İST. ÜN. DEVLET KONSERVATUVARI CAZ ANASANAT DALI AÇILIYOR
Son dönem hepimizi heyecanlandıran bir olay gelişti. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Jazz Anasanat Dalı açılıyor. Konuyu başından beri bu işin ardından koşturan Aycan Teztel’e sorduk.
Bu konservatuar girişiminin arkasında nasıl bir öykü var, olay nasıl gelişti?
Hollanda’da Rotterdam Konservatuvarında okuduğum yıllarda (1979-1984) ve Yüksek Lisans Eğitimi için gittiğim Amerika’daki Boston Üniversitesi SFA’de eğitim aldığım yıllarda, Konservatuarda Klasik Müzik eğitimin yanında jazz müziği eğitimi de yapılmaktaydı. O zamanlar bile Türkiye’de niye jazz eğitimi yok diye arkadaşlarımla aramızda konuşmalar yapardık. Oysa o dönemlerde bizde öğretmenler “jazz çalma parmakların bozulur”, “jazz çalmak yasak” gibi cümlelerle, bize uyarılar yaparlardı. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, jazz müziğine ilgisi olan birçok müzisyen arkadaşımın ve öğrencinin o dönemlerde konservatuar eğitimini yarıda bıraktığını görüyorum. Buradaki eğitimlerini yarıda bırakıp yurt dışında eğitim almış olan birçok değerli jazz müzisyenimiz var. 32 yıldır konservatuarlarda öğretmenlik yapıyorum, öğrencilere de çok yakınım. Jazz müziğine gönül vermiş yüzlerce öğrenci var, ayrıca okul dışında eğitim almak için bekleyen de çok sayıda jazz müzisyen adayı varken neden ‘jazz programı’ yok diye gözümüzü karartıp, 7 yıl bu konu üzerinde çalıştık.
Bugün jazz eğitimi Avustralya’dan Amerika’ya dünyanın hemen hemen her yerinde yapılmaktadır. Klasik eğitimiyle ün yapmış Julliard Müzik Okulu, New England Konservatuarı, Oberlin Konservatuarı gibi bir çok müzik okulu ve üniversitlerde jazz bölümleri bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı gibi alanında saygın birçok müzisyen yetiştirmiş, köklü bir geçmişi olan okulumuzda ‘jazz programı’ mutlaka olmalıydı. Sonunda hayallerimiz gerçekleşmeye başladı.
Kuruluş düşüncesinin ardında senden başka kimler olacak?
7 yıl önce bir gün konservatuvarımızın bundan önceki müdürü, rahmetli Prof. Müfit Bayraşa hocamızın yanına gittim, bu konu üzerine bir toplantı yaptık.
“Aycan hoca senelerdir benim de aklımdan ‘jazz programı’ geçiyor, içimi okudun, ya ne güzel olur, sen de bu işin içinde olacaksan bu fikre sonuna kadar destek olurum” dedi. Müdür yardımcısı Vecihi Ofluoğlu hocamız da fikri benimsedi. Hemen harekete geçtik, O dönemin okul müdürü Sıddık Yarman hocamıza durumu özetledik, o da jazz müziğini seven biri olarak teklifimize tam destek oldu. Özellikle kuruluş aşamasında Doç. Dr Gülden Teztel, Doç. Dr. Müge Hendekli, Canan Kayacık, Doç. Gökay Gökşen gibi hocalarımızın gece gündüz emekleri var. Ayrıca şu anki yönetimimiz, başta müdürümüz Prof. Aygül Günaltay, müdür yardımcıları Prof. Şebnem Ünal ve Doç. Tufan Karabulut’un programın açılması için, kadroların alınabilmesi için verdikleri amansız çalışmalar var.
Bu programın misyonu ve vizyonu ne?
Dünyada bütün sanatsal müzik alanları akademik ortamlarda öğretilmektedir. Jazz müziği, klasik müzik gibi, bir müzisyenin sahip olabileceği en değerli evrensel dillerden biridir. 20. ve 21. yüzyılın en önemli sanatsal ifade formlarından biri olan jazz müziği her zaman geleneklerin ötesine geçmeyi sembolize etmiştir. Bu bağlamda, toplumun geçirdiği değişimlere bir ifade dili olmaktadır. Ülkemizde klasik müzik eğitiminde başarılı konservatuarlarımız olmasına karşın, jazz müziğinde akademik bir ortam henüz yeterli derecede sağlanamamıştır. Akademik eğitimin yetersiz kalmasından ötürü, çoğu öğrenci yurtdışında eğitim almaya çalışmakta ya da usta-çırak ilişkisi şeklinde akademik olmayan sistemler yoluyla jazz konusunda gelişmeye çalışmaktadır.
Bu programın açılmasıyla, jazz müziği akademik bir düzleme taşınacaktır. Farklı müzik tarzlarına ilgi duyan öğrenciler aynı ortamda birlikte çalışarak, önemli sentezlere imza atabilir. Öğrenciler, mezun olduktan sonra, değişik ulusal tarzlara hakim olarak uluslararası platformda geleceği yakalayabilen projelerde yer alabilirler. Türk müziğini de bu harmanın içine katarak, akademik ortamda önemli çalışmalara imza atabilecekler.
Sana göre bu programın Türkiye’deki ve dünyadaki benzer jazz eğitim programlarından ne farkı var?
Jazz Anasanat dalında görev alan hocalarımızın neredeyse tamamı yurtdışında eğitim görmüş müzisyenler; dolayısıyla yurtdışındaki eğitim ile hepimiz aşinayız. Jazz eğitimi programın derslerini kararlaştırırken, ülkemizdeki eğitim sistemin göz önünde bulundurduk. Dolayısı ile, ülkemizin müzikal değerlerini besleyip, aynı zamanda yurt dışındaki standartlara yaklaşacak bir program amaçladık. Olmazsa olmaz diyebileceğimiz derslerin büyük bir bölümü zaten yurtdışındakilerle aynı. Elbette ki, ‘Jazz Anasanat Dalı’ konservatuarımızın en genç yapılanması; inşallah zamanla daha da olgunlaşacak..
Eğitim kadrosundaki Türk ve veya yabancı öğretmenler kimler?
Maarten Weyler teori ve ensemble hocamız, kendisi Belçikalı, orada senelerdir jazz bölümün başında görev yaptı, Doç. Evrim Demirel, Hollanda’da piyano ve kompozisyon eğitim görmüş. Teori ve piyano hocamız. Gitar hocamız Erdem Sökmen ve bas gitarist Eylem Pelit benim gibi konservatuarımızın diğer bölümlerinden jazz programına yardıma gelecek kadrolu hocalarımız. Doç. Dr. Gülden Teztel ve Doç. Dr. Müge Hendekli anasanat dalımızın diğer hocaları. Trombon ve kulak eğitimi derslerini ben vereceğim. Diğer öğretmenlerimiz üniversiteden onay aşamasında: Ece Göksu vokal, Şenova Ülker trompet, Serhan Erkol saksofon, Eylül Biçer gitar, Ekin Cengizkan davul derslerine girecekler.
Temel olarak kullandığınız bir okul modeli var mı? Herhangi bir jazz okulu ile işbirliği yapıyor musunuz?
Birebir örnek aldığımız bir model okul yok, Avrupa’daki ve ABD’deki klasik ve jazz eğitimini bir arada sürdüren konservatuarları örnek aldık.
Ders programları ve ihtisas alanları belli mi?
Bu sene yetenek sınavlarıyle sadece lisans birinci sınıfa öğrenci alınacak. Birinci sınıfta, anadalın yanında, ensemble, atölye çalışması deşifraj, kulak eğitimi, bilgisayarla müzik, jazz tarihi, yardımcı piyano gibi müzik dersleri yapılacak. Anadal eğitiminde vokal, saksofon, trompet, trombon, piyano, gitar, bas ve davul dersleri bulunmakta.
İleride programın içersinde master ve doktora alanları açılacak mı?
Birkaç yıl sonra Yüksek Lisans ve Doktora alanlarının açılması gündemde.
Bu program senin uzun soluklu müzik yaşamında bir müzisyen ve bir öğretmen olarak nereye oturuyor. Kısacası sana ne ifade ediyor?
Öğretmenliği, mesleğimi severek, büyük bir aşkla yapıyorum, 32 yılda derslerime gelemediğim gün sayısını sorsanız; üç veya dörttür. Öğrencilerimi kendi çocuklarım, hatta son öğrencileri torunlarım olarak, aynı zamanda meslektaş olarak görüyorum. Onların başarısı her daim beni çok mutlu ediyor.
Jazz programının açılmasını sadece genç kuşak müzisyenleri için arzu ettim. Yurtiçi ve yurt dışında eğitim görmüş harika bir nesil yetişti, Ercüment Orkut, Ferit Odman, Bulut Gülen, Engin Recepoğulları, Çağdaş Oruç, Serhan Erkol, Tolga Bilgin, Can Cankaya, Ece Göksu, Meltem Ege, Elif Çağlar gibi mesleğini çok çok iyi yapan dünya standartlarında pırıl pırıl müzisyenlerimiz oluştu. Bu kaliteli genç müzisyenlerin hoca olarak yeni nesile çok faydalı olacakları inancındayım. Umarım hepsi ileride bu eğitim yolculuğuna dahil olurlar.
Son derece karmaşık bir dünyada jazz müziğinin anlamı ve yeri sence ne olabilir? İnsanlar günümüzde jazz müziğinde ne bulabilirler?
Benim için “jazz” özünde doğaçlama olan, yaratıcılığa dayanan ucu açık, sonsuza giden bir müzik yolculuğu. Müziğin yeri her insan için mutlaka farklıdır; ancak bence en önemli rollerinden biri, kaos içinde insanın ruhuna bir düzen getirebilmek. Negatifin ve karmaşanın içinde insanı besleyerek yaşam enerjisini beslemek. Jazz da bu konuda derya gibi bir alan bence. Sınırları koymak da gerçeken çok zor. Jazz’ın doğduğu yıllardan günümüze her dönem bambaşka lezzetler oluştu. Vokalistlerin, enstrümantislerin teknikleri arttıkça, yorumlar değişti, müziğe her dönem başka bir güzellik katıldı. Bazılarını çok sevdik, bazılarından hiç hoşlanmadık. Ama mutlaka seven birileri oldu.
Temeli özü aynı olsa da, ‘evrensel jazz’ yapan büyük müzisyenlerde genelde kendi ülkesinin lezzeti oluyor. Çalışında, müziklerini yorumlarını dinlediğimde bu adam Kuzeyli, bu adam Kübalı diyebiliyoruz. Umarım ileride ‘Türk Jazz’ı da kendi lezzetini dünyaya hissettirir. TUNCEL GÜLSOY/ JAZZDERGİSİ.COM