RÜYA KONSER…
Temmuz sonu; yıl 2009. Yılın yarısını Altınoluk’ta geçiren benim gibi biri için yerli rockın üç dev ismini bir direğe yalap şap yapıştırılmış aynı afişte görmek rüya gibi bir şey. İstanbul için bile inanılması güç bir organizasyon taa buralara mı gelecek.
Birden kafamda sorular, sanki organizatör benmişim gibi. Acaba tiyatro dolar mı? Tamam, rockın yeni adreslerinden Zeytinli’ye
Nitekim başlama saatine 30 dakika kala kapının önünde derin bir sukunet hakim; Zeytinli Rock Fest’in broşürlerini dağıtan çocuklar da olmasa rock adına hiç iz yok etrafta.
Sahne önüne yayılmış kumanda masası başındaki teknisyenlerin seçtiği ‘eller havaya’ pop parçaları darbe darbe üstüne vuruyor.
Yanımda oturmuş genç rockçı soruyor; ‘Ağabey burada da her zamanki durum olur, bekletirler mi; çıkana kadar adamı hasta ederler mi?’
Tam ‘İnşallah olmaz’ derken Bulutsuzluk Özlemi beş dakikalık gecikmeyle, gülücükler dağıtarak sahnede.
İlk şarkı yeni albümün isim parçası Zamska. İkinci parça Mavi’ye geçmeden Nejat Yavaşoğulları çok uzun süre sonra Altınoluk’ta bulunmaktan duydukları mutluluğu anlatıyor. Biz de mutluyuz; dörtte üçü dolu mekanın…
Bulutsuzluk sahnede gayet iyi; artık eni konu ‘baba’lık mertebesine ulaşmış Nejat Ağabey’le Sina (Koloğlu) ve de basçı Sunay, yanlarına aldığı iki genç yetenek Deniz Demiröz (elektro gitar) ve Gencay Kaymaz’la (davul) plak ayarında sound üretiyor.
İki yeni şarkıdan sonra ‘bilinenler’ gelince teker teker, seyirci altıncı eleman olarak konsere müdahale ediyor. Boyalı Kuş, Sina Koloğlu şov destekli Güneşimden Kaç ve Güneye Giderken, Tepedeki Çimenlik koro halinde söyleniyor. Ardından Bağdat Felluce, Bıktım Be, Yine Düştük Yollara, Uçtu Uçtu ve de kapıda güvenliği sağlayan Malatyalı jandarma için Sözlerimi Geri Alamam. 50 dakika sahnede kalan Bulutsuzluk yüzünün akıyla veda ediyor.
‘Sivas’ı unutma, unutturma’
On dakikalık ihtiyaç molası bitiminde Moğollar gözüküyor. Rahatsızlığına rağmen Engin Yörükoğlu yine davulunun başında, Serhat Ersöz yine sakin, Taner Öngür meşhur politik söylemiyle dimdik, nezleden ötürü kırıklığı olan Cahit Berkay yine önder ve yeni solist Emrah Karaca.
Moğollar konserlerinin açılış parçası Ağrı Dağı Efsanesi’yle başlıyor ikinci bölüm. Parça enstrümantal olduğundan Emrah Karaca boynunda klasik gitarla sahnede.
Cahit Berkay, grup üyelerini tanıtırken Emrah’tan ‘baba yadigarı’ diye söz ediyor. Cem Karaca’nın adı yetiyor insanları coşturmaya. Bu Dünya Bizim’in ardından gelen Resimdeki Gözyaşları’nı başını göğe kaldırarak babasına söylüyor Emrah. Seyirciyle düet aradaki resmiyeti kaldırıyor.
Cahit Ağabey alıyor curayı eline; belli ki Selvi Boylum Al Yazmalım vakti. Alkışlar kesilmeyince Dila Hanım’
Ölüler Altın Takar mı?’da Bergamalılar’ın siyanürle altın aranmasına karşı verdikleri mücadeleden yola çıkarak aynı tehlikeyi yaşayan Kaz Dağları’na getiriyor konuyu Taner Öngür ve çevresine duyarlı olmaya davet ediyor insanevladını.
Her parçadan sonra Issızlığın Ortasında ve Bişey Yapmalı sesleri gelirken seyirci sıralarından. Tamirci Çırağı patlıyor birden. Sol yumruklar havada; koro müthiş.
Ve sırada Issızlığın Ortasında var; alkışlar biterken bir mesajda Berkay’dan: ‘Sivas’ı unutma, unutturma’.
Hudey Hudey’i takip eden Namus Belası’nda Emrah Karaca’nın gruba ısındığı, çekingenliği attığı ve de sorumluluğu sırtlayabildiği görülüyor…
Son iki parça Cahit Berkay’ın Isparta ağzıyla söylediği Dinleyiverin Gari ile Bişey Yapmalı.
Moğollar daha çalacak ama Erkin Koray beklediği için kararında bırakıp, yaklaşık bir saat kaldıkları sahneden ayrılıyorlar. Hammond orgun sıcacık tınısı hala kulaklarda…
‘Erkin Baba, çok yaşa’
Yine ara; bu kez daha uzun. Teknik hazırlıkların ardından ‘Erkin Baba, sen çok yaşa’ tezahüratıyla sahneye gelen Koray, cep telefonlarıyla kişilik hakları arasındaki hassas dengeyle ilgili, bilgisayarlar aracılığıyla nasıl izlendiğimizle ilgili deneyimlerini, gözlemlerini uzun uzadıya anlatıp nasihatler verdikten sonra Kızları Alın Askere’yle başlıyor ve gitar geçişleriyle Anma Arkadaş’a bağlıyor şarkıyı.
Arap Saçı’yla millet ayağa fırlarken elektro gitardaki Erkin Koray, bas gitar ve davuldaki iki arkadaşıyla güçlü, doyurucu bir sound sunuyor. Artarda Sana Bir Şeyler Olmuş, Gaddar, Çöpçüler geliyor.
Koray müthiş performansı, şovu ve hitap yeteneğiyle yaklaşık bin kişiyi avucunun içine alıyor almasına ama bir sorun var.
Parçaları medley tadında birbirine bağlayan gitar bölümleri uzadıkça, zaten daha önce iki grup dinlemiş insanlarda bıkkınlık ve sıkılmalar baş gösteriyor.
Arap Saçı, Mesafeler, Yalnızlar Rıhtımı, Mesafeler derken Estarabim’le gece sona eriyor.
Herkesin yüzünde gülümseme; devleri doya doya izlemenin keyfiyle…
CUMHUR CANBAZOĞLU