GELİN, RADYO ODTÜ’YE ‘KULAK MİSAFİRİ’ OLALIM

Hakim emeklisi, hukukçu ve her şeyden önce iyi bir müzik dinleyicisi; tabii bir de iyi radyocu. 11 yıldır Radyo ODTÜ'de pazar geceleri yayınlanan Kulak Misafiri programını hazırlıyor ve sunuyor Bülent Seyitdanlıoğlu. Program bir nevi rock kütüphanesi ya da ansiklopedisi. İçerik hayli zengin ve arşivlik. Kurduğu rock grubunda baget sallıyor ayrıca…
Sizi tanıyalım önce. Rock alanında böyle bir birikimi nasıl sağladınız, bu sevgiyi nasıl yeşertiniz?
1964, Ankara doğumluyum. Çok küçük yaşlardan itibaren, kitaplar, müzik ve sinema en yakın arkadaşım oldu diyebilirim. 60’ların sonu 70’ler gibi tabii ki, o yıllar radyo yılları ve evimizde her daim radyo açık ve her an yanı başımızda… Aynı zamanda radyo ve pikaptan oluşan bir müzik seti televizyondan önce hayatımızda. Dolayısıyla plaklar da. Evde genelde bizden sesler vardı. Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Zeki Müren; bir diğer taraftan Tanju Okan, Ajda Pekkan, Cem Karaca ve Barış Manço gibi dönemin popüler isimleri gerek long play gerekse 45’likleri ile hayatımızda.
Pek hatırlanmaz, o yıllarda dolmuşlarda 45’lik plaklar dinlenirdi. Biz de plaklara daha yakın olma gayreti içinde şoförün yanında ön koltukta oturmak için çabalardık.
Az önce radyo demiştim. Radyo’dan müziğe ulaşmak ve radyodan müzik listelerini takip etmek en büyük tiryakiliğimizdi. Beatles ile de işte bu yıllarda tanıştık. Ardından The Rolling Stones, Bob Dylan ve diğerleri.
Yine o yıllarda eniştem, halamın eşi İngiltere’den dönmüş ve dönerken yanında birçok plak getirmişti. Frank Sinatra, Nat King Cole, Dean Martin; halamıza gidince ilk işimiz eniştemize bu plakları çaldırmak olurdu…
Devamında da Radyo’dan Engin Arman, Aykut Sporel, Sezen Cumhur Önal programlarını dinlemek benim için tam bir tiryakilik oldu tabii ki. Sonrasında İzzet Öz’ün Teleskop ve Yavuz Aydar’ın Stüdyo FM programları tam bir okul niteliğinde. Bu arada Stüdyo FM’in diğer yarısı Şebnem Savaşçı’yı da unutmayalım. İzmir Radyosunda ise Tülay İlter Sunar’ın yaptığı Müzik Bahçesinden isimli program vazgeçilmezlerimdi.
Bu programlar dinlenirken bir yandan da notlar alınırdı. Bu süreç içerisinde aynı zamanda ufak ufak gerek plak, gerek kaset olarak kişisel arşiv de oluşmaya başladı. 90’larda ise tahmin edersiniz CD yıllarıydı benim için. Dolayısıyla, öncelikle müzik, sonra radyo ile radyoculuk ruhumuza böylece işledi.
Pek iyi ya radyoda program fikri nasıl ortaya çıktı? Bakışı nedir Kulak Misafiri’nin rock camiasına?
Öncelikle radyoculuk hikayemden başlamak istiyorum. Uzun yıllar idari yargıç olarak görev yaptım. 2010 yılı Anayasa değişikliği ile yargının siyasallaştığı bir yılı da simgeliyor aynı zamanda. Bu dönemde aldığım meslekten ayrılma kararını uygulamam için 2013 yılını bir fırsat olarak görüyorum ve o dönemde sosyal medya üzerinden bir müzik sayfası hazırlamaya başlıyorum. Amacım bu sayfada en iyi bildiğim şey olan müziği paylaşmak.
İşte bu müzik sayfası, bir sene sonrasında Radyo ODTÜ’de bir programa dönüşüyor. Benim müzik dinleme alışkanlığım, albümler ve bu albümlerin nasıl oluştuğu hikayeleri üzerine kurulu.
Bir albümü baştan sona dinlemek aynı zamanda, o albümün geri planına bir yolculuk demektir benim için. Kulak Misafiri, bu dinleme alışkanlığını radyoda paylaşmak anlamını taşıyor. Müzik yalnızca eğlence aracı değil, kültür ve yaşam biçimi olarak değerlendirilmeli ve biz Kulak Misafiri ile bunu yaşatmaya çalışıyoruz. 50’lerden bugüne popüler müzik tarihini, bu tarihi yazan isimleri ve albümleri toplumun genel yapısındaki değişimlere paralel şekilde incelemeyi ve dinleyiciyle radyo programı tadında paylaşmayı hedefliyoruz. Hedefi bu şekilde belirlenmiş bir program için tabii ki Kulak Misafiri ismi, programın kısa bir özeti gibi oluyor diye düşünüyorum.
Kulak Misafiri’nde görevleriniz neler? Kimlerle çalışıyorsunuz?
Öncelikle belirteyim, Radyo ODTÜ’de genç, dinamik bir ekip var ve her biri için radyo gerçek sevda. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Aynı zamanda bir dipnot da düşeyim. Geçtiğimiz günlerde 30. yaşını kutlayan Radyo ODTÜ, benim için gerçek bir okul ve tam 11 yılda ben bu genç isimlerden çok şey öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. Sorunuza gelince, programda yapımcılığın haricinde Bengi Dolgun ile sunuculuk da yapıyorum. Bengi deyince eklemem gerekiyor; Bengi programın diğer yarısı diyebilirim. Program başlayınca zaman duruyor bizim için. Ayrıca teknik olarak bize katkı sunan arkadaşlarımız da hemen yanı başımızda. Her birinin programa katkıları sonsuz…
DJ’lik kolay iş değil özellikle. Eğitim aldınız mı; yoksa hatasıyla sevabıyla doğal olmaktan yana mısınız mikrofonda?
Mikrofon ve stüdyo heyecanı gerçekten çok farklı; az önce belirttim stüdyoda mikrofonun başına geçince zaman duruyor. Ama şöyle bir belirleme yapayım. Ben profesyonel anlamda bir sunucu olarak nitelendirilemem. Müzikseverim ve hayatımın her anında müzik var benim. Bu bağlamda samimiyetim açık. Tabii ki Bengi’nin sıcacık sesi ve güzel Türkçesi Kulak Misafiri’ne mücevher değerinde bir katkı sunuyor. Az önce belirttiğim gibi çok değerli bir teknik kadromuz da var.
Nasıl dinleyebiliriz Kulak Misafiri’ni?
Radyo ODTÜ, Ankara’da yabancı müzik ağırlıklı yayın yapan bir radyo. Ankara’da yaşıyorsanız 103.1 frekansı üzerinden dinleyebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra, Ankara dışında ve bu anlamda dünyanın her yerinden Radyo ODTÜ uygulamasını indirerek dinlemek mümkün olduğu gibi, www.radyoodtu.com.tr adresinden de dinleyebilirsiniz. Yine belirtelim, Radyo ODTÜ yalnızca iyi müzik içeriyor ve bu anlamda çizgi üstü bir yayın anlayışı var.
Müzik adına dünyada olan bitene nasıl ulaşıyorsunuz?
Rolling Stone dergisi başta, rock söz konusu olduğunda birçok dergiye ulaşmak artık çok kolay. Bunun yanı sıra ülkemizde yayın yapan çok özel bloglar var. Özellikle, çizer ve kadim dostum Aptülkadir Elçioğlu’nun hazırladığı Blues Perişan benim için çok önemli. Ama biz Kulak Misafiri’nde, taptaze albümlerle birlikte geçmişin de izini sürüyoruz. Bu anlamda kütüphaneme çok güveniyorum. Yıllar içinde gerek müzik dergisi, gerekse kitap olarak kütüphanem epeyce zengin içerikli.
Kulak Misafiri’nin yayına geçtiği yıllardan bu yana nasıl gelişmeler oldu müzik temininde?
Kulak Misafiri olarak geçmişten bugüne çok önemli bir arşive sahibiz. Gerek plak, gerekse CD formatında. Zaman içinde program ile birlikte arşiv de genişliyor tabii ki. Bu nedenle malzeme sorunumuz olmuyor diyebilirim. Yine, taptaze albüm ve şarkılara günümüzde dijital olarak ulaşmak da mümkün.
Dinleyiciyle ilişki ne durumda?
Dinleyicilerimiz ile fikirsel alışverişimiz var. Sosyal medya aracılığıyla aktif olarak yazışıyoruz ve onların düşünceleri bizim için çok önemli. Ancak, lojistik destek söz konusu değil. Konserler ise dinleyicilerimizle buluşmak için fırsat oluşturuyor. Konser öncesi buluşmalar rock'n' roll için aktif alışverişe zemin yaratıyor ve bu da ister istemez Kulak Misafiri’ne yansıyor.
Bu uzun yayın serüveninde nasıl tepkiler aldınız?
Dile kolay tam 11 yıl. İnternet sayesinde yalnızca Türkiye’de değil dünya çapında da dinleniyoruz. Amerika, Meksika, İtalya’dan dinleyicilerimiz oldu ve oluyor. İtalya’da yazın sıcağında pazar geceleri radyodan dinlenmek bir ayrıcalık diye düşünüyorum. Meksika’dan da bazı topluluk ve müzisyenler albümlerini gönderiyorlar. Bu dönüşler önemli bizim için…
Radyodan, başka mecraya geçme olasılığı var mı?
Söyleşinin başında anlattığım gibi benim için radyo çok özel, sihirli bir kutu adeta ve bu nedenle Kulak Misafiri’nin radyoya özel kalmasını istiyorum.
Ankara’da rock nasıl yaşanıyor, nasıl nefes alıyor?
Ankara genel olarak müziğin ve müzik kültürünün çok farklı yaşandığı bir kent; ancak, cumhuriyetin başkenti olarak çok farklı tarihsel süreci içerisinde barındırması gerekirken yerel yönetimler genelde sanat, özelde de müzik anlamında kenti sahipsiz bırakıyor. Bunun nedeni ne yazık ki sanat ve müzik özelinde vizyonlarının, bu yönde bir kültürlerinin olmayışı. Bu anlayış konu rock müzik olunca daha belirginleşiyor. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin Ankara’ya yakışmadığını belirtmeliyim. Buna rağmen, Ankara canlı müziğin yapıldığı, içinden sıcacık seslerin süzüldüğü Siyah Beyaz, Muddy Waters, Cafe Bien, Haymatlos gibi sımsıcak mekanlara sahip ve bu mekanlar aynı zamanda, iyi müzik denildiğinde, gerek yeni müzisyenler gerekse, dinleyiciler açısından okul işlevi görüyor. Bu okuldan yetişen Pilli Bebek, Batu Akdeniz, Kaptan Kadavra gibi gruplarımız ise bizim için gurur kaynağı diyebilirim. Bu arada, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu (CSO Ada Ankara), yalnızca Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na ev sahipliği yapmakla kalmıyor, aynı zamanda çok sayıda yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayarak, tür sınırı da tanımaksızın, iyi müzik ile Ankaralıyı buluşturuyor. Belirteyim, Ankara kenti Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın verdiği konserlere sahip çıkıyor. Salonu hiçbir zaman boş göremezsiniz.
Dark Blue Notes isimli bir de internet müzik sitesi hazırlıyorsunuz. İçeriği ve esprisi nedir? Okurlardan yazı kabul ediyor musunuz örneğin?
Dark Blue Notes, Kulak Misafiri programının başlangıcında büyük emeği olan radyo programcısı ve müzik yazarı Turgay Yalçın, yine caz yazarı hayatı müzik olan Burak Sülünbaz ve yine müziğin her türünü yaşam biçimi olarak kabul eden Mine Gürevin ile benim de arasında bulunduğum çekirdek kadrosuyla yola çıkan taptaze bir dergi; izleyen süreçte kadrosu çok yetenekli isimlerle hayli genişledi tabii kii bu anlamda, Dark Blue Notes müziği sevenlerin, neden sevdiklerini anlama çabasından doğan bir dergi ve müzikle ciddi ilgilenenlere, müziği bir yaşam biçimi kabul edenlere içerik sunma hedefinde olanlara açık. Aynı zamanda, kim olursa olsun, müzik hakkında bir fikri olana ve bu fikri paylaşmak isteyen herkese açık bir dergi. Çok genç kadrosu var. Bu kadro, üretmeyi de çok seviyor ve dergi bu anlamda çok kısa sürede iyi müzik dendiğinde içeriğiyle referans özelliğine de sahip oldu diyebilirim. Sonuç olarak, Dark Blue Notes müzikle ilgili keşif yapmak isteyenlere fırsat sunuyor. Müziğin yalnızca bir eğlence aracı değil, bir ifade biçimi olduğunu vurguluyor ve bu anlamda müzikseverler kadar müzisyenlere de hitap ediyor.
'KULAK MİSAFİRİ'NDE BUGÜN... 06 NİSAN 2025 SAAT: 22.00
1960'larda Jamaika'da doğdu; ama 70'lerin sonu ile 80'lerle birlikte İngiltere'de yeniden şekillendi. SKA bir müzik türü olduğu gibi toplumsal hareketin simgesi olarak çok farklıydı.
İngiltere'de Two Tone Records öncülüğünde başlayan bu hareket The Specials, Madness ve The Selecter ile çok güzeldi...
Bu güzellik aynı zamanda İngiltere'den Dünyaya mücevher değerinde bir hediye idi.
Hayatın sesini Kulak Misafiri'nde bu kez SKA ile yakalıyoruz.
Kulak Misafiri bu Pazar Radyo ODTÜ 103.1
Canlı dinlemek için: www.radyoodtu.com.tr