24 OCAK 2020
Üçü yerli yapım olmak üzere toplam yedi filme ev sahipliği yapıyor yeni hafta. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini kesinlikle bırakmayın! İyi seyirler herkese.
BAD BOYS: HER ZAMAN ÇILGIN
-Her daim birlikte!-
İlk olarak 1995’te tanıştığımız Michael Bay filmi ‘Bad Boys / Çılgın İkili’, iki gözü pek ve kural dışı polis dedektifinin sıkı aksiyonla yüklü macerasını öykülüyordu. Will Smith ve Martin Lawrence’ın canlandırdıkları Miami polisine bağlı dedektifler Mike Lowrey ve Marcus Burnett, kendine özgü sert yöntemleri yanında hakiki dostluklarıyla çok sevildiler perdede. 2003’te Michael Bay, devam filmi olan Bad Boys II ile bir seriye dönüştürdü mizah unsurları da bol olan aksiyonlu avantürü.
‘Miami Heat’ ve aksiyon tutkunu dedektiflerimiz, ilk filmden yirmi beş sene sonra üçüncü serüvenleriyle karşımıza çıkıyorlar şimdi. Mike Lowrey ile Marcus Burnett, yaş almış fakat asla eskimemişlerdir. Bir tanesi ‘resmen’ dede olmuş, diğeri avarelikte kariyer yapmış Miami polis departmanında hakiki birer efsane olarak nam salmış iki dedektif, orta yaş krizleriyle uğraşmaktadırlar. Eskinin hızlı ve hareketli günleri bir parça sakinleşmiştir. Ta ki, geçmişten gelen bir intikam onları arayıp bulana kadar!
Yaman sinemacı Joe Carnahan ve Peter Craig’in yazdıkları öyküyü, Adil ile Bilall ikilisi, Adil El Arbi ile Bilall Fallah yönetmişler. Yapımcı koltuğunda da oturan Will Smith ile Martin Lawrence’a, yine eski sima Joe Pantoliano’nun yanında, Jacob Scipio, Meksikalı aktrisler Paola Nuñez ve Kate del Castillo eşlik ediyorlar. Dostluk, aşk, fedakârlık, hız, hareket, intikam, dayanışma ve kurşunlar… Gayet iyi çekilmiş aksiyon sahnelerine, serinin tanıdık mizahi nüansları da eklenince formül işliyor yine. Yeni öyküsüyle, dördüncü filme göz kırpan tempolu macera, izletiyor kendini. (3 / 5)
ELVEDA
-Dozu ayarlanmamış melodram-
Lulu Wang, yazıp yönettiği melodramda, kendi ailesinin başından geçen bir öyküden esinlenmiş. Galasını Sundance Film Festivali’nde yapan film, oldukça duygusal bir anlatı. Amerika’da yaşayan Billi, memleketi Çin’de yaşayan babaannesine konulan teşhisin ciddi olduğunu ve çok sevdiği yaşlı kadının çok az zamanı kaldığını öğrenir. Ailesinin ısrar ve tembihlerine karşın Billi, bir mazeret olarak erkene alınmış kuzeninin düğünü için Çin’e gider. En büyük derdi, babaannesini son bir kez görebilmektir.
Altın Küre ödüllerinde, müzikal-komedi dalında ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçilen Awkwafina’nın başrolü üstlendiği melodram, şu ana dek el de ettiği toplam yirmi beş ödülün yanı sıra, izleyiciler tarafından da beğeni ile karşılanmış bir yapım. ‘Gizli veda’ için ailenin bir araya gelme hikâyesi, ajitasyona bulaşmadan, ince bir hüzün ve mizahla kotarmış elem yüklü öyküyü fakat finalde yer alan o tek gerçek kare, izlediklerimizin ruhuna zarar verip, iç dünyamızda oluşturduğumuz ve filmi oturttuğumuz yeri zedeliyor, elde değil. Tonu ve dozu iyi ayarlanmamış bir hikâye kalıyor geriye. İyi oynanmış fakat senaryosu ’denge’ sorunu yaşayan film için bir gönül insanı anlatısı diyebiliriz yine de. Belli bir lezzeti var kesinlikle. (2,5 / 5)
İngiltere’den çıkagelen korku-gerilim ‘Young Cannibals / İnsan Yiyenler’, Hindistan-İngiltere-Çin-Kanada-Japonya-Güney Kore-ABD olmak üzere çok uluslu animasyon ‘Arctic Dogs / Kutup Köpekleri’ ile birlikte üç yerli yapım; Zeynep Çamcı’nın senaryosunu yazıp, Ali Yorgancıoğlu ile birlikte yönettikleri ve yine Çamcı’nın başrolü üstlendiği komedi türündeki ‘Feride’, Buğra Kekik’in yazıp yönettiği korku ‘Mühr-ü Cin’ ve Mithat Gökçe imzası taşıyan animasyon ‘Maceracı Yüzgeçler: Büyük Gösteri’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese. MURAT ERŞAHİN