KÜÇÜK ŞEYLER
Küçük Şeyler, modern Türkiye’nin yeni orta sınıf, beyaz yaka yaşantılarını, değişen mevsimler ve bölümlerde, hayatlarında yeni bir noktanın eşiğine gelen Onur ve Bahar çifti üzerinden kaçınılmaz kavgalarla, kabuslarla, absürt durumlarla, bedensel ve ruhsal değişimlerle anlatıyor. Film, ortak noktaları lüks bir site olan farklı karakterlerin hayatlarına odaklanan, işçi, müşteri ve müteahhiti konu alan bir üçlemenin ikinci filmi olarak izleyiciyle buluşuyor.
YÖNETMEN:
Kıvanç Sezer
OYUNCULAR:
Alican Yücesoy
Başak Özcan
Bülent Emrah Parlak
Seda Türkmen
SENARYO:
Kıvanç Sezer
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ:
Hatip Karabudak
MÜZİK:
Turgut Mavuk
Can Saka
YAPIM:
2019, Türkiye
DAĞITIM:
TME Films
SÜRE:
ELEŞTİRMEN YILDIZLARI:
MEHMET AÇAR (Habertürk)… 3,5
CUMHUR CANBAZOĞLU (sinemamuzik.com)… 3
MURAT ERŞAHİN (sinemamuzik.com)… 3
MURAT ÖZER (Sinema Seven Mecmua)... 3
ALİ ULVİ UYANIK (Milliyet Sanat)… 2,5
UĞUR VARDAN (Hürriyet)… 3,5
ELEŞTİRMEN GÖRÜŞÜ:
ATİLLA DORSAY: ‘… Sonuç olarak önemsenmeye, gidip görmeye ve üzerinde durmaya değer bir film. Her ne kadar klasik sinema yargılarımızı ve 'ham hum şaralop' film değerlendirmelerimizi yerinden oynatıyorsa da... Babamın Kanatları filmiyle çıkış yapan (ben ne yazık ki görememiştim) Kıvanç Sezer, bu kez işi daha ötelere götürüyor. Sineması, yapımcılar arasında bulunan Tolga Karaçelik'in sinemasına benziyor sanki... (Ondan son o enfes Kelebekler'i görmüştük). Oyuncularsa kusursuza yakın bir ekip oluşturuyorlar. Başta biri yabancı tam dört festivalden birer oyuncu ödülü kapan Alican Yüce olmak üzere... Ayrıca Başak Özcan'ı da çok beğendiğimi söylemeliyim. Tüm karakter oyuncularını da... Son olarak Hatip Karabudak'ın görüntüleri de anılmaya değer.’
KEREM AKÇA: ‘… "Küçük Şeyler"de üst-orta sınıftan bir karakterin, Onur'un (Alican Yücesoy) işten çıkarılması üzerine kurulu bir yapı var. Üçlemenin ilk halkasındaki melodramatik hava yerini 'saykodelik' ve 'gerçeküstücü' öğeler taşıyan bir absürd komediye bırakıyor. Açılış sekansı fazlasıyla manidar ve sembolik. Gözü kapalı yürüyen karakterlerin Lanthimos'un ilk İngilizce çalışması "The Lobster"ın (2015) başlangıcını hatırlatıp 'bilimkurgu filmi mi geliyor?' dedirttiği kesin. Üst ile orta sınıf arasında kalmanın devreye soktuğu 'konformizm' ve 'yozlaşma' bu sayede belki de bilinçaltına alan açıyor. Hatip Karabudak'ın geniş açı objektifleri, yakın, orta plan olması fark etmeksizin sıkışmışlığı ve bunalımı tasvir ediyor. Bunun ötesinde filmin aslında derin odakla hareket ettiği gerçeği de var. Bu yolda bize her şeyi gözlemleme ve yaşananların rahatsız ediciliğini hissetme şansı tanıyor film. Bir köşeye zoraki yerleştirilen karakterlerin kafa boşluğu bırakılmış açılarını da ekleyince Yunan Yeni Dalgası'nın öncüsü Yorgos Lanthimos'un dili akla geliyor. "Köpek Dişi" ("Kyonodontas", 2009) gibi ilk dönem harikalarından ziyade "The Lobster" ile girdiği 'İngilizce dönemi' benimsetilmeye çalışılan.’
UĞUR VARDAN (HÜRRİYET): ‘… Farklı toplumsal sınıflara ait karakterlerin hayatlarına odaklanan bir üçlemenin ikinci hamlesi niteliğindeki ‘Küçük Şeyler’, yönetmeni adına da farklı bir üslubun ifadesi. ‘Babamın Kanatları’ndaki toplumsal gerçekçi anlatım burada yerini absürd bir tarza bırakmış. Kim bilir, karakterlerin hayata karşı duruşları, bakışları, dertlerinin türü de bu tarz değişikliğini beraberinde getirmiştir, bilemiyorum ama Sezer’in yönetmenlik kumaşını daha da geliştirdiğini gösteren bir çalışma ‘Küçük Şeyler’. Onur’u canlandıran Alican Ulusoy’un ışıltılı performansının (birçok festivalde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında ödüle uzandı) yanı sıra Başak Özcan’la yakaladıkları kimya özellikle kimi sahnelerde (mesela Bahar’ın evi terk etme bölümü) üst düzeyde.Toparlarsak ‘beyaz yakalılar’ da denilen toplumsal katmana dair bu modern taşmayı kaçırmayın derim...’