ŞARKIDAKİ MAYMUN (FİKRET KIZILOK)
70’lerin ikinci yarısında Fikret Kızılok, Anadolu poptan uzaklaşıp yeni bir yola sapıyor; 1977’de Nazım Hikmet’in dizelerine, atonal tarzda yazdığı bestelerini ‘Not Defterimden’ adlı albümde bir araya getiriyor. Ancak, Varşova’da iki ödül alan bu plak Türkiye’de sakıncalı bulunup toplatılınca küsüp köşesine çekiliyor ve profesyonel müzik çalışmalarına ara veriyor. Bu yapıt 1993’te yeniden yayımlanıyor.
Kızılok, Anadolu popta hümanizmi öne çıkaran, ulusal değerleri savunan çizginin liderlerinden biri. Solcu ve politik arenanın net biçimde ikiye bölündüğü günlerde, kutupta yer almayarak ‘ortanın solu’nda devam ediyor.
Yıllar geçiyor ve Kızılok, Seksenler’in ikinci yarısında bu kez daha sert söylemle geri dönüyor.
1983’de kurduğu Çekirdek Sanatevi’nde, çizgisine yakın seyreden Bülent Ortaçgil’le verdiği konserlerin, solo çalışmaların yetersiz teknikle kaydedilmiş sonuçlarını kasetlere aktararak, arabeske bir ölçüde alternatif yaratmaya çabalıyor.
İkili, ‘Biz şarkılarımızı pazarlamayız deterjan gibi’ diyerek arabeskten, ucuzculuktan yana esen rüzgâra karşı durmaya kalkışıyor.
İki ozan, daha sonra, Pencere Önü Çiçeği adlı albümü üretiyor; Türk-Yunan dostluğundan, çarpık entelektüelliğe, medyanın ninnilerinden Ajda Pekkan’a kadar bizi yansıtan manzarayı eleştiriyor.
Ajda Pekkan demişken! Kızılok muhalefetinin sivrileştiği ve agresifleştiği bu dönemde, 1987 tarihli Pencere Önü Çiçeği’nin (Çekirdek Sanatevi etiketli) sekizinci ve son parçası Şarkıdaki Maymun özel dikkat çekiyor.
Kızılok’un pop pazarının maymunlaştırdığı bir şarkıcıyı provokatif şekilde eleştirdiği şarkıda anlattığı her şeyiyle Ajda Pekkan. Açık açık söylemiyor ama Ajda’ya yazıldığı ortada…
Aslında Çekirdek Sanatevi’nin ilk yıllarında bu şarkı Majda Mekkan adıyla seslendiriliyor.
Kızılok söyleşilerde, müzik sektörünün, hayatına, düşüncelerine, zevkine, aşklarına müdahale edip bir şekilde maymunlaştırdığı insanları anlattığını, sermayenin sanatı ne hale getirdiğini eleştirdiğini anlatıyor.
Şarkıdaki Maymun’un o güne kadar yerli müzik markette benzeri yok; sonrasında da olmuyor.
Doğru ya da yanlış, çizgisinden ödün vermemesi, kararlı duruşu, müzik çevrelerinde Kızılok’a yeni bir lakap getiriyor: ‘Başöğretmen’. Boyalı basın bir yandan Kızılok’a ‘protest müziğin ünlü ismi’ etiketini uygun görürken, diğer yandan da onun tükendiğini ve çareyi modası geçmiş sloganlarda aradığını söylüyor.
Piyasa iyiden iyiye yozlaşınca, şöhretin getirdiği yapay gerçeğe sırtını dönüp doğayla, denizle kucaklaşıyor ve deneysel çalışmalara daha bir eğiliyor ozan.