Çok sevdiği babasına destek olmak isteyen Ella üvey annesini ve kızları Anastasia ve Drisella’yı evlerinde dostça karşılar. Ama Ella’nın babası ansızın ölünce, kendisinin kıskanç ve zalim yeni ailesinin insafına kaldığını görür. Sonunda küllerle kaplı bir hizmetçiden başka bir şey olmaz. Adı Sindirella olarak değiştirilen Ella umudunu hiç bir zaman yitirmeyerek, kendisine yapılan kötülüklere rağmen cesur ve nazik olmaya kararlıdır.
Küçük ejderha Kokonat, arkadaşları Oscar ve Matilda ile Ejderha Adası´nda yaşamaktadır. Adanın diğer sakinlerinden göre biraz farklı özelliklere sahip olan bu üç arkadaş, vakitlerinin neredeyse tamamını bir arada geçirir. Kasabadan değerli bir ot çalınınca macera düşkünü bu üç kafadar, yeni deneyimler kazanacakları oldukça tehlikeli bir göreve atılır.
Yetiştirme yurdunda birlikte büyüyen Yasemin ve Hakan hiç ayrılmamıştır. Aralarındaki bağı bu kadar kuvvetli yapansa Yasemin’in Hakan’a tek taraflı hissettiği duygulardır. Beklemedikleri bir anda Merve’nin hayatlarına girmesiyle Hakan’ın da Yasemin’in de hayatı değişir. Fakat Hakan’ı bekleyen ve hepsinin hayatını sonsuza kadar değiştirecek kötü bir sürpriz vardır. Bir yanda sabırlı bir aşık, diğer yanda her şeyden, vazgeçmeyi göze almış bir kadın.
Bir zamanlar, bir orman köyünde yaşlı bir oduncu yaşarmış. Bu oduncunun, yaşlı karısından başka kimsesi yokmuş. Yine bir gün ormanda bambu kesmekle uğraşırken yerden bir bambunun filizlendiğini ve büyüdüğünü görmüş. Merakla bambunun yanına gidince, bambunun tomurcuklanıp açıldığını ve içinden minik bir prenses çıktığını fark etmiş.
Yaşadıkları mahallelerde gitgide alanları daralsa da dansları, şarkıları ve kendilerine özgü stilleriyle hayallerinin peşinde koşan, kendilerine mekânsız krallar diyen gecekondulu gençlerin hikâyesi.
Yaşanmış bir hikâyeden yola çıkılarak beyazperdeye aktarılan film, Türkiye’den Kırgızistan’a farklı sebeplerle giden iki insanın yaşadıkları zorlukları ve bu süreç içinde pekişen dostluklarını anlatıyor.
32. yaş gününün gecesinde, kanlar içinde hastaneye kaldırılan Deniz’in, sıkça geçmişe döndüğü yoğun rehabilitasyon sürecinde, ruhundaki kilitli çekmeceler açılacak. Kız çocuk ve ergen cinselliğinin neresinden tutacağını bilemeyen anne – babanın, kendi kompleksleri arasında kızlarının bedeninde ve ruhunda açtıkları yaralar ortaya çıkacak.
Karısının ortaya koyduğu eserleri sahiplenen Walter Keane, şöhreti yakaladıktan sonra eşi Margaret’i gölgede bırakır. Yaptığı tabloların birisi için bile “Benim tablom” diyemeyen Margaret, kocasına karşı bir savaş vermeye başlar. Büyük Gözler, Margaret’ın bir sanatçı olarak uyanışını, resimleriyle yakaladığı iz bırakan başarısını ve uluslararası üne kavuşmuş eşiyle yaşadığı çalkantılı ilişki sürecini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Duyduğu bir şarkının peşine düşen Nehir ile şarkıyı yapan Ozan’ın tüm zorluklara rağmen bitirmeyi başaramadıkları aşklarının dokunaklı hikâyesi. Bir şarkıyı beğenirsiniz çünkü onu yazan bir şekilde size dokunmuştur. Nehir’in peşine düştüğü şarkıda ise sonu olmayan bir yol Ozan’a çıkmaktadır. Birinin kararlılığı ile diğerinin gelgitleri arasında sıkışıp kalan ilişkileri, aslında biraz da yetişkinlerin elinde kalan son tatlı masaldır.
Rosie ile Alex çok küçük yaştan beri birliktedir ve sıkı arkadaştır. Aralarında aşk ve sevgili düzeyinde bir yakınlaşma hiç olmamıştır ama bu olmayacakmış anlamına da gelmemektedir...
Öfke ile yoğrulmuş bir toplumda, aşklar, nefretler, intikamlar. Satın alınan şereflerin gölgesinde kanunların çaresiz bıraktığı insanların öfkesi ve tepkisi. Yolsuzluğun ve karmaşanın kol gezdiği bir ülkede, muhteşem düğünler, öç ve ölüm dansları. Garip gelecek size, ancak şaşıracaksınız ve güleceksiniz ağlanacak halimize.
Yakın gelecekte geçen filmde, baskıcı mekanik robotlardan oluşan polis güçleri görev yapmaktadır. Ancak, insanlar onlara karşı koymaya başlar. Bu robot polislerden birisi çalınarak yeni bir program yüklenir ve böylece ilk kez kendisi adına düşünen ve hisseden Chappie adlı robot ortaya çıkar. Ancak, kısa zamanda Chappie düzene ve insanlığa karşı büyük tehdit olarak görülmeye başlar ve yetkililer onu durdurmak için her şeyi göze alırlar.
Amadeo, Madrid’de tam 16 yılını sürgünde geçirmiştir. Aradan geçen bunca zamandan sonra Havana’ya dönen Amadeo bir gün batımında 4 eski arkadaşıyla buluşur. Şafağa kadar konuşacak çok şeyleri vardır. Kübalı edebiyatçı Leonardo Padura’nın dünyaca ünlü romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini Altın Palmiye’li sinemacı Laurent Cantet üstleniyor.
Bir grup araştırmacı ölüleri geri getirmeyi başarır ancak Üniversitenin dekanı olayı kapatır. Frank, Zoe ve diğer ekip üyeleri deneyi tekrar uygulamak zorunda kalır. Bu uygulama sırasında bir şeyler ters gider ve Zoe ölür. Deney tekrarlanır. Zoe hayata dönmüştür ama yanlış giden bir şeyler vardır, farklı bir karaktere bürünmüştür. Artık konu birini hayata geri döndürmekten çıkmıştır. Döndürdükleri kişinin gazabından kurtulmaya çalışırlar.
Down sendromlu 14 yaşındaki Soner´in eğitim görebilmesi için köyden büyük kente gelen üç kişilik aile, metropoldeki vahşi yaşamın karşısında ayakta kalabilme mücadelesine girişir.
1990 yılında Bakü´de geçen hikaye Sovyetler Birliği´ne karşı yürütülen özgürlük mücadelesini işliyor. Ocak 1990; Bakü. Sovyet hegemonyasına karşı özgürlük savaşçıları sokaklara dökülür. Bir tarafta, Azerbaycan´ın özgürlüğü için sokağa çıkmış Mehdi, diğer tarafta Sovyetler için çarpışacak kardeşi Necef...
Oyunun açılış gecesinde baş aktör provalar sırasında yaralanır ve yeri doldurulması gerekir. Baş aktrist Lesley’in önerisi ile hasılat garantili Mike Shiner baş aktörlüğe getirilir. Mike sahneye çıkmaya hazırlanırken kız arkadaşı ve oyuncu Laura, kızı ve onun kişisel asistanı Sam ve her şeyi düzenlemeye çalışan eski karısı Sylvia ile uğraşmak zorundadır.
1963 yılında İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde öğrenci olan Stephen büyük adımlar atmaktadır ve evren için “basit, etkili bir açıklama” bulmaya kararlıdır. Cambridge’de güzel sanatlar öğrencisi Jane Wilde’a aşık olduğunda kendi dünyası ortaya çıkar. Ama 21 yaşındaki bu sağlıklı, aktif, genç adama dünyasını sarsan bir teşhis konur. Motor nöron hastalığı, uzuvlarını ve bütün yeteneklerini etkileyecektir.
Jules Sezar, Galyalılardan sonsuza dek kurtulmayı aklına koymuştur. Kelt şehrinin hemen yanına kendisi bir alan kurarak, Roma kültürünü cahil gördüğü bu halka empoze etmek ve yeni bir Roman kolonisi kurmak için kolları sıvar. Asteriks ve Oburiks‘in köyünün hemen yanına kurduğu bu yeni yere “Tanrılar Sitesi” adını verir.
Berlinli Türk kızı Esra, iki hayat yaşar. Özel ilişkilerinde kendisini kapana kısılmış hissetmektedir. Dayatılan kurallarla çatışan Esra, bir şeylerin eksik ya da yanlış olduğu hissinden kurtulamamaktadır. Rüyalarında ise arzusu, çocukluğundan beri rüyalarına giren gizemli adamı bulmaktır.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Aladdin'in serüvenleri bu kez korku versiyonuyla beyazperdeye dönmeye hazırlanıyor. Mayıs ayında İngiltere'de çekimlerine başlanacak yeni film, dileklerini gerçekleştirebilecek bir cinle karşılaşan genç adamın hikayesini 'karanlık ve doğaüstü' yaklaşımla ele alacak. Bradley Stryker'ın (Terrifier 3) yöneteceği Aladdin: The Monkey's Paw filminin ilk detayları Empire Studios, Every Entertainment ve 8th Law Pictures tarafından açıklandı. Hikaye, dilekleri gerçekleştirdiğine inanılan antik bir maymun pençesini miras alan ve her dileğin yürek parçalayıcı bir bedeli olduğunu keşfeden modern zaman Londra'sında yaşayan Aladdin'in etrafında dönüyor.
Susannah Cahalan New York Post'ta çalışan bir gazetecidir. Ancak ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlamıştır. Sesler duyuyor ve krizler geçiriyordur. Doktor doktor gezen genç kadın bir sürü yanlış teşhis ve tedavinin ardından hayatını yoluna koyabilecek bir doktor bulur. Ancak günün birinde geçtiğimiz 1 ayı unutmuş vaziyette hastanede uyanır ve hafızasındaki boşlukları doldurmak için zorlu bir mücadeleye girer...
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: