ROBERT DE NIRO: 'İSTANBUL ÇOK BÜYÜK BİR ŞEHİR, GİT GİT BİTMİYOR'
Robert De Niro: İstanbul çok büyük bir şehir git git bitmiyor
Beyazperdenin ikonlarından Robert De Niro, ortağı olduğu Nobu Restaurant’ın The Ritz-Carlton dahilindeki şubesinin tanıtımı için dün İstanbul’a geldi ve ayağının tozuyla düzenlenen basın toplantısına katıldı.
Muhtemelen yaşayan en büyük aktör… Kendi kategorisinde onu belki Alain Delon, yakın arkadaşı Al Pacino, Robert Redford ve bir de Clint Eastwood zorlayabilir.
İstanbul’u ziyareti nedeni ise ‘sinemasal’ değil ‘mutfaksal’: Ortağı olduğu Nobu Restaurant’ın The Ritz-Carlton dahilindeki şubesinin bir tür tanıtımı için… Bu vesileyle beyazperdenin ikonlarından Robert De Niro, dün İstanbul’a geldi ve ayağının tozuyla düzenlenen basın toplantısına katıldı.
Mesele yemekti, mutfaktı ama ‘Baba’dan ‘Taksi Şöförü’ne ‘Bir Zamanlar Amerika’da’ya, ‘Kızgın Boğa’ya ‘GoodFellas’tan ‘Heat’e birçok klasikte yer almış bir büyük efsaneyi dünya gözüyle görmek için ben de basın buluşmasının yolunu tuttum. Saat 18.00’deki toplantı için 16.30 civarı evden (Bomonti) çıktım, niyetim metroyla bir durak gitmek ve Taksim’den aşağı sallanmaktı. Lakin metroya bindiğim anda anladım ki ‘Onur Yürüyüşü’nü engellemek adına Taksim ve Şişhane durakları kapatılmış. Söylene söylene Haliç’te indim ama bu kez de The Ritz-Carlton’a gitmek için Karaköy-Eminönü hattında taksi bulmak ne mümkün; turist müşteri kovalıyorlar ve boş olmalarına karşın ve yönleri Bakırköy’ken “Karşıya gidiyoruz”, “Müşteri bekliyoruz” yalanlarıyla ‘yerli’ yolcu almıyorlar. Ben de her konuştuğuma “Nasıl bir meslek ahlakınız var” diye fırçalıyorum. Bir hayli yürüdükten sonra karşı istikamette nihayet bir taksici durdu, bindikten sonra “Kusura bakma ama meslektaşlarının bir kısmı” diye başlayıp öfkemi kustum, sonra da muhabbet hafiften ilerleyince “Robert De Niro’yu tanıyor musun? Onun söyleşisine gidiyorum” dedim. Taksici arkadaş tanıdığını söyleyince muhabbeti şu noktaya getirdim: “En ünlü filmlerinden birisi ‘Taksi Şoförü’ydü”. İnerken “Robert abime selam söyle” dedi…
'BÜYÜK TIKINMA'YI ÇOK SEVERİM
Toplantıya De Niro’yla birlikte işletmeci Nobu CEO’su Fumihiro Tahara, şef Nobuyuki Matsuhisa, Nobu Türkiye ortağı Süzer Holding’in temsilcisi Baran Süzer ve yapımcı Meir Teper katıldı. Her bir katılımcının kısa konuşmalarının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Doğal olarak sorular efsanevi aktöreydi. Naçizane ilk olarak topa ben girdim ve De Niro’ya en yemekle ilgili sevdiği filmi sordum. Bu arada bir karışıklık oldu, şef Matsuhisa sözü aldı ve yemekle ilgili ilişkisini anlattı, araya girip “Ama ben sorumun cevabını alamadım” derken sağ olsun De Niro yemek yemeği çok sevdiğini, bazen hiç umulmadık yerlerde çok lezzetli mönülere rastladığını belirtti. Ve ekledi: “Yemekle ilgili en sevdiğim film, aranızda hatırlayanlar var mıdır bilemem ama ‘Le Grand Bouffe’dur.” Ben de bizde ‘Büyük Tıkınma’ olarak bilinen Marco Ferreri’nin 1973 yapımı klasiğini hatırlayan biri olarak el kaldırdım!
Sonrasında mikrofonu meslektaşım Olkan (Özyurt) aldı ve “2011’de Cannes’da başkanı olduğunuz jüri ‘Büyük Ödül’ü Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’sına vermişti ve filmde etkileyici bir yemek sahnesi vardı. Filmleri izlerken yemek sahnelerine dikkat ediyor musunuz” şeklinde bir soru sordu. De Niro’nun cevabı da şöyleydi: “Seviyorum bu türden sahneleri. Mesela ‘GoodFellas’ta yemekli sahneler vardı. Zaten Marty’nin (Scorsese) filmlerinde sağ olsun yemekleri annesi yapar!”
Sonrasında ağırlıklı olarak kendisine Türk sinemasıyla ilgili sorular yöneltildi. Koca çınar da bu soruları nazikçe cevapladı. Son dönemlerde pek film izlemediğini, dolayısıyla Türk filmlerini de seyretmediğini söyledi. Ama arka arkaya benzer türde sorular gelince “Keşke gelmeden önce Türk filmlerini izleseydim. Bu durum için özür dilerim” dedi.
İstanbul’la ilgili de bol bol övgülerde bulunan ikonik aktör “Çok ilginç bir kent, iki kıtayı birbirine bağlıyor. 20 yıl önce gelmiştim. Hatırlıyorum, taksiye binmiştim, git git bitmiyordu, şimdi uçaktan baktım, daha da büyümüş. Adını hatırlayamadığım bir sahil lokantasında çok güzel yemekler yemiştim. Sokak aralarında da çok leziz şeyler tattığımı hatırlıyorum. Bir de Kapalıçarşı’dan çok etkilenmiştim.”
“İstanbul’da film çekmeyi düşünür müsünüz?” türü sorulara ise “Tabii ki düşürürüm. New York için ‘Burada milyonlarca insan ve filme çekilecek milyonlarca öykü var’ derler. İstanbul için de aynı şey geçerli ama tabii ki önce iyi bir senaryo olacak…” cevabını verdi. Ve sürekli “Önce senaryo” vurgusunu yaptı.
TRUMP'A GÖNDERME
Bence basın toplantısının en zevkli yeri ise “Neden Ingstagram’da yoksunuz?” sorusuna karşılık “Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Kendimi böyle bir saçmalığın içine sokar mıyım?” dedikten sonra “Peki ya Twitter?” sorusuna da “Ne Twitter’da ne de Instagram'da varım. Bir dönem dünyanın en büyük sahtekârıyla uğraşıyorduk. O da Twitter’daydı ve nihayet susturdular onu” diyerek Donald Trump’a bilinen tepkisini bir kez daha gösterdi. Bu cevaplara karşı yine de “Nobu metaverse’de olacak mı?” sorusuna da bütün ekipçe gülündü. Dijital platformlarsa ilgili soruya da “Şunu biliyorum, Netflix olmasaydı ‘Irishman’i çekemezdik” şeklinde yanıtladı.
‘Baba’, ‘Heat’, ‘Righteous Kill’ ve ‘Irishman’ gibi filmlerde birlikte oynadığı Al Pacino’ya ilişkin görüşleri sorulduğunda da “Yakın arkadaşız. Elbette her günümüz birlikte geçmiyor ama sağlam bir dostluğumuz var. Zaman zaman kariyerlerimiz, oynadığımız filmler hakkında birbirimize tavsiyede bulunuyoruz” cevabını verdi.
Netice itibariyle iyi ki De Niro’yu gördük, aynı mekânda bulunduk…UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/27.06.2022)