İZLEMEYENLER İÇİN TV´DE İLK KEZ ´KIŞ UYKUSU´
Nuri Bilge Ceylan´ın bol ödüllü filmi Kış Uykusu (2014) bugün 23.30´da Star TV´de yayınlanıyor. Nuri Bilge Ceylan´ın en fazla izlenen filmi olan Kış Uykusu tam 3 saat 16 dakika uzunluğunda. Sinema eleştirmenlerinin filmle ilgili görüşleri:
MURAT ERŞAHİN: ´Nuri Bilge Ceylan, insan ruhunun analizini yapmış. Edebiyat tadında, özel bir çalışma. Çehov ağırlıklı, insan ve karakter öyküsü; gurur, vicdan, ahlak, adalet, iyilik, kötülük, gerçeklik, bencillik, sevgi, kader, sınıfsal durumlar, yalnızlık, insan zavallılığı gibi içi dolu önemli kavramları, memleket meselelerini fon alarak yansıtmış perdeye. Özetle, Nuri Bilge; "mutsuzluğumuzun kışını" çizmiş. Oyuncu kadrosunun tamamı mükemmel. Film gayet iyi... Cannes´den Büyük Jüri Ödülü ile dönen "Bir Zamanlar Anadolu´da"nın, Altın Palmiye´li "Kış Uykusu"nun altında olmadığını da eklemek gerek bu arada. Ceylan, artık kendi filmleriyle karşılaştırılabilecek düzeyde bir sinemacı çünkü! ´
ALİ ULVİ UYANIK: ´Nuri Bilge Ceylan seyircisine güvenen bir yönetmen. "Kış Uykusu"nda edebi lezzetteki diyaloglarının gücüyle, ´üşümüş´, yalnız, sevgi yoksunu karakterlerini ikircikli fırça darbeleriyle resmederken, seyircileri karanlık tarafa çekiyor, orada iç dünyalarıyla yüzleştiriyor...Ceylan, insan ruhunun derinliklerine sızıp, ışığa ulaşmaya çalışıyor. Dünyanın her yerindeki insanları ´görebileceğiniz´ bir hikaye akışı içinde, yerele, ülkesine dair keskin eleştirileri, özellikle bu adaletsiz sistemin konformist riyakarları üzerinden yapıyor. Geniş manada da, merhamet, fedakarlık, tekamül, sabır, onur, gurur kavramları, kısaca ´insan bulmacası´ üzerine kafa yoruyor. 196 dakikalık, bitmesini istemediğiniz bir yolculuk.´
UĞUR VARDAN: ´Aydının sınıfsal hal-i pürmelâli, tam da ana karakterinin isminin ´Aydın´ olduğu ´Kış Uykusu´nda Nuri Bilge Ceylan bakışıyla alabildiğine didik didik ediliyor. Bu mesele Batı için çok çok eski bir geçmişin konusu belki (Rus cephesini ´Doğu´ sayarsak da Çehov´dan bu yana). Bizim içinse Tanzimat´la başlayıp Cumhuriyet´in ayaklarını yere basmasıyla birlikte daha net bir şekilde kıyıya vuran, belki Yakup Kadri´nin ´Yaban´ıyla ilk kez sesini ´Gür´ bir şekilde duyuran, sinemamızda ise özellikle ´80 sonrası´nın suskun ortamında belli ölçülerde iç hesaplaşmaya giren yönetmenlerimizce sık sık uğranılan bir liman... Bütün bu tabloda ´Kış Uykusu´ yeni bir derdin peşine düşmüyor ama sinemamız ölçüsünde en uzun süreli ve vakti bol olunca da- daha derin bir alışverişin parçası oluyor. Tabii filmin zamanlama açısından şöyle bir preblemi var, tıpkı Onur Ünlü´nün ´Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi´ gibi ´Aydın´a uzun süredir herkes vuruyor ve Türkiye´nin içinden geçtiği siyasal iklim itibariyle o artık bir ´Mazlum´... Ama Nur Bilge de şunu söyleyebilir, "Bu dönem gelip geçer ama benim filmim zamansızlık bağlamında yarına kalır..." İnşallah öyle olur... Ben en çok ´Taş atan çocuklar´ meselesinin öyküye yedirilmesini, bütün psikolojik ayrıntılarıyla beğendim. Bir de Aydın´ın, kız kardeşi Necla tarafından yazıları üzerinden çok doğru noktalarla lime lime edilişini!.. Son olarak filmin ismi ´Taşra Sıkıntısı´ da olabilirmiş...´
MURAT ÖZER: Kış Uykusu"nu izleyen herkesin durduğu yere göre farklı değerlendirmeler yapacağını tahmin etmek zor değil. Alabildiğine ´dolu´ bir film zira, . Nuri Bilge Ceylan´ın ´sınıfsal nefret´ten kadın-erkek ilişkilerinin ´yalan dolan´ temelli doğasına, oradan güncel politik göndermelere kadar uzanan temalar bolluğunu Çehov ortak paydasında buluşturmasıysa şapka çıkarılır cinsten. "Bir Zamanlar Anadolu´da"nın ikna etme eksikliğini giderdiği söylenebilir "Kış Uykusu"nun, yüzde yüz değilse de. Bu filme ve Ceylan´a dair söylenebilecek en ´imrenilesi´ şeyse şu olur sanki: NBC, Türkiye´de hiçbir yönetmende olmayan, dünyadaysa pek az sinemacının ele geçirdiği ´lüks´ten faydalanmanın (ya da olumlu anlamda ´sömürmenin´) en çok da "Kış Uykusu"nda üstesinden geliyor.
OKAN ARPAÇ: NBC´ın Altın Palmiye´li başyapıtı, akıcı ve doğal diyaloglarıyla, bu diyalogların aralarına serpiştirilen memleket meseleleriyle ve görsel büyüleyiciliğiyle yılın en önemli yerli filmlerinden biri. Taşradan insan manzaraları sunmaya devam eden NBC, mülk sahibi eski bir oyuncu, genç karısı, kız kardeşi ve onların fakir kiracılarından yola çıkarak, düzeni de, kapitalist sistemi de, sınıfsal bakışları da eleğinden geçiriyor. Sırf ´doğru´ görünmek adına ´vicdan´ gösteren ´aydın´ların karşısına fakir ama onurlu kiracıları koyarak, bugün yaşadığımız türlü sorunların tam kalbine neşter atıyor bir nevi. Haluk Bilginer´in nihayet gırtlağını yırtmadan, bas bas bağırmadan o nefis oyunculuğunu yıllar sonra yeniden sergilediği, Demet Akbağ ve Melisa Sözen başta olmak üzere tüm kadronun parmak ısırtan performanslar sergiledikleri 3 saat 15 dakikalık "Kış Uykusu", dünyanın iklimiyle vücut iklimini kaynaştırmayı seven yönetmenin, dünya sinemasına armağan ettiği bir mücevher.´
BURAK GÖRAL: Bir filmi "başyapıt" yapan nedir? Sağlam yapılı, çok katmanlı ve iyi yazılmış diyaloglarla dolu bir senaryo... Bu senaryoda yaratılmış derin karakterlerin hakkını veren performanstaki oyuncular... Ve hiç kuşkusuz sinema sanatının bütün yapıtaşlarını ustalıkla bir araya getiren bir yönetmen.... "Kış Uykusu" klasik Rus romanları gibi edebi bir tatmin duygusu veren, yanında büyük bir sinemasal hazzı da başarıyla taşıyan şahane bir Nuri Bilge Ceylan filmi... Ama "Kış Uykusu"nu Türk sinemasının en iyi senaryolarından biri olarak da anmak çok mümkün...
KEREM AKÇA: ´Sadece iki ayrı döneminin kilometre taşları Mayıs Sıkıntısı ve Üç Maymun ile bile sinema tarihimize adını altın harflerle yazdırmayı hak eden Nuri Bilge Ceylan, Kış Uykusu´nda da üzerine ince ince düşünülmüş çerçeveleme algısını sürdürüyor. Edebiyat arka planı ise Kapadokya zemininde Çehovyen bir yaklaşımla açığa çıkıyor. Haluk Bilginer, Melisa Sözen ve Ayberk Pekcan çok iyiler. Kış Uykusu, birçok açıdan okunabilecek, katmanlar açabilecek ve tartışılabilecek anlamlı bir günümüz Türkiye´si alegorisi. Ama yönetmen, her usta sinemacının deneyimlediği ´auteur sendromu´nu yaşıyor burada, aynen İklimler´de olduğu gibi. Diyalogların kontrolünü kaybedip teatralliğe yol açarken hikaye kurgusunu da iyi ayarlayamayınca, 120 dakikada daha sağlam temeller üzerine oturabilecek bir filme imza atıyor.´
OLKAN ÖZYURT: ´ "Üç Maymun", "Bir Zamanlar Anadolu´da" filmlerinde sinematografik ustalığının yanına epik hikaye anlatımıyla da flört eden Nuri Bilge Ceylan, "Kış Uykusu"nda adeta iyi bir öykücü, hatta ´edebiyatçı´ olduğunu da ortaya koyuyor. Hem sinemamız hem de dünya sineması açısından sinema ve edebiyatın muhteşem buluşmalarından birinin altına imza atıyor. Ceylan´ın Çehov´a düşkünlüğü biliniyor ama "Kış Uykusu´nda Çehov yalnız değil. Shakespeare de Dostoyevski de sık sık karşınıza çıkıyor. (Adeta onların ruhları da dolaşıyor.) Şu kesin büyük bir roman-film "Kış Uykusu". Temel olarak insanın dünyasına ama özellikle de karanlık tarafına epik bir yolculuğun filmi diye özetlenebilecek "Kış Uykusu" hem güncel, hem politik, hem evrensel hem de zamansız olmayı başarabiliyor.´
CÜNEYT CEBENOYAN: ´ Nuri Bilge Ceylan damardan politik bir film yapmış. Politik sinema deyince akla gelen türden değil daha temelden politik bir film bu. Mülkiyet ilişkileri ve her türden hiyerarşik ilişki başrolde bu filmde. Politika bu değilse başka nedir ben bilmiyorum. Bugüne kadar bu filmle ilgili yorumlarda politika kavramına rastlamamış olmama hayret ediyorum. Söylendi, yazıldı da ben mi duymadım, yoksa söylenmedi yazılmadı mı? İkinci şık doğruysa, insanlar politikadan ne anlıyor, bilemedim. Politik sinema deyince akla Costa Gavras, Ken Loach, Yılmaz Güney ve Fernando Solanas filan gelir. Bu film tabii ki onların tarzında bir film değil. Hep söylenegeldiği gibi daha Bergman ve Antonioni gibi yönetmenlerin çizgisinde.
Nuri Bilge Ceylan sineması üst düzey bir sinema. Bu film de elbette sinema tarihimizin en iyi filmlerinden biri. Sadece bizim değil, dünya sinemasının da. Bunu bir kez cebe koyduktan sonra "Kış Uykusu"ndan Bir Zamanlar Anadolu´da kadar etkilenmediğimi söyleyebilirim. Uzun diyalogları bazen zorlayıcı buldum. Replikler doğalcılıkla, teatrallik arasında salındı. İki tane 100´er dakikalık film de çıkabilirdi Kış Uykusu´ndan sanki. İkisi de aynı derecede etkili olabilirdi ve eksiklik hissi de yaratmayabilirdi. Şunu söylemek istiyorum. Bu karakterler hakkında sonsuza kadar uzayan bir film yapabilir Ceylan. Ve o film de kendisini seyrettirir, hem de hayranlıkla. Ama 100 dakikada da bu karakterler hakkında yeterince fikir edinmiş olabiliriz. Küçük bir devamlılık kusuru (zarftaki paralar) ise Ceylan sinemasının kusursuzluğunda nazar boncuğu gibi duruyor.´