Film, Peynirkent’te geçen komik bir hikâyeyi anlatıyor. Peynirkent’in sokaklarının altında geceleri kanalizasyondan çıkarak çocukları ve kokuşmuş peynirleri çalan canavarlar, Kutu Cüceleri yaşar. Kasaba sakinlerinin inandığı efsane budur. Gerçekte ise Kutu Cüceleri, sırtlarında karton kutuları taşıyan ve sevimli tiplerden oluşan bir yeraltı toplumudur.
Genç yazar (Justin Long), güzel ve sıra dışı bir barista (Espresso uzmanı – Evan Rachel Wood) olan genç kadının facebook profilini inceledikten sonra kendisini kadının hayallerini süsleyen erkeğe dönüştürerek elde etmeye çalışır. Genç kadın yeni kişiliğine aşık olduğunda iki seçeneği vardır, ya rol yapmaya devam edecek ya da onu kaybetme riskini göze alacaktır.
Gerçek bir hikâyeden beyazperdeye uyarlanan film, Öznur isimli genç bir kadının zorlu bir aşk hikâyesini anlatıyor. Çocukluğundan beri kuzenine, yani teyzesinin oğlu olan Kudret’e aşık olan Öznur, bir şekilde Kudret’i beraber olmaya ikna eder. Evli olan Kudret, bu ilişkiyi içine bitirmek ister. Öznur ise ne olursa olsun Kudret’i kendisine bağlamak için eşi Nisa’ya büyü yaptırır. Bu büyü sonucu kadına cinler musallat olacaktır.
Babası askerde olan Alim, utangaç ve duygusal bir çocuktur. Bir gün babası kasabaya tayin edilen Selma’nın sınıfa gelmesiyle Alim’in hayatı değişecektir. Alim ve Selma’nın arkadaşlıklarının ilerlemesi üzerine çocuklar “Alim, Selma’yı seviyor” diye dedikodu çıkartırlar. Bunun üzerine Alim, Selma’yı kendinden uzaklaştırır. Alim yıllar sonra bir tatil yerinde çocukluk aşkına rastlar ama o yıllar artık geride kalmıştır.
40 yıldır müzik yapan şarkıcı, söz yazarı ve besteci Nick Cave’in bir efsane olduğu kesin. Dahası, o bir kültür ikonu, senarist ve tarihin en ilginç sanatçılardan birisi. Bizi, Nick Cave’in alamet-i farikasına şahit olmamız için yaşamındaki 20.000. günü izlemeye davet eden filmde, sanatçının Kylie Minogue, Warren Ellis ve Ray Winstone gibi isimlerle yaşadığı anlardan samimi ve şık kesitler izliyoruz.
Film, 20. yüzyılın ikonik prensesi Monako Prensesi Grace Kelly’nin 1 yıllık hayatına odaklanıyor. Kelly geçmişi ve o anki hali ile uzlaşmaya çalışıyor, sinemaya olan özlemi ve iki çocuk annesi, monarşik Avrupa Prensliği ve Prens III. Rainier’ın eşi görevleri arasında sıkışıyor. Hitchcock, Grace’in Hollywood’taki kariyerine dönme projelerinin tasarılarını hazırlarken o kişisel bir krizin içine düşüyor.
Kasabanın en güzel kızı Çilek ve ona platonik aşk besleyen Kaan. Çilek’in en büyük hayali İstanbul’da gidip ünlü bir şarkıcı olmak, Kaan’ınsa Çilek’e aşkını ilan etmektir. İkisinin yolu bir gece Çilek’in şarkı söylediği sevgilisi Hayri’ye ait olan barda kesişir. Hayri’nin kasabada olmadığı bir zamanı fırsat bilerek, İstanbul’a doğru yola koyulurlar ama Hayri ve adamlarıyla birlikte emniyet güçlerini de peşlerine taktıkları sıra dışı bir maceraya sürüklenirler.
Film, insanların günlük yaşamında “eğer olsaydı” düşünceleriyle başlıyor. Bir sabah uyanıldığında erkeğin rolünü kadın, kadının rolünü de erkek almıştır. Erkekler evde oturup ev işi yapmakta çocuk büyütmektedir. Kadınlarsa dışarda çalışmaktadır yani evin reisi kadındır. Kadınlar işten arda kalan zamanlarını kahvelerde meyhanelerde arkadaşlarıyla geçirerek kazançlarını harcıyordur. Kadınlar kocaları üzerinde tahakküm kurmaktan geri kalmıyor, sık sık şiddete baş vuruyorlardır.
Mia Hall, en zor kararın müzik hayallerinin peşinden gitmek ile hayatının aşkı arasında bir yol izlemek olacağını sanıyordur. Fakat bir araba yolculuğu her şeyi değiştirir. Şimdi Mia’nın hayatı pamuk ipliğine bağlıdır. Pek çok şeyin açıklığa kavuştuğu bir gün boyunca ölüm ile yaşam arasında sıkışıp kalan genç kızın vermesi gereken tek bir karar kalmıştır ve bu karar yalnızca geleceğini değil, nihai yazgısını da belirleyecektir.
İso ve Cengo kısa yoldan para kazanmanın yollarını arayan iki yakın arkadaştır. Aldıkları son iş aslında oldukça çok kolaydır. Sadece onlara verilen paketi başka bir şehre götürüp alıcıya teslim etmek. Ama şeytan boş durmaz. Paketin içinde ne olduğunun merakı korkudan ağır basar. İşte bu noktada onlar için macera başlar.
Thomas yukarı doğru hareket eden bir asansörde uyanır. Kapılar açıldığında kendini bir grup yaşıtıyla birlikte devasa büyüklükteki duvarların çevrelediği geniş bir alanda bulur. Thomas nereden geldiğini, geçmişini ve ismini dahi hatırlayamamaktadır. Thomas ve diğerleri buraya nasıl ve neden getirildiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri şey her sabah labirente gidilen dev bir kapının büyük gürültüyle açıldığıdır.
Çocukluk arkadaşı olan Uğur ve Barış DVD dükkanını işletmektedirler. Uğur, Barış’ın kuzeni, Engin’in de kızkardeşi olan Leyla’ya aşıktır, zaman zaman buluşurlar. Leyla’nın en büyük isteği Uğur’la yeni bir hayat kurmaktır fakat Uğur pek de yardımcı olamamaktadır. Daha kendi hayatını yoluna koyamadığından Engin’in karşısına çıkıp Leyla’yı nasıl isteyecektir? Barış, Uğur ve Leyla’nın başrollerinde oynadığı bir film çekmelerini önerir.
‘Peter Devereaux, eski bir CIA ajanıdır. Sessiz bir emeklilik geçirirken çok kişisel bir görev için dışarı çekilir. Değerli tanık Alice Fournier’yi korumalıdır. Çok geçmeden bu görevin kendisini eski arkadaşı, CIA tarafından korunan David Mason karşısında hedef durumuna soktuğunu fark eder. Teşkilattaki köstebek şüpheleri artarken, Devereaux’nun güvenebileceği kimse yoktur. Kural ve sınır yoktur.
Paris sokaklarının altında, sayısız ruhun ebedi yuvası olan ve kilometrelerce uzanan yeraltı mezarları bulunur. Bir kaşif ekibi, bilinmeyen kemik labirentine girdiğinde bu ölüler şehrinin barındırdığı sırrı ortaya çıkarır. Bir delilik ve dehşet yolculuğu olan Derin Kabus (As Above So Below) filmi, hepimizin peşini bırakmayan kişisel şeytanları ortaya çıkarmak üzere insan ruhunun derinliklerine ulaşmaya çalışıyor.
Miamili sokak dansçısı Sean Asa profesyonel dans hayatına atılmak için Hollywood’a yerleşmeye karar verir. Tam da bu sırada dans grubunun önderi Andie katıldıkları televizyon yarışmasında finale kaldıklarını ve Las Vegas’a gideceklerini söyler. Ekibin bazı üyeleri kendilerinin bu kadar büyük bir yarışmaya hazır olmadıklarını söylese de Sean ve Andie kararlarını vermişlerdir, yola çıkarlar.
10 yılı aşkın süredir devam eden Rémi Gaillard şakaları, tüm dünyada üne kavuşmuştur. Ancak gerçekte durum farklıdır. 38 yaşındaki Rémi’nin tüm arkadaşları evlenmiş ve iş sahibidir. Rémi, gün geçtikçe kendini sorgulamaya başlar ve bir gün her şeyden vazgeçer. 6 aylık hamile olan kız arkadaşıyla evlenir, kayınpederi ona iş bulur, kent dışında bir eve taşınır. Fakat işler 16 yaşındaki bir çocuğun onu taklit ederken geçirdiği kaza ile değişir.
40 yaşındaki Dürzi Joseph’in köyünden ayrılma sebebi Dürzi din kurallarına aykırı olarak Yahudi bir kadınla evlenmesidir. Joseph eşinden ayrılması sonrasında, 17 yıl sonra, Dürzi kabul edilmeyen 16 yaşındaki kızı Smadar ve 14 yaşındaki oğlu Eli adlı iki çocuğuyla beraber annesiyle yaşamak için köyüne geri döner. Joseph’in geri dönüşü kavgalara neden olur. Başta annesi Afifa onları kabul etmez ancak daha sonra fikrini değiştirir ve bütün köyün geleneksel kurallarına ve dini liderlerine karşı çıkar.
Birol ve Ayhan saf, temiz ve bir o kadar da beceriksiz iki çocukluk arkadaşıdır. Kahramanlarımız, Birol’un yıllardır sevdiği ama işsiz güçsüz olduğu için onu terk etmiş olan Gamze’nin düğününden çıkışta bir tesadüf sonucu İstanbul’un en büyük mafyasının adamları sanılmış, istemeden bu dünyaya adım atmak zorunda kalmışlardır. Sloganları “Hayat bir oyunsa bizde jeton çok” olan gençler, bir yandan hayatta kalmaya, bir yandan da bu dünyayı öğrenmeye çalışırlar.
Kocası Ömer’le mutlu bir hayat sürmekte olan Dilek için aydınlık geçen günler cinlerin ani bir saldırısıyla kararır. Her şey, Dilek’in bir rüyasıyla başlar. Bu rüyada belirsiz suretler, şeytana dair bir takım sırları Dilek’in kulağına fısıldadıktan sonra ona musallat olmuşlardır. Kocası Ömer, rüyayı Dilek’in birkaç gün önce yaşadığı bir hırsızlık olayının psikolojik yansıması olarak görse de, Dilek kendisine git gide yaklaşan ve sır fısıldayan bu cinleri artık hissetmeye başlamıştır.
Nick, o gece aktrist Jill ile tanışma şansı yakalamıştır. Bir yarışmada ödül alarak, yeni filminin tanıtımında Jill ile tanışacak ve yemek yiyecektir. O sırada Nick’e, Chord adında bir kişiden telefon gelir, Jill randevuyu iptal etmiştir. Chord, Nick’e bu durumu toparlayabileceğini ve gecenin geri kalanında Jill’i kişisel bilgisayarından takip edebileceğini söyler ve bilgisayardan Jill’i canlı canlı izlettirir. Başta keyifli gibi gözüken bu durum, büyük bir kâbusun başlangıcı olacaktır.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Yeni sezonun merakla beklenen filmlerinden Queer'den fragman geldi. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan, Luca Guadagnino'nun yönettiği, başrolünü Daniel Craig'in üstlendiği Queer'in Oscar'ın bir numaralı favorilerinden olacağı söylentisi Hollywood kulislerinde dolaşıyor.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Warner Bros. Pictures, 'Game of Thrones' evreninde geçen bir film üzerinde çalışıyor. The Hollywood Reporter'ın haberine göre, senaristi ve yönetmeni daha belli olmayan filmin ön hazırlıkları sürüyor. '
Miami’de zor koşullarda yaşayan beş genç, kendilerine ilham olan öğretmenlerinin desteğiyle Ulusal Satranç Şampiyonası’na katılmaya karar verir. Öğretmen Mario Martinez, öğrencilerinin turnuvayı kazanabilmesi için elinden geleni yapar. Gençler, Mario’nun verdiği güçle, karşılarına çıkan zorlukların üstesinden gelmeye çalışır.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: