1921’de, Jimmy Gralton, İrlanda’nın bir kasabasında dans salonu inşa etti. Salona rağbet arttıkça, kilise ve politikacılar hem salonu kapatmak, hem de sosyalist ve özgür ruhlu Jimmy’i sürgüne yollamak için var güçleriyle mücadele ettiler. Sürgüne gittiği Amerika’dan annesine bakmak için on yıl sonra geri dönen Jimmy sakin bir hayat sürmek istiyordu. Ancak Jimmy sonuçları ne olursa olsun hâlâ bomboş olan salonu tekrar açmaya karar verdi.
Sadık Turan, Rus milliyetçisi siyasetin baskısına maruz kalan Kırım’da doğmuştur. Baskının doruğa tırmandığı Stalin döneminde okula başlar, milli kimlikleri dışında inançlarını yaşamalarının engellendiğini, camilerinin yıkıldığını görür. Tatarları Kırım’ın kurtuluşu için örgütlemeye başlar. Sadık bu süreçte hayatının aşkı Maria’yla tanışır. Maria, Nazi ordularının işgaline uğrayan Polonya’da direniş safında mücadele veren bir genç kızdır. Sadık, Kırım’ı kurtarma geleceğe uzanma hayaline Maria’la birlikte yürüyecektir.
Yazar Arif tam da kadınları ve aşkı anlamaya çalıştığı bir sırada Müzeyyen’e rastlar. Arif’e göre, kadınlar kendilerinden söz etmeyi severler, Fakat Müzeyyen hep Arif’i konuşturur. Müzeyyen saçlarını kendisi keser, iyi bir kadın olmak istemez, konuşurken gözlerini kaçırmaz. Sonunda Müzeyyen, kitabını bitirmeye çalışan Arif’e büyük acılar ve bu acıların içinde de aradığı cevapların bazılarını verecektir.
Kazım, yirmi yaşında bir üniversite öğrencisidir. Gözaltına alınınca, okulu bırakır ve müzik yapmaya karar verir. Memleketi olan Hopa’ya gittiğinde çocukluk aşkı Seher’le karşılaşır. Şenol, Akçaabatspor’da oynayan bir futbolcudur, Trabzonspor’a transfer olmak üzeredir, yeni tanıştığı Elena’ya ilk görüşte aşık olur. Olaylar, bir noktada birbirine temas eder; farklı yaşamlar, ortak kader ve tek öyküde birleşir.
Liseli bir kız öldürülür. Kızı öldüren yedi kişiden biri, eğitimli bir askeri tim tarafından kaçırılır. İşkence yapıldıktan sonra cinayeti itiraf eden bir not yazdırılır ve salınır. Bir zamanlar hiçbir şeyden korkmadığını düşünen bu adam şimdi büyük bir korkunun içindedir. Cinayete karışan diğerlerinin de kaçırılıp işkenceye uğradığını ve kimilerinin intihar ettiğini öğrenir. Bunun üzerine bir sonraki kurbanı takibe koyularak onu kaçıranların peşine düşer.
Namibya’nın Pasifik kıyılarından Kilimanjaro Dağları’nın zirvesine uzanan bir yolculuk. Ateşle çalışan balonla, rehberlerimiz Kevin ve Mara ile buluşacağımız Namibya’ya gidecek ve oradan aslanların, su aygılarının, gergedanların ve leoparların dünyasına gireceğiz. Sırasıyla leoparların anavatanı Waterberg’i ve herhangi bir denize akmayan Okavango nehrini ziyaret edeceğiz, Chobe Ulusal Parkı’na gidip fillerle sohbet edeceğiz.
1915, Mardin. Bir gece Osmanlı askeri şehirdeki tüm Ermeni erkekleri toplar, demirci Nazarat Manukyan’ı da ailesinden koparırlar. Yıllar sonra iki kızının hâlâ hayatta olduğunu duyan Nazarat kızlarını bulmayı kafasına koyar. Bu yolculuk onu Mezopotamya’dan Havana’ya, oradan da Kuzey Dakota eyaletinin ıssız ve çorak arazilerine sürüklemiştir. Bu serüven, Nazarat’ı iyi kalpli insanlarla karşılaştırdığı gibi kötü insanlarla da buluşturur.
Amirlerine hesap vermekten bıkmış olan Nick, Dale ve Kurt kendi şirketlerini kurarak kendi kendilerinin patronları olmaya karar verirler. Fakat hasta ruhlu bir yatırımcı, çok geçmeden, ayaklarının altındaki halıyı çeker. Kandırılmış, umutsuz ve yasal dayanaktan yoksun üç girişimci adayı, yatırımcının oğlunu kaçırıp, fidye isteyerek şirketlerinin kontrolünü yeniden ele geçirmelerini sağlayacak bir plân yaparlar.
Kayınço Gökhan, Muhasebeci Servet, Köfte Necmi ve Del Piero Hikmet, topluma uyum sağlamak için grup terapisine giderler. Bir gün Hikmet bindiği vapurda dilsiz Mihriban ile tanışır ve evlenme kararı alır. Mihriban’ın annesinin Hikmet’ten tek bir isteği vardır: Ölmeden önce kızının tekrar “Anne” demesi. Ameliyat parası bulunması zor bir meblağdır. Ama iyilik için yapılan çakallık, çakallık sayılır mı?
Emrah askerdeyken öldürdüğü gerillanın yanında bir not defteri, fotoğraf ve mektup bulur. Askerden döndükten sonra mektubun sahibini ararken yaşadığı suçluluk duygusuyla iç dünyasında kaybolur. Otoban kenarlarında yürür, eski sevgilisini arar, kâbuslar görür. Film, bu travmatik süreci sakin ve minimal bir sinemayla anlatıyor. Kamera, karakterin mekânla ilişkisine odaklanırken onun iç dünyasını anlamamıza da yardımcı oluyor.
60 yaşındaki Berfe ve 8 yaşındaki torunu Jiyan’ın yaşadığı köyün bütün erkekleri silâh sakladıkları iddiasıyla bir jandarma baskını sonucu tutuklanır. Berfe’nin oğlu, Jiyan’ın babası Temo da tutuklananlar arasındadır. Fakat önemli bir sorun vardır; ortada silâh yoktur, en azından onların bildiği bir yerde yoktur. Büyüyen bir çaresizlik içerisinde Berfe ve Jiyan bir silâh bulmak ve karşılığında Temo’yu kurtarmak için yollara düşmeye karar verirler.
Gülten’in kamyon şoförü Fariz ile ilişkisini öğrenen ailesi iki gencin görüşmelerini yasaklar. İki aşık başka bir kasabaya kaçarlar ve yeni bir hayata adım atarlar. Maddi sıkıntılarına bir de bebek eklenince, ilişkileri gergin bir hal alır. Fariz gizli gizli eski alışkanlığı olan kumara yönelmektedir. Çift birbirinden iyice uzaklaşmaya başlayınca Gülten’in bir yakını aile onurunu kurtarmak için ortaya çıkar. Fariz ise hâlâ kumar peşindedir.
PuCCa, hayatının 4 senesini Ankara´da geçirir ama o koca sene boyunca beraber olduğu sevgilisinden de ayrılırak, İzmir´e ailesinin yanına döner. Zor bir ayrılık süreciyle karşı karşıyadır, mutsuzluktan eve kapanır; çalmayan telefonları bekler ve bunalımdai pek çok kadın gibi kendisini yemeye verir! Bu arada ailesi de kendisine yeni bir iş bulup, toparlanması için baskı yapar. Hiç istemeden İzmir´deki bir yerel televizyon kanalıyla iş görüşmesine gider; ve yaşamını değiştirecek yakışıklı ile o gün karşılaşır! "Pekmez" lakabını taktığı ve genç kadını yeniden yaşama döndüren bu yakışıklı ile ne yapıp edip beraber olmayı kafaya koyar... Ama karşısında da zorlu bir rakibesi vardır...
Kazaları, yangınları, cinayetleri ve para getirebilecek hemen her türlü kaos ortamını bularak çekimler yapan bir kamera ekibiyle tanışan Lou, gece muhabirliğinin tehlikeli, belirsiz ve ölümcül yanıyla da karşılaşırken her polis sireninin, her kurbanın, dökülen her kanın paraya dönüştüğünü fark ediyor ve büyük çıkışını yakalamak için yakaladığı hikayeyi etik dışı ve zekice bir plânla yönlendiriyor.
Çok sevdiği eşinin ölümünden sonra John Wick ondan son bir hediye alır, Daisy isminde yavru bir av köpeği. Fakat John’un yası 1969 model Boss Mustang’i Iosef Tarasov’un dikkatini çekince bölünür. John arabasını satmayı reddedince Iosef ve adamları arabasını çalarlar. Bu sırada John’u bilincini kaybedene kadar döverler ve Daisy’i öldürürler. Bilmeden yeraltı dünyasının en acımasız suikastçılarından birini tekrar harekete geçirirler.
Madagaskar´ın muhteşem ajanlarıyla tanışın: Çavuş, Kowalski, Rico ve Asker. Bu seçkin penguenler, Kuzey Rüzgarı adlı gizli grupla kötücül ahtapot Dave´in peşine düşer ve...
Aristokrat bir yaşam tarzıyla büyümüş olan Julie kibirlidir ve evde fırtınalar estirmektedir. Julie’nin baştan çıkarıcı ve cesur tavırları babasının kahyası John’un cüretkâr hareketleriyle birleşince aralarındaki güç savaşları yerini yavaş yavaş tutkulu bir aşka bırakır. John’un nişanlısı Kathleen, bu adı konulamayan ilişkiye katlanmak zorunda kalırken, sınıf farkı aralarındaki çekimin önündeki tek engeldir.
Çocukluk arkadaşı Debbie’nin ani ölümünden sonra Laine, Debbie’nin erkek arkadaşı Pete ile birlikte Debbie’nin odasında antika bir Ölüm Alfabesi tahtası keşfeder ve en yakın dostuna hoşçakal demek için onu kullanmaya çalışır. Meraklı genç kız sorular sormaya başlayınca ve Debbie’nin ölümündeki gizemi ortaya çıkarınca, Laine tahtanın sahibi olan ruhun kendisine DZ dediğini ve seansların sona ermesini istemediğini öğrenir.
Filmde Ulaş ile İrem’in 20 yıl önce başlayıp, günümüze dek gelen aşk serüveni fonda hepimiz için çok özel olan Türkçe pop müzik şarkılarının eşliğinde anlatılıyor. 13 yaşındaki Ulaş, güzeller güzeli İrem’e deliler gibi aşıktır ama çok da çekingendir. Bir gün, babasının tavsiyesine uyarak, İrem’e olan büyük aşkını bir karışık kasetle ilân etmeye karar verir.
İnsan kaçakçılığı yapan kömür tüccarı Ali hesabına çalışan Hamit, kamyonetiyle kömür götürürken dönüşte kaçak göçmenler getirmektedir. Hamit’in tek tesellisi, yurtdışından bir araştırma projesi için gelmiş, botanik bilimci Denise’dir. Hamit ve Denise, geceleri denizin kenarında gizlice buluşurlar. Yeni bir grup mültecinin kasabaya gelişi ve mahsur kalmasıyla gerilim artarken ikilinin ilişkileri de kırılmaya başlar.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Yeni sezonun merakla beklenen filmlerinden Queer'den fragman geldi. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan, Luca Guadagnino'nun yönettiği, başrolünü Daniel Craig'in üstlendiği Queer'in Oscar'ın bir numaralı favorilerinden olacağı söylentisi Hollywood kulislerinde dolaşıyor.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Warner Bros. Pictures, 'Game of Thrones' evreninde geçen bir film üzerinde çalışıyor. The Hollywood Reporter'ın haberine göre, senaristi ve yönetmeni daha belli olmayan filmin ön hazırlıkları sürüyor. '
Miami’de zor koşullarda yaşayan beş genç, kendilerine ilham olan öğretmenlerinin desteğiyle Ulusal Satranç Şampiyonası’na katılmaya karar verir. Öğretmen Mario Martinez, öğrencilerinin turnuvayı kazanabilmesi için elinden geleni yapar. Gençler, Mario’nun verdiği güçle, karşılarına çıkan zorlukların üstesinden gelmeye çalışır.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: