'ÇEKİRGE'
David Carradine ismi yeni kuşaklara çok bildik gelmese de, siyah beyaz TRT ekranında yabancı dizilerle tanışmaya başlayanlar için tam anlamıyla benzersiz bir yıldızdı.
Hem sinemada, hem televizyonda parlak işler çıkarmış David Carradine (asıl adı John Arthur Carradine) ömrünü Uzakdoğu felsefelerine adamış, Kung Fu’nun ‘çekirge’si, iki Kill Bill’in meşhur Bill’iydi. İlerlemiş yaşına karşın her dem delikanlıydı.
8 Aralık 1936 Hollywood doğumlu Carradine, doğduğu yerde ünlenebilmiş nadir insanlardandı. Sadece oyuncu da değildi; kartvizitinde ilaveten müzisyen, heykeltıraş, yazar, besteci ve Kung-Fu uzmanı yazıyordu.
Hollywood’un tanınmış ailelerinden Carradine'lerin oğluydu. Babası John’dan aldıkları soyadını onun gibi oyuncu olan kardeşleri Bruce, Keith ve Robert’le film afişlerinin hep üst sırasına yazdırmayı hedeflemişlerdi.
Kavgacı rollerle biliniyordu ama son derece ince ruhluydu. Söyleşilerden birinde Peter Pan’ı her izlediğinde ağladığını ve tek arzusunun cennete gitmek olduğunu söyleyecek kadar nahifti.
San Francisco State Collage’de müzik teorisi ve kompozisyon üzerine eğitim gördükten sonra sanat kariyerine tiyatroyla başlamıştı. İki yıl askerlik hizmetinin ardından New York’ta reklam filmleri, Christopher Plummer’ın yanında kısa tiyatro serüveni derken Hollywood’a girişi 60’ların ortasına sarkmıştı.
Westernin tozlu, kuru, sert gerçeğiyle Uzakdoğu sporlarının karışımından oluşacak bir TV dizisi gündeme geldiğinde yapımcılar önce ünlü Bruce Lee’yi düşünmüş, olmayınca Kwai Chang Caine rolü, yani televizyonların en sevilmiş kahramanlarından ‘çekirge’ rolü döne dolaşa David’e nasip olmuştu. Üç yıl süren TV'deki Kung Fu macerasının sonunda Carradine isminin önüne ‘süperstar’ yazıyordu.
Oyunculuk kariyerini beyazcamdaki başarıyla sınırlamak istemedi ve 1972’de Martin Scorsese’yle Boxcar Bertha ve Mean Streets’i (1973) yaptı.
1976’da da efsane folk ozanı Woody Guthrie’yi canlandırdığı ve Oscar’a aday gösterildiği Abel Rosenberg’in filmi Bound For Glory gelmişti.
Ingmar Bergman, Walter Hill, Robert Altman, Hal Ashby gibi sıra dışı yönetmenlerle çalışarak sıkı bir filmografiye imza attı zamanla.
Uzakdoğu sporlarındaki ustalığı film hilesi değildi. Ömrü boyunca dövüş sanatına ilgi göstermişti. Hatta, Kung Fu üzerine Spirit of Shaolin adlı kitap da yazmıştı.
Kung-fu’nun ardından 100’den fazla filmde (yirmi kadarı TV filmi) gözükmüş, Broadway’de sahneye çıkmıştı. 1992’de yeniden Kung-fu: The Legend Continues’
Sonra Tarantino’nun ‘Kill Bill’leriyle şöhret tazeleyip genç kuşaklarla tanışması moralini yüseltmişti. Ancak, Charles de Meaux’nun Bangkok’ta çektiği ‘Stretch’ filminde oynarken ne olduysa olmuş, 4 Haziran 2009’da Bangkok’ta otel odasında tavana asılı bulunmuştu. Aralarında 2005’te Antalya Altın Portakal’dan aldığı ’yaşam boyu onur ödülü’ de dahil bir dolu heykelcik, film, anı bırakarak bu dünyadan erken göçüp gitmişti...
CUMHUR CANBAZOĞLU