Sinema Haberleri

FATMA GİRİK YAŞAMINI YİTİRDİ

24 Ocak 2022 Pazartesi 09:56

Uzun süredir sağlık sorunları yaşayan Yeşilçam'ın usta ismi Fatma Girik, 79 yaşında yaşamını yitirdi. Kalça ve beyin ameliyatlarının ardından zorlu bir süreç yaşayan Fatma Girik, tedavi nedeniyle 20 yıldır yaşadığı Bodrum'dan İstanbul'a dönmüştü. Acı haberi Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin sosyal medya hesabından duyurdu: Yeşilçam’ın ve Şişlimizin büyük değeri, ilçe başkanlığı yaptığım dönemde birlikte çalışmaktan onur duyduğum eski Şişli Belediye Başkanımız sevgili Fatma Girik’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim.

KİMDİR? 

Yeşilçam’ın ‘dört büyüğü’nün öncüsü Fatma Girik; yarışma desteği olmadan işe figüranlıkla başlayan, gönül koyduğu sinemaya yarım yüzyıldır aynı aşkla hizmet etmiş bir yıldız O.

Köylü kadın da O, kırsaldan kente göç eden kadın da; güzelliğinin getirdiği avantajların bir adım önüne geçip oyun gücüyle de kabul gören, bir dolu sıradan filmi sırtlayıp götüren, dramlar kadar güldürülerde de başarılı olan, kısa sürede milyonların sevgilisi haline gelen bacı da, sevgili de, ulaşılmaz kadın da, ‘Erkek Fatma’ da, rolü için dekolteden kaçmayan da O…

Tipik halk kızı beyazperdede; fazla eğitim almamış, damarına basıldığında lafını esirgemeyen, dobra, harbi, maddi sorunlarla boğuşurken boynunu bükmeyen kenar bir mahalle kızı. Kah Şöför Nebahat, kah fedakar Anadolu kadını, kah işçi, kah evin kızı…

12 Aralık 1942 Sultanahmet doğumlu Fatma Girik. Annesi fabrika işçisi Münevver Hanım, babası da balıkçı, gemici, dalgıç Hayri Bey.

Doğduğunda askerde olan babası izne gelip onu görünce ‘Bunun erkekten farkı yok, erkek gibi kız maşallah’ demiş. Gerçekten de erkek gibi büyütülmüş ve mahallede adı ‘Erkek Fatma’ya çıkmış. Ağaçların üzerinde gezerek, Tarzancılık oynayarak geçirmiş çocukluğunu akranlarıyla.

Kocamustafapaşa’da otururken bir gün komşuları Sezai Ağabey’in yardımıyla annesiyle birlikte filmlerde figüranlığa başlamış. Bir süre böyle idare ettikten sonra okulunu aksattığı gerekçesiyle annesi filmlerde çalışmasına karşı çıkmış ama, dinleyen kim; kaçıp kaçıp yine setlere gitmiş Fatma. Sonunda da Cağaloğlu Kız Lisesi orta bölümünde okulu bırakarak tamamen sinemaya yönelmiş…

Bundan sonrası ise tam bir başarı öyküsü.
Yeşilçam tarihine düşülen notlara göre, 15 yaşında Nuri Akıncı’ın filmlerinde gözüküyor önce. Seyfi Havari’nin Leke’sinde ise ilk başrolüne çıkıyor.

Bu arada roller değişiyor ve Fatma eve para getirmeye, ailesine bakmaya başlıyor.

Aile ‘sınıf atlıyor’; Tarlabaşı’nın arka sokaklarına taşınıyor.

Bir gün Memduh Ün’ün Muhterem Nur’la çektiği filmin setinde iş çıkıyor. Ün’ün hemen dikkatini çekiyor bu küçük ve güzel kız.

Murada Ereceğiz filminin setinde yakınlaşıyorlar; o dönem birlikte olduğu Muhterem Nur’dan ayrılan Memduh Ün, Fatma’yı Antalya’daki çekimlere götürüyor. Ancak, İstanbul’a dönünce dengini bulması gerektiğini söylüyor Fatma’ya.

Yarım asırlık Girik-Ün beraberliğinin ilk molası bu. Önceleri, klasik ‘yönetmen-artist aşkı’ ya da ‘geçici heves’ olarak algılanan ‘uzatmalı aşk’, görünen o ki halkın da olurunu alarak, bugüne kadar sürüp geliyor…

Küçük firmaların küçük bütçeli yapımlarında oynarken, genç ama hayli gelişmiş Fatma’yı Ün’den alan Osman Seden, 1961’de Mahalleye Gelen Gelin komedisinde Orhan Günşıray’la başrole çıkartıyor. Yine aynı yıl, Seviştiğimiz Günler’de Halit Refiğ de onun adını başrole yazıyor.

Aile, Tepebaşı’ndan Taksim Kazancı Yokuşu’na taşınırken bilinen bir isim artık Fatma Girik. Dönemin en önemli magazin dergisi Ses, geçmişini, ailesini anlatan haberlerle dolu.

Bir dizi salon komedisinin ardından 1964’te ilk önemli filmi Keşanlı Ali Destanı’nda (yön: Atıf Yılmaz) Fikret Hakan’la çok iyi bir performans sergiliyor ve 22 yaşında 2. Antalya Film Şenliği’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanıyor.

O dönem TV olmadığından, her türlü olanağı değerlendirip halka ulaşmak gerek. 1965’te Öztürk Serengil’in firmasına Aguş/Aşka Şepke adlı 45’lik plağı yapıyor. Aşka Şepke’de Serengil’le birlikte seslendiriyor şarkıyı. Müzikle profesyonel anlamda ilk bağlantısı oluyor bu.

1967’de Sürtüğün Kızı’yla ikinci Altın Portakal’ını alıyor. Müthiş bir tempoda çalışan, günleri geceleri setten sete koşarak geçen genç bir sanatçının çabasının taçlandırılması bu. Dile kolay; 1963-69 arası tam 88 filmi var Fatma Girik’in…

1968’te ‘fıkra anlatmak’ için, şov için İzmir Fuarı’nda sahneye çıkıyor. Ancak seyirci fazla tatmin olmuyor ve şarkı da söylemesini istiyor ondan.

Dersler aldıktan sonra Şubat 1969’da ‘Beyazperdenin güzel gözlü kızı’ sloganıyla İstanbul Maksim sahnesinde Türk Sanat Musikisi söylemeye başlıyor.

Sesi fena değil; sinemadan sahneye geçenlerin en başarılısı olduğunu yazanlar da çıkıyor basında. Sonuçta, vurdulu kırdılı filmlerin, seks furyasının piyasaya egemen olduğu bir dönemde sahnede kalarak iyi paralar kazanıyor.

1969’da, bu kez Orhan Elmas’ın Ezo Gelin’iyle Altın Koza’da birinci seçiliyor ve aynı başarıyı Boş Beşik’le, Acı’yla artarda tekrarlıyor Adana’da.

Yine o dönemde Ülkü Erakalın’la Erkek Fatma’yı yaptıktan sonra dramlara ağırlık veriyor ve Dağdan İnme, Kızgın Toprak, Ağrı Dağı Efsanesi, Kambur gibi yapımlarla belli bir çizgide tutmayı başarıyor filmografisini.

1975’te Aşk Düğünü/Su Sızmazdı Aramızdan adlı ikinci 45’liğini çıkartan Girik, dönemin modasına uyup arabesk filmlere, müzikallere pek bulaşmıyor. Orhan Gencebay’la oynadığı Hatasız Kul Olmaz ile Bülent Ersoy’lu Ölmeyen Şarkı gibi bir kaç örnek, o kadar.

1976’da ilginç bir projede yer alıyor: Kadın Hamlet-İntikam Meleği. Metin Erksan’ın ünlü Hamlet’in cinsiyetini değiştirdiği yapıt için saçlarını kazıtan Fatma Girik’e yönelen ilgi filmi gölgede bırakıyor…

70’lerin sonunda Kemal Sunal’la ortak kurduğu Cem Film bünyesinde yapımcılığı deniyor. Birlikte İnek Şaban, Yüz Numaralı Adam, Bekçiler Kralı, Dokunmayın Şabanıma’ya imza atıyorlar.

İki yıldızın işbirliği beyazperdede de devam ediyor ve Kanlı Nigar, Japon Gelin, Postacı’da başrolleri paylaşıyorlar…

Seksenler’de az ama öz filmle karşımıza çıkıyor. Osman Seden’in Nefret’inde Hülya Avşar’la birlikte oynarken 1985’te Yılanların Öcü’nün Şerif Gören yorumunda ‘Irazca’yı başarıyla canlandırıyor.

Yönetmenliğe hiç kalkışmayan Girik, 1986 tarihli ‘Kemal Sunal filmi’ Garip’in (yön: Memduh Ün) senaryosunu yazıyor. Bu arada, filmlerinin büyük bölümünde kendini seslendirmeye özen gösteriyor.

1987’de TRT’deki Gönül Dostları dizisiyle televizyona geçiyor ve ‘Yıldız Öğretmen’ tiplemesiyle çok seviliyor, ödüller kazanıyor.

1988’de politikaya atılıyor ve ülkenin en büyük ilçelerinden Şişli’ye Belediye Başkanı seçiliyor. Başkanlığı sırasında sinemaya da vakit ayırıp Ün’ün ‘Gün Ortasında Karanlık’ filminde Halil Ergün’le oynuyor.

Beş yıl süren başkanlığın ardından, bu kez de ‘Söz Fato’da haber programıyla televizyon ekranında halkın hakkını aramaya çalışıyor. Üç buçuk yıl süren program sırasında türlü tehlikeler atlatırken, bir keresinde Beyoğlu’nda üçüncü kattan düşüyor ve ölümden dönüyor. Vücudunda 46 dikişle yaşamaya başlayan Girik’in medyadaki lakabı ‘cesur yürek’ artık…

Yıllar geçip giderken yaşlanmayı hiç önemsemeden anne, nine rolleriyle mesleğine devam ediyor.

2000’lerde Benim İçin Ağlama, Gurbet Kadını, Hasret gibi dizilerde, yine kendini rollerine kaptırarak, yine en iyisini vermeye çalışarak evlere misafir oluyor. 2005’te ise Sinema Bir Mucizedir’i filmografisine katıyor.

187 film, Taşkent Film Festivali’nden özel ödül, iki Altın Portakal, üç Altın Koza, bu iki festivalden onur ödülleriyle şekillenmiş parlak bir kariyer ve son olarak Uluslararası Ankara Film Festivali’nde Aziz Nesin Emek Ödülü’ye onurlandırılan yarım yüzyıllık bir çaba. İşte, Fatma Girik…

CUMHUR CANBAZOĞLU



Diğer Haberler