Sinema Haberleri

'MAÇI BİR DAHA İZLEMEK İSTEMEYENLER OLDU'

08 Eylül 2024 Pazar 14:31

1999-2000 futbol sezonu; şampiyonluk yolundaki en en kritik maç. Beşiktaş Şifo'nun golüyle Galatasaray karşısında 1-0 önde. Heyecan dorukta.

Son düdüğe dakikalar kala Beşiktaş kalecisi Fevzi, stoper Halilagiç'in geri pasını ıskalayınca top kendi ağlarıyla kucaklaşıyor.

Devamında Galatasaray şampiyonluk kupasını kaldırıyor ve Beşiktaş ile milli takımın yetenekli kalecisi Fevzi Tuncay'ın düşüş serüveni başlıyor...

Ceza sahasına saklanmış çukurdan sekerek Fevzi'nin ayağının altından tıngır mıngır kaleye giren topun başrolde olduğu bu buruk olaydan etkilenerek öyküyü belgesele çeken ve adını 'Iska' koyan Mert Erez'le, bu hafta ticari sinemalarda gösterime giren filmini konuştuk: 

- Sporda başarı öyküleri filme çekilir genelde, gerek belgesel, gerek kurgusal. Başarısızlık öyküsünün ne gibi farklı özellikleri ve dinamikleri oldu?
Ben başarı öykülerini çekici bulmuyorum. Çünkü başarıya giden yol çoğunlukla aynıdır. Ya da başarıya giden yoldaki tüm hileler gizlenir bu hikayelerde. Ancak, başarısızlık hikayelerinde genellikle herkesin kendine ait bir hikayesi vardır. Bunlar eğer sığınılacak ve bahanesi yapılmayacak hikayelerse bana çekici geliyorlar. Dinamiklerinde ise bence bu hikayeleri anlatmak ve insanların bunlarla yüzleşmesini sağlamak, insanların bu kadar dürüst olduklarını görmek daha eğlenceli bir dramatik anlatı oluşturuyor sanırım. Herkes başarılarını kolaylıkla anlatabiliyor çünkü. Peki başarısızlıklarıyla yüzleşen insanların hikayelerini neden izlemekten kaçınıyoruz; bu daha çekici değil mi?

- Fevzi projeye nasıl yaklaştı? İstekli miydi?
Fevzi abi film fikrine çok sıcak yaklaştı. Çünkü, kendisi de bu hatanın, aslında hata gibi görünen bu ıskanın yeniden anlatılmasını istiyordu. Yıllar sonra kamera karşısına geçtiğinde o da bizim gibi mutluydu. Hep birlikte birbirimize yardımcı olduk. İsteklerimizi oturup konuştuk ve filmi çektik.

- Konuşmayanlar oldu mu?
Oldu. Ancak hiçbiri bunu bir tavırla yapmadı. Pandemi nedeniyle röportaj veremeyenler oldu, ya da hikayeye bir şey katamayacağını düşünenler oldu. Kendisini hikayede göremeyenler oldu.

- Tarihi, yenilen son dakika golleriyle, basit hatalardan doğmuş travmalarla dolu Beşiktaş camiasının yıllar sonra Fevzi'ye bakışıyla ilgili neleri saptadınız?
Birçok kişi nostaljik yaklaşarak o günleri özlediğini söyledi. Bazıları da bu olayla ilgili hala üzgündü. Fevzi ile ilgili iyi fikirlere sahip olan insanlar daha fazla. Ancak yine de bu maçı bir daha izlemek istemeyen insanlar da vardı. Bence insanlar bunun bir eğlence olduğunu unutmamalı. Maçlar, yensek de yenilsek de bu gibi anlarla unutulmaz eğlencelere dönüşüyor. Beşiktaş'ın kazandığı yüzlerce maç var. Bu maçlardan kaç tanesini hatırlıyoruz. Bazen yenilsek bile unutulmaz yenilgiler aldığımızda gelecekte buna bakış açımız değişebiliyor ve nostaljik birer güzel anıya dönüşüyor. Bence travmaları yaşayanların birçoğu bunu bu şekilde görüyor artık. Ancak travma olarak görmeye devam edenler de var.

- Geçmişle ilgili kaliteli görüntü bulma sıkıntısı futbol dünyamızda ne durumda? Görüntü sıkıntısı çekildi mi?
Evet. Arşiv durumumuz çok kötü. Sadece futbolda değil. Genellikle geçmişindeki kültürel birikimlere sahip çıkan bir ülke değiliz. Futbolda durum daha farklı değil. Görüntülerin de çoğu zaten verilmiyor. Biz yine de birçok görüntüyü bulmayı başardık. Bu görüntüleri bize sağlayanlara teşekkür ediyoruz.

- Neden beyazperde? Belgeseli sinemada izleme alışkanlığı ne alemde ülkede?
Biz aslında bir dijital platform işi yapmak için yola çıktık. Başta da filmi üç bölümlük diziye ayırdık ve bu şekilde bir film yapmak istedik. Ancak, süreçte maalesef bazı sorunlar oldu. Dijital platformların farklı istekleri oldu. Biz de, madem öyle festivallerle devam edelim yolumuza, dedik. 13 festival gezdik. Sonra da yapımcımız Gökçe Kaan Demirkıran'ın cesaretiyle sinemaya taşıdık hikayeyi. Onu da bu cesaretinden dolayı tebrik etmek lazım. Belgeseli sinemada izleme alışkanlığı olmayan bir ülkede benim bildiğim, Iska ile birlikte iki belgeseli sinemaya taşıdı Demirkıran. Ona da buradan bir kez daha teşekkür ederiz. Güzel Adam Süreyya ile sinemadayken ben de onu tanıma şansı bulmuştum. 

- Mert Erez kimdir? 
15 yaşından beri kısa filmler çekiyorum. Uzun yıllardır yazarlık yapıyorum. Futbol dergilerinde yazarlık yaparak üniversite yıllarında hayatımı kazandım. Reklam ajanslarında senaryolar yazdım. Belgeseller ve kısa filmler çektim. Artık profesyonel anlamda yönetmenlik ve senaristlik yapıyorum.

- Sırada başka proje var mı?
Var. Bir kısa filmi yeni bitirdim. Bir televizyon dizisi yazıyoruz. Bunlar dışında kendi filmlerimi ve senaryolarımı yazmaya devam ediyorum. İnşallah bir daha belgesel yaparsam, yine bir kaleci hikayesi anlatmak istiyorum. Bu defa biraz daha başka bir anlatıyla.



Diğer Haberler