Adli Antropologluk yapan Selim, 12 yaşındaki kızı Sema ve hamile karısı ile mutlu bir yaşam sürerken hayatı, bir sabah tesadüfen bulunan ölü kemikleri için aranmasıyla bambaşka bir hal alır. Selim vakit kaybetmeden kızı Sema ile birlikte ormanlık alandaki olay yerine gider. Ekiplerce toplanan kemikler inceleme için hazırlanırken odada yalnız kalan Sema, dört adet kemik ve eşyayı çantasına koyarak gizlice eve getirir. Sema, gece kemiklere temas ettiğinde, 1509 yılında Kıyamet-i Suğra “Büyük İstanbul Depremi” ile başlayan lanet geri döner.