Arşiv (Sinema)

HIGH LIFE

24 Nisan 2019 Çarşamba 20:04

 

<a href= http://boxofficeturkiye.com/seans/ target=”_blank”>SEANSLAR</a>

 

YÖNETMEN:

Claire Denis

 

OYUNCULAR:

Robert Pattinson

Juliette Binoche

Andre Benzamin

Mia Goth

 

SENARYO:

Claire Denis

Geoff Cox

Jean-Pol Fargeau

 

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ:

Yorick Le Saux

Tomasz Naumiuk


MÜZİK:

Stuart Taples

Tindersticks


YAPIM:

2018, ABD

 

DAĞITIM:

Başka Sinema

 

SÜRE:

113 dakika

 

FİLMİN SİTESİ:

<a href= target=”_blank”>Web sitesine gidin </a>

 

 

ELEŞTİRMEN GÖRÜŞÜ:

MEHMET AÇAR (haberturk.com): ‘…“High Life” bazı eleştirmenler tarafından çok beğenilen ve önemsenen bir film oldu... Ama kendi adıma filmi sevdiğimi ya da beğendiğimi söylemem mümkün değil. Yönetmeni Claire Denis, “yalnızca arzulardan ve vücut sıvılarından söz eden” bir film olarak tanımlıyor “High Life”ı... Evet, filmde bol miktarda vücut sıvısı görüyoruz. Arzulara da şahit oluyoruz ama karakterlere çok uzağız. Dibs, Monte, Willow ve biraz da Boyse (Mia Goth) dışında diğer karakterlerle duygusal bağ kurmamız mümkün değil. Kaldı ki, yönetmenin dört ana karakterin geçmiş hikâyelerini anlatmak için çaba gösterdiği söylenemez. Sadece içgüdülerini ve arzularını anlamamızı istiyor o kadar... Bilimkurgunun düşünsel anlamda daha derinlikli bir türe dönüştüğü filmleri severim. Ama “High Life” açıkçası ne düşünsel ne duygusal anlamda etkiledi beni... Denis'nin buradaki yoğun umutsuzluktan insana dair en temel meselelere varmaya çalıştığı açık ama bu meselelere dair kayda değer bir şey söyleyebildiğinden pek emin değilim.
“High Life”ı alternatif bilimkurgulara, karanlık ve umutsuz filmlere ilgisi olanlara tavsiye edebilirim. Sonuçta, bu filmi yere göğe koyamayan birçok eleştirmen olduğunu bir kez daha hatırlatayım.’

ŞENAY AYDEMİR (gazeteduvar.com.tr): ‘…Yönetmenin ilk İngilizce filmi olan “High Life”, mekânın uzay ve bilim kısımlarını mümkün olduğunca geri plana itiyor ve daha çok ‘varlık’ meselesiyle ilgili olduğunu hissettiriyor seyirciye. Belki de bu yüzden teknolojiye de fazla yüz vermiyor. Hikayenin geçtiği uzay mekiğinin teknolojisi daha çok 80’lerden kalma gibi görünüyor. Bu duruma filmle ilgili birçok yorumda dikkat çekiliyor ama bu tasarım tercihinin belirsiz bir zaman algısı olan filmin içinde yoruma açık bir ipucu olduğu da söylenebilir. Nihayetinde uzun bir süredir uzayda olduğunu düşündüğümüz karakterlerin bizim şu an sahip olduğunuz teknolojik olanaklardan yoksun bir dönemde bu yolculuğa çıkmış olmaları da muhtemel. ‘Muhtemel’ kelimesi bu film için sıkça kullanılabilecek bir kavram. Çünkü yönetmen, uzay, zaman, hayat, varlık gibi birçok kavramı iç içe geçiriyor film boyunca ama net yanıtlar vermekten, kesin cümleler kurmaktan imtina ediyor. Durumlar, ihtimaller üzerine inşa edilmiş bir hikaye var karşımızda. Bu bakımdan filmin bir uzay gemisinde geçmesinin finaldeki boşluk/ boşluğun öte tarafına geçme tutkusu dışında çok da bir anlamı yok gibi…’

CÜNEYT CEBENOYAN (BİRGÜN): ‘…Claire Denis’nin filmleri giderek daha zor anlaşılır bir hal aldılar fakat. “High Life” da ne dediği, niye dediği kolay deşifre edilemeyen filmlerden biri. Denis, bir tür “yaradılış” hikâyesi anlatmak istemiş. Uzayda bir kara deliği araştırmaya gönderilen bir grup ‘suçlu’dan geriye kalanların, insan türünü nasıl yeniden yaratacaklarını anlatıyor film. Tabuların her koşulda geçerli olamayacağı gibi bir şey de söylüyor film. Bence yeni bir şey değil bu söylenen, tabular tarihsel koşulların ürünüdür ve her koşulda geçerli olmaları beklenemez. Zaten en tabu yıkıcı kitaplar kutsal kitaplardır. Adem’le Havva’dan başlayarak aile içi cinsel ilişki yani ensest kutsal kitaplarda bolca mevcuttur. Keza, insanın kendi idrarını içmemesi de kırılabilen, hatta uzay yolculuğu gibi ortamlarda kırılması şart da olan bir tabudur. İyi güzel de Claire Denis bize bunları, şimdi niye anlatıyor? Babayla kızı arasındaki ensest ilişkinin, yaşadığımız çağdaki trajik sonuçları ortada. İFF’de gösterilen “İmkânsız Aşk” böyle bir hikâye anlatıyordu mesela. O filmdeki baba figürü tiksindiriciydi. Denis, böyle bir ilişkinin (baba- kız arasında cinsel ilişkinin) insanlığın kurtuluşu için şart olduğu ve hatta böyle bir ilişkinin iyi de olduğu çok özel koşullar tasarlamış. İyi, güzel ama o özel koşullardan yola çıkıp hayatımıza dair ne gibi bir soru sorabiliriz? Ensest tabusu kalksın mı? Bu mudur?...’

NİL KURAL (MİLLİYET): ‘…Dünya sinemasının önde gelen yaratıcılarından Claire Denis, başrolüne popüler oyuncu Robert Pattinson’ı yerleştirdiği yeni filmi “High Life”da bilimkurgu türünden besleniyor. Ancak yine insan varoluşunun karanlık ve aydınlık yönleri üzerine etkileyici bir hikâye sunuyor. Film, bir adam ve bebeğin yalnız olduğu bir uzay gemisinde açılıyor. Geri dönüşlerle suçluların uzaya gönderildiği bir düzeni öğreniyor ve şiddetin ortaya çıkışına tanıklık ediyoruz. Pattinson’ın başarılı bir performansla dikkat çektiği film, Denis’in eşsiz sinema dilinin daha önce denemediği bir türde mükemmel işlediği bir yapım. Geçen yıl San Sebastian Film Festivali’nde yarışan filmde, Denis hem politik düzen hem de insan doğası üzerine derinlikli analizler sunarken bilim kurgu türüne eşi benzeri olmayan özgün bir yapıt da armağan ediyor.’

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET): ‘…‘High Life’ın özelliği ise 73 yaşında bir yönetmenin elinden çıkmasına rağmen uhrevi meselelerden çok ‘bilimkurgu sineması’ dahilinde çokça rastlamadığımız dertlere kulak kabartması olsa gerek. Yolculuk uzun, vakit çok, sürekli felsefi mi takılacağız yoksa içgüdülerimizle, doğamızın bize yükledikleriyle mi yüz yüze geleceğiz? Denis’nin tercihi doğamızla ilgilenmek olmuş. Yani kadın-erkek yolculuk yaparken sevişmezsek, üremeyi düşünmezsek olur mu, olmaz elbette! Film ilk olarak İstanbul Film Festivali sırasında izleyiciyle buluştu, benzer bir zaman diliminde de dışarıda gösterime girdi. Yazılıp çizilenlere bakıldığında çoklarınca ‘başyapıt’ ya da ‘kült film’ düzeyinde ele alındı. ‘High Life’ın gelecekte bu denli önemli bir yeri tarif edeceğini sanmıyorum ama gezindiği meseleler itibariyle sinema tarihine özel bir tat katacağı kesin... Özellikle Dr. Dibs’in ‘Fuckbox’ denilen aygıtta adeta özel bir gösteriye dönüşen erotik sekansıyla... Yorick Le Saux’nun enfes kadrajlarının yanı sıra Stuart Staples’in da etkileyici müzik çalışmasından destek alan ‘High Life’, yönetmeninin (‘Se7en Mecmua’nın mayıs sayısında yer alan, Esin Küçüktepepınar’la yaptığı söyleşisinde de) ifade ettiği gibi “Zaman ve mekân duygusuyla oynayan, kara delikler kadar şehvet, arzu, bastırılmış veya tatmin olmayan duygulardan, şefkat ihtiyacımızdan bahseden bir bilimkurgu”…’

 

ELEŞTİRMEN YILDIZLARI:

MEHMET AÇAR (Habertürk).... 2,5
CUMHUR CANBAZOĞLU (sinemamuzik.com).... 2,5
MURAT ERŞAHİN (sinemamuzik.com)... 4

MURAT ÖZER (Sinema Seven Mecmua)... 2,5
ALİ ULVİ UYANIK (Milliyet Sanat)....4
UĞUR VARDAN (Hürriyet).... 3



Diğer Haberler

ROSINANTE
ROSINANTE
14 Kasım 2024 Perşembe 10:12

SWAN LAKE
SWAN LAKE
07 Kasım 2024 Perşembe 09:24

İFRİTİN MÜHRÜ
İFRİTİN MÜHRÜ
07 Kasım 2024 Perşembe 09:18

HENRY KORSANLARA KARŞI
HENRY KORSANLARA KARŞI
06 Kasım 2024 Çarşamba 21:34

BABA BENİ GÜLDÜRSENE
BABA BENİ GÜLDÜRSENE
06 Kasım 2024 Çarşamba 21:21

KAMPTA
KAMPTA
31 Ekim 2024 Perşembe 18:27

SİJJİN
SİJJİN
31 Ekim 2024 Perşembe 18:22