Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

10 OCAK 2019

09 Ocak 2020 Perşembe 20:18
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu hafta vizyonda, dördü yerli olmak üzere toplam on yeni film var. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


DERİN SULAR

-Bilinmezin gölgesinde-

Pasifik okyanusunun kilometrelerce derininde, bir su altı laboratuvarı ve sondaj merkezinde görev yapan araştırmacılar, çok şiddetli bir deprem sonrası ağır hasar gören tesiste mahsur kalırlar. Felaketten sağ kurtulan ve aylar boyunca derin bilinmezin koynunda yaşamış bir avuç insan, endişe etmeleri gereken bambaşka bir gerçekle yüzleşeceklerdir.
Aksiyonu yoğun korku örneğini, ‘The Signal / Sinyal’ adlı filmiyle anımsayacağımız, yönetmen koltuğuna, görüntü yönetmenliğinden terfi eden genç sinemacı Wiliam Eubank imzalamış. Orijinal öykü ise, Brian Duffield imzalı. Başrolde, artık yıldız oyuncu kategorisinde yer alan Kristen Stewart’ı izliyoruz. Stewart, yeni bir ‘Ripley / Sigourney Weaver’ olamasa da, başarıyla sürüklüyor gidişatı. Her rolün adamı usta aktör Vincent Cassel’ın yanı sıra, Jessica Henwick, John Gallagher Jr, T.J. Miller, Gunner Wright ve Mamoudou Athie, oyuncu kadrosunun diğer isimleri olarak yansıyorlar perdeye. Karadağlı görüntü yönetmeni Bojan Bazelli’nin birinci sınıf kamerası ve teknik ekibin titiz çalışması dikkat çekici.
İçine ‘Alien / Yaratık’ ve ‘Pitch Black / Derin Karanlık’ kaçmış ‘The Poseidon Adventure / Poseidon Macerası’ olarak özetlenebilir yapım. ‘Hikâye, daha iyi yazılsaymış keşke’ diye düşünüyor insan finale doğru. Yaratılan doğru ve sağlam atmosfer, özenli biçimle birleşmiş fakat hayal dünyasına hemen her türlü imkânı veren ‘derin bilinmez’, çok daha etkili, geniş ve zengin kullanılabilirmiş sanki. Filmde bizzat gönderme yapılan ‘Jules Verne’ olmak da kolay değil tabii! Türe eklemeler yapamayan; bunun yanı sıra, baştan sonra ilgiyle izlenen bir film olmuş orijinal adıyla ‘Underwater’. (3 / 5)   


BIÇAKLAR ÇEKİLDİ

-Hercule Poirot’u özlemek!-

Ünlü polisiye yazarı Harlan Thrombey, çocukları ve torunlarının katıldığı seksen beşinci yaş günü partisinden hemen sonra, çalışma odasında ölü bulunur. Polis, partiye katılan Thrombey ailesi üyelerini sorgularken, yanlarında kimin tarafından tutulduğu sır olan, şöhretli özel dedektif Benoit Blanc’da bulunmaktadır. Gerçekler, yalanlar ve ailenin iç yüzü ortaya çıktıkça, esrar perdesi de aralanmaya başlar.
Mizah unsurları da içeren suç öyküsünün yönetmen koltuğunda, ‘Brick / Asi Gençlik’, ‘The Brothers Bloom / Bloom Kardeşler’, ‘Looper / Tetikçiler’ ve ‘Star Wars: Episode VIII – The Last Jedi / Star Wars: Son Jedi’ filmleriyle tanıdığımız senarist-yönetmen Rian Johnson oturuyor. Johnson, yazıp yönettiği filminde Agatha Christie tarzı bir hikâyeyi taşımış perdeye. Zengin ve ünlü yazarın hayatını şüpheli biçimde yitirdiği malikane, aile üyeleri, olası zanlılar, suçlu, dedektif, sırlar, yalanlar ve gerçekler… Oyuncu kadrosunda kimler yok ki… Filmin dedektifi ‘Benoit Blanc’ı, Daniel Craig canlandırıyor. Jamie Lee Curtis, Chris Evans, Kübalı aktris Ana de Armas, Michael Shannon, Toni Collette, Don Johnson, Katherine Langford, yönetmen-oyuncu Frank Oz ve usta aktör Christopher Plummer, zengin oyuncu kadrosunun ilk anda sayabildiğimiz isimleri. 
Mizahi yanı da olan suç öyküsü, iki saat on dakikalık süresine rağmen ilgiyle izletiyor kendini. Fakat kuru, yavan bir hali var Johnson’un hikâyesinin. Metin, Agatha Christie, Sir Arthur Conan Doyle, Patricia Highsmith, Dashiel Hammett gibi, polisiye edebiyatın usta isimlerinin kaleminden çıkmamış. Uyarlama değil, orijinal hikâye perdede duran fakat özellikle Agatha Christie tarafından yaratılan, kurgusal Belçikalı dedektif karakteri Hercule Poirot dokusu yok karşımızda. O renklilik, zengin karakter tahlilleri, meselenin ardındaki ruh durumu, toplumsal detaylar, incelikle bulunmuş kanıtlar, arka fon tamamen es geçilmiş. Anlık ‘yaptım oldu durumları’, büyük boşlukları, anlamsız ve zorlama oluşları kovalıyor. Miss Marple ile birlikte, Christie’nin en ünlü ve uzun süreli karakteri olan, otuz üç romanda ve elli dört kısa öykünün yanında, özellikle Peter Ustinov’un enfes yorumuyla beyazperdede de sıklıkla boy gösteren Hercule Poirot’u fena halde özlediğimiz takılıyor akla filmin son jeneriklerinde. 
Bir de Johnson’un öyküsü, söz ettiğimiz klasik türün içeriğine tamamen yabancı sanki. Belirgin bir doku uyuşmazlığı seziliyor finale doğru. ‘Katil kim’ tarzı bir kutu oyunu çözümlemesinden bile daha basit hemen her şey! Efsane dedektif çözümlemeleri ve olay örgülerine fazlasıyla öykünen fakat incelikten uzak, renksiz ve lezzetsiz bir taklit olmaktan öteye geçemeyen film, yine de türün meraklıları için ilginç olabilir. (2,5 / 5)

Andrew Lloyd Webber’in aynı adlı ünlü müzikalinin Tom Hooper imzalı beyazperde uyarlaması ‘Cats’, ‘Bükreş’in Doğusu’ ile tanıyıp çok sevdiğimiz Romanya Yeni Dalgasının prenslerinden Corneliu Porumboiu’nun yazıp yönettiği suç komedisi ‘La Gomera / Islıkçılar’, 1989 Kanada doğumlu genç usta Xavier Dolan’ın sekizinci uzun metrajı ‘Matthias et Maxime / Matthias ve Maxime’, ‘Ice Age’ ve ‘Rio’nun yapımcılarından yeni bir animasyon ‘Spies in Disguise / Ajanlar İş Başında’ ve dört yerli yapım; Kadri Beran Taşkın’ın yönettiği, aynı isimli TV dizisinin sinema filmi olan aksiyonu bol ‘Sıfır Bir’, Caner Özyurtlu’nun yazıp yönettiği, Hümeyra ve Berrak Tüzünataç’ın rol aldığı komedi ‘Biz Böyleyiz’, Berk Aygül imzası taşıyan korku örneği ‘Rem’ ile Tuğçe Soysop’un yönettiği BKM yapımı fantastik macera ‘Gamonya: Hayaller Ülkesi’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar herkese iyi seyirler. MURAT ERŞAHİN

 


   



Diğer Yazılar