilmek adına zaman dilenip, ödünç alıp, bazen de çaldığı bir sistem egemen olmuştur.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Aladdin'in serüvenleri bu kez korku versiyonuyla beyazperdeye dönmeye hazırlanıyor. Mayıs ayında İngiltere'de çekimlerine başlanacak yeni film, dileklerini gerçekleştirebilecek bir cinle karşılaşan genç adamın hikayesini 'karanlık ve doğaüstü' yaklaşımla ele alacak. Bradley Stryker'ın (Terrifier 3) yöneteceği Aladdin: The Monkey's Paw filminin ilk detayları Empire Studios, Every Entertainment ve 8th Law Pictures tarafından açıklandı. Hikaye, dilekleri gerçekleştirdiğine inanılan antik bir maymun pençesini miras alan ve her dileğin yürek parçalayıcı bir bedeli olduğunu keşfeden modern zaman Londra'sında yaşayan Aladdin'in etrafında dönüyor.
Cezayir kökenli genç subay Aissa, prestijli Fransız askeri akademisi Saint-Cyr'de tören sırasında trajik bir şekilde hayatını kaybeder. Ölüm aileyi mahvederken, Fransız ordusu sorumluluk almayı reddeder. Aissa'nın asi ağabeyi İsmail, kardeşinin ölümündeki adaleti sağlayabilmek için zorlu bir mücadeleye girişir...
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: