32. ANKARA FİLM FESTİVALİ'NDE YERLİ UZUNLAR YARIŞMASI BAŞLIYOR
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen 32. Ankara Film Festivali’nde Ulusal Uzun Film Yarışma filmleri için heyecan bugün başlıyor. Festival kapsamında bugün Erkan Tahhuşoğlu’nun birlikte yaşamak durumunda kalan zıt karakterli iki yaşlı kız kardeşin hikâyesini beyazperdeye taşıdığı “Koridor”; Tufan Taştan’ın gerçek bir hikâyeden yola çıkarak Lenin heykelinin peşine düşen iki polis memuru ve kasaba halkını merkeze aldığı “Sen Ben Lenin”; baskı ve disiplinin yoğun olduğu bir yatılı okulda hastalanan arkadaşını doktora götürmeye çalışan; fakat okulun bürokrasisini, idarenin vurdumduymazlığını ve zor coğrafi koşulları aşmak zorunda olan Yusuf’un dokunaklı hikâyesini anlatan Ferit Karahan yönetmenliğindeki “Okul Tıraşı” ve Aydın Orak’ın Diyarbakır’ın yakıcı sıcağı altında yoksul bir kenar mahallede yaşayan iki kardeşin, mahallelerinin hemen yanındaki lüks sitenin havuzuna girme mücadelesini anlattığı “Sabırsızlık Zamanı” filmleri gösterilecek.
|
Ankara Film Festivali’nde Dün Neler Oldu?
Festivalde gün Ulusal Kısa Film Yarışması filmlerinin heyecanı ile başladı. Yarışmada yer alan 15 yapımın gösterimi jüriler Alican Yücesoy, Banu Sıvacı ile Müfit Can Saçıntı, film yönetmenlerinin katılımı ve sinemaseverlerin yoğun ilgisi ile gerçekleşti.
Festivalde gösterimi yapılan "Gölgenin Seyri / Türk Sinemasının Tartışmalı İlkleri" filmi sonrasında yönetmen Müjgan Yıldırım, filmin danışmanlarından Burçak Evren ve filmin kurgucusu Tuvana Simin Günay’ın katılımıyla söyleşi gerçekleşti.
Müjgan Yıldırım: İzleyenlere sabrı için teşekkür ederim, uzun bir filmdi ki aslında daha da uzundu. 3 yılı aşkın bir sürede ortaya çıktı bu çalışma, bu 3 yıl bizim en zor dönemimiz olan pandemiye denk geldi. Burçak Evren’e ve bize destek olan sinema tarihçisi arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Burada aslında bizim yapmaya çalıştığımız şey; bu değildir budur demek değildi. Bu bir yolculuktu. Bu yolculukta hep birtakım duraklara uğradık. Kiminde sorular sorduk, kiminde bazı eklemeler yaptık. Bu seyre devam edeceğiz, bu tren gidecek. Belki burada söylediğimiz birçok şey de değişecek. Türk sineması organik yapısını sürdürecek, yeni belgeler çıktıkça söylenenlerin yerini almaya başlayacak.
Burçak Evren: Hem belgesel hem sinema tarihini bu kadar sabırla izleyen seyirciye ödül verilmeli, Müjgan hoca o kadar çalışkandı ki ona da çok teşekkürler ve İrfan Demirkol’a da çok teşekkürler filmi bu özel gösterimle gösterdikleri için. Biz Müjgan hocanın da dediği gibi gerçekten bir soru ortaya atmadık, günümüzde verileriyle Türk sinemasında nelerin yanlış olduğunun da altını çizmek istemedik, sadece bir soru işaret verdik. Bundan sonrasını genç tarihçiler, genç yönetmenler tamamlayacaktır.
Luis Buñuel imzalı “Burjuvazinin Gizli Çekiciliği / Le Charme discret de la bourgeoisie”, Tuluhan Tekelioğlu’nun belgeseli “Efsaneler” ve Nebil Özgentürk imzalı belgesel “Kara Trenle Götürdüm Şehrimi”; François Ozon’un bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan filmi ”Her Şey İyi Gitti / Everything Went Fine”; İtalyan yönetmen Michelangelo Frammartino’nun filmi “Delik / Il Buco”; Ivaylo Hristov’un “Korku / Fear”; Samuel Kishi imzalı “Kurt / Los Lobos”; Alexandre Rockwell yönetmenliğindeki “Tatlı Şey / Sweet Thing” ve Henrik Schyffert'ın yönettiği “Koş Uje Koş / Run Uje Run” günün ilgi gören diğer yapımlarıydı.